Subpage under development, new version coming soon!
Subject: fıkraaaa
XFs to
BozCI [del]
- “Komiser bey, beni tutuklayın. Karıma beş el ateş ettim”.
- “Öldü mü?”
- “Hayır, bir kurşun bile isabet etmedi.”
- “Öyleyse neden tutuklayayım seni?”
- “Karım beni arıyor da!”
- “Öldü mü?”
- “Hayır, bir kurşun bile isabet etmedi.”
- “Öyleyse neden tutuklayayım seni?”
- “Karım beni arıyor da!”
İstanbul'a yeni gelen köylü, kuyumcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu.
Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
Hemşerim, dedi, ne bakıyorsun öyle?
Hiç... Bu dükkânda ne satılır
diye merak ettim de...
Çocuk güldü:
Eşek kafası satılır.
Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı...
Nereden bildin, dayı?
Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kalmamış!
Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için:
Hemşerim, dedi, ne bakıyorsun öyle?
Hiç... Bu dükkânda ne satılır
diye merak ettim de...
Çocuk güldü:
Eşek kafası satılır.
Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı...
Nereden bildin, dayı?
Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kalmamış!
Ormanda dolaşan 2 avcıdan biri birden bire yere düşer. Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görür.
Bunun üzerine telefonla acil yardımı arar. “Arkadaşım öldü, ne yapabilirim” diye sorar.
Telefondaki ses yanıtlar: “Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım.”
Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir.
Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der: “Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?
Bunun üzerine telefonla acil yardımı arar. “Arkadaşım öldü, ne yapabilirim” diye sorar.
Telefondaki ses yanıtlar: “Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım.”
Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir.
Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der: “Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?
temel'in eczanesine genç ve güzel bir kadın girmiş. Tartının üzerine çıkıp parayı atmış. Beğenmemiş, manto ve ceketini çıkarmış ve para atıp tekrar tartılmış. Yine sıkılmış eteğini çıkarınca, Temel atılmış ve parayı atmış,
- Devam edin bundan sonrası müesseseden…:)))))))))))
(edited)
- Devam edin bundan sonrası müesseseden…:)))))))))))
(edited)
Temel tutmuş Yahudi'nin birine tokat atmış.
-Neden vurdun?
-Siz İsa Peygamberi çarmıha çermissinuz.
-İki bin yıl önce olmuş bir şey bu.
-Valla pen yeni tuydum...
-Neden vurdun?
-Siz İsa Peygamberi çarmıha çermissinuz.
-İki bin yıl önce olmuş bir şey bu.
-Valla pen yeni tuydum...
Bir gün avukat ile doktor kaza yapmışlar. Aracından inen avukat doktorun arabasının yanına giderek, geçmiş olsun bir şeyin var mı demiş. Doktor :
- Önemli bir şeyim yok, ufak tefek sıyrıklar var demiş. Avukat arabadan bir içki çıkarmış ve doktora:
- Çek bir fırt rahatlarsın, Doktor:
- Sağol, demiş ve biraz içtikten sonra:
- Sen de alsana, demiş. Avukat:
- Yok ben polisler geldikten sonra alacağım
- Önemli bir şeyim yok, ufak tefek sıyrıklar var demiş. Avukat arabadan bir içki çıkarmış ve doktora:
- Çek bir fırt rahatlarsın, Doktor:
- Sağol, demiş ve biraz içtikten sonra:
- Sen de alsana, demiş. Avukat:
- Yok ben polisler geldikten sonra alacağım
Adamin biri poposunu hayatinda daha hic görmemiş.
Birgün adamın biriyle kavga eder ve dayak yer.
Dayak yemekten mahvolan adam, kacmaya karar verir ve
kacarken birde poposuna tekme yer.
Eve gelen adam, poposunun ağrısından duramaz
ve ilk kez aynada poposuna bakar ve:
- “Vay puşt vay, nasıl vurduysa ortadan ikiye ayırmış!” der.
Birgün adamın biriyle kavga eder ve dayak yer.
Dayak yemekten mahvolan adam, kacmaya karar verir ve
kacarken birde poposuna tekme yer.
Eve gelen adam, poposunun ağrısından duramaz
ve ilk kez aynada poposuna bakar ve:
- “Vay puşt vay, nasıl vurduysa ortadan ikiye ayırmış!” der.
-Napıyorsun :)
+Moralim bozuk birini seviyorum o beni sevmiyo.
-Kimmiş oo :)
+Tanımazsın boşver.
-Belki o da seni seviyodurrrr :)
+Sen değilsin bi sus.
+Moralim bozuk birini seviyorum o beni sevmiyo.
-Kimmiş oo :)
+Tanımazsın boşver.
-Belki o da seni seviyodurrrr :)
+Sen değilsin bi sus.
MÜKEMMEL BİR DURUM FIKRASI......
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam,
arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi
arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı
çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu
genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir
yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek
görmemişler,
ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek
olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası
açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi
bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,
Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da
kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı
dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş.
....Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...!"
Nefis bir anektod.. Aynen günümüzde olduğu gibi Kimi dinsizlerin menfaat ve
çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile, kimi dindarların çıkarları
uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesi
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam,
arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi
arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı
çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu
genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir
yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek
görmemişler,
ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek
olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası
açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi
bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler,
Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da
kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı
dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş.
....Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati...!"
Nefis bir anektod.. Aynen günümüzde olduğu gibi Kimi dinsizlerin menfaat ve
çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile, kimi dindarların çıkarları
uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesi
O kumadım... roman gibi fıkra mı olur yaw..:( uzun uuzn yazmayın ya forumu takip etme zevkım kacıyor:)
Zamanın en büyük mafya babası idamlık bir suçtan yargılanıyordu. Jürinin içindede bizim Temel vardı.
Babanın adamları Temel’in yanına gelip ula Temel ne yap et bu cezayı müebbede çevir.
Ve jüri toplandıktan sonra hâkim kararını müebbet olarak açıklar.
Babanın adamları Temel’in yanına gelip Bunu nasıl yaptığını sorar.
Temel’de;
-Sormayın uşaklar, jüri beraat diye tutturdu müebbede çevirene kadar anam ağladı. :))
Babanın adamları Temel’in yanına gelip ula Temel ne yap et bu cezayı müebbede çevir.
Ve jüri toplandıktan sonra hâkim kararını müebbet olarak açıklar.
Babanın adamları Temel’in yanına gelip Bunu nasıl yaptığını sorar.
Temel’de;
-Sormayın uşaklar, jüri beraat diye tutturdu müebbede çevirene kadar anam ağladı. :))