Subpage under development, new version coming soon!
Subject: 30 Ağustos Zafer Bayramı
Zafer Bayramımız Kutlu Olsun Allah daima Türk'ü yüceltsin ve korusun amin...
(edited)
Zafer Türküsü
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayanın,
Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri.
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı!
Diriler şerefli, ölüler şanlı.
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Atatürk'ün bizzat ve fiilen komuta ederek ''başkomutan'' ünvanını aldığı ulusal zaferdir.
bu savaşta alnından bir damlacık ter akıtan herkes,yani köylüsü,kentlisi,padişahcısı,cumhuriyetcisi,genel anlamda hep birlikte,o öpülesi elleriyle sevr antlaşmasını parçalamışlardır.
Devamen,bütün Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları''başkomutan''ünvanını taşırlar.cumhurbaşkanı,anayasadan aldığı yetki ile gerektiğinde türk silahlı kuvvetlerini göreve çağırabilir,ve olası bir savaşta ordunun başkomutanıdır.
"sendin bendin savaşlarından çıkıp ,artık geçmişte yaşananları anlamaya çalışmaya başlamak,ülkenin nasıl kazanıldığını idrak etmek,hangi görüşte olunursa olunsun bu işleri yapan ulu öndere saygı duymaya başlanacak ilk gün olmalı zafer bayramı.zor olmuş bu günlere gelmek deyip,elimizi vicdanımıza koymaya başlasak iyi olacak dedirten bayram günü."
Bii alıntı: 30 ağustos’un sıcağında çarpışan, ve toprağa o gencecik mübarek bedenlerini bırakan şehitlerimiz, anadolu’nun her yerinden her toprağından gelmiş, hürriyet için çarpışan askerlerdi…
bugün de, ordumuz aynı güçle birlik içindedir. bizi yenmek hiçbir zaman kolay olmamıştır, olmayacaktır. çünkü türkiye cumhuriyeti, komşularının toprak bütünlüğüne ve sınırlarına saygılı ,“yurtta barış dünyada barış” isteyen bir ülkedir...
bizler gerekmedikçe savaşmayız.. ama gerekirse kanımızın son damlasına kadar çarpışır, gözyaşımızı terimize katık eder savaşırız…
Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayanın,
Gözyaşı boşana boşana gider.
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri.
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Bu yolda herkes bir, ey delikanlı!
Diriler şerefli, ölüler şanlı.
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Atatürk'ün bizzat ve fiilen komuta ederek ''başkomutan'' ünvanını aldığı ulusal zaferdir.
bu savaşta alnından bir damlacık ter akıtan herkes,yani köylüsü,kentlisi,padişahcısı,cumhuriyetcisi,genel anlamda hep birlikte,o öpülesi elleriyle sevr antlaşmasını parçalamışlardır.
Devamen,bütün Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları''başkomutan''ünvanını taşırlar.cumhurbaşkanı,anayasadan aldığı yetki ile gerektiğinde türk silahlı kuvvetlerini göreve çağırabilir,ve olası bir savaşta ordunun başkomutanıdır.
"sendin bendin savaşlarından çıkıp ,artık geçmişte yaşananları anlamaya çalışmaya başlamak,ülkenin nasıl kazanıldığını idrak etmek,hangi görüşte olunursa olunsun bu işleri yapan ulu öndere saygı duymaya başlanacak ilk gün olmalı zafer bayramı.zor olmuş bu günlere gelmek deyip,elimizi vicdanımıza koymaya başlasak iyi olacak dedirten bayram günü."
Bii alıntı: 30 ağustos’un sıcağında çarpışan, ve toprağa o gencecik mübarek bedenlerini bırakan şehitlerimiz, anadolu’nun her yerinden her toprağından gelmiş, hürriyet için çarpışan askerlerdi…
bugün de, ordumuz aynı güçle birlik içindedir. bizi yenmek hiçbir zaman kolay olmamıştır, olmayacaktır. çünkü türkiye cumhuriyeti, komşularının toprak bütünlüğüne ve sınırlarına saygılı ,“yurtta barış dünyada barış” isteyen bir ülkedir...
bizler gerekmedikçe savaşmayız.. ama gerekirse kanımızın son damlasına kadar çarpışır, gözyaşımızı terimize katık eder savaşırız…
Büyük Zafer Böyle Kazanıldı...
Atatürk, 30 Ağustos'u anlatıyor. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın, 26 Ağustos 1922'de sabaha karşı verdiği emirle başlattığı Büyük Taarruz, 30 Ağustos'ta ''Başkomutanlık Meydan Muharebesi''nin kazanılmasıyla sonuçlandı...
Atatürk, bu büyük zaferi Büyük Nutku'nda, ''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım'' diye anlattı.
Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920'de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi'nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başladı.
20 Ocak 1920... İlk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken 5 Şubatta TBMM'nin gizli oturumunda Londra Konferansı'na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı. Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, 6 Şubatta Ankara'dan hareket etti ve 21 Şubatta başlayan konferans 12 Martta sona erdi.
TBMM hükümeti ile Rusya arasında 16 Martta Moskova Anlaşması imzalandı. Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisanda 2. İnönü Zaferi kazanıldı. 5 Ağustosta Mustafa Kemal'e geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun TBMM'de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı. 26 Ağustosta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın şu emri geldi:
''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz''
O gün saat 05.30'da topçu ateşiyle Kocatepe'den Büyük Türk Taarruz başladı. Türk süvarileri, 9 Eylülde İzmir'e girdi ve Kadifekale'ye Türk bayrağı çekildi.
13 Eylülde Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle 14 Eylülde genel seferberlik ilan edildi.
''GAZİ'' UNVANINI ALDI
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylülde ''Gazi'' unvanı ve mareşal rütbesini aldı.
Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu. Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu.
Kendisi de cepheye hareket eden Mustafa Kemal, saatler ilerleyip sonuç alınınca 31 Ağustos sabahı savaş meydanını dolaştı. Mustafa Kemal, gördüğü manzarayı törende, ordunun zaferinin büyüklüğünü, buna karşılık ''hasım ordunun'' uğratıldığı felaketin dehşetini ve savaş meydanından toplanan ölülerin, esir kafilelerinin oluşturduğu görünümün ''bir mahşeri'' andırdığını özenle kurduğu cümlelerle aktardı.
Mustafa Kemal Atatürk, anıtın, ''Türk vatanına göz dikeceklere Türk'ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacağını'' da kaydetti.
ATATÜRK, ''30 AĞUSTOS''U ANLATIYOR
Büyük Taarruz'un mimarı Atatürk, Büyük Nutku'nda 30 Ağustos'u şöyle anlattı:
''...Efendiler, 26-27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustosa kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustosta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi.
Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir'e doğru yol alırken diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir'in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı.
Doğrudan doğruya bana gönderilen bir telsiz telgrafta da İzmir'deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunma yetkisinin verildiği bildirilerek, onlarla hangi gün ve nerede buluşabileceğim soruluyordu. Buna verdiğim cevapta da 9 Eylül 1922'de Kemalpaşa'da görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten de söz verdiğim gün, ben Kemalpaşa'da bulundum. Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız, İzmir Rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz'e ulaşmış bulunuyorlardı.
Saygıdeğer efendiler,
Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım.
Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.
Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.''
Atatürk, 30 Ağustos'u anlatıyor. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın, 26 Ağustos 1922'de sabaha karşı verdiği emirle başlattığı Büyük Taarruz, 30 Ağustos'ta ''Başkomutanlık Meydan Muharebesi''nin kazanılmasıyla sonuçlandı...
Atatürk, bu büyük zaferi Büyük Nutku'nda, ''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım'' diye anlattı.
Ulusun topraklarını savunma mücadelesi, 10 Ocak 1920'de İnönü mevzilerinde Yunanlılarla şiddetli çarpışmaların ardından 1. İnönü Zaferi'nin kazanılmasıyla başarıya ulaşmaya başladı.
20 Ocak 1920... İlk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilirken 5 Şubatta TBMM'nin gizli oturumunda Londra Konferansı'na Ankara Hükümeti adına heyet gönderilmesi ve heyetin Meclis üyelerinden oluşması kararlaştırıldı. Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyet, 6 Şubatta Ankara'dan hareket etti ve 21 Şubatta başlayan konferans 12 Martta sona erdi.
TBMM hükümeti ile Rusya arasında 16 Martta Moskova Anlaşması imzalandı. Masa üzerindeki zaferleri, meydanlardaki zaferler izliyordu. 1 Nisanda 2. İnönü Zaferi kazanıldı. 5 Ağustosta Mustafa Kemal'e geniş yetkilerle ve 3 ay süreyle Başkumandanlık tevcih eden kanun TBMM'de kabul edilirken, 23 Ağustos 1920 günü Yunan ordusu taarruza geçti ve Sakarya Meydan Muharebesi başladı. 26 Ağustosta Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın şu emri geldi:
''Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz''
O gün saat 05.30'da topçu ateşiyle Kocatepe'den Büyük Türk Taarruz başladı. Türk süvarileri, 9 Eylülde İzmir'e girdi ve Kadifekale'ye Türk bayrağı çekildi.
13 Eylülde Sakarya Meydan Muharebesi sona ermiş, düşmanın Sakarya Nehri'nin doğusunda imha edilmesiyle zafer kazanılmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle 14 Eylülde genel seferberlik ilan edildi.
''GAZİ'' UNVANINI ALDI
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 19 Eylülde ''Gazi'' unvanı ve mareşal rütbesini aldı.
Yeni yılın başlangıcında Mersin ve Adana düşman işgalinden kurtulmuştu. Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu.
Kendisi de cepheye hareket eden Mustafa Kemal, saatler ilerleyip sonuç alınınca 31 Ağustos sabahı savaş meydanını dolaştı. Mustafa Kemal, gördüğü manzarayı törende, ordunun zaferinin büyüklüğünü, buna karşılık ''hasım ordunun'' uğratıldığı felaketin dehşetini ve savaş meydanından toplanan ölülerin, esir kafilelerinin oluşturduğu görünümün ''bir mahşeri'' andırdığını özenle kurduğu cümlelerle aktardı.
Mustafa Kemal Atatürk, anıtın, ''Türk vatanına göz dikeceklere Türk'ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, hücumunu, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacağını'' da kaydetti.
ATATÜRK, ''30 AĞUSTOS''U ANLATIYOR
Büyük Taarruz'un mimarı Atatürk, Büyük Nutku'nda 30 Ağustos'u şöyle anlattı:
''...Efendiler, 26-27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar'ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustosa kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustosta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık. Düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi.
Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu. 31 Ağustos 1922 günü ordularımız ana kuvvetleriyle İzmir'e doğru yol alırken diğer birlikleriyle de düşmanın Eskişehir'in kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı.
Doğrudan doğruya bana gönderilen bir telsiz telgrafta da İzmir'deki İtilaf Devletleri konsoloslarına benimle görüşmelerde bulunma yetkisinin verildiği bildirilerek, onlarla hangi gün ve nerede buluşabileceğim soruluyordu. Buna verdiğim cevapta da 9 Eylül 1922'de Kemalpaşa'da görüşebileceğimizi bildirmiştim. Gerçekten de söz verdiğim gün, ben Kemalpaşa'da bulundum. Fakat görüşme isteyenler orada değildi. Çünkü ordularımız, İzmir Rıhtımında ilk verdiğim hedefe, Akdeniz'e ulaşmış bulunuyorlardı.
Saygıdeğer efendiler,
Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekatımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım.
Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.
Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.''
Şerefli milletimizin zafer ayı Ağustos.Şerefli geçmişimizin, onurlu ecdadımızın bize bir armağanı.Kutlu olsun.Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Ulusumuzun ve kahraman Türk ordusunun 30 ağustos zafer bayramını kutluyor, ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK, onun yakın silah ardaşları ve tüm şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum.
Her 30 Ağustos günü ulusal tarihimize karşı bizlern vicdan muhasebesi günü olmalıdır!! geçmişte yaptıklarımız ile şu an neler yapıyor ne druruma getiriliyoruz bunun muhasebesini vicdanımız ile vermeli, Türk milli kimliğini etnik kimlik gibi göstermek isteyenlere karşı milli kimliğin önemini vugulamalıyız.
Ulusal kurtuluş devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk'ü O'nun silah, düşünce ve inanç arkadaşlarını her gün artan saygı ve minletle anıyorum.
(edited)
Ulusal kurtuluş devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk'ü O'nun silah, düşünce ve inanç arkadaşlarını her gün artan saygı ve minletle anıyorum.
(edited)
Aylardan ağustos, günlerden cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Bozkurtlar ordusu geçti hücüma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber
Önde yalın kılıç Türkmen başbuğu
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı
Budur, Peygamberin övdügü Türkler
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber
Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi
Bu ses insanlığa hakkın müjdesi
Bu seste birleşir bütün yürekler...
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber!..
Yigitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
En güzel marşını vurmadan mehter
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber!..
Zafer ayımız Ağustos...Bin yıllardır devam eden şerefli tarihimizin dünyaya vurduğu son mühürlerden biri 30 Ağustos.Rabbim düşmanın ve hainin yüzüne vurduğumuz mührü daim etsin mührü silmeye kalkan olursa tekrar aynı mührü vurdurmayı bu millete yine nasip etsin.
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Bozkurtlar ordusu geçti hücüma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber
Önde yalın kılıç Türkmen başbuğu
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı
Budur, Peygamberin övdügü Türkler
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber
Türk, Ulu Tanrı'nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi
Bu ses insanlığa hakkın müjdesi
Bu seste birleşir bütün yürekler...
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber!..
Yigitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
En güzel marşını vurmadan mehter
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber!..
Zafer ayımız Ağustos...Bin yıllardır devam eden şerefli tarihimizin dünyaya vurduğu son mühürlerden biri 30 Ağustos.Rabbim düşmanın ve hainin yüzüne vurduğumuz mührü daim etsin mührü silmeye kalkan olursa tekrar aynı mührü vurdurmayı bu millete yine nasip etsin.
30 Ağustos Zafer Bayramımızı , bugünün kutlanmasından rahatsızlık duyan herkesin suratına bağırarak kutluyoruz. Kurtuluş Savaşımızın nihai günü kutlu olsun .