Subpage under development, new version coming soon!
Topic closed!!!
Subject: Gündem ile ilgili haberler ve yorumlar
birileri sadece birilerinin önünü açmak için uğraşıp diğerlerini görmedikçe birileri de birilerinin önünü kesmeye çalıştıkça bu saçmalıklar devam eder gider böyle basmakalıp gerekçelerimiz de her zaman zulada mevcut ısıtıp sunacak basın-yayın da... konu eğitim ama 3-5 yapanın da 4-4 yapanın da düşüncesi getiriler-götürüler değil de ne olduğunu biliyorsunuz. neyse. :p
ya arkadaş 3-5 4-4 55-3 87a9937347
bilmem kaç sene neyse ne. olsun. iimam hatıpler acılsın dıger butun okullar kapatılsın tamam
her ne halt edıyorsanız edın de mıllı egıtımın daha ıyı olacagını bırakında egıtımcıler karar versın. egıtım bakanlıgına 30 sene ogretmenlık yapmıs bı adam bulamıyormusunuz kardesım... bu camianın sorunlarını bilen hiç mi bi Allah ın kulu yok bu memlekette?
bi öğğretmen olarak önümüzdeki sene kime ne anlatacagımı bılmıyorum olurmu boyle sey?
bilmem kaç sene neyse ne. olsun. iimam hatıpler acılsın dıger butun okullar kapatılsın tamam
her ne halt edıyorsanız edın de mıllı egıtımın daha ıyı olacagını bırakında egıtımcıler karar versın. egıtım bakanlıgına 30 sene ogretmenlık yapmıs bı adam bulamıyormusunuz kardesım... bu camianın sorunlarını bilen hiç mi bi Allah ın kulu yok bu memlekette?
bi öğğretmen olarak önümüzdeki sene kime ne anlatacagımı bılmıyorum olurmu boyle sey?
haberi sana cevap olarak koymadım hocam önce onu belirteyim.
konu eğitim ama 3-5 yapanın da 4-4 yapanın da düşüncesi getiriler-götürüler değil de ne olduğunu biliyorsunuz. neyse. :p buraya kadar dediğin doğru,buna ilaveten şunu da eklemek gerekiyor.Şu an 4-4 ü isteyenler de karşı çıkanlar da eğitim açısından getirisini götürüsünü düşünmüyor.Herkes ama herkes siyasi düşünüyor.Siyasi düşünülmemiş olsa kesintili, kesintisiz dünyadaki örnekler tartışılıyor olurdu.
Kılıçdaroğlu da kalkmış anladım ki bu ülkede demokrasi yokmuş diyor .Uyan da balığa çıkalım , yeni mi anladın demokrasi olmadığını :)
1980 darbesinde çocuktuk , çok da anlamadık ne olup bittiğini.Ama 28 şubatı dolu dolu yaşayanlardan biriyim.Asker zart diyor susuyorlar, zort diyor seslerini çıkaramıyorlar ve bunun da adına demokrasi diyorlar.Vay be dedim,bu ülkede demokrasi falan yokmuş,hani nerde kaldı halkın hakimiyeti,hükümet olmuşlar ama iktidar olamamışlar,asker ne derse onu yapmak zorundalar.Sonrasında 2007 ye kadar oy falan kullanmadım.Ulan dedim kerizmiyim ben sizin değirmeninize su taşıyayım,gölge oyunu oynatıyorsunuz, adına demokrasi diyorsunuz ve bizi de buna alet ediyorsunuz.Yani Kılıçdaroğlu Türkiye de demokrasi olmadığını yeni farkettiyse bu onun ahmaklığıdır.
(edited)
konu eğitim ama 3-5 yapanın da 4-4 yapanın da düşüncesi getiriler-götürüler değil de ne olduğunu biliyorsunuz. neyse. :p buraya kadar dediğin doğru,buna ilaveten şunu da eklemek gerekiyor.Şu an 4-4 ü isteyenler de karşı çıkanlar da eğitim açısından getirisini götürüsünü düşünmüyor.Herkes ama herkes siyasi düşünüyor.Siyasi düşünülmemiş olsa kesintili, kesintisiz dünyadaki örnekler tartışılıyor olurdu.
Kılıçdaroğlu da kalkmış anladım ki bu ülkede demokrasi yokmuş diyor .Uyan da balığa çıkalım , yeni mi anladın demokrasi olmadığını :)
1980 darbesinde çocuktuk , çok da anlamadık ne olup bittiğini.Ama 28 şubatı dolu dolu yaşayanlardan biriyim.Asker zart diyor susuyorlar, zort diyor seslerini çıkaramıyorlar ve bunun da adına demokrasi diyorlar.Vay be dedim,bu ülkede demokrasi falan yokmuş,hani nerde kaldı halkın hakimiyeti,hükümet olmuşlar ama iktidar olamamışlar,asker ne derse onu yapmak zorundalar.Sonrasında 2007 ye kadar oy falan kullanmadım.Ulan dedim kerizmiyim ben sizin değirmeninize su taşıyayım,gölge oyunu oynatıyorsunuz, adına demokrasi diyorsunuz ve bizi de buna alet ediyorsunuz.Yani Kılıçdaroğlu Türkiye de demokrasi olmadığını yeni farkettiyse bu onun ahmaklığıdır.
(edited)
'150 dürümü yediler sonra da işgal ettiler'
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i dünkü Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşananların görüntüsünü izlemeye çağırdı.
Güncelleme:12 Mart 2012 14:54
ANKARA (İHA) - İnce, "Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder" dedi.
İnce, dün TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda yaşanan kavga ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Meclis'te artık can güvenliklerinin olmadığını savunan İnce, "Can güvenliğimizi sağlamak Sayın Meclis Başkanının görevidir; onu göreve davet ediyorum. Eğer can güvenliğimizi sağlamazsa biz kendi imkanlarımızla can güvenliğimizi sağlarız. Eşkıyaya pabuç bırakmayız, bunu herkes böyle bilsin" dedi.
Komisyonda sadece milletvekillerinin değil, basın mensuplarının da dayak yediğini söyleyen İnce, özellikle kameramanlara arkadan nasıl vurulduğunu ve kimlerin vurduğunu gördüğünü söyledi. Olayın önceden planlandığını, öğlen saatlerinde AK Parti grubuna 150 dürüm ve ayran söylendiğini söyleyen İnce, "Yemekler hazır. Sayın Başbakan da mesaj çekmiş. 150 dürümü yiyorlar 13.30 gibi komisyon salonunu işgal ediyorlar. Hiçbir AKP'li milletvekilinin elinde yazılı metin yok. Yani kanun görüşülürken katkı sağlamaya gelmemişler. Milletvekilliği görevini yapmaya değil, fedailik yapmaya gelmişler. Uzun boyluları, güçlü kuvvetlileri ön tarafa dizmişler" diye konuştu.
Salona ilk önce kendisi ile birlikte Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Emine Ülker Tarhan'ın girdiğini belirten İnce, "Diğer arkadaşlarımızı sokmadılar. Biz söz talebinde bulunduk. Söz taleplerimiz yok sayıldı, önergelerimiz yok sayıldı. O gürültüde kimse bir şey duymadan peş peşe oylama yapıldı. Bu görüşmeler yok hükmündedir" dedi.
"ÇİÇEK, ERDOĞAN'IN ZABITA MÜDÜRÜ DEĞİL"
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in komisyon çalışmalarını denetlemekle görevi bulunduğunu ifade eden İnce, şöyle devam etti:
"Sayın Çiçek görevini yapmalıdır. Tayyip Erdoğan'ın zabıta müdürü değildir, yasamanın başıdır. Bu görüşmeler yok hükmündedir. Sadece bize değil, MHP'li üyelere de söz hakkı verilmedi. Meclis Başkanını uyarıyorum; görüntüleri izleyin, hiçbir şey duyulmadan oylama yapılıyor, komisyon üyesi olmayanlar el kaldırıyor. Komisyon üyesi olmayanların oy hakkı yoktur. Başbakana sesleniyorum; 'ustalık dönemim' diyordun, meğer senin zorbalık, eşkıyalık, zulüm döneminmiş. 30 dakikada 20 madde dünya parlamento tarihinde bir ilk herhalde bu. 12 Eylül'de Kenan Paşa döneminde cezaevlerinde işkence vardı, şimdi Recep Paşa döneminde Meclis'te işkence var. Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu; Recep Paşa."
"MECLİS BAŞKANININ YÜREĞİ VARSA"
Meclis Başkanı Çiçek'in olaylar karşısında sesini çıkarmadığını savunan İnce, "Korkuyor açıkçası 'Beni koltuktan ederler mi? 30 yıldır vekilim bir şey daha kapabilir miyim?' diye hala siyasi hırslarının peşinde. Yazıktır, günahtır. Hiç mi insan yasama onurunu düşünmez" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın da dünkü tavrı ile koltuğunu koruduğunu savunan İnce, "Çok üzülüyordu, 'koltuktan olur muyum?' diye. Herhalde o gürültünün içinde o oylamayı yaptığı için gece huzurlu uyumuştur. Başbakan Mardin'den talimatı verdi, 'Pazar günü geçecek' dedi, sopayla yasa geçirme dönemi başladı. Parlamenter demokrasi sona ermiştir" diye konuştu.
Dün yapılanın gerçek bir oylama olmadığını söyleyen İnce, "Dün oylama yapılmamıştır, oylanmış gibi yapılmıştır. Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğunu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder. O yüreği varsa, o düzgün duruşu gösterebilirse, her gördüğüm yerde teşekkür edeceğim. Yoksa kendisini tanımadığımı ilan ediyorum. Bu benim şahsi görüşüm. Eğer bu onurlu duruşu göstermezse, onu tanımıyorum artık; hiçbir toplantısına da, danışma kuruluna da gitmem. Çünkü bu kadar dik duruşu gösteremeyen bir adamla konuşacak bir şey yok demektir" ifadelerini kullandı.
'Bize saldıranlar şerefsizler' dediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine ise İnce, "Önce sözü düzelteyim. Ben 'Yere düşen milletvekiline tekme atan ya da atanlar şerefsizdir' dedim. Cümlemin arkasındayım. Bu topraklarda racon diye bir şey vardır, delikanlılık vardır, bir usul, erkan vardır. Yere düşene vurulmaz. Yere düşene tekme atan ya da atanlar şerefsizdir, bu sözümün arkasındayım. Varsa biri çıksın 'ben attım' desin, ben de şerefsizsin diyeyim" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin kafasına bir madde fırlattığına yönelik açıklamasına da yanıt veren İnce, "Sayın Komisyon Başkanı ayıplarını bir kırtasiye malzemesiyle örtmeye çalışıyor. Bakın 'Allah insanı yakışır iftiradan korusun' diye bir söz vardır. Akif Hamzaçebi'ye o yakışmaz. Çünkü o karakterde birisi değildir, yapısına uygun değildir. Kendi ayıplarını kırtasiye malzemesi üzerinden örtmeye çalışmasın" şeklinde konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i dünkü Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşananların görüntüsünü izlemeye çağırdı.
Güncelleme:12 Mart 2012 14:54
ANKARA (İHA) - İnce, "Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder" dedi.
İnce, dün TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda yaşanan kavga ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Meclis'te artık can güvenliklerinin olmadığını savunan İnce, "Can güvenliğimizi sağlamak Sayın Meclis Başkanının görevidir; onu göreve davet ediyorum. Eğer can güvenliğimizi sağlamazsa biz kendi imkanlarımızla can güvenliğimizi sağlarız. Eşkıyaya pabuç bırakmayız, bunu herkes böyle bilsin" dedi.
Komisyonda sadece milletvekillerinin değil, basın mensuplarının da dayak yediğini söyleyen İnce, özellikle kameramanlara arkadan nasıl vurulduğunu ve kimlerin vurduğunu gördüğünü söyledi. Olayın önceden planlandığını, öğlen saatlerinde AK Parti grubuna 150 dürüm ve ayran söylendiğini söyleyen İnce, "Yemekler hazır. Sayın Başbakan da mesaj çekmiş. 150 dürümü yiyorlar 13.30 gibi komisyon salonunu işgal ediyorlar. Hiçbir AKP'li milletvekilinin elinde yazılı metin yok. Yani kanun görüşülürken katkı sağlamaya gelmemişler. Milletvekilliği görevini yapmaya değil, fedailik yapmaya gelmişler. Uzun boyluları, güçlü kuvvetlileri ön tarafa dizmişler" diye konuştu.
Salona ilk önce kendisi ile birlikte Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi ve Emine Ülker Tarhan'ın girdiğini belirten İnce, "Diğer arkadaşlarımızı sokmadılar. Biz söz talebinde bulunduk. Söz taleplerimiz yok sayıldı, önergelerimiz yok sayıldı. O gürültüde kimse bir şey duymadan peş peşe oylama yapıldı. Bu görüşmeler yok hükmündedir" dedi.
"ÇİÇEK, ERDOĞAN'IN ZABITA MÜDÜRÜ DEĞİL"
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in komisyon çalışmalarını denetlemekle görevi bulunduğunu ifade eden İnce, şöyle devam etti:
"Sayın Çiçek görevini yapmalıdır. Tayyip Erdoğan'ın zabıta müdürü değildir, yasamanın başıdır. Bu görüşmeler yok hükmündedir. Sadece bize değil, MHP'li üyelere de söz hakkı verilmedi. Meclis Başkanını uyarıyorum; görüntüleri izleyin, hiçbir şey duyulmadan oylama yapılıyor, komisyon üyesi olmayanlar el kaldırıyor. Komisyon üyesi olmayanların oy hakkı yoktur. Başbakana sesleniyorum; 'ustalık dönemim' diyordun, meğer senin zorbalık, eşkıyalık, zulüm döneminmiş. 30 dakikada 20 madde dünya parlamento tarihinde bir ilk herhalde bu. 12 Eylül'de Kenan Paşa döneminde cezaevlerinde işkence vardı, şimdi Recep Paşa döneminde Meclis'te işkence var. Hayırlı olsun Türk milletine artık yeni bir paşamız oldu; Recep Paşa."
"MECLİS BAŞKANININ YÜREĞİ VARSA"
Meclis Başkanı Çiçek'in olaylar karşısında sesini çıkarmadığını savunan İnce, "Korkuyor açıkçası 'Beni koltuktan ederler mi? 30 yıldır vekilim bir şey daha kapabilir miyim?' diye hala siyasi hırslarının peşinde. Yazıktır, günahtır. Hiç mi insan yasama onurunu düşünmez" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın da dünkü tavrı ile koltuğunu koruduğunu savunan İnce, "Çok üzülüyordu, 'koltuktan olur muyum?' diye. Herhalde o gürültünün içinde o oylamayı yaptığı için gece huzurlu uyumuştur. Başbakan Mardin'den talimatı verdi, 'Pazar günü geçecek' dedi, sopayla yasa geçirme dönemi başladı. Parlamenter demokrasi sona ermiştir" diye konuştu.
Dün yapılanın gerçek bir oylama olmadığını söyleyen İnce, "Dün oylama yapılmamıştır, oylanmış gibi yapılmıştır. Meclis Başkanında zerre kadar demokrasi inancı varsa, Meclis Başkanı zerre kadar yasamanın başkanı olduğunu hatırlarsa, şu kadarcık o görüntüleri gördüğünde okuma yazması varsa o komisyon toplantısını iptal eder. O yüreği varsa, o düzgün duruşu gösterebilirse, her gördüğüm yerde teşekkür edeceğim. Yoksa kendisini tanımadığımı ilan ediyorum. Bu benim şahsi görüşüm. Eğer bu onurlu duruşu göstermezse, onu tanımıyorum artık; hiçbir toplantısına da, danışma kuruluna da gitmem. Çünkü bu kadar dik duruşu gösteremeyen bir adamla konuşacak bir şey yok demektir" ifadelerini kullandı.
'Bize saldıranlar şerefsizler' dediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine ise İnce, "Önce sözü düzelteyim. Ben 'Yere düşen milletvekiline tekme atan ya da atanlar şerefsizdir' dedim. Cümlemin arkasındayım. Bu topraklarda racon diye bir şey vardır, delikanlılık vardır, bir usul, erkan vardır. Yere düşene vurulmaz. Yere düşene tekme atan ya da atanlar şerefsizdir, bu sözümün arkasındayım. Varsa biri çıksın 'ben attım' desin, ben de şerefsizsin diyeyim" dedi.
Komisyon Başkanı Nabi Avcı'nın CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin kafasına bir madde fırlattığına yönelik açıklamasına da yanıt veren İnce, "Sayın Komisyon Başkanı ayıplarını bir kırtasiye malzemesiyle örtmeye çalışıyor. Bakın 'Allah insanı yakışır iftiradan korusun' diye bir söz vardır. Akif Hamzaçebi'ye o yakışmaz. Çünkü o karakterde birisi değildir, yapısına uygun değildir. Kendi ayıplarını kırtasiye malzemesi üzerinden örtmeye çalışmasın" şeklinde konuştu.
oda tv davasında tahliyeler oldu...
orda burda gazetecıler neden tutuklu diye soranlara onlar sadece gazetecilik faaliyeti içerisinde değil diyen başbakan bu kararlara kızacak mı acaba.. oda tv davasından bi türlü örgüt çıkaramayan üstüne birde tahliye kararı veren hakim ve savcıların akıbeti ne olacak? bi sonra ki görev yerleri neresi olacak merak ediyorum.
orda burda gazetecıler neden tutuklu diye soranlara onlar sadece gazetecilik faaliyeti içerisinde değil diyen başbakan bu kararlara kızacak mı acaba.. oda tv davasından bi türlü örgüt çıkaramayan üstüne birde tahliye kararı veren hakim ve savcıların akıbeti ne olacak? bi sonra ki görev yerleri neresi olacak merak ediyorum.
başarılıları bir süre önce Mit dosyalarını inceleyecek olan kadroya aldılar :)) 1 Haftada, Mit yasasının çıkmasına müteakip ! (ki bu yasanın demokratikliği başlı başına bir soru işareti), tüm savcı kadrosunun değişmesi tamamen demokrasi, tamamen normal ? öyle mi ?
önemli olan "padişahım çok yaşa" diyebilmek bu memlekette, ondan sonra tüm işleriniz yolunda gider zaten ...
adalet'in simgesi gözleri kapalı olan bir kişinin elinde terazi tutması ya; artık o değişti :)
Tayip, gözleri açık bir şekilde elinde tutuyor o teraziyi ... Bunu TV kameralarına gülümseyerek ima ediyor, adam gülümseyerek "her şey kanunda açık açık yazıyor" dedi ya !!! bunlar demokrasiyse; darbe ve 12 Eylül demokrasinin yapı taşıdır !
önemli olan "padişahım çok yaşa" diyebilmek bu memlekette, ondan sonra tüm işleriniz yolunda gider zaten ...
adalet'in simgesi gözleri kapalı olan bir kişinin elinde terazi tutması ya; artık o değişti :)
Tayip, gözleri açık bir şekilde elinde tutuyor o teraziyi ... Bunu TV kameralarına gülümseyerek ima ediyor, adam gülümseyerek "her şey kanunda açık açık yazıyor" dedi ya !!! bunlar demokrasiyse; darbe ve 12 Eylül demokrasinin yapı taşıdır !
"Adalet'in ırzına geçmek" deyimini yüzlerce yıllık medeni tarih içerisinde en güzel uygulayan;
sevgili başbakanınız !
hocam bu t-shirt numune mi?Eğer satılıyosa mutlaka almam lazım.Giymicem duvarıma asıcam:))
(edited)
(edited)
4+4+4 “PAT ÇAT KÜT” GEÇTİ ÇÜNKÜ...
‘Komisyon savaşları’nın sebebini araştırdım.. Ve aldığım istihbarata göre olayın aslı şu...
Hikmet Genç/Star
CHP’nin yeni eylem planı ya da planlı eylemi !...
Size garip gelebilir ama, zaman zaman Özkök’lü Hürriyeti özlüyorum!.. ( Stockholm Sendromu’na mı dûçar oldum, nedir?!..)
Dün bir umutla Hürriyet’in manşetine baktım.. Vurucu ifadenin şehvetine gark olmuş manşet aradı gözlerim.. Ne bileyim, mesela;
“4 tekme + 4 kafa + 4 yumrukla ‘kaotik’ eğitim tasarısı geçti..”
Ya da..
“444 yumruk, ‘kaosa’ kalktı..” tadında bir manşet!..
Ama yoktu..
Yoktu, çünkü Özkök dümenin başında değildi.. Üstelik okkalı manşet atsan n’olucak?. Doğru mesajı versen de ilgili kurumlar gereğini yerine getirecek mi bakalım?!..
Neyse neticede 4+4+4 komisyondan “pat, çat, küt..” geçti...
‘Komisyon savaşları’nın sebebini araştırdım.. Ve aldığım istihbarata göre olayın aslı şu.. (Sıtıratzort mudur, ‘Sittiretfort’ mudur?, her ne ise, onunla bir alakam yok ha!..)
Hatırlarsınız yaklaşık bir ay önce ‘Meclis İç Tüzük’ tasarısı görüşülürken CHP kürsüyü işgal etmişti.. ( Yani demem o ki, komisyon savaşlarından önce kürsü savaşları başlamıştı!..)
Başkomutan Muharrem İnce’ydi!.. Namı diğer Hacı Muharrem.. ( Kendisi öyle diyor, ben demiyorum..)
Hacı Muharrem’in birlikleri.., pardon, vekilleri ‘hattı müdafaa yoktur sathı müdafa vardır’ cûşuhuruşuyla sathı kürsüyü işgal etmişlerdi..
Kavga çıkmış, yumruklar konuşmuş, itiş kakış, gerginlik falan derken, tasarı geri çekilmişti..
Kürsü işgal planı tutunca, CHP benzer planı komisyonda da uygulamaya karar vermiş..
Bu sefer komisyon basılacakmış.. 70-80 kişilik ekip toplantı odasına girecekler ve eylem yapacaklarmış..
Bunu öğrenen AK Parti odayı önceden vekillerle doldurmuş.. ( AK Parti Atatürkçü değil ya!.. O yüzden sathı müdafaa yerine, hattı müdafaa yapmış!!..)
(Bu arada AK Parti’nin planı önceden öğrenmesi CHP’de sızma olduğunu gösteriyor.. Kemal Abi ‘meyhaneye o kadar sık gitmeyin, aynı meyhanede içmeyin!..’ diye boşuna uyarmıyormuş vekilleri..)
Gelen CHP’liler odaya giremeyince tartışma, yumruk, tekme tokat.., derken olan olmuş..
Hasar tespit raporuna göre toplantı ufak tefek sıyrıklarla atlatılmış.. (Telefat yok yani.. Buna da şükür!..)
Yalnız CHP’li bir vekil yere düşmüş.. Bir AK Partili onu tekmelemiş.. Komisyon Başkanı Nabi Avcı’nın kafasına bant kesici ( kırtasiye malzemesi) fırlatılmış.. Avcı’ya göre atan CHP’li Hamzaçebi.. ( Tabii komisyonda eğitimle ilgili bir görüşme yapılıyor ya, onun için kırtasiye malzemesi!..)
Ha CHP’nin ‘demokrasi adına kara leke.., konuşturmadılar, öldük, bittik..’ demelerine bakmayın siz..
Bayağı bir mesai harcanmış...
Komisyon üyesi AK Partili üyeler 22 konuşma, CHP'li üyeler 30 konuşma, MHP'li üyeler 15 konuşma yapmışlar. Komisyon üyesi olmayan vekiller ise 104 konuşma yapmışlar. Bu 104 konuşmanın 4'ü AK Parti, 94'ü CHP, 2'si BDP ve diğer 2'si de MHP'ye ait..
Yani tasarı toplam 91 Saat 40 dakika görüşülmüş!..
Demek ki 'konuşamadık, konuşturmadılar' hikaye.., Yeni CHP’nin yeni eylem planı bu.. Daha doğrusu Yeni CHP’nin yeni planı; eylem!...
Kendilerince haklı sebepleri var elbette.. Zira şartlar değişti..
Askerin Meclis’e ayar verdiği günler geride kaldı...
İşi Anayasa Mahkemesi’nde bitirme garantisi de yok!..
Halk zaten yetki vermiyor!
O zaman n’apacaksın?.. Saatlerce konuşacaksın, yıldırmak için her maddeye itiraz edip söz hakkı alacaksın.. Olmadı mı?.. Kürsüyü işgal edecek ya da komisyonu basacaksın!.. Aynı zamanda da halkı sokağa dökmeye çalışacaksın..
‘Yeni CHP’ dedikleri bu işte !.. ( Şimdilik tabii.. Yani bir dahaki Kurultay’a kadar!..)
***
Bu arada Kılıçdaroğlu ne diyor;
“Kusura bakmayın ama onlar henüz CHP’yi tanımadılar..”
Yanılıyorsun Kemal Abi..
CHP’yi tanımayan var mı?!..
Rahmetli babam çok iyi tanırdı ve CHP’yi sürekli yâd ederdi !.. CHP’li yıllarda nasıl Türkçe Ezan okumak zorunda kaldıklarından söz ederdi...
Rahmetli amcam İnönü zamanında halkın jandarmadan nasıl korktuğunu anlatıp dururdu..
Bizim nesil ise CHP’yi yağ, benzin, tüp..vs, kuyruğuyla hatırlar..
Sorun bir gence; ‘CHP’yi tanıyor musun?..’ diye..
Size hemen ‘Baykal, Kaset, Gandi, Kurultay..’ diyerek özetleyiverir CHP’yi!...
Yani demem o ki, en az ‘üç nesil’ CHP’yi gayet iyi tanıyoruz..
Lakin CHP, bu halkı 80 yıldır tanıyamadı !.
‘Komisyon savaşları’nın sebebini araştırdım.. Ve aldığım istihbarata göre olayın aslı şu...
Hikmet Genç/Star
CHP’nin yeni eylem planı ya da planlı eylemi !...
Size garip gelebilir ama, zaman zaman Özkök’lü Hürriyeti özlüyorum!.. ( Stockholm Sendromu’na mı dûçar oldum, nedir?!..)
Dün bir umutla Hürriyet’in manşetine baktım.. Vurucu ifadenin şehvetine gark olmuş manşet aradı gözlerim.. Ne bileyim, mesela;
“4 tekme + 4 kafa + 4 yumrukla ‘kaotik’ eğitim tasarısı geçti..”
Ya da..
“444 yumruk, ‘kaosa’ kalktı..” tadında bir manşet!..
Ama yoktu..
Yoktu, çünkü Özkök dümenin başında değildi.. Üstelik okkalı manşet atsan n’olucak?. Doğru mesajı versen de ilgili kurumlar gereğini yerine getirecek mi bakalım?!..
Neyse neticede 4+4+4 komisyondan “pat, çat, küt..” geçti...
‘Komisyon savaşları’nın sebebini araştırdım.. Ve aldığım istihbarata göre olayın aslı şu.. (Sıtıratzort mudur, ‘Sittiretfort’ mudur?, her ne ise, onunla bir alakam yok ha!..)
Hatırlarsınız yaklaşık bir ay önce ‘Meclis İç Tüzük’ tasarısı görüşülürken CHP kürsüyü işgal etmişti.. ( Yani demem o ki, komisyon savaşlarından önce kürsü savaşları başlamıştı!..)
Başkomutan Muharrem İnce’ydi!.. Namı diğer Hacı Muharrem.. ( Kendisi öyle diyor, ben demiyorum..)
Hacı Muharrem’in birlikleri.., pardon, vekilleri ‘hattı müdafaa yoktur sathı müdafa vardır’ cûşuhuruşuyla sathı kürsüyü işgal etmişlerdi..
Kavga çıkmış, yumruklar konuşmuş, itiş kakış, gerginlik falan derken, tasarı geri çekilmişti..
Kürsü işgal planı tutunca, CHP benzer planı komisyonda da uygulamaya karar vermiş..
Bu sefer komisyon basılacakmış.. 70-80 kişilik ekip toplantı odasına girecekler ve eylem yapacaklarmış..
Bunu öğrenen AK Parti odayı önceden vekillerle doldurmuş.. ( AK Parti Atatürkçü değil ya!.. O yüzden sathı müdafaa yerine, hattı müdafaa yapmış!!..)
(Bu arada AK Parti’nin planı önceden öğrenmesi CHP’de sızma olduğunu gösteriyor.. Kemal Abi ‘meyhaneye o kadar sık gitmeyin, aynı meyhanede içmeyin!..’ diye boşuna uyarmıyormuş vekilleri..)
Gelen CHP’liler odaya giremeyince tartışma, yumruk, tekme tokat.., derken olan olmuş..
Hasar tespit raporuna göre toplantı ufak tefek sıyrıklarla atlatılmış.. (Telefat yok yani.. Buna da şükür!..)
Yalnız CHP’li bir vekil yere düşmüş.. Bir AK Partili onu tekmelemiş.. Komisyon Başkanı Nabi Avcı’nın kafasına bant kesici ( kırtasiye malzemesi) fırlatılmış.. Avcı’ya göre atan CHP’li Hamzaçebi.. ( Tabii komisyonda eğitimle ilgili bir görüşme yapılıyor ya, onun için kırtasiye malzemesi!..)
Ha CHP’nin ‘demokrasi adına kara leke.., konuşturmadılar, öldük, bittik..’ demelerine bakmayın siz..
Bayağı bir mesai harcanmış...
Komisyon üyesi AK Partili üyeler 22 konuşma, CHP'li üyeler 30 konuşma, MHP'li üyeler 15 konuşma yapmışlar. Komisyon üyesi olmayan vekiller ise 104 konuşma yapmışlar. Bu 104 konuşmanın 4'ü AK Parti, 94'ü CHP, 2'si BDP ve diğer 2'si de MHP'ye ait..
Yani tasarı toplam 91 Saat 40 dakika görüşülmüş!..
Demek ki 'konuşamadık, konuşturmadılar' hikaye.., Yeni CHP’nin yeni eylem planı bu.. Daha doğrusu Yeni CHP’nin yeni planı; eylem!...
Kendilerince haklı sebepleri var elbette.. Zira şartlar değişti..
Askerin Meclis’e ayar verdiği günler geride kaldı...
İşi Anayasa Mahkemesi’nde bitirme garantisi de yok!..
Halk zaten yetki vermiyor!
O zaman n’apacaksın?.. Saatlerce konuşacaksın, yıldırmak için her maddeye itiraz edip söz hakkı alacaksın.. Olmadı mı?.. Kürsüyü işgal edecek ya da komisyonu basacaksın!.. Aynı zamanda da halkı sokağa dökmeye çalışacaksın..
‘Yeni CHP’ dedikleri bu işte !.. ( Şimdilik tabii.. Yani bir dahaki Kurultay’a kadar!..)
***
Bu arada Kılıçdaroğlu ne diyor;
“Kusura bakmayın ama onlar henüz CHP’yi tanımadılar..”
Yanılıyorsun Kemal Abi..
CHP’yi tanımayan var mı?!..
Rahmetli babam çok iyi tanırdı ve CHP’yi sürekli yâd ederdi !.. CHP’li yıllarda nasıl Türkçe Ezan okumak zorunda kaldıklarından söz ederdi...
Rahmetli amcam İnönü zamanında halkın jandarmadan nasıl korktuğunu anlatıp dururdu..
Bizim nesil ise CHP’yi yağ, benzin, tüp..vs, kuyruğuyla hatırlar..
Sorun bir gence; ‘CHP’yi tanıyor musun?..’ diye..
Size hemen ‘Baykal, Kaset, Gandi, Kurultay..’ diyerek özetleyiverir CHP’yi!...
Yani demem o ki, en az ‘üç nesil’ CHP’yi gayet iyi tanıyoruz..
Lakin CHP, bu halkı 80 yıldır tanıyamadı !.
376 gün sonra kızını okula götürdü
Oda tv davasında yargılanan ve 375 gün sonra tahliye edilen gazeteci Nedim Şener'in ilk işi kızını okula götürmek oldu.
Güncelleme:13 Mart 2012 10:22
OdaTV davasında Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk, Muhammet Sait Çakır tahliye oldu.
Gazeteciler gözaltına alındıktan 375 gün sonra özgürlüklerine kavuştu. Tahliye kararını duyan sanık yakınları gözyaşlarına boğuldu.
Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv’de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 10’u tutuklu 13 sanık hakkında açılan davanın 11. duruşması dün yapıldı.
Duruşmada çapraz sorgusunda Ahmet Şık şunları söyledi:
“Yine susma hakkımı kullanıyorum. Bilin ki susmam suçsuzluğumdan ve haklılığımdan. Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış. Nedim Şener’in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem. Bu kitabı yazmakta tek katkı benim haber kaynaklarım”
Üye hakim, Şener’e Dink cinayeti ile ilgili yeni kitap çalışmalarını sordu. Şener “Çıkınca DDK’nın Dink cinayetiyle ilgili ortaya çıkardığı skandalı da anlatacağım bir kitap yazacağım” dedi. Şener ‘Ahmet Şık’ın kitabının çıkması için yardımcı oldunuz mu?’’ sorusuna “Ahmet’e katkım yoktur” yanıtını verdi. Şener, sorgusunda şunları söyledi:
“Bu davada herkes yazdığı şeyden sorumlu. Benim zorluğum, başkalarının yazdıkları yüzünden suçlanıyor olmam. Kitapları yazdığıma ve katkı yaptığıma dair tek delil yok. Yargılama konum gazetecilik faaliyetimdir. 100’e yakın davaya çıktım. ‘İleride soracaklar neden yattın?’ diye ‘Yazmadığım kitaplardan’ demek zorunda kalacağım.”
Çapraz sorgusu bitirilen Nedim Şener tahliyesini istedi.
6 sanığa tahliye yok
Özel Yetkili 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 1 saatlik aranın ardından saat 18.00 sıralarında 4 sanığın tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk ve Sait Çakır’ın üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklulukta geçen süreyi nazara alarak tahliye kararı verdi.
Mahkeme, tutuklu sanıklar Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Müyesser Uğur ve Hanefi Avcı’nın ise tahliye talebini reddetti. Mahkeme, kararında, sanıklara atılı suçun vasıf ve mahiyeti, elde edilen delillerin içeriği, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tamamen toplanmamış olması ve bilirkişi raporunun henüz dosyaya sunulmadığını belirtti. Dava, 18 Haziran’a ertelendi.
Kızımın elinden tutmayı özledim
Nedim Şener’in eşi Vecide Şener ve 10 yaşındaki kızı Vecide Defne Şener, tahliyeleri cezaevi kapısında beklediler. Çıktıktan sonra kızına sarılan ve cezaevinden el ele ayrılan Nedim Şener, bir gazetecinin “En çok neyi özledin?” sorusuna, “Kızımı sabahları elinden tutup, okula götürmeyi özledim” dedi.
Nedim Şener, 376 gün sonra kızını okula götürdü
Dün tahliyesine karar verilen gazeteci yazar Nedim Şener, bu sabah eşiyle birlikte kızını okula götürdü. Şener sabah saatlerinde eşi ve kızı ile Bakırköy’deki evlerinden çıktı. Şener, tahliyesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken ilk iş olarak kızını okula götüreceğini söylemişti. Şener, evinden eşi Vecide ve kızları Defne ile birlikte çıktı.
Kendisini bekleyen gazetecilerle selamlaşan Şener ailesi daha sonra okula gitmek üzere araçlarına yürüdü. Gazetecilere tek tek teşekkür eden ve oldukça mutlu olduğu gözlenen Şener, kızı ve eşiyle birlikte el sallayarak sokaktan ayrıldı.
-------------------------------------------------
bunları salan hakim ve savcı ile ilgili bi haber henüz çıkmamış... şaşırdım...
Oda tv davasında yargılanan ve 375 gün sonra tahliye edilen gazeteci Nedim Şener'in ilk işi kızını okula götürmek oldu.
Güncelleme:13 Mart 2012 10:22
OdaTV davasında Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk, Muhammet Sait Çakır tahliye oldu.
Gazeteciler gözaltına alındıktan 375 gün sonra özgürlüklerine kavuştu. Tahliye kararını duyan sanık yakınları gözyaşlarına boğuldu.
Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv’de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 10’u tutuklu 13 sanık hakkında açılan davanın 11. duruşması dün yapıldı.
Duruşmada çapraz sorgusunda Ahmet Şık şunları söyledi:
“Yine susma hakkımı kullanıyorum. Bilin ki susmam suçsuzluğumdan ve haklılığımdan. Tapelerin tamamının okunması lazım. Savcı işine gelen yerleri almış, gelmeyen yerleri almamış. Nedim Şener’in bu kitapla hiçbir ilgisi yok. Olsaydı söylerdim. Ben kimsenin emeğini yemem. Bu kitabı yazmakta tek katkı benim haber kaynaklarım”
Üye hakim, Şener’e Dink cinayeti ile ilgili yeni kitap çalışmalarını sordu. Şener “Çıkınca DDK’nın Dink cinayetiyle ilgili ortaya çıkardığı skandalı da anlatacağım bir kitap yazacağım” dedi. Şener ‘Ahmet Şık’ın kitabının çıkması için yardımcı oldunuz mu?’’ sorusuna “Ahmet’e katkım yoktur” yanıtını verdi. Şener, sorgusunda şunları söyledi:
“Bu davada herkes yazdığı şeyden sorumlu. Benim zorluğum, başkalarının yazdıkları yüzünden suçlanıyor olmam. Kitapları yazdığıma ve katkı yaptığıma dair tek delil yok. Yargılama konum gazetecilik faaliyetimdir. 100’e yakın davaya çıktım. ‘İleride soracaklar neden yattın?’ diye ‘Yazmadığım kitaplardan’ demek zorunda kalacağım.”
Çapraz sorgusu bitirilen Nedim Şener tahliyesini istedi.
6 sanığa tahliye yok
Özel Yetkili 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 1 saatlik aranın ardından saat 18.00 sıralarında 4 sanığın tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Nedim Şener, Ahmet Şık, Coşkun Musluk ve Sait Çakır’ın üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklulukta geçen süreyi nazara alarak tahliye kararı verdi.
Mahkeme, tutuklu sanıklar Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Müyesser Uğur ve Hanefi Avcı’nın ise tahliye talebini reddetti. Mahkeme, kararında, sanıklara atılı suçun vasıf ve mahiyeti, elde edilen delillerin içeriği, kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tamamen toplanmamış olması ve bilirkişi raporunun henüz dosyaya sunulmadığını belirtti. Dava, 18 Haziran’a ertelendi.
Kızımın elinden tutmayı özledim
Nedim Şener’in eşi Vecide Şener ve 10 yaşındaki kızı Vecide Defne Şener, tahliyeleri cezaevi kapısında beklediler. Çıktıktan sonra kızına sarılan ve cezaevinden el ele ayrılan Nedim Şener, bir gazetecinin “En çok neyi özledin?” sorusuna, “Kızımı sabahları elinden tutup, okula götürmeyi özledim” dedi.
Nedim Şener, 376 gün sonra kızını okula götürdü
Dün tahliyesine karar verilen gazeteci yazar Nedim Şener, bu sabah eşiyle birlikte kızını okula götürdü. Şener sabah saatlerinde eşi ve kızı ile Bakırköy’deki evlerinden çıktı. Şener, tahliyesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken ilk iş olarak kızını okula götüreceğini söylemişti. Şener, evinden eşi Vecide ve kızları Defne ile birlikte çıktı.
Kendisini bekleyen gazetecilerle selamlaşan Şener ailesi daha sonra okula gitmek üzere araçlarına yürüdü. Gazetecilere tek tek teşekkür eden ve oldukça mutlu olduğu gözlenen Şener, kızı ve eşiyle birlikte el sallayarak sokaktan ayrıldı.
-------------------------------------------------
bunları salan hakim ve savcı ile ilgili bi haber henüz çıkmamış... şaşırdım...
Yazık
Sivas davası zaman aşımından düştü
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nin yakılması ve 37 kişinin ölümüne ilişkin ana davadan dosyaları ayrılan 7 sanık hakkındaki davanın, 2 sanık yönünden ölmeleri, 5 sanık yönünden ise zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildi.
13 Mart 2012 - 11:35
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, avukatların son beyanlarının dinlenmesinin ardından karar açıklandı.
Mahkeme, sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ’ın ölmeleri; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zaman aşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar
Sivas davası zaman aşımından düştü
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nin yakılması ve 37 kişinin ölümüne ilişkin ana davadan dosyaları ayrılan 7 sanık hakkındaki davanın, 2 sanık yönünden ölmeleri, 5 sanık yönünden ise zaman aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildi.
13 Mart 2012 - 11:35
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, avukatların son beyanlarının dinlenmesinin ardından karar açıklandı.
Mahkeme, sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ’ın ölmeleri; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zaman aşımı nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar
el birliğiyle düşürdüler bu davayı.Zaten kapsamlı bir araştırma hiç bir zaman yapılmamıştı.Esas bu işi örgütleyenler hala dışarıda ve yeni provokasyon peşindeler.Diyecek birşey yok 35 kişiyi diri diri yakanlar aramızda dolaşmaya devam edecek.Her gün onlarla muhabbet edicez,dertleşicez.Halbuki bi bilsek bizi ne dertlere soktuklarını...
Ya adamlar altı üstü diri diri adam yaktılar ...
Sanki "padişah" alehinde yazı mı yazdılar ? Yobaz ideolojisine karşı mı çıktılar ? Laikliğimi savundular ? Atatürkçü müydüler ?
tabi ki "zaman aşımı" kararı çıkacak, "ırzına geçilmiş" bir adalet sisteminden ne bekliyordunuz ki ?
Sanki "padişah" alehinde yazı mı yazdılar ? Yobaz ideolojisine karşı mı çıktılar ? Laikliğimi savundular ? Atatürkçü müydüler ?
tabi ki "zaman aşımı" kararı çıkacak, "ırzına geçilmiş" bir adalet sisteminden ne bekliyordunuz ki ?