Azərbaycan dili Bahasa Indonesia Bosanski Català Čeština Dansk Deutsch Eesti English Español Français Galego Hrvatski Italiano Latviešu Lietuvių Magyar Malti Mакедонски Nederlands Norsk Polski Português Português BR Românã Slovenčina Srpski Suomi Svenska Tiếng Việt Türkçe Ελληνικά Български Русский Українська Հայերեն ქართული ენა 中文
Subpage under development, new version coming soon!

Subject: fıkraaaa

2009-06-13 19:00:58
böyle adamları sadece askere almamakla kalmayıp başka yerlerede girmelerini engellemek lazım :)
2009-06-25 18:08:51
45 yıllık evli bir çift, evlerinin bahçe manzaralı terasında her zamanki gibi oturmuş kahvaltılarını ediyorlardı. Kadın oturduğu koltuktan kalktı, kocasına yaklaştı ve var gücüyle bir tokat attı. Adam nerdeyse sandalyeden aşağıya düşüyordu. doğruldu, kafasını salladı ve kısa bir sessizlikten sonra karısına
- "Bu da neyin nesiydi?" diye sordu. karısı;
- "Bu tokat 45 yıldır benimle yapmış olduğun kötü seks içindi" der.
Aradan biraz zaman geçer ve adam yerinden kalkar, karısına yönelir, ona öyle bir tokat atar ki kadın sandal i ile birlikte yere savrulur. Kadın düştüğü yerden kalkar ve kendine gelmeye çalışır, doğrulur ve kocasına dönerek;
- "Ya bu tokat ne içindi?"
Kocası çok sinirli bir şekilde cevap verir;
- "Sen bunca yıldan sonra iyi seksle kötü seks arasındaki farkı nereden anladın?"


Fıkra olmasada hosuma gıttı=)
2009-07-04 04:16:04
Joe, yatak kariyeri başarılarla dolu bir insandır.
Ancak yaşlandıkça bu meziyeti inanılmaz bir baş ağrısı yüzünden durmuştur. Sağlığı ve aşk hayatı çekilmez, bir hal aldığında tıbbı bir yardıma ihtiyacı olduğunu fark eder.

Kapı kapı, doktor doktor gezdikten sonra problemini çözebilecek bir uzman
hekim bulur kendine;

" - Size bir iyi bir de kötü bir haberim var." der doktor.
" - Doktor önce iyi haberi duymak istiyorum."
" - Sizi baş ağrınızdan kurtarabilirim."
" - Peki kötü haber nedir doktor bey?"
" - Çok nadir görülen bir durum...söylemesi zor ama hadım edilmeniz
gerekiyor. Cinsel organınız, omurganızın alt kısmına baskı yapıyor ve bu
baskı sizde dayanılmaz, bir baş ağrısı yaratıyor. Bu baskıdan kurtulmanın
tek yolu erkeklik organınızı almak."

Joe bu haber karşısında şok olur ve morali çok bozulur. Kendi kendine
sorar;
" - Ne yapsam acaba. Erkeklik organım alınırsa ben nasıl yaşarım. Kimin
için yaşarım.. El içine nasıl çıkarım!"
Cevap vermek için fazla düşünmez ve başka bir şansı olmadığı için bıçak
altına yatmaya karar verir. Hastaneden taburcu olduğunda;

" - Oh be! Dünya varmış. Kurtuldum şu lanet ağrıdan" diye derin bir nefes
alır, ancak üstünde önemli bir parçasının eksik olduğunu hisseder. Caddede
yürürken farklı bir kişi olduğunu sezinler. Yeni bir başlangıç yapmaya ve
yeni bir hayata başlamaya karar verir.
Bir erkek giyim mağazasının önünden geçerken vitrinde duran bir takım
elbiseye takılır gözleri. " - İşte tam aradığım takım elbise!" der ve
dükkana girer.
Tezgahtara; " - Yeni bir takım elbise istiyorum" der.
Tezgahtar Joe'yu söyle tepeden tırnağa bir süzer ve;
" - Bir bakalım. 44 beden!" der.
Joe gülerek;
" - Kesinlikle doğru, nerden anladınız?"
" - Bu benim işim."
Joe takım elbiseyi dener. Üstüne cuk diye oturur. Joe aynada kendisine
hayran hayran bakarken tezgahtar sorar;
" - Yeni bir gömlekde ister misiniz?"
Joe bir kaç saniye düşündükten sonra;
" - Elbette" der.
Tezgahtar Joe'ya şöyle bir bakar;
" - Kol numarası 34 ve 16 numara yarım yaka."
Joe şaşırır;
" - Kesinlikle doğru nerden anladınız?"
" - Bu benim işim!"
Joe gömleği giydi. Evet gömlek süper olmuştur. Yakasını aynada düzeltirken
tezgahtar sorar;
" - Beyefendi vallahi jilet gibi oldunuz! Size bir tane de şapka veriyim
ben!"
Joe aynaya bakarak;
" - Heyt ulan be façayı o biçim düzdüm." diye içinden geçirir ve
" - Evet bir de şapka bakayım kendime!" der tezgahtara. Tezgahtar Joe'nun
kafasına bakarak; " - Eveeeeet...7-5/8."
Joe dumur üstüne dumur yaşamış bir şekilde tezgahtara;
" - Evet..doğru..nerden bildiniz?" diye sorar.
Tezgahtar iyiden iyiye havaya girmiş bir şekilde;
" - Bu benim işim efendim" der.
Şapka da süper oturmuştur kafasına.
" - Vayyy beee, ulan ben neymişim beee. Ulan ben var ya ben..." diye
düşünürken tezgahtar yine sorar;

" - Size bir tane de don verelim efendim"

" - Joe bir kaç saniye düşünür ve;
" - Tamam! Hemen bana en fiyakalı donlarınızda n g etirin!" der.
Tezgahtar geri adim atarak "Eveeeeet..36 beden!"
Joe gülerek; " - İlk defa yanıldınız. Ben 18 yaşımdan beri 34 beden
giyiyorum!" der.
Tezgahtar kafasını sallayarak;
" - Hayır EFENDİM..size 34 olmaz. Erkeklik organınızı sıkıştırır ve omurganıza
basınç yapar bu da dayanılması güç bir baş ağrısı çekmenize sebep
olur!..."

Fıkra olmasada..
2009-07-05 21:17:04
olsun güzel buda
2009-08-22 17:25:02
kadın yaz tatilini kocasından ayrı olarak geçirmeye karar verir

kocasından izin alır ve deniz kenarında bir yere gider.
orada bir doktorla tanışır ve onunla arkadaşlık ederler.

kocasına da her akşam tatilde gün boyu ne yaptığını anlatan bir mektup yazar ve yollar.
mektuplarında hep kocacığım bir beyefendiyle tanıştım
doktormuş onunla sahile yüzmeye gittik, onunla bu akşam yemeğe çıktık gibi.

adam çok sinirlenir ve karısına cevap olarak şunu yazar.
karıcığım sabah güneşin doğuşu da sahile in mayonun altını çıkar ve bacaklarını ayırıp güneşe doğru uzan.
_kadın hiçbir şey anlamamıştır
kocasına tekrar mektup yazar kocacığım mektubundan hiç bir şey anlamadım ne demek istiyorsun der.

kocası da ne demek isteyeceğim boşuna dememişler güneş girmeyen yere doktor girermiş diye
2009-08-24 11:17:41
Lunaparkta bir yarışma: Tüfekle turnayı gözünden vuran hediye kazanıyor.
Bir adam geliyor. Dili dönmez sarhoş bir durumda olduğu her halinden belli:
-Deneyebilir miyim?, diye sorar.
İşletmeci: Kardeşim git işine, gerçek kurşun, sarhoşsun, elinden kaza çıkacak. Fakat adamın ısrarlarına dayanamaz. Bir de ne görsün, atış tam isabet.
Adama nesli tükenmekte olan bir tosbağa hediye verir.
Biraz sonra adam bir daha gelir. Bu kez daha sarhoş ama yine isabet ettirmeyi başarır. Al sana bir tosbağa daha.
Üçüncü kez gelir, ayakta duramaz ama yine isabet ettirir kurşunu. İşletmeci tosbağaları kalmadığından adamın eline büyük oyuncak ayı tutuşturur.
Sarhoş şaşkın şaşkın bakar ve sorar:
-Bademli kurabiyelerinden kalmadı mı?
2009-08-24 11:44:45
..:)
2009-09-11 21:37:51
Hehehe, bomba bir fıkra buldum:D

Doktor Temel

Kadının biri rahatsızlığı bulunan oğlunu doktor Temel'e götürmüş :
- Doktor bey oğlum rahatsız.
- Nesi vardur ?
- Bacakları çarpık, kolları tutmuyor, gözleri iyi görmez ve de pek iyi işitmez.
Temel bunun üzerine kadına döner :
- Lütfen soyinun , sonra da uzanun der.
Kadın şaşkın bir vaziyette,
- Doktor bey hasta olan ben değilim, oğlum hasta.
- Ula anladum da uşağu tüzeltmek, yenisini yapmaktan taha zor.
2009-09-11 21:49:34
Hakim Temel'e sorar:
"Bu adamı merdivenden ittin mi?"
Temel yanıtlar:
"Sadece bir basamak ittim, diğerlerinden kendisi düştü.."

:D:D:D
2009-09-11 21:49:54
iki kaplumbağa karşıdan karşıya geçiyormuş

Öndeki

- Dikkat araba
cııııkkkkk !!!!!!

- Ne !!!!
Cııııkkkkkk !!!!!!!

:D:D:D
2009-09-11 22:05:58
:DD:D:D:D
2009-09-11 23:07:42
Hakim Temel'e sorar:
"Bu adamı merdivenden ittin mi?"
Temel yanıtlar:
"Sadece bir basamak ittim, diğerlerinden kendisi düştü.."


Gece gece güldürdün beni abi :D
2009-09-12 09:44:34
temel amerikaya gelir ucaktan iner passaport olayi filan falan
immigration office alirlar bunu memur sorar :
- what's your name sir?
-temel
-surname?
-kaya
-sex?
temel gayet sakin cevaplar
- 3 times a week
memur sasirir ve olayi toparlamaya calisir...
- sir you understood me wrong..i mean male? or female?
temel yine hic beklemeden cevaplar
- doesn't matter
2009-09-12 09:46:34
amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel... :-)
almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
temel obur masaya seslenmis,
ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"
2009-09-12 09:48:51
bi gün adamın teki ormanlık bi yolda arabasıyla gidiyomuş. aniden önüne kırmızılar içinde bi adam fırlamış ve "ben bu ormanın kırmızılı hipnasıyım, bana yiyecek bi şey vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam da uuraşmamak için bi şeyler verip yoluna koyulmuş. derken bu sefer sarılar içinde bir adam arabanın yolunu kesmiş ve "ben bu ormanın sarılı hipnasıyım, bana içecek bi şey vermezsen
vermezsen burdan geçemezsin" demiş. adam yine noolur noolmaz diye bi şeyler verip yoluna devam etmiş. birazcık yol aldıktan sonra mavi elbiseli birisi arabanın yolunu kesmiş. artık adam dayanamamış ve camdan beline kadar çıkıp "sen ne istiyosun lan ormanın mavili hipnası!!!" diye bağırmış. adam şöyle cevap vermiş: ehliyet ve ruhsat.


hahaha:::D:D:D:D
2009-09-12 09:58:41
iki genç arkadaş uyuşturucu bulundurmak suçundan mahkemeye çıkarılırlar. yargıç hapis cezası vermez, onun yerine gidip diğer gençleri uyuşturucuya karşı uyarmalarını ister. bir ay sonra iki arkadaş yeniden yargıç karşısına çıkar ve yargıç durumlarının ne olduğunu sorar. birinci genç:

"harika,100 kişiyi uyuşturucu kullanmaktan vazgeçirdim" der.
"nasıl yaptın?"
"tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki;büyük daire uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük daire uyuşturucu kullandıktan sonraki beyniniz."

"aferin" der yargıç ve diğer gence döner.
"ben 1000 kişiyi vazgeçirdim" der ikinci genç.
"bravo,sen nasıl yaptın?"
"tahtaya biri küçük biri büyük iki daire çizdim. sonra da dedim ki; küçük daire uyuşturucu yüzünden hapse girmeden önceki kıçınız, büyük daire de hapisten çıktıktan sonraki kıçınız."