Azərbaycan dili Bahasa Indonesia Bosanski Català Čeština Dansk Deutsch Eesti English Español Français Galego Hrvatski Italiano Latviešu Lietuvių Magyar Malti Mакедонски Nederlands Norsk Polski Português Português BR Românã Slovenčina Srpski Suomi Svenska Tiếng Việt Türkçe Ελληνικά Български Русский Українська Հայերեն ქართული ენა 中文
Subpage under development, new version coming soon!
 Topic closed!!!

Subject: Gündem ile ilgili haberler ve yorumlar

2012-03-04 22:49:13
Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmeyenler bana göre onu tam olarak tanımayan, o büyük şahsiyeti tam olarak bilmeyen yada zeka seviyesi onun büyüklüğünü anlamaya yetmeyen kişilerdir.


kısaca, ''gereksiz'' insanlar diyebiliriz. bu ülkede yaşayıp ulu öndere dil uzatma cürretini gösteren insanların, lağım faresi kadar değeri yoktur gözümde.
2012-03-05 09:52:46


o an programında denildiğine göre Atatürk ün elini öpmeye yeltenen ingiltere kralıdır...

bu durumda hilafeti kaldıran ingiltere ise bile bunu atamıza yalvararak yaptıkları belli... yada bu resim ya fotoşop yada ingiltere kralı tam düşerken atamızın elini tuttu.
(edited)
2012-03-05 09:57:30
Bükemediğin bileği öpeceksin derler hocam ona :D

Bu arada Atatürk'ün paltosu da güzelmiş harbi çok şık giyiniyor kıskandım doğrusu.Birde şimdiki liderlere bak
2012-03-05 19:27:56
Libya'da Adalet ve Kalkınma Parti'si kuruldu

adamlar dünyada tek başlarına iktidar vayy be.:)


1990'lardan beri Amerika'nın tüm sömürge ülkelerindeki iktidarın parti adı Adalet ve Kalkındırma partisi zaten. =)
Google'dan araştır :)
2012-03-05 20:32:01
photoshop olduğunu anlamak için grafiker olmaya gerek yok
2012-03-05 20:48:18
Atatürk düşmanı olmak yeter :))

ya tamam adamı sevmeme hakkınız vardır da yaptıklarını küçük göstermek için iftiraya gerek yok.
2012-03-05 20:58:53
bu foto belkı photoshop olabılır ama tarıhte ATATÜRK'ün yaptıkları bellı fotografa falan gerek yok
2012-03-05 21:19:18
Adam fotoshop diyor hemen Atatürk düşmanı ilan ediyorsunuz,Atatürk'ü seviyor olmak için fotoshop da olsa gerçek demek mi gerekiyor :) Bu kadar da bağnaz olmayın arkadaşlar,yani bu fotoğraf fotoshop ise Atatürk ün büyüklüğüne halel mi gelecek.
2012-03-05 21:41:11
hakün → fidel
Libya'da Adalet ve Kalkınma Parti'si kuruldu

adamlar dünyada tek başlarına iktidar vayy be.:)

1990'lardan beri Amerika'nın tüm sömürge ülkelerindeki iktidarın parti adı Adalet ve Kalkındırma partisi zaten. =)
Google'dan araştır :)


Gsigos was here :))
2012-03-06 20:38:33
Atatürk düşmanı olmak yeter :))

ya tamam adamı sevmeme hakkınız vardır da yaptıklarını küçük göstermek için iftiraya gerek yok.


bu foto belkı photoshop olabılır ama tarıhte ATATÜRK'ün yaptıkları bellı fotografa falan gerek yok

Adam fotoshop diyor hemen Atatürk düşmanı ilan ediyorsunuz,Atatürk'ü seviyor olmak için fotoshop da olsa gerçek demek mi gerekiyor :) Bu kadar da bağnaz olmayın arkadaşlar,yani bu fotoğraf fotoshop ise Atatürk ün büyüklüğüne halel mi gelecek.



boşver hocam sokkerda hakaret serbest olmuş:)
2012-03-09 12:18:28
SABANCI KATİLİ DUYAR'LA İLGİLİ BOMBA İDDİA?

Ergenekon davasında ifade veren gizli tanık ''Dilovası'', Sabancı suikastinin faili Duyar'ın cezaevinde MİT ve Jandarma ile görüştüğünü iddia etti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda yapılan duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in de aralarında bulunduğu 19 tutuklu sanık katıldı.

Duruşmada ifade veren gizli tanık ''Dilovası'', cezaevinde öldürülen Sabancı suikastinin faili Mustafa Duyar ile Kırklareli Cezaevinde beraber kaldıklarını belirtti.

Gizli tanık, Duyar'ın kendilerine ''Cezaevinden çıkacağım'' dediğini kaydederek, şunları söyledi:

''Bu, Duyar'ın bir yerlerden güvence aldığının göstergesidir. Duyar, cezaevinde MİT ve Jandarma ile görüşüyordu. Daha sonra da 'Ben bunu neden yaptım?' diye pişmanlık duyarak ağlıyordu. Birçok silahlı terör olayına karıştım. Ben ve benim gibi arkadaşlar böyle olaylardan sonra pişman olmazdık. Örgüt bizleri bu şekilde yetiştirdi. Duyar ve Alparslan Arslan gibi kişiler, yönlendirilmiş olduklarından pişmanlık duyarlar. Bu, ancak örgüt içine ajan olarak sokulmuş, kullanılan insanların psikolojisidir.''

Duyar'ın, yaşananları gazeteci Can Dündar'a anlatmak istediğini söyleyen ''Dilovası'', bu isteğin dönemin Cezaevi Tevkif Kurulu Başkanı Ali Suat Ertosun tarafından engellendiğini öne sürdü.

Aynı dönemde Duyar'ın cezaevinde bir albay ile görüşmesine şahit olduğunu iddia eden gizli tanık, albayın, Duyar'a, ''ayağını denk alması, yoksa kimsenin kendisine sahip çıkmayacağı'' yönünde uyarılarda bulunduğunu savundu.

''Dilovası'', ardından Duyar'ın kendi isteğiyle hücreye konulduğunu anlatarak, ''Duyar hücredeyken bir suikast girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu saldırıda koğuş arkadaşı Adil Yanık ve gardiyanlar tarafından kurtarıldı. Hatta Yanık, o saldırıda gözünü kaybetti. Bu, planlı bir hareketti. Sonradan öğrendik ki, saldırıyı yapanlar Nuri Ergin'in adamları olan Sami Tokur ve arkadaşlarıymış'' şeklinde konuştu.

Olay sonrası Duyar'ın nakil için cezaevi yönetimine başvurduğunu dile getiren ''Dilovası'', yönetim tarafından Duyar'ın Afyon Cezaevine gönderileceğini öğrendiklerini söyledi.

Gizli tanık, Afyon Cezaevinin o dönemde en tehlikeli cezaevi olduğunu söyleyerek, ''Mustafa'ya gitmemesi yönünde telkinlerde bulunduk. Kendisi de sonradan vazgeçti. Ancak dönemin Cezaevi Tevkif Kurulu kararı onayarak, Duyar'ı Afyon'a gönderdi. Ardından, önceki saldırıyı gerçekleştiren Sami Tokur ve arkadaşları da aynı cezaevine gönderildi. Bana göre Duyar'ı öldürenler, Tokur ve arkadaşlarını oraya gönderenlerdir'' dedi.

Nuri Ergin'in kamuoyu önünde ''Bu devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü, Veli abiye sorun'' sözüne atıfta bulunan ''Dilovası'', ''Ergin kardeşler, bas bas bağırarak Küçük'ün yaptırdığını söylemişlerdir'' diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese'nin, ''Azmettirme konusunda elinizde somut bir isim var mı?'' sorusu üzerine gizli tanık, isim vermesine gerek olmadığını belirterek, ''Duyar'ı kimin öldürdüğü Nurişler tarafından söylendi'' dedi.

Star
2012-03-09 12:20:47
Message deleted

2012-03-09 12:48:10
Merve Kavakçı trilyon istiyor
Milletvekili seçilen ve ABD vatandaşı olduğu için üyeliği düşürülen Merve Kavakçı, 43 aylık milletvekili maaşı ile 10 yıllık emekli milletvekili maaşını istiyor.
Güncelleme:09 Mart 2012 11:06
Kavakçı’nın bu talebi trilyonlarca lirayı bulunuyor.

Gazeteport'un haberine göre, Fazilet partisinden milletvekili seçilen ve ABD vatandaşı olduğu için üyeliği düşürülen Merve Kavakçı, mali ve sosyal haklarının iadesi için TBMM’ye başvurdu. Kavakçı 43 aylık milletvekili maaşı ile 10 yıllık emekli milletvekili maaşı istiyor. Kavakçı’nın bu talebi trilyonlarca lirayı bulunuyor.

1999’da FP’den İstanbul milletvekili seçilen ve türbanı nedeniyle Genel Kurul’da yemin ettirilmeyip, Türk vatandaşlığından da çıkarılarak vekilliği düşürülen Kavakçı, avukatı aracılığıyla Meclis Başkanlığı’na başvurarak haklarının iadesini talep etti.

Haberin Devamı

Kavakçı 1999 Mayıs ayı ile Kasım 2002 arasındaki 43 aylık milletvekili maaşını ve 2002-2012 arasındaki 10 yıllık emekli maaşını istiyor. Bu talebin toplam tutarının trilyon liraya bulacağı hesaplanıyor. Kavakçı’nın başvurusu, TBMM Başkanlık Divanı’nda ele alınacak. Kavakçı’ya halen 6 bin lira olan emekli maaşı bağlanması, yeşil pasaport verilmesi, ailesi ile birlikte, sağlık ve tedavi yardımından da yararlanması talebi de değerlendirilecek.

ÜÇ KEZ EVLENDİ

Yeniden bir Türk ile evlendiği için vatandaş olan Kavakçı, bugüne kadar üç evlilik yaptı. Önce ABD'de Ürdün asıllı ABD vatandaşı Ali Ahmad Abushanab ile evlendi ve yemin ederek ABD vatandaşı oldu. 17 Haziran 1993'de ise boşandı.

1999'da Türkiye’ye dönüp Sivaslı iş adamı Bekir Lütfü Yıldırım ile evlendi. Daha sonra ikinci eşinden de boşandı. 2010'da ise eski milletvekillerinden Nadir İslam'ın oğlu doktor Cihangir İslam ile üçüncü evliliğini yaptı.

-------------------------------

1- amerıka vatandası oldugu ıcın zaten mılletvekılı olamayacak bırıne hangı hakkını gerı verıyoruz??? sen zaten vekıl olamazdın ama al su maası mı??? (bu yuksek secım kurumumudur nedır b kac bın kısı hakkında dogru durust bılgı toplayamayacaksan ne ıse yararsın?)

2- varsayalım mılletvekılı olma hakkı vardı.. basortusunu yasaklayan kanunları degıstırmeye calısmak yerıne kanunlara uymamayan birinin çıkaracağı kanunları kim takardı? kanunları herkesin gözü önünde açıkça ihlal edip bununla övünen birine maaş bağlarken memurun 50 liralık zammını 5.5 ay sonraya erteleyenleden yaradan razı olmasın...


bu bayanın hakkı olmayanı ona hakmış gibi gösteriyorlar bunun yanına eklıyorlar... halkımızın elınden alınan imam hatipte okuma hakkını halkımıza geri vereceğiz... Allah razı olsun bunu yapanlardan. eğitimde çeşitlilik yararlıdır. lakin bunu birilerinden intikam alıyormus gıbı naralar atarak yapmaya ne gerek var. insan bu sefer şunu düşünüyor "demek ki yakında bütün okullar imam hatip olacak".

daha önceki iktidarlara laf söylemeyin artık. onlarla savaşıyormuşsunuz havasından çıkın. sanki onları uzaylılar geldi seçti. bugün var olan bütün kanunlar bu millet tarafından seçilmiş iktidarların çıkarttığı kanunlardır. bu begenmedıgımız anayasa bıle yuzde 90 evet ıle kabul edılmıs bır anayasadır. o zaman önceki yapılanlar hep hataymıs gıbı soylemler yerıne hataları duzeltmeye yonelık eylemler beklerız.

kötü birşeyin tam karşıtıda mutlaka kötüdür. öyle kötü olacağına böyle kötü olsun demek doğru değildir. biz iyiyi bulana kadar aramalıyız.

artık şu insanları inanışlarına görüşlerine göre ayırmayı bırakında insanlara istedikleri yaşamı vermeye çalışın. ama sadece dindar olanlara değil. yada sadece müslüman olanlara.
(edited)
2012-03-09 13:05:24
BALYOZ'UN DARBE PLANI OLDUĞU KESİNLEŞTİ

Balyoz davasının 83. duruşmasında en dikkat çekici gelişme, Balyoz'un rutin bir seminer olmadığının anlaşılmasıydı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 15 ay önce başlayan 365 sanıklı Balyoz davasında 83 duruşma geride kaldı.

Savunmalar ve tanık ifadeleri alınırken, delil değerlendirme kısmına geçildi. Savcının esas hakkındaki mütalaasının ardından dava sonuçlandırılacak. Yargılama sürecinde en dikkat çekici gelişme Balyoz'un rutin bir seminer olmadığının anlaşılmasıydı.

Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın tanık olarak verdiği ifadeler de bunu teyit etti. Askerlik hayatı boyunca 2003'teki Balyoz gibi bir seminer görmediğini belirten Büyükanıt, plan seminerlerinin 1999'da yasaklandığının da altını çizdi.

Balyoz davasında sanık ve tanık ifadeleri tamamlandı, delillerin değerlendirilmesine geçildi. Bugüne kadar gelen süreçte şu net olarak anlaşıldı ki, Balyoz planı, masum ve rutin bir harp oyunu değil.

Dönemin 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan başta olmak üzere sanıklar, savunmalarında seminerin Egemen Planı olduğunu iddia etti. Onlara göre harp oyunu oynanmıştı. Bazı sanıklar da, 'iç tehdidin' konuşulmadığını ileri sürdü. Ancak hem seminer ses kayıtlarında, hem de gözlemci raporunda hemen her aşamada 'iç tehdit' başlığı altında konuların konuşulduğu ortaya çıktı. Bu da söz konusu seminerde, örtülü olarak darbe planı görüşüldüğü iddiasını doğruluyor.

2002-2003 yılının Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Büyükanıt, dönemin Daire Başkanı Orgeneral Bekir Kalyoncu ve yine dönemin Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'tanık olarak verdikleri ifadeler de önemli. Bu tanıkların 'plan seminerinde gerçek isimler konuşulmaz', 'gözlemci raporunu imzaladım ama bu içeriğini onayladım anlamına gelmez' açıklamaları savcıların iddialarını destekliyor.

NORMALSE NEDEN HUKUKÇULARA İNCELETTİ

Büyükanıt'ın, yasada olmamasına rağmen gözlemci raporunu hukukçulara incelettirdiğini söylemesi de dikkat çekici. Akıllara, 'Eğer normal bir plan semineri ise neden hukukçulara inceletme gereği duyuldu?' sorusunu getirdi. Çetin Doğan'ın, Büyükanıt'a yönelttiği, "Dış tehditle mücadele ederken bir taraftan da iç tehdidi kontrol etmek gerekmez mi?" sorusu da, seminerde 'iç tehdit'in konuşulduğunun kanıtı gibi. Ayrıca, seminerde imam hatip lisesi müdürleri, belediye başkanları gibi gerçek isimlerin neden kullanıldığı hiçbir sanık tarafından açıklanamadı.

"BALYOZ SEMİNERİ GİBİ BİR SEMİNER GÖRMEDİM"

Sanıklar, dört bir yandan bilirkişi bulma, dosyadaki delilleri tek tek irdeleme, en ufak yazışma hatasını kullanarak kamuoyu oluşturma yoluna gitti. Balyoz seminerinin benzeri olan başka bir semineri örnek gösterip, kendilerine çok iyi bir savunma sağlayabilirlerdi. Madem her şey rutindi, TSK bünyesinde benzer bir seminer kayıt ve harp oyunu yok muydu? Bunun neden yapılmadığını Büyükanıt'ın açıklamalarından anlıyoruz. Gözlemci raporunda imzası olan Büyükanıt, bir sanık avukatının, "Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo' gibi bir planın seminer icrasını gördünüz mü?" şeklindeki sorusuna, "Hayır." karşılığını verdi. Askerlik hayatı boyunca birçok sıkıyönetim ve harp oyunu seminerlerine katıldığını belirten Büyükanıt'ın, Balyoz semineri gibi bir seminer görmediğini söylemesi de oldukça önemli. Bu da, sanıkların neden Balyoz seminerinin bir benzerini savunma olarak sunamadıklarını gösteriyor.

1. ORDU, MECLİS'İN GÖREVİNİ ÜSTLENEMEZ

İddianame ilk açıklandığında, başta Çetin Doğan olmak üzere Balyoz sanık ve avukatları, 'Milli Mutabakat Hükümeti'nin ekonomi programının Haydar Baş'ın 2005 yılındaki açıklamalarından alındığını iddia etti. Ama ilerleyen günlerde görüldü ki, aslında 'Milli Mutabakat Hükümeti' tanımı hem Balyoz seminerinde hem de 1. Ordu gözlemci raporunda yer alıyor. Ayrıntılı çalışmalar yapan sanıkların, Milli Mutabakat Hükümeti programı oluşturması da çok zor olmasa gerek. Bu konuda duruşma savcısı Savaş Kırbaş'ın Büyükanıt'a sorduğu soruya aldığı cevap önemli. Savcının, "Milli Mutabakat Hükümeti'ni kurmak 1. Ordu Komutanlığı'nın görevi midir?" sorusuna Büyükanıt, "Meclis'in görevini 1. Ordu yüklenemez. Böyle bir görev değişimi eşyanın tabiatına aykırı." karşılığını vererek, Milli Mutabakat Hükümeti kurulmasının plan seminerinde olmaması gerektiğine işaret ediyor.

Sanıklar, Balyoz CD'lerindeki yazışma hataları sık sık savunmalarda eleştiri konusu yaptı. Ama son olarak eski Genelkurmay başkanlarının imzası olan ve doğruluğu yönünde hiçbir şüphe bulunmayan 'gözlemci raporu'nda ilginç anlatım bozuklukları ve harf hataları var. Hakim, bu yanlışlıkları duruşmada dile getirdi. Hem Büyükanıt hem de gözlemci raporunda parafı bulunan dönemin Daire Başkanı Korgeneral Köksal Karabay, imla hataları ve anlatım bozuklukları olduğunu doğruladı. Dolayısıyla, askerlerin darbe planının parçası ya da rutin günlük işleyişinde hazırlanan tüm belgeler hatasız, yanlışsız değil.

Cunta faaliyetleri 2003'te bitmiyor, planlar zaman içinde güncellenmiş

Balyoz davası ciddi bir seyirde devam ediyor. Çetin Doğan'ın, Balyoz seminerinin tarihinin Genelkurmay Başkanlığı'nın katılmayacağı anlaşılınca 4-6 Mart iken, birden 5-7 Mart 2003 olarak değiştirmesi, emekli Korgeneral Süha Tanyeri'nin ajandasındaki el yazısı seminer notları, seminer gözlemcilerinin duruşmada sessiz kalması ve sorulara genel olarak "Hatırlamıyoruz." şeklinde cevap vermesi sanıklar açısından hiç de iç açıcı değil. CD'lerdeki bazı el konulacak hastane ve ilaç şirketlerinin 2003 yılından sonra yapılan isim değişikliği ile yer aldığını söyleyerek bütün davayı da bu açıdan temelsiz bırakmaya gayret ediyorlar. Sanıklar aleyhine deliller o kadar fazla ki, bu aşamada bu teknik durum tek başına davayı temelsiz bırakması mümkün değil. Mahkeme, delilleri değerlendirirken bu durumu da tekrar gözden geçirecektir. Ayrıca ortaya çıkan deliller, iddia edilen Balyoz cuntasının 2003 yılında sona ermediğini, sonraki yıllarda da devam ettiğini gösteriyor. Gölcük Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen 5 No'lu hard diskteki dokümanlar, Balyoz belgelerinin zaman içinde güncellendiğini işaret ediyor. Bunu tespit etmek de bu aşamada mahkemenin işi.
2012-03-11 18:20:52
4+4+4 eğitim modeli teklifi komisyondan geçti.

haber başlıklarının hiçbirinde, komisyonda yapılan faşizmden, zorbalıtan, şerefsizlikten, namussuzluktan bahsedilmiyor !

"Padişahım çok yaşa !"
2012-03-11 18:25:12
Milletvekili sürüsü, milletvekillerini 'döverek' sadece ve sadece çoğunluğa dayanarak taslak geçirebiliyor artık güzelim meclis komisyonunda.