Azərbaycan dili Bahasa Indonesia Bosanski Català Čeština Dansk Deutsch Eesti English Español Français Galego Hrvatski Italiano Latviešu Lietuvių Magyar Malti Mакедонски Nederlands Norsk Polski Português Português BR Românã Slovenčina Srpski Suomi Svenska Tiếng Việt Türkçe Ελληνικά Български Русский Українська Հայերեն ქართული ენა 中文
Subpage under development, new version coming soon!

Subject: »Kartal Yuvası Derneği-DUYURU

2011-09-14 01:44:56
ewet bende okumustum galıba kapalıda kı buyuk turk bayragını da acamıyacakmısız ulan ne gunlere kaldık kendı ulkemızde kendı bayragımızı acamıyoruz :( turk bayragını yasaklıyan kımse bu ulkede onun ben taa a.. yok UEFA yasaklamıssa kı sanmam onlarında taa a..
Fılıstın atkısına gelınce o kolay ıs ben nasıl sokucagımı buldumda eger acarsam benı dısarıya atarlarmı yada karakola gotururler mı ben onu dusunuyorum yoksa stadyuma sokarım o kolay ama actıktan sonra ne olucak benı dusunduren olay orası :)
2011-09-14 18:12:24
Sezon oncesı cok dogru tespıtler acı ama hepsıne sonuna kadar katılıyorum..


Beşiktaş Sezon Öncesi Degerlendirmesi (Goal.com)
Geçtiğimiz yıl hücumu düşünen, göze hoş gelen futbol oynayan, keyif veren buna mukabil son vuruş beceriksizliklerinden dolayı bulduğu pozisyonları değerlendiremeyen, defansı yeni sisteme bir türlü alışamayıp ortalamanın kat be kat üstünde hata yapan defans elemanları ile hatalı yenilen gollerle takımda psikolojik çöküş yaratan kaleci hataları eklendiğinde rakibinden 3 kat fazla pozisyon bulmasına rağmen puan ve puanlar kaybeden bir Beşiktaş izlemiştik.
Sistem açısından sıkıntı yaşamayan Beşiktaş’ta nokta atış transferlerle geçen sezon yaşanan sıkıntıların giderilmesi ile şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olması gereken takımın geçen yıl ligi 5. bitiren kadronun üzerine fazla bir şey koyulmadığını söylersek çok fazla yanılmamış oluruz.

Giden futbolculara para veren yok

Fenerbahçe’nin giden oyuncularının “Batan Geminin Malları” muamelesi gördüğü bir dönemde, Beşiktaş’ın gönderdiği hemen hemen hiçbir futbolcudan gelir elde edememesi, bugüne kadar ne kadar hatalı bir transfer politikası izlediğinin kanıtı niteliğindedir. Dahası, gelen oyuncularla giden oyuncuların ne gibi bir farkının belli olmaması Beşiktaş için ciddi bir handikap. Transferde ihtiyaçtan ziyade, Mendes’in tavsiyelerine göre iş yapılması Beşiktaş’ı sezon içinde çok zorlayacaktır.

Teknik direktörlük koltuğunun emanet edildiği Tayfur Havutçu’nun, takımın bek pozisyonunda oyuncuya ihtiyacının olmadığını iddia etmesi ise Beşiktaş’a teknik direktör olmak için “Beşiktaş’ın Çocuğu” kontenjanının yetmemesi gerektiğinin açık göstergesidir.

Beşiktaş ışık vermiyor

Şike soruşturmasının gölgesinde Beşiktaş’ın hazırlık karşılaşmalarını izleme fırsatı bulamamamız, sezon öncesinde Beşiktaş’ın genel durumunu görebilmemiz açısından sadece UEFA Ön Eleme karşılaşmaları olan Alania Vladikavkaz maçlarını dört gözle beklememize neden oldu. Alania maçlarının ise Beşiktaş açısından olumlu emareler verdiğini düşünmek bir yana, dehşete düştüğümüzü söylesek yeridir. Zerre iyi futbol oynamadan biri olmayan penaltıdan olmak üzere iki duran toptan gol bulup, 90. dakikada maçın belki de tek doğru düzgün atağından gol bularak 3 farklı skoru yakalamak, deplasmandaki rezalet futbol, pozisyonsuzluk ve hatalar zincirinin sonucunda UEFA’da gruplara kalamamanın eşiğinden dönülmesine sebep oldu.

Geçtiğimiz sezonu 5. bitirmiş ve nokta transferlerle eksiklerini gidermesi gereken Beşiktaş’ın yeni transferlerinin takıma ne kadar katkıda bulunabileceğine, takıma neler verebileceklerini gördüğümüz geçen sene kiralık gelen ancak bu sezon bonservisleri alınan Ersan ve Fernandes haricinde transfer edilen futbolcular özelinde göz atalım;

Mustafa Pektemek: Büyük maçlarda birçok defa Beşiktaşlıların yüzünü güldürmüş olan ancak, istikrarı bir türlü sağlayamamış, 2 maç yedek kalınca neredeyse takıma küsen, her sezon kilo problemi yaşayan Bobo’nun boşluğunu fazlasıyla doldurabilecek bir oyuncu. Son dakika transfer edilen Edu’ya kurban edilmezse, Beşiktaş’a uzun yıllar hizmet edecektir. Fizik gücü, futbol zekâsı üst düzeyde ancak, takım oyunu konusunda kendisini geliştirmesi gereken noktalar var.

Egemen Korkmaz: Uyum sorunu yaşadığı aşikâr ancak, bu sorunu atlattığında oldukça başarılı bir sezon geçirecektir. Ersan Gülüm döndüğünde defansın göbeğinde Beşiktaş’ın ideal ikilisi olcağından şüphemiz yok. Kendisinin “Sol Bek” olarak düşünülmesi ise sadece en son çare olmalıdır. Sol bek mevkiinde alternatifler içinde geçiyorsa adı, bu maalesef Beşiktaş’ın acziyetidir.


Veli Kavlak: Kendisini gösterirse Guti’yi geri plana atıp, formayı kapma ihtimali var. Gerek yaşı, gerek özel yaşantısına dikkat etmemesi sebebiyle Guti’nin 90 dakikayı tamamlayacak kapasitesinin olmamasnı lehine çevirmek kendi elinde.

Sidnei Da Silva: Stoperde sadece bir alternatif. Yabancı sınırını da düşündüğümüzde, ligde forma giymesi çok zor. Maç performansını görmediğimizden, takıma ne katacağını söylememiz güç.


Tiago Manuel Dias (Bebe): Hazırlık karşılaşmalarında gösterdiği performansla bu takımda bir şeyler yapacağının sinyalini vermişti ancak, yaşadığı şanssız sakatlık sezonda neler yapıp, neler yapamayacağını görmemizi engelledi.

Eduardo Oliveira: Son dakika transferi. Kariyerine, yaşına ve istatistiklerine göz attığımızda Beşiktaş’a verebileceklerinin oldukça sınırlı olduğunu söylememiz yanlış olmaz. Nobre, Bobo ve Ali Kuçik’in yapamadığı, veremediği neleri verebileceği muamma…

Julio Regufe Alves: Çok net bir transfer hatası. “Kendi yıldızımızı yaratmalıyız” cümlesi ile pazarlanıyor ancak, kendi yıldızımızın kendi altyapımızdan çıkması daha fazla haz vermez mi? “Guti’nin veliahtı” deniyor kendisi için, Muhammet Demirci’nin üzerine titremek varken, başka veliahtlar aramak neyin nesi? Bu kadar çok izlenip, takip ediliyorsa bugün bonservisinin yarısına 3.1 milyon Euro verilmeye değer bulunuyorsa, 1,5 ay evvel Atletico Madrid’e 2,5 milyon Euro’ya giderken Beşiktaş’taki futbol âlimleri neredeydi? Alves muhteşem bir futbolcu da çıkabilir ancak, bu transferdeki yanlışlığı sorgulamak her Beşiktaşlının hakkı değil, görevidir.

Mehmet Akyüz: Forvete alternatif olarak transfer edilen kumaşı iyi futbolcu. UEFA’ya gönderilen listede yer almaması, onun yerine yukarıda anlattığımız Edu’nun yer alması Türk Futbolu adına şahsım için bir utançtır.

Burak Kaplan: Ne verebileceğini kestiremediğimiz bir başka futbolcu. UEFA listesinde adının geçmemesi, mevkisindeki oyuncuları kesemeyecek olması, sezon sonunda kendisini Beşiktaş’ta göremeyebileceğimizin emarelerindendir.

Tanju Kayhan: Takımın tek orijinal beki. Rıdvan Şimşek’in takımdan gönderildiği, kanat oyunculuğundan bekliğe devşirilen Hilbert, Ekrem ve İsmail gibi oyuncuların olduğu, stoperden bek yaratılmaya çalışılan Toraman ve Egemen’in olduğu bir takımda maalesef UEFA kadrosuna alınmamıştır. 4-3-3 sisteminde beklerin hücumda neredeyse en stratejik oyuncular olduğu bir devirde, kanattan devşirme alternatiflerle dolu bir takımda, stoperden devşirme bek yaratılmanın peşinde koşulduğu bir takımda bu futbolcunun UEFA kadrosunda yer almaması, günümüz futbolu açısından bir utançtır. Ayrıca, bu derece ağır bir bek sorunu olan takımda “Beşiktaş’ın bek sıkıntısı yok” değerlendirmesi yapan bir teknik direktörün, teknik adam bilgisini ve becerisini ise takdirlerinize bırakıyorum.


Carlos Carvalhal: Tayfur Havutçu’ya yardımcı olarak getirilen ancak Tayfur Havutçu’nun başına gelen tatsız olaydan sonra vekâleten teknik direktörlük koltuğuna oturan Carvalhal, ilk iki maçta maalesef kötü not aldı. Hilbert varken, şahsen beğenmediğim Ekrem varken, her iki kanatta da oynayabilen Tanju varken Toraman’ın bek olarak oynatılması, dahası bir 2. Lig takımı olan Alania karşısında oynanan rezalet hatta utanç verici futbol Carvalhal’in bu takıma verebilecekleri konusunda derin şüpheler uyandırmıştır. UEFA’ya bildirilen kadroda takımın tek orijinal beki Tanju’nun yer almaması kendisi açısından başlı başına skandaldır. Takımın en ufak bir hücum planının olmaması, tamamen Q7 ve Simao’nun bireysel yeteneklerine terk edilmesi, orta alanın ne yapacağını bilmemesi bir “Takım” bilincinin oluşturulamaması sezon öncesi en büyük handikapı oluşturmaktadır.

Sonuç olarak gelen-giden dengesine baktığımızda, geçen sezonu 5. bitirebilmiş Beşiktaş’ın kadro kalitesinde maalesef üst düzey bir iyileşme gerçekleşmemekle beraber, oynanan futbolun ise çok gerilerde olduğunu söylemek yanlış olmaz. 4-3-3 sisteminde oynayacak olan bir takımın, çağdaş anlayışta beklere sahip olmadığını görmek için ise ekstra futbol âlimi olmaya gerek yok. Serdar Kurtuluş’u gönderenler, nazarımda yeni bir Gökhan Gönül olan Rıdvan Şimşek gönderilirken, şu anda takımın sağ beki stoperden devşirme şeklinde oluşturulmaya çalışılıyorsa çok fazla yorum yapmaya gerek de esasında. Guti’nin son 30 dakika değil de, 90 dakikalık bir futbolcu olarak görülmesi ise Beşiktaş’ı her maç 10 kişi, rakibi de zaman zaman maç içinde 12 kişim oynatacaktır. Transferlerde ihtiyaç, kalite, sistem faktörlerinden ziyade “Mendes” faktörünün öne çıkması ise Beşiktaş’ı başarıya değil, dibe sürükleyecektir. Duygusallıktan ziyade gerçekçi bakmak gerekirse de Beşiktaş için bu sezon maalesef ilk 4 bile hayaldir. Tabi Beşiktaş’ın havlu atması durumunda Sayın Başkan Yıldırım Demirören geleneksel gündem değiştirme çabalarına yenilerini ekleyecektir, tıpkı her sezon sonu İnönü’ye kazmanın vurulacağı hikâyesi gibi. Hazır eline Kulüpler Birliği Başkanı olma fırsatı da geçmişken, gündem Beşiktaş’ın başarısından oluşmaz pek.

(edited)
2011-09-14 22:59:39
hocam biletimizi aldık... ama sanırsam maça 1 saat kala orada olucaz:(
2011-09-15 00:57:06
Hııım anladım hocam bu mac gorusemesekte dıger maclarda gorusuruz sanırım ben o saatlerde yerımı almıs olurum ama hangı trubune gırecegım hala bellı degıl yarın netlık kazanıcak :)
2011-09-15 01:32:22
inşallah hocam daha çok yolumuz düşecek gibi duruyor oralara:)
2011-09-15 02:03:29
ıns hocam bır gun belgı guzel bır etkınlıkte bulusuruz.
2011-09-16 01:51:58

İsrail yeni bir kimyasal silahla tanıştı.Kod adı:Q7

2011-09-16 15:40:25
Maçın Yıldızı Ertem Şener ;

Ertem Şener : '' İnönü yankılanıyor, İnönü Coşuyor. Ve Bizde Burdan Şehitlerimize Selam Olsun Diyoruz.. ''

Ertem Şener : '' Necip, hocaları ona lampard diyor nba seyretmeyi çok seviyor ''
...
Ertem Şener : '' Beşiktaş taraftarı ayakta sizler ayakta gol Almedia ''

Ertem Şener : '' Almedia ''Sokakta gezerken ellerimi öpmek istiyorlar'' Ertem Şener : Bizde şimdi Almediayı öpüyoruz ''

Ertem Şener : '' Güzel bir gol Almedia dolu bir gol ''

Ertem Şener : '' Fernandes küçükken sokak futboluna çok meraklıydı ve en yakın arkadaşı kapı komşusuı Manchester unitedlı Nanii ''

Ertem Şener : '' Bir insan 2 ayağıyla pas verir ama Quaresma 3 ayağıyla pas veriyor. ''

Ertem Şener : '' Almedia Takım Elbise ile çıksa maça yine atardı bu golü ''

Ertem Şener : '' Ofsayt yok Rüştü var ''

Ertem Şener : '' Egemen öyle bir yükseldi ki sanki Egemen oldu ironman ''

Ertem Şener : '' Quaresmayı tekme tokat dirseklerle durdurmaya çalışıyorlar ''

Ertem Şener : '' Vurursa gol olurmu olurmu olur Aurelio vurur olur. ''

Ertem Şener : '' Aurelio iyi niyetiyle rakibi gecmek istedi ama rakip kötü niyetiyle faul yaptı ''

Ertem Şener : '' Önce Quaresma sonra Almeida , yarın da Firar dizisi . Yarın biryere Firar etmeyin ''

Ertem Şener : '' Bu gece herkes kafa deniyor.kafası çok güzel Beşiktaşın ''

Ertem Şener : '' Eduardo Goncalves de Oliviera'' kısaca Edu, kısaca gol ''Devamını Gör
2011-09-16 15:43:30
:) süper diyaloglar :))))

Q7 nin 3 ayağı var demesi kopardı beni en cok :))))
2011-09-16 15:47:38
heheh ertem benıde her mac kopartıyor mac anlatmayı bılmıyor ama onu dınlemek cok zevklı oluyor her yerınden opuyorum rustu her yerınden :))
2011-09-16 19:56:41
Hugo Hugo Hugo diye bagirinca ilk golde Tolga abiyi hatirladim :)
(edited)
2011-09-17 02:16:36
Zaten çok bayılırız Hugo ' ya hepimiz bütün Türkiye olarak Hugo yu çok seviyoruz :) Benımde aklıma bu gelıyor aldıgımızda gormustum bu vıdıo yu bılınc altıma yerlesmıs artık yapıcak bır sey yok :)

2011-09-17 02:55:39
Onur Hocam benim de aklımda Star Tv de Cuma geceleri yayınlanacak olan Firar dizisi kaldı...

Abi ne alaka yaa !!! dersen maçı Starda izlemek durumunda kalan tüm Beşiktaşlılar bilir...:)))
2011-09-17 03:18:04
Abi walla oyleymıs bende ınternette falan gordum geyıklerını ertem sener ıstee dıyecek bır sey yok bırde bugun ogrendım bu adam aylık 85 bın TL maas alıyormus :)) walla daha azına cok saglam spıkerler alırlar :))
2011-09-20 02:54:21
2011-09-29 00:21:43
Bu bir teşekkür yazısıdır…

Doksanlı yılların başıydı,

Kısa süren kalabalık ve çoklu amigoluktan zorunlulukta da olsa vazgeçilmiş’’taş’’diye tabir edilen bölümde bir ben kalmıştım.
...
‘’Taş’’şimdiki setin o zamanki adıydı.

Düşünsenize,

Koskoca yüzmetrelik kapalı tribünde o taşın üstünde gencecik bir ben…

(Arkadaşlarımın verdiği desteği kelimelerle anlatamam)

O yüz metrelik taşta,

Maç boyunca bir o yana yürür bir bu yan yürür…

Tabiri caiz ise ‘’haydi beyler davranın’’derdim.

Ben tribüne tribün bana derken çömezlik de sıyrıldı çıktı üzerimden…

O koskoca Beşiktaş tribünü beni önce sahiplendi, kanıksadı ve ciğerinin içine soktu.

Anlaşılan hala da çıkarmamış!

Yıllar yürüdü…

Peşi sıra da ben…

Türkiye’de bir çok şey hızla değişiyordu…

Ekonomi, siyaset, kuşaklar ve tabii ki de

Tribünler!

Bakış ve görüş açıları da…

Sonra…

Doksanlı yılların sonuna doğru…

Yine buhran yine kaos ve yine aksiyonduk…

O yıllara dahil yine bir düşünce itişmesi olmuş ve ben 2-3 maçlığına taşa çıkmamıştım…

Ve o beni ben yapan tribün işbaşı yapmış, tüyleri diken diken edercesine haykırmıştı…

‘’Alen demire tribün seninle’’

Ortalık yıkılıyordu…

İnanılmaz bir destek ve sevgi kuşatmaları içindeydim…

Sanki Ülke savaşa girmiş ben de kahraman olarak yurda dönmüştüm…

O derece yani…

İkibinli yıllarda değişen yönetimler camiada büyük kabuk kırılmalarına neden olmuştur.

Raconlar…
Ahkamlar…
Tabular…
Zihniyet…

Bir bir yıkılıyor… Tribün ise dimdik ayakta duruyordu…

Türlü yakıştırmalar…
Türlü yapıştırmalar…
Deplasmanlar…
Aşklar…
Hüzünler…
Kavgalar…

Hepsi peşi sıra geçiyor ama sevda yerinde duruyordu.

Defalarca ‘’Yaşın kemale erdi noktayı koy’’ denmesine rağmen tribünlerin karşılıksız sevgisi nedeniyle düşüncelerimi hep rafa kaldırdım.

Ülke genelinde gittiğim panellerde yaptığım programlarda yazılarımda aynı ilginin odağıydım.

Şımarmamaya özen gösterdim.

Kendi sınırlarımı ve haddimi bilerek mütevazi olmaya gayret ettim.

Arkadaşlar,

Bu bir teşekkür yazısıdır!

Bu bir saygı,

Ve bu bir alın yazısıdır.

Bu bir bu kadar ayrı kalınmasına karşı unutulmamış, bilakis özlenmiş bir adamın tribünleri ve caiması önünde hürmetle eğildiğinin yazısıdır.

Son Antalya maçında tribüne ayak bastığım andan itibaren gösterilen sevgi ilgi ve özleyiş tamamen içten ve delikanlıcaydı.

Her şeyden önce samimiydi.

Her görenin öpmek istemesi tokalaşması ya da sarılması,

‘’Kül elenmemişti’’

Tribünlerin eskimez laflarından biridir:

‘’Yüzünü eskitme unutulursun’’

Oysa biraz sakin düşünülse…

‘’Ne verirsen onu alırsın’’doğru cevaptır.

Dedim ya bu bir teşekkür yazısıdır!

Alen diye biri varsa onu BEŞİKTAŞ tribünleri ve arkadaşları Alen yapmıştır!

Son Antalya maçında gösterdiğiniz bu ‘’sevecen özleyişten’’ mütevellit bütün BEŞİKTAŞ tribünlerine tüm yüreğimle teşekkür ediyorum.

Sevgi ve sıhhatle…

Alen MARKARYAN