Subpage under development, new version coming soon!
Subject: DOĞU TÜRKİSTAN ve AZERBEYCAN
Arkadaşlar ikili tartışma ortamı yaratmak yerine konu hakkında görüşlerimizi belirtelim lütfen...
konu ile ilgili görüşlerine tamamen katılıyorum, altını iyi çizmişsin. Jeopolitik olarak diğer devletlerin ulaşmak istedikleri yerlerde pasif kalmış güçsüz, geri Türk veya Müslüman topluluklar kalınca doğrudan Türke veya Müslümana diye indirgene biliyor. Öz olarak yanlış düşünce olsa da aynı konumda başka ecnebi olunca çok daha farklı davranmak zorunda kalabiliyor, Müslümana veya Türke direk dalabiliyor olsa da diğer konumdakine iyice ölçüp biçiyor, ve menfaatleri doğrultusunda sonunda girse bile bu kez dünya kamuoyunda bizlere işlemeyen insanlık hakları ihlali gibi herkes için var olması gereken ancak tek yönlü işleyen bir gerçek ortaya çıkıyor.
Arkadaşlar bu son uyarı olsun konu ile ilgili kendi düşüncelerinizi yazın ikili atışmalardan uzak durun.
İnşallah Uygur TÜrklerine yapılan bu insanlık dışı tutumu çin en kısa sürede adaletli bir biçimde el koyar ve bu katliama bir son verir Çin gibi büyük bir devlete de bu yakışan bu durumu biran önce dudurmak ve olayların sorumlularına gerekli cezaları vermektir olaya bir insan olarak bile baktığımızda yapılanlar insanlık dışı ve iğrençtir ortada bir kışkırtma ve planlanmış bir durum olduğu açıktır inşallah daha önceki olaylarda gösterilen tepkiler bu olayda da gösterilir ve kafalarda soru işareti kalmaz.
Çin kendi halkını galeyana getiriyor.Tutumu değil sivil suçluları geri adım attırmak aksine onların saldırganlığını körüklüyor.Çin göstermiş olduğu gibi sadece nüfus istatistiklerinde büyük bir devlet...
ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN'DAN NEDEN VAZGEÇMİYOR?
Genel coğrafya bilgisine sahip bir kişi, Çin'in Doğu Türkistan konusundaki ısrarını anlamakta hiç zorlanmayacaktır. Bilindiği gibi coğrafi olarak Çin'in Batı ile iletişiminin arasında iki önemli engel vardır: Birincisi 5000 km uzunluğundaki dev Taklamakan Çölü, ikincisi de Çin sınırını boydan boya kaplayan Çin Seddi.
Doğu Türkistan ise Çin'in, çölün ilerisinde ve setin arkasında kalan tek toprağıdır ve bu yönüyle Çin'in Batıya açılan penceresi konumundadır. Coğrafi konumun siyaset üzerindeki etkisi ve coğrafi olarak avantajlı bölgelerin stratejik olarak da avantajlı olmaları gerçeği, Doğu Türkistan'ı Çin için vazgeçilmez hale getirmektedir. Bu nedenle Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarından çekilmek ve burada bağımsız bir devlet kurulmasına izin vermek yerine, baskı ve şiddetle yerli halka işgali kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bir yandan da haber alma ve iletişim özgürlüğü de dahil olmak üzere her türlü özgürlüğü ortadan kaldırıp, Doğu Türkistan'ı kapalı bir kutu haline getirerek, bölgeyi mümkün olduğunca dünya gündeminden uzak tutmaktadır.
Doğu Türkistan'ın tüm yer altı kaynakları Çin tarafından sömürülmektedir. Bu kaynaklardan elde edilen gelirden Müslüman halk kesinlikle faydalanamamaktadır.
Çin'in en batı noktasını oluşturan bu topraklar, Soğuk Savaş döneminde Çin tarafından, Sovyet tehdidine karşı tampon bölge olarak kullanılmıştır. Bu yönüyle Çin'in söz konusu topraklar için atacağı her türlü adım, hem kendisinin hem de bölge ülkelerinin güvenliğini ve istikrarını doğrudan ilgilendirmektedir. Şu anki konumuyla Rusya, Çin için artık ciddi bir tehlike teşkil etmiyorsa da, Çin, "Halkın Kurtuluş Ordusu" (PLA) olarak adlandırılan silahlı kuvvetlerine bağlı kara ve hava kuvvetlerini bölgede tutmakta ve nükleer füzelerinin büyük kısmını da burada muhafaza etmektedir. Elbette PLA birliklerinin Doğu Türkistan'da varlığını devam ettirmesinin diğer bir önemli nedeni de, Müslüman halkı gerektiği gibi kontrol altında tutabilmektir.
Ancak Çin'in Doğu Türkistan'a olan ilgisini sırf jeo-stratejik kaygılarla açıklamak mümkün değildir. Bu bölge aynı zamanda zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir ve toprakları da çok verimlidir. 21. yüzyılın Kuveyt'i olarak da anılan Doğu Türkistan, petrol, doğal gaz, uranyum, kömür, altın ve gümüş madenlerinin bolluğu ile dikkat çekmektedir ve bu yönü ile Çin'in en önemli hammadde kaynaklarından biridir. Yetkililer tarafından, 2005 yılında Doğu Türkistan'ın petrol ve doğal gaz üretiminde Çin'in ikinci önemli merkezi haline geleceği bildirilmektedir. Özellikle Doğu Türkistan'ın orta bölgesinde yer alan Tarım Havzası'nın geniş petrol rezervlerine sahip olduğu düşünülmekte ve bu yönde araştırmalar devam etmektedir. Bu özelliğinden dolayı "Umut Denizi" olarak adlandırılan Tarım Havzası'nın 10.7 milyar ton petrol kapasitesi olduğu tahmin edilmektedir.10 Jeologların şu ana kadar yaptıkları araştırmalar ise 300 milyon ton petrol ve 220 milyar metre küp doğal gaz kapasitesi olan 13 yatak ortaya çıkarmıştır.
Böyle bir taşıma sisteminin Çin için sağlıklı ve güvenilir olmasının en garantili yolu ise Doğu Türkistan'ın kendi denetimi altında bulunmasıdır.
Zengin doğal gaz, kömür ve bakır yatakları da bu bölgeyi Çin ekonomisi için vazgeçilmez kılmaktadır. Kızıl Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan topraklarında yer almaktadır. Bu da Çin'in toplam maden ocaklarının %85'ini oluşturur. Bunların arasında kalitesi ve yüksek kalori değeri ile ünlü olan kömürün ayrı bir yeri vardır. Çin'in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturan Doğu Türkistan kömür madenlerinin rezervi 2 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. 2000 yılı sonlarında yapılan bir araştırma ise Çin'in en zengin bakır yataklarının Doğu Türkistan'da olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çin'in diğer bölgelerinin bakır açısından zayıf olduğu ve Çin'deki tüm bakır yataklarının ülkenin ihtiyacının yarısını bile karşılayamadığı bilinmektedir. Doğu Türkistan'daki bakır madenleri, Çin'in gözünde Doğu Türkistan'ı daha da değerli hale getirmektedir.12
Tüm bu madenlerin yanısıra Doğu Türkistan'ın Çin'in en büyük pamuk üretim merkezlerinden biri olması bölgenin Çin için taşıdığı önemin bir diğer nedenidir. Çin tekstilinin hammaddesini oluşturan pamuk üretimini, Müslüman Uygur halka emanet etmek istemeyen Kızıl Çin yönetimi, Doğu
Türkistan'ı denetim altında tutabilmek için sürekli yeni stratejiler geliştirmektedir. Kitabın ilerleyen bölümlerinde detayları ile ele alacağımız bu stratejilerin amacı Doğu Türkistan'ın gelişmesini sağlamak değil, Çin ekonomisinin temel taşlarından biri olan bu bölgeyi tam anlamı ile Pekin'e bağlı hale getirebilmektir.
(edited)
Genel coğrafya bilgisine sahip bir kişi, Çin'in Doğu Türkistan konusundaki ısrarını anlamakta hiç zorlanmayacaktır. Bilindiği gibi coğrafi olarak Çin'in Batı ile iletişiminin arasında iki önemli engel vardır: Birincisi 5000 km uzunluğundaki dev Taklamakan Çölü, ikincisi de Çin sınırını boydan boya kaplayan Çin Seddi.
Doğu Türkistan ise Çin'in, çölün ilerisinde ve setin arkasında kalan tek toprağıdır ve bu yönüyle Çin'in Batıya açılan penceresi konumundadır. Coğrafi konumun siyaset üzerindeki etkisi ve coğrafi olarak avantajlı bölgelerin stratejik olarak da avantajlı olmaları gerçeği, Doğu Türkistan'ı Çin için vazgeçilmez hale getirmektedir. Bu nedenle Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarından çekilmek ve burada bağımsız bir devlet kurulmasına izin vermek yerine, baskı ve şiddetle yerli halka işgali kabul ettirmeye çalışmaktadır. Bir yandan da haber alma ve iletişim özgürlüğü de dahil olmak üzere her türlü özgürlüğü ortadan kaldırıp, Doğu Türkistan'ı kapalı bir kutu haline getirerek, bölgeyi mümkün olduğunca dünya gündeminden uzak tutmaktadır.
Doğu Türkistan'ın tüm yer altı kaynakları Çin tarafından sömürülmektedir. Bu kaynaklardan elde edilen gelirden Müslüman halk kesinlikle faydalanamamaktadır.
Çin'in en batı noktasını oluşturan bu topraklar, Soğuk Savaş döneminde Çin tarafından, Sovyet tehdidine karşı tampon bölge olarak kullanılmıştır. Bu yönüyle Çin'in söz konusu topraklar için atacağı her türlü adım, hem kendisinin hem de bölge ülkelerinin güvenliğini ve istikrarını doğrudan ilgilendirmektedir. Şu anki konumuyla Rusya, Çin için artık ciddi bir tehlike teşkil etmiyorsa da, Çin, "Halkın Kurtuluş Ordusu" (PLA) olarak adlandırılan silahlı kuvvetlerine bağlı kara ve hava kuvvetlerini bölgede tutmakta ve nükleer füzelerinin büyük kısmını da burada muhafaza etmektedir. Elbette PLA birliklerinin Doğu Türkistan'da varlığını devam ettirmesinin diğer bir önemli nedeni de, Müslüman halkı gerektiği gibi kontrol altında tutabilmektir.
Ancak Çin'in Doğu Türkistan'a olan ilgisini sırf jeo-stratejik kaygılarla açıklamak mümkün değildir. Bu bölge aynı zamanda zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir ve toprakları da çok verimlidir. 21. yüzyılın Kuveyt'i olarak da anılan Doğu Türkistan, petrol, doğal gaz, uranyum, kömür, altın ve gümüş madenlerinin bolluğu ile dikkat çekmektedir ve bu yönü ile Çin'in en önemli hammadde kaynaklarından biridir. Yetkililer tarafından, 2005 yılında Doğu Türkistan'ın petrol ve doğal gaz üretiminde Çin'in ikinci önemli merkezi haline geleceği bildirilmektedir. Özellikle Doğu Türkistan'ın orta bölgesinde yer alan Tarım Havzası'nın geniş petrol rezervlerine sahip olduğu düşünülmekte ve bu yönde araştırmalar devam etmektedir. Bu özelliğinden dolayı "Umut Denizi" olarak adlandırılan Tarım Havzası'nın 10.7 milyar ton petrol kapasitesi olduğu tahmin edilmektedir.10 Jeologların şu ana kadar yaptıkları araştırmalar ise 300 milyon ton petrol ve 220 milyar metre küp doğal gaz kapasitesi olan 13 yatak ortaya çıkarmıştır.
Böyle bir taşıma sisteminin Çin için sağlıklı ve güvenilir olmasının en garantili yolu ise Doğu Türkistan'ın kendi denetimi altında bulunmasıdır.
Zengin doğal gaz, kömür ve bakır yatakları da bu bölgeyi Çin ekonomisi için vazgeçilmez kılmaktadır. Kızıl Çin topraklarında çıkarılan 148 çeşit madenin 118 çeşidi Doğu Türkistan topraklarında yer almaktadır. Bu da Çin'in toplam maden ocaklarının %85'ini oluşturur. Bunların arasında kalitesi ve yüksek kalori değeri ile ünlü olan kömürün ayrı bir yeri vardır. Çin'in toplam kömür rezervinin yarısını oluşturan Doğu Türkistan kömür madenlerinin rezervi 2 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. 2000 yılı sonlarında yapılan bir araştırma ise Çin'in en zengin bakır yataklarının Doğu Türkistan'da olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çin'in diğer bölgelerinin bakır açısından zayıf olduğu ve Çin'deki tüm bakır yataklarının ülkenin ihtiyacının yarısını bile karşılayamadığı bilinmektedir. Doğu Türkistan'daki bakır madenleri, Çin'in gözünde Doğu Türkistan'ı daha da değerli hale getirmektedir.12
Tüm bu madenlerin yanısıra Doğu Türkistan'ın Çin'in en büyük pamuk üretim merkezlerinden biri olması bölgenin Çin için taşıdığı önemin bir diğer nedenidir. Çin tekstilinin hammaddesini oluşturan pamuk üretimini, Müslüman Uygur halka emanet etmek istemeyen Kızıl Çin yönetimi, Doğu
Türkistan'ı denetim altında tutabilmek için sürekli yeni stratejiler geliştirmektedir. Kitabın ilerleyen bölümlerinde detayları ile ele alacağımız bu stratejilerin amacı Doğu Türkistan'ın gelişmesini sağlamak değil, Çin ekonomisinin temel taşlarından biri olan bu bölgeyi tam anlamı ile Pekin'e bağlı hale getirebilmektir.
(edited)
Bu da eşittir ''işleri Allah'a kalmış...'' demek oluyor sanırım...
yazı baştan sona hatalarla dolu. kim yazmışsa sadece 1 noktada doğru söylemiş. O da Çin'in doğal gaz ve bakır yatakları için Doğu Türkistan'ı elinde tutmaya çalıştığı.
Ne Taklamakan çölü 5000 km uzunluğundadır (doğrusu 1000 km) ne Çin Seddi Çin sınırını boydan boya kaplar. Soğuk Savaş döneminde Çin'le Rusya kavgalı kardeşlerdi, birbirlerine diş gıcırdatmamışlardı bile. Onun dışında Çin şu anki vahşeti kapitalist düzene ön-hazırlık süreci olmadan geçtiği için yapıyor. Dolayısıyla yılların alışkanlığıyla tutturulan Kızıl Çin türküsü de yanlış.
Bu arada pamuk konusuna gelelim. Pamuk urumçi'de üretilir fakat Çin'in pamuk konusunda lider şehirleri olan Chongqing, Chengdu ve Harbin'in yarısından bile azdır bu üretim.
Yazar bilgilendirme amaçlı yazmış fakat hiç araştırmadan, bir takım akımların ruhunu okşamak maksadıyla yazmış.
Ne Taklamakan çölü 5000 km uzunluğundadır (doğrusu 1000 km) ne Çin Seddi Çin sınırını boydan boya kaplar. Soğuk Savaş döneminde Çin'le Rusya kavgalı kardeşlerdi, birbirlerine diş gıcırdatmamışlardı bile. Onun dışında Çin şu anki vahşeti kapitalist düzene ön-hazırlık süreci olmadan geçtiği için yapıyor. Dolayısıyla yılların alışkanlığıyla tutturulan Kızıl Çin türküsü de yanlış.
Bu arada pamuk konusuna gelelim. Pamuk urumçi'de üretilir fakat Çin'in pamuk konusunda lider şehirleri olan Chongqing, Chengdu ve Harbin'in yarısından bile azdır bu üretim.
Yazar bilgilendirme amaçlı yazmış fakat hiç araştırmadan, bir takım akımların ruhunu okşamak maksadıyla yazmış.
bu başlık fazla aşağı inmesin içim rahat değil.
Allah dostlarımızın yardımcısı olsun.....
Allah dostlarımızın yardımcısı olsun.....
Aşağı inmeyecekte ne olacak ?
Sadece tartışmalar artar o kadar...
Sadece tartışmalar artar o kadar...
Kaçıncı gün bilmiyorum ama; ÇİN bu ayıba bir son ver.