Subpage under development, new version coming soon!
Subject: fıkraaaa
Bir gün Temel Mike Tayson ile ünvan maçına çıkmış. Daha ilk yumrukta Temel nakavt olmuş. Hakem bir, iki, üç dört.. sayarken menejeri Temel'in kulağına; - Sakın dokuzdan önce kalkma. Temel hafifden gözlerini aralayarak menejerine; - Saat kaç?
Akıl hastanesinde bir gün bir hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar ve "al işte kolalarını"der. Aradan zaman geçtikten sonra yine aynı hasta, bakıcıyı yine çağırır. Bu sefer hasta bakıcıyı tokatlar."Bakıcı ne oluyor?" der. Hasta cevap verir. "Şişeleri getirdim abi".
Futbol maçı başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı, hakemi bir köşeye çekip: - "Hocam," der "Sen bizim takımın durumunu bilmezsin... " - "Bu maçı bize kaybettirecek olursan, bizimkiler seni ne yapar bilir misin?" - "Ne yaparlar?" - "Seni parça parça ederler..." Hakem cevap verdi: - "Anlaşıldı, siz bu oyunda berabere kalacaksınız..." - "Neden?" - "Öteki takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!..."
Galatasaray'linin biri berberde sacini kestiriyormus. Berberin durduk yerde "Ilk gittigin maci animsiyor musun?" diye soracagi tutmus: "Evet, ne olacak?" demis bizimki sinirli sinirli. - Hangi macti? - Bir Fenerbahçe maciydi. - Kadikoyde mi? - Evet, oradaydi." Aradan bir-iki dakika gecmis. Berber yeniden sormus: - Hangi macti demistin? - Fenerbahçe maci. - Nerede nerede? - Kadikoy dedik ya!! Bir-iki dakika sonra yine ayni hikaye: - Demek hayatta gittigin ilk mac bir Galatasaray - Fenerbahçe maciydi ha?. Bizimki sinirlenerek : - Evet be, Fener maci dedik ya !... Berber birkac dakika sonra ayni konuyu bir daha acmaya kalkisinca bizimki isyan etmis: -Kardesim, ilk gittigim macin Fener maci oldugunu elli kere soyledim. Niye yeniden yeniden soruyorsun? Berber aciklamis : - Fener deyince saclarin diken diken oluyor da, daha rahat kesiyorum :)))
TEMEL BİR KONFERANSA KATILIR. KONFERANSTA BİR AMERİKAN BİR İNGİLİZ BİR DE BİZİM TEMEL VARDIR. KONFERANSTA AMERİKAN:BİZ MARSA GİTTİK VE ORADAKİ YAŞAMI İNCELEDİK. İNGİLİZ:BİZ AYA GİTTİK VE ORADAKİ YAŞAMI İNCELEDİK.BİZİM TEMEL DE MAHCUP OLMAMAK İÇİN: BİZ DE GÜNEŞE GİTTİK VE ORADAKİ YAŞAMI İNCELEDİK.DİĞERLERİ DE:SİZ GÜNEŞE GİDEMEZSİNİZ. ORASI ÇOK SICAK. TEMEL BUNUN ÜZERİNE:BİZ DE O KADAR SALAK DEĞİLİZ.AKŞAM SERİNLİĞİNDE GİTTİK...
Fatih Terim bir gün İtalya’daki Trapattoni'ye gitmiş ve demiş ki: - Bizimkilerde futbolcu sizinkilerde; siz niye bu kadar başarılısınız da biz değiliz? Trapattoni " Bak şimdi anlayacaksın" demiş ve Zidane'ı çağırmış, demiş ki - Bak Zidane. Babanın oğlu olup da senin kardeşin olmayan kişi kimdir? Zidane - Benim... demiş. Fatih Terim'in bu çok hoşuna gitmiş ve hemen Türkiye’ye gelip antrenmanda olan Hakan Şükür'ü çağırmış, demiş ki - Hakan babanın oğlu olup da kardeşin olmayan kişi kimdir? Hakan düşünmüş bulamamış ve hemen Ergün'ün yanına gitmiş.Soruyu Ergün'e sormuş. Ergün cevap olarak - Benim demiş. Hakan büyük sevinçle hocasına gelmiş. Hocam " Buldum buldum Ergün'müş." demiş. Fatih Terim de : - Ne Ergün'ü oğlum Zidane Zidane... demiş
temel almanya calışmaya gitmiş 3-4 sene calıştıktan sonre trapzona akrabalarını ziyaret etmeye gelmiş kahvede otururken anlatmaya başlamış seninki,benim almanyada marketlerim,bankalarım var ben cok zeniginim diye atarken temelin emmi oğlu ya emmioğli senin yaptığın iş değildir insan alır götürür emmioğlunu demiş temel olur ben dönünce sana oradan istek yapacam sene gel demişve bir adres vermiş. bir müddet sonra emmioğlu gitmiş verdiği adrese bakmış bir hayyvanat bahcesi duvarda bir yazı eleman aranıyor demiş temeli bulana kadar calşayım demiş,işe başlamış işi hayvanat bahcesinde maymun kostümü giyip ziyaretcileri eglendirmek bu devemlı ziyaretcilerin attıgı fındığı fıstığı yiye yiye cok külo almış ve böyle olmayacak biraz hereket etmem lazım demiş agaç ların dalında hotlaya zıplaya dolanırke yantaraftaki kafese düşmüş bakmış bil göril üzürinr üzerine giliyor tam kacacak göril korkma emmioğlu benim temel demiş
Şimdi Mısır da arkeologlar kazı çalışmalarında bir tane mumya bulurlar mumyayı hemen korunaklı bir odaya koyarlar ama bir türlü mumyanın hangi yüzyıl arası yaşadığını bulamazlar bunun için dünyanın en ünlü 4 istihbarat ajanlarını mısıra çağırırlar bunlar amerikadan fbı israilden mossad rusyadan kgb türkiyedende mit ajanlarıdır arkeologlardan biri bunlara teker teker mumyanın olduğu odaya girip mumya üstünde araştırma yayıp hangi yüzyıl arası yaşadığını bulmalarını ister ....
Odaya ilk amerikan fbı ajanları girer ve yarım saat sonra çıkarlar... arkeolog sorar eeee hangi yüzyıl arası yaşamış ? fbı ajanları cevap verir ehhmm şeyyy M.Ö 100 - 200 yılları arası der..
Odaya giren ikinci ajanlar israil mossad ajanlarıdır onlarda yarım saat sonra çıkar... arkeolog sorar eee hangi yüzyıl arası yaşamış ? mossad ajanları cevap verir ıhhh mıhhh işte şeyyy M.Ö 200 - 300 yılları arası der..
Odaya üçüncü girenler rus kgb ajanlarıdır onlarda yarım saat sonra çıkarlar ... arkeolod sorar eee hangi yüzyıl arası yaşamışl ? kgb ajanları cevap verir kemm kümmm şeyy M.Ö 200 - 300 yılları arası der..
Odaya son olarak türkiye mit ajanları girer aradan geçer yarım saat ses yok... 1 saat ses yok ... 5 saat ses yok ... 15 saat ses yok ... 1 gün ses yok ..2 gün ..3 gün ...4 gün derken 5. gün çıkarlar dışarı .... arkeolog sorar yahu ne yaptınız bu kadar gün içerde ne oldu mumya hangi yüzyıl arası yaşamış ? bizimkilerden biri kendinden emin bir şekilde M.Ö 350. yılda üüülennnn herkez şaşırır bu kadar sabit bir cevap nasıl verirler diye arkeolog sorar bu kadar garanti cevap veriyorsunuz yahu nerden biliyorsunuz M.Ö 350. yılda yaşadığını ? bizimkilerden biri atılır ortaya...... Zor oldu ama konuşturduk şerefsizi....
Odaya ilk amerikan fbı ajanları girer ve yarım saat sonra çıkarlar... arkeolog sorar eeee hangi yüzyıl arası yaşamış ? fbı ajanları cevap verir ehhmm şeyyy M.Ö 100 - 200 yılları arası der..
Odaya giren ikinci ajanlar israil mossad ajanlarıdır onlarda yarım saat sonra çıkar... arkeolog sorar eee hangi yüzyıl arası yaşamış ? mossad ajanları cevap verir ıhhh mıhhh işte şeyyy M.Ö 200 - 300 yılları arası der..
Odaya üçüncü girenler rus kgb ajanlarıdır onlarda yarım saat sonra çıkarlar ... arkeolod sorar eee hangi yüzyıl arası yaşamışl ? kgb ajanları cevap verir kemm kümmm şeyy M.Ö 200 - 300 yılları arası der..
Odaya son olarak türkiye mit ajanları girer aradan geçer yarım saat ses yok... 1 saat ses yok ... 5 saat ses yok ... 15 saat ses yok ... 1 gün ses yok ..2 gün ..3 gün ...4 gün derken 5. gün çıkarlar dışarı .... arkeolog sorar yahu ne yaptınız bu kadar gün içerde ne oldu mumya hangi yüzyıl arası yaşamış ? bizimkilerden biri kendinden emin bir şekilde M.Ö 350. yılda üüülennnn herkez şaşırır bu kadar sabit bir cevap nasıl verirler diye arkeolog sorar bu kadar garanti cevap veriyorsunuz yahu nerden biliyorsunuz M.Ö 350. yılda yaşadığını ? bizimkilerden biri atılır ortaya...... Zor oldu ama konuşturduk şerefsizi....
dünya polis teşkilatlanması örgütü bir gün alman, fransız ve türk polislerin katıldığı bir yarışma düzenler. buna göre ormana bir yaban tavşanı bırakılacak ve en organize, en çabuk şekilde tavşanı bulup görevlilere teslim edecek teşkilat büyük ödülün sahibi olacaktır. bütün hazırlıklar tamamlandığında yarışma başlar. fizik gücü yüksek disiplinli polizeiler ormana girerler, sağlı sollu koşuşturmacalar, değişik tuzaklarla birlikte yakalanması hayli zor olan yaban tavşanını 5 dakikaya yakın bir sürede görevlilere teslim ederler. sıra gelir fransızlara. kartezyen fransızlar, "ulan ben bir yaban tavşanı olsam nereye saklanırdım acaba?" diye düşünerek, arayarak yaban tavşanını bulurlar, böylece 3 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde tavşanı görevlilere teslim ederler. türkler son yarışmacı olarak ormana dalarlar, bir curcuna olur ve ortalıktan kaybolurlar. yarım saat olur, bir saat olur, iki saat olur hiçbir haber alınamaz. yetkililer tam dağılmaya hazırlanıyorken, türk polisler çıkagelir, yanlarında kelepçelenmiş, ağzı burnu kan içinde bir boz ayı da onlara eşlik etmektedir. yetkililer sorar:
- hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
- (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
- (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım...
- hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
- (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
- (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım...