Azərbaycan dili Bahasa Indonesia Bosanski Català Čeština Dansk Deutsch Eesti English Español Français Galego Hrvatski Italiano Latviešu Lietuvių Magyar Malti Mакедонски Nederlands Norsk Polski Português Português BR Românã Slovenčina Srpski Suomi Svenska Tiếng Việt Türkçe Ελληνικά Български Русский Українська Հայերեն ქართული ენა 中文
Subpage under development, new version coming soon!
 Topic closed!!!

Subject: Gündem ile ilgili haberler ve yorumlar

2012-02-21 20:39:08
İŞTE 2012'NİN SON 5 SEÇİM ANKETİ

2012 yılının ilk 2 ayında Türkiye'de siyaset gündemi oldukça hareketli geçti.
Muhalefet ve iktidar partisi arasındaki atışmalar tüm hızıyla devam ederken, partilerin oy oranlarıyla ilgili yapılan araştırmalar tartışmalara farklı bir boyut getirdi.

İşte 2012'de yapılan 5 anketten çıkan sonuç;

ANDY-AR Sosyal Araştırmalar Merkezi, 21 ilde 2.862 kişi ile yaptığı Türkiye Siyasi Gündem Araştırması Ocak ayı sonuçları:

AK Parti: Yüzde 53.7
CHP: Yüzde 21.1
MHP: Yüzde 15.6
Bağımsızlar (BDP): Yüzde 5.9
Diğer: Yüzde 3.7

26 şehirde 5193 denekle yapılan ve 7 Ocak'ta açıklanan ANAR anketinin sonuçları:

AK Parti: Yüzde 53.7
CHP: Yüzde 23.4
MHP: Yüzde 12.9
Bağımsızlar (BDP): Yüzde 6
Diğer partiler: Yüzde 4.1

16 il, 60 ilçede 2168 denekle yapılan ve 29 Ocak'ta açıklanan GENAR anketinin sonuçları

AK Parti: Yüzde 51.6
CHP: Yüzde 26.7
MHP: Yüzde 14.3
Bağımsızlar (BDP): Yüzde 4.4
Diğer: Yüzde 3

7 Şubat'ta açıklanan, Türkiye genelinde 7 bin hanede gerçekleştirilen A&G araştırması sonuçları:

AK Parti: Yüzde 54
CHP: Yüzde 21.1
MHP: Yüzde 11.8
Bağımsızlar (BDP): Yüzde 8.2
Diğer: Yüzde 4.9

INFO'nun 'Türkiye'de Güncel Konularla İlgili Algılar Araştırması 'Ocak 2012 sonuçları:

AK Parti: Yüzde 50.7
CHP: Yüzde 26.8
MHP: Yüzde 11.9
Bağımsızlar (BDP): Yüzde 5.4
Diğer: Yüzde 5.2
2012-02-22 19:04:19
Eurovision şarkımız tam bi felaket rimi rimi ley gibi finale kalırız ama ilk 10 a bile girilmez bu şarkıyla ama bilindiği üzre artık siyaset üzerinden sıralanma yapılıyo hep birlikte görücez...
2012-02-22 19:11:28
Beş para etmez. Bu adam ancak böyle bir şarkı yapabilirdi zaten.Beklediğimden daha iyi ama yinede beş para etmez. İlk 10 a girerse çok şaşırırım...
2012-02-22 19:36:38
şaka gibi
2012-02-24 07:41:53
BU DA CUNTACILARIN DARBE MANİFESTOSU


28 Şubat döneminde Çetin Doğan Ankara'da darbelere zemin hazırlamak için bakın neler yapılmasını emretmiş...
Detay Haber/Aktifhaber

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır'ın Silvan İlçesi kırsalında 13 askerimizin şehit olması sonrası her büyük çatışmadan sonra yapıldığı gibi terörle mücadele yöntemi masaya yatırıldı.

İhmal iddiaları, ordunun yapısı gibi pek çok şey şu anda sorgulanıyor.

Dün, Bugün Yazarı Nuh Gönültaş, PKK'nın neden bitirilemediği üzerine bir yazı yazmıştı. O yazıda PKK'nın bitirilememesinin nedenleri üzerinde durulurken ilginç bir detaya dikkat çekilmişti.

Birinci Ergenekon iddianamesinden alıntı yapan Gönültaş, Balyoz darbe planından tutuklu bulunan Çetin Doğan'ın 28 Şubat sürecindeki bir konuşmasını köşesine taşımış.

Bakın ne diyor Çetin Doğan?

"Güneydoğu'da bizimkiler postu deldirmesin, buna yönelik önlemler alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye bizden olmayan o namussuzları sürün.

Bu sözler 28 Şubat sürecinde Ankara'da yapılan gizli toplantılardan.

İşin ilginç tarafı ise bu notlar Ergenekon sanığı Doğu Perinçek'ten elde ediliyor.

Aşağıda Ergenekon iddianamesinde bulunan bazı notlar var.

Gönültaş bu notları PKK'nın neden bitirilemediğini Ergenekon üzerinden özetlemek için köşesine taşımış ama o notlara biraz daha dikkatli bakıldığında aslında cuntacıların darbe manifestosu olduğu ortaya çıkıyor.

İşte cuntacıların darbe manifestosu;

"Güneydoğu'da bizimkiler postu deldirmesin, buna yönelik önlemler alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye bizden olmayan o namussuzları sürün. olmayana hiçbir zaman tam olarak güvenmeyeceksin. ... olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir. Arkadaşlar çok çalışsın. Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır. Biz Türkiye'de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye ... yaratmak zorundayız..."

Tümgeneral Volkan Kaplama söz alıyor:

"Gerçek laiklik ancak ... toplumda gerçekleşir. Aptal komutanlar her gün gündeme gelerek ülkedeki şeriatçı birikimi azaltarak bir müdahalenin önünü kesiyorlar..."

Çetin Doğan:

"Çevik Paşa'nın yerine bizden akıllı biri olsaydı Karadayı sünepesinin daha verimli olmasını sağlardık..."

Ve toplantıda alınan kararlar:

"Türkler'in üstün bir ulus olduğu safsatasını yıkın. Ordunun müdahalesini sağlamak için orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyin. Her yerde irtica kampanyası başlatılsın, sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, sağcı, milliyetçi, yarın irticaya kaçması ve size engel olması muhtemel herkesi yazın. İlgili mercilere şikayet edin. Onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin. Akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokacak mektuplar, kartlar gönderin. ... olan birlik komutanı yoksa laikleri sıkıştırın. Çokça eğlence düzenleyin. Dansöz ve içkiyi zorlayın. Atatürk ... köylerini katletti gibi sözleri durdurun. Atatürk'ten başka kullanılacak neyimiz var? PKK'ya karşı savaşanlara el altından şu mesajı gönderin. Sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü olsa da ... ölsün. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolların neler olduğu açık. Bunları kullanın. Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin. Yapabiliyorsanız Osmanlı hayranlığını kırın. Cinsel konularda sınırları zorlayın. Çünkü bu konu insanın zaafının başında gelir. İrtica tehlikesi iyice büyüsün. Din bizim için zararlıdır..."

Belgeye göre toplantıya katılanlar kendilerine yönelik de şu kararları alırlar:

"Hanımlarınız dekolte giysin. Diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin. ... bu ülkede gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizleyecek. Deşifre olmuş ...ler sevgi desinler, insanlık desinler ama ülke için oynadığımızı belli etmesinler. Hal hatır sorana "Allaha şükür" densin, bizi dinci sansınlar..."
2012-02-27 19:19:57
Turizm Dünyasının "ALTIN" adamı kim?

cumhur özene gösterdiğimiz destek sonucu sımdılık zırvedeyız son 20 gun..... arkadaslar desteginizi bekliyorum.......
%35 lık oy oranını % 45 e cekıp rakıbıyle arayı actık.....:):))::)

arkadaşlar rica etsem bu linke gidip cumhur özene oy verirmisiniz...... cumhur özen kim nie oy istiyorum.... zamnı gelince acıklayacam...(bende yenı tanıdım ::)):) ama onun kazanması lazım)


BURADAN OY VERİN
2012-02-28 00:20:36
oy veriyoruz demi panpalar:))::) önemli benim icin.... cumhuru tanımıyorum ama rakıbını sevmiyorum onu gayet ıyı tanıyorum....
2012-02-28 17:21:42
Message deleted

2012-02-28 22:12:14
2012-03-04 04:15:50
Libya'da Adalet ve Kalkınma Parti'si kuruldu

adamlar dünyada tek başlarına iktidar vayy be.:)
2012-03-04 04:42:02


Özlemle anıyoruz...
2012-03-04 10:53:51
Her gece şiirlerini dinlerim... adam yazmış arkadas... ve yaşamıs... allah rahmet eylesın..
2012-03-04 15:17:19
Hilafetin kaldırılmasını İngilizler şart koşmuştu

Zaman'ın tarihçi yazarı 88 yıllık belgeyi yayınladı Lozan'da şart koştular: HİLAFET'İ İNGİLİZLER KALDIRTTI

'Hilafetin kaldırılmasını İngilizler mi istemişti?' Zaman yazarı Mustafa Armağan, bu cümle üzerine temellendirdiği bugünkü yazısında 88 yıllık belgeyle önemli bir iddiada bulundu. Halifeliğin kaldırılmasının Lozan'da şart koşulduğunu öne süren Armağan İsmet İnönü'nün sözlerine dikkat çekiyor.

İşte Armağan'ın bugünkü o yazısı
İşi gücü bıraktık, 'Ulubatlı Hasan diye biri var mı yok mu?' diye tartışıyoruz. Oysa rivayetin kaynağı olan Makarios'un kitabında her şey vardır da, surlara bayrak diktiği yoktur.

AKLI EVVEL BAYRAKLARI ULUBATLI'YA DİKTİRMİŞ

Aksine bayrağın, Ulubatlı Hasan şehit düştükten sonra "başka kulelerde savaşan askerler" tarafından dikildiği yazılıdır. Anlayacağınız, bir "akl-ı evvel" bayrakları Ulubatlı'ya diktirmiş ve bu yama, sorgulanmadan tekrarlanagelmiştir.

Hilafetin kaldırılmasının hikayesi de benzer bir çarpıtma gayretinin izlerini taşır. Yok Halife Abdülmecid tahsisatının artırılmasını istemiş de, yok şatafatlı bir törenle cuma namazına gitmiş de, yok iktidarda gözü varmış da...

İNGİLİZLERİN BASKISIYLA HİLAFET KALDIRILDI

Artık İngiltere ve müttefiklerinin baskı ve zorlamaları yüzünden Hilafetin kaldırıldığını açıkça söyleyebilmeli, bunun çok isteniyorsa o günler için zorunlu olduğu, başka türlü bu devleti yaşatmayacakları itiraf edilmelidir ki, toplum da gerçekleri bilsin.

Central Florida Üniversitesi öğretim üyesi Hakan Özoğlu'nun ABD arşivlerinde bulduğu rapor, bir ABD diplomatının halifeliğin kaldıracağını Washington'a bizden önce öğrenip bildirdiğini ortaya koyuyor. Rapor Washington'a 25 Şubat 1924'te ulaşmıştı. Başka bir deyişle, Türkiye'deki insanların haberi olmadan bir hafta önce, Fransa ve ABD yetkilileri halifeliğin kalkacağını öğrenmişlerdi ("Aksiyon", 13 Aralık 2010).

LOZAN'DAN BERİ BEKLİYORLAR

Bunun anlamı şudur: Batı dünyası Hilafetin kaldırılmasını Lozan'dan beri bekliyor ve istiyordu. Hilafetin kaldırıldığı haberini, dönemin 1. Ordu Müfettişi, yani Halife'nin yaşadığı İstanbul'dan sorumlu olan Karabekir Paşa'nın bile gazetelerden öğrendiğini söyleyeyim de, gerisini siz anlayın.



Halifeliğin kaldırılmasından sonra yapılan bu karikatürün alt yazısında "Darısı diğerlerinin başına" yazıyor.
İlk topta atılan Halife Abdülmecid. Diğer topların ucunda ise Patrikler ve haham var. Ancak Halifeye yeten güç, diğerlerine yetmedi.

MUHALEFET HİLAFET ARKASINDA ÖRGÜTLENMİŞTİ

Hakan Özoğlu'nun "Cumhuriyetin Kuruluşunda İktidar Kavgası" (Kitap Yay., 2011) adlı kitabında ilginç bir analiz yer alıyor: Ankara, 1922'de Saltanatı kaldırmış ama Hilafete ve Osmanlı hanedanına dokunmaya cesaret edememişti. Çünkü Karabekir gibi muhalif paşalar, İstanbul basını, Osmanlı döneminden kalma siyasetçiler ile Osmanlı hanedanı, Hilafeti kendilerine siper yapmışlar, onun arkasından muhalefetlerini örgütlemeye çalışıyorlardı. Muhalefet cephesinin sindirilip bertaraf edilebilmesi için Hilafetin devreden çıkarılması gerekiyordu. Daha sonra tasfiye sırası nasıl olsa diğerlerine gelecekti.

KARABEKİR 1922'DE PLANI KENDİSİ ÖNLEDİ

Yazar, Ankara hükümeti 1922'de muhtemelen bütün Osmanlı hanedanını yurtdışına sürme hamlesini yapacak kadar kendine güvenmiyordu, diyor. Oysa Kazım Karabekir, daha 1922'de Hilafetin Osmanlı hanedanından alınma planını kendisinin önlediğini yazmaktadır. Gerçi o, Mustafa Kemal'in Hilafeti kendi üzerine geçirmek niyetinde olduğunu da yazar ama konumuz bu değil. Önemli olan, 1922'de Ankara'nın Hilafeti, Osmanoğullarından koparmak için siyasî bir hamle yaptığı gerçeğidir.

ASIL HEDEF OSMANLI HANEDANLIĞI

Hakan Özoğlu'nun nihai hükmü, Ankara'nın Hilafeti, hanedan tehdidini bertaraf etmek için kaldırdığı şeklinde. Başka bir deyişle "Hilafetin lağvedilmesindeki asıl hedef, Halifenin kendisi değil, Osmanlı hanedanıdır."

Ancak dış dinamiğin ihmal edilmemesi ve bu nedenle konunun daha geniş bir temele oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Bence Hilafetin kaldırılması ve laikliğe gidiş, daha Lozan'da dayatılmış, Türkiye'nin kurulmasına bu şartla izin verilmişti. Bunun, Antlaşmaya ayrı bir madde halinde konulmamakla birlikte Osmanlı Devleti'nin eski Müslümanlar üzerindeki Hilafetten gelen ayrıcalık ve haklarının geri dönülmezcesine işgalcilere bırakıldığının açıklanması, Hilafetin bu yeni dönemde gündemde olmayacağının ipucuydu.


'LOZAN SONRASI YENİ BİR ÇAĞ AÇILACAK'

Üzerinde Kral V. George'un 10 Ocak 1924 günü Avam Kamarası'na yaptığı belirtilen konuşmanın Türkiye'yi ilgilendiren paragrafında "Lozan onaylanır onaylanmaz yeni bir çağ açılacağı" söyleniyor.

Şimdi birileri köpürecek, biliyorum. Ancak sakin olmalarında yarar var. Zira önemli bir kişisel tanıklık ile ilk defa burada yayınlanacak bir resmi belgeye göz atmadan karar vermeseler iyi olur derim.

MACARİSTAN VE BULGARİSTAN'A AYRICALIK

Önce tanıklığa bir göz atalım:

Kazım Karabekir, 16 Ağustos 1923 günü İsmet Paşa'ya, son zamanlarda hükümet çevrelerinden duymakta olduğu din aleyhindeki fikirlerin Lozan'dan geldiği kanaatinde olduğunu söyler. Ona göre Peygamber Efendimiz (sav) ve Kur'an hakkındaki "bu tehlikeli hava" Lozan'dan esmektedir. İsmet Paşa ona 1. Dünya Savaşı'nda Macarlar ve Bulgarlar da bizim gibi yenildikleri halde bağımsızlıklarına Hıristiyan oldukları için dokunulmadığını, bizimse sırf Müslüman olduğumuz için bağımsızlığımızın ortadan kaldırıldığı cevabını verir: "Biz kendi kuvvetimizle bağımsızlığımızı kazansak bile Müslüman kaldıkça sömürgeci devletlerin ve bu arada özellikle İngilizlerin daima aleyhimize olacaklarını, bağımsızlığımızın daima tehlike altında kalacağını anlattı."

İSMET İNÖNÜ İTİRAF ETMİŞ OLUYOR

Yeterince açık değil mi? Böylece İsmet İnönü, Müslüman kimliğimizden uzaklaşma telkininin Lozan'da yapıldığını itiraf etmiş olur.

İngiliz Milli Arşivleri'nden (National Archives) bulduğum ve ilk kez burada yayınlanacak olan bir "gizli" belge, Lozan'ın Hilafetle bağlantısını net bir şekilde ortaya koyacak nitelikte. 10 Ocak 1924 tarihinde İngiltere Kralı V. George, Avam Kamarası'na yaptığı açış konuşmasında, Lozan'ı ilgilendiren bir kanun tasarısının derhal görüşülmek üzere Parlamentonun gündemine geleceğini belirttikten sonra şu çarpıcı cümleyi sarf eder:

BU TASARI KABUL EDİLİR EDİLMEZ

"Bu tasarı kabul edilir edilmez Lozan Antlaşması onaylanmış olacak ve YENİ BİR ÇAĞ AÇILACAKTIR." (As soon as this Bill has been passed, the Treaty will be ratified, and a new era will open.) (CAB/23/46, s. 424)

Kral V. George, Lozan'ın kabul edilmesiyle İngiltere için "yeni bir çağ veya dönem" açılacağını söylerken ne demek istiyordu? Bu, Halifeden kurtuluşun bir tür müjdesi olarak yorumlanabilir mi? Net olarak bilmiyoruz. Ancak İngilizlerin, Lozan'ı onaylamak için Hilafetin kaldırılmasını bekledikleri ve Hilafetsiz bir dünyanın kendileri için "yeni bir çağ"ın açılması anlamına geleceğini düşündükleri açıktır.

TC HENÜZ TANINMIŞ BİR DEVLET DEĞİLDİ

Nitekim beklenen Lozan kanun tasarısı Avam Kamarası'nda Nisan 1924'te gündeme alınıp kabul edilmiş, Ağustos'ta diğer taraf devletler tarafından da onaylanarak 1924 Eylül'ünde Cemiyet-i Akvam tarafından tescillenmiştir. Bu demektir ki, Cumhuriyet'in ilk yılının dolmasına çok az bir süre kalmasına rağmen TC henüz tanınmış bir devlet değildi. Hilafet düğümü çözülünce tanınmalar da gelmeye başladı. Artık tasfiye operasyonları başlayabilirdi.
2012-03-04 22:31:39
Gerçi o, Mustafa Kemal'in Hilafeti kendi üzerine geçirmek niyetinde olduğunu da yazar ama konumuz bu değil. Önemli olan, 1922'de Ankara'nın Hilafeti, Osmanoğullarından koparmak için siyasî bir hamle yaptığı gerçeğidir.

nasıl Ulu Öndere laf atacaklarını şaşırmış insanlar dolu yazık bunu yazanlar ve buna inanlar Atatürk ü ingiliz ajanı olarak da kabul ediyor... Birilerinin hoşuna gitmesede modern Türkiye nin kurucusu olan Mustafa Kemal ve silah arkadaşları devrimleri getircekler Cumhuriyeti kurucaklar ve halifeliği üstüne geçirmek isteyecek :) Lozanın önemini bilmeyen insanlar ordaki siyasi başarıyı bilmeyen 20 yaşını geçmiş olkadar gencimiz varki ne yazık ki gelecek nesillerin kafasını bu tarz yazılar ile yıkanacak.Sen kalk lozanda siyasi zafer kazan savaç alanında hepsini dize getir sonra ingilizler gelip halifeliği kaldırsın de devletin kurumları arasındaki yazışmaları kalk sen kesin onlar yaptırdı diye çevirebil.

bunu yazan kişi şuanda akp hükümeti gibi zannetmiş Mustafa Kemal hükümetini heralde dışardan emirler alıyoruz zannetmiş anlaşılan o zaman Bütün batılı devletler bizim ayağımıza gelip devlet ile ilgili görüşmeleri yapıyorlardı...

sözüm yanlış anlaşılmasın bleker hocaya değil bu yazının asıl sahibine :)
(edited)
2012-03-04 22:36:23
Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmeyenler bana göre onu tam olarak tanımayan, o büyük şahsiyeti tam olarak bilmeyen yada zeka seviyesi onun büyüklüğünü anlamaya yetmeyen kişilerdir. Fazla söze gerek yok bence. Söz konusu Mustafa Kemal Atatürk ise gerisi teferruattır benim için. Bu kadar net. Kim ne söylemiş bilmem ama çok ama çok yanlış söylemiş. Bu mudur Atamızın ülkeyi emanet ettiği gençlik ? Şaka gibi !!!
2012-03-04 22:49:13
Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmeyenler bana göre onu tam olarak tanımayan, o büyük şahsiyeti tam olarak bilmeyen yada zeka seviyesi onun büyüklüğünü anlamaya yetmeyen kişilerdir.


kısaca, ''gereksiz'' insanlar diyebiliriz. bu ülkede yaşayıp ulu öndere dil uzatma cürretini gösteren insanların, lağım faresi kadar değeri yoktur gözümde.