Azərbaycan dili Bahasa Indonesia Bosanski Català Čeština Dansk Deutsch Eesti English Español Français Galego Hrvatski Italiano Latviešu Lietuvių Magyar Malti Mакедонски Nederlands Norsk Polski Português Português BR Românã Slovenčina Srpski Suomi Svenska Tiếng Việt Türkçe Ελληνικά Български Русский Українська Հայերեն ქართული ენა 中文
Subpage under development, new version coming soon!
 Topic closed!!!

Subject: Gündem ile ilgili haberler ve yorumlar

2012-02-15 13:32:45
doğru genelleme yapmamak lazım ne kapalıya ne açığa ne de kürde değilmi hocam.
2012-02-15 13:38:21
Rex efendi haddi aşıyorsun.Dün çarşaflıya yobaz dedin , birkaç kendini bilmez çoluk çocuğun yaptıklarıyla genelleme yapıp yobaz vs. ifadelerini kullanmaya devam ediyorsun.Varsa bir karın ağrın açıkça söyle.Ateistsen ateistim de saygı duyayım.Ama bu şekilde müslümanlara dil uzatman en hafif tabiriyle terbiyesizlik.
2012-02-15 13:41:20
Bak illaki yobazlık arıyorsan oku

1950 öncesinde din ve devlet ilişkisi
Büroya geldim, her sabah yaptığım gibi maillerimi açtım: Ne göreyim, onlarca dinleyicim, Başbakan'ın kürsüden gösterdiği belgelerin gerçekliğini soruyor...

"Gerçekten de CHP iktidarı döneminde Elif-ba yasaklanmış mıydı?..

Evet, yasaklanmıştı...

Keşke yasak bundan ibaret olsaydı: Aynı dönemde mızraklı ilmihal bile yasaktı...

Sebze küfelerinin altına saklanarak muhtaçlara ulaştırılırdı...

İmam hatip yoktu... İlahiyat yoktu... Kur'an kursu yoktu...

Çünkü dindar nesiller istemiyorlardı.

Bunu yakın tarihimizin dindar gazetecilerinden rahmetli Eşref Edip'e gönderdikleri resmi yazıda da ifade ettiler.

Matbuat Umum Müdürlüğü'nden gelen yazıda şöyle deniyordu:

"Biz (iktidarda olan CHP zihniyeti) her ne şekil ve surette olursa olsun, memleket dahilinde dinî neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz." (T. C. Dâhiliye Vekâleti, Matbuat Umum Müdürlüğü, sayı 658 ve 17 Mayıs 1942)...

"Gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz" cümlesi bile İttihad-Terakki kalıntısı takımın nasıl bir gençlik istediğini tereddüde mahal vermeyecek şekilde ifşa ediyor.

Kesinlikle İslâm'la yürek bağlarını tümden koparmış bir nesil isteniyor. Zaten bunun altyapısı ders kitaplarında hazırlanmış, Kur'an "beşer kelâmı" olarak sunulmuş, Kâbe ve Hacer-ül Esved ise "efsane" olarak aşağılanmıştır.

Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti'nin "uzman"larına yazdırılıp Maarif Vekilliği Neşriyat Müdürlüğü'nün 83-5878 sayılı ve 19.7.1941 tarihli emriyle basılmış "Lise II" isimli ders kitabının "Kur'an Nedir?" başlıklı bölümü şöyledir:

"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'ân denir... İslâm ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yâni ilham edildiği kabul olunur."

Görüldüğü gibi bu ifadelerle açıkça "vahiy" inkâr edilmektedir. Yani İslâm'ın temeli tahrip edilmektedir. Yani bir anlamda Allah'ın da "inkâr"ı söz konusudur.

Ayrıca aynı kitapta ne Peygamber Efendimiz, ne ashab hakkında hiçbir hürmet ifâdesine yer verilmemiştir. Hatta 93. sayfada, Ezvac-ı Tahirattan (Efendimiz'in pâk zevcelerinden) "Muhammed ile karıları" şeklinde bahsedilmektedir.

Zaten dönemin Tokat Milletvekili Refik Ahmed, yarı resmi Uyanış Dergisi'ndeki makalesinde, "Allah'ı da sultanla birlikte tahtından indirdik, bizim mabetlerimiz fabrikalardır" demektedir.

Edirne Milletvekili Mehmet Şeref Aykut ise, "İlkelerimiz... Yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensipleri ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir" diyerek, yeni bir "inanç sistemi" icat etmekte beis görmemiştir.

Yaşar Nabi de yeni inanç sistemine "yeni minare" ile "yeni ezan" icat ederek katkıda bulunmuştur:

"Motorların şarkısı olsun yeni bestemiz/

"Yeni din ezanları, minareler yerine/

"Bulutlara püsküren bacalarda okunsun."

Samsun Milletvekili Ruşeni (Barkın) Bey, taa 1926'da "yeni din"in adını koymuştur: "Milliyetçilik..."

"Din Yok, Milliyet Var" başlıklı yazısında şöyle demiştir:

"Bizim kutsal kitabımız, bilgiyi esirgeyen, varlığı taşıyan, mutluluğu kucaklayan, Türklüğü yükselten ve bütün Türkleri birleştiren 'milliyetçiliğimizdir'...

"O halde felsefemizde din kelimesinin tam karşılığı ulusalcılıktır.

"Hangi ulus ölürken Azrail'i tepelemiştir. Dünyada Türk olmak kadar onur mu var? Ve Türk olmak kadar 'din' mi var?"

Sonrasında "Türk'ün Yeni Amentüsü" ve "Atatürk Mevlidi" yayınlanmıştır.

Tabii ki izleri hâlâ silinememiş olan bu elim tahribatın tamiri "dindar nesiller" yetiştirilerek yapılacaktır.

CHP istese de, istemese de!

Yavuz Bahadıroğlu - Yeni Akit
2012-02-15 13:47:07
AKP'yi eleştirene CHP'li demenizi anlıyorum da ateist ne alaka onu anlamıyorum :)
AKP'ye bakış açınız çok farklı, sanırım o yüzden böyle oluyor.
Hem türbanın dinle ne alakası var ki ? Başbakanımız demedi mi türban siyasi simgemizdir diye ?
Demek karşıt olmak için ateist olmak değil, AKP karşıtı olmak gerekiyor.
2012-02-15 13:49:12
Hem türbanın dinle ne alakası var ki ?

bu cümleyi söylerken ciddimisin ya... şaşırdım....
2012-02-15 13:51:06
Ben alakası olduğunu düşünüyorum ama onların oy verdiği parti siyasi simge olduğunu düşünüyor.
2012-02-15 13:55:49
birilerinin yanlış yapması onun tam tersini yapanların doğru yaptığı anlamına gelmiyor... şimdi ben desemki evladımı dindar yetiştirmiyorum devlet benden evladımı zorla mı alacak? yada devlet deseki nesiller dindar yetişmeyecek... ben evladımı isteğim dışı dindar olmayan biri olarak mı yetiştireceğim... yoooo....

kim ne derse desin ben evladımı istediğim gibi yetiştireceğim. halen insanların inanışları üzerinden oy peşindeler ya helal olsun.. şimdi herkesin algısı ülkeyi akp dindar yapacak... oysa sizlerin deyimi ile ülkenin yüzde 99u müslüman. üstelik yıllardır sağ parti yönetimi olmamasına rağmen... demek ki şimdiye kadar ki hükümetler de dindar olmayan nesiller yetiştirmemiş öyle olsa bizler dindar olmayan insanlar olurduk.

madem dini vecibelerini yerine getiren insanlara önem veren bi hükümetimiz var şu başörtüsü meselesini halletsin artık. insanlar başını açmak zorunda kalmasın.. ilk seçildiğinde seçim malzemesi yaptılar. sonra kanun değiştirdiler. anayasadan döndükten sonra unuttular... referanduma gidildi 26 madde oylanda neden 27. madde olarak bu başörtüsü maddesi neden konmadı mesela??? benim düşüncem oy lazım olduğu zaman yine bunlar tartışılmaya başlanacak... demoktarik açılım dediler kaç sene oldu herhangi biriniz bu uğurda yapılan bi kanun değişikliği biliyor musunuz? insanları yıllarca bu yalanlarla oyaladılar. yakında yine başörtüsü meselesini açarlar.
2012-02-15 13:59:35
Hocam CHP'de kabul etti baş örtüsü olmasını. Bu sefer AKP durdurdu tartışmayı başka konuya geçti.
Onlara gündem değiştirecek konu lazım.

Kimse kimsenin başörtüsüne karışmıyorken, toplumun %99'u müslüman değilmiş de herkes karşıymış, sadece onlar istiyormuş gibi gösteriyorlar.

Aynı şekilde Kürtler içinde geçerli. Kimsenin kimseyi farklı gördüğü yokken başkalaştırdılar insanları.
2012-02-15 14:25:56
2000 yılında 250 milyon maaşla devlet memuru olarak göreve başladığımda dolar kuru 643.000 TL idi
Yani 2000 yılında benim maaşım 388 $ idi.
2012 yılı ocak ayı maaşım 2000 tl ve dolar kuru da 1.76 tl yani 2012 yılında maaşım 1.136 $

Halep oradaysa arşın burada , fakirleştim mi zenginleştim mi , kimseden görüş almama gerek yok ;)
2012-02-15 14:30:25
yunanlarda boyle hesap yapıyordu sımdı maas indirimi ve işten çıkarma ile karşı karşıyalar... bizde de satacak bir şey kalmadı.. umarım aynı duruma düşmeyiz... çünki cari acık sımdıkının 3 te bırı ıken 388 dolar alabılıyorken carı acık arttıkca bızım maasların artmasında da tuhaflık var gibi sanki. gerçi bide kriz teğet geçtiğinde dükkanını kapatmak zorunda kalan esnafa da sormak lazım... çünki ülkenin sadece bi kısmına bakıp diüerlerinin görüşünü almaya gerek duymamak bencillik olsa gerek.
2012-02-15 14:31:26
insanlar başını açmak zorunda kalmasın..

bu söylediğin cümlenin bir geçerliliği kalmadı zaten ... son 10 senede "başörtüsü" veya "türban" (aslında ikisi birbirinden çok çok çok farklı şeyler) kullanan bayanların sayısı kat kat arttı ... Fakat Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri bu ülkede yaşayan Müslüman sayısı aynı ... O lafı geçen cisimleri dini nesneler gibi lanse etmeyin bence, çünkü modayı takip eden bir çok insan bilir ki günümüz "türban" kullanımının %60lık bir kesimini oluşturan kullanım şekli bir moda akımıdır, Rusya'da başlamıştır."türban"ın veya ibadet amaçlı kapanışın din ile alakası olmadığını söylemiyorum, yazdığım şeyi iyi anlamaya çalışın.Gerçekten şüphesi olan varsa da bu bahsettiğim moda konusunu araştırsın...

Benim anlamadığım, daha doğrusu bir çok kişinin yanlış düşündüğünü veya değerlendirdiğini sandığım konu; partiler arası dindarlık veya muhafazakarlık karşılaştırmasıdır. Hükumetin şu anda mecliste olan 3 partiden biri tarafından kurulduğunu, diğer ikisinin Muhalefet olduğu düşünsek bile, benzer polemiklerde sadece başlık değişir. Ki benim bu konuda ki düşüncem 3 partinin de "siyaset yapmak" konusunda yetersiz oldukları, veya birbirleri ile dalaşmaktan siyaset yapmaya vakit bulamadıklarıdır.

Bugün "Cumhuriyet" ile yönetilen, "sözde Laik" (aslında İran'dan bir farkımız kalmadı) bir ülkenin başbakanı genele hitaben yaptığı bir konuşmada "Dindar nesil yetiştireceğiz" diyor, ve bir kısım bunu savunuyorsa zaten tartışacak bir şey kalmamış demektir.Çünkü burada bahsedilen "dindar nesil", sadece dini vecibeleri yerine getiren bir insan olarak değil, bir partinin simgesel, karakteristik veya ideolojik yaklaşımlarını savunan bir nesildir, en azından bu benim düşüncem...
Bugün hangi Camii "cuma namazında" veya "bayram namazlarında" boş kalıyor ?
Namaz kılınmıyor mu ? Oruç tutulmuyor mu ? ... ki "dindar" bir nesil yetiştirmekten bahsediliyor ?
veya dindarlık "az" veya "çok" olarak ölçülebilen bir şey mi ki "daha dindar" bir nesil yetiştirilecek ?

Her zaman savunduğum bir düşünce var, ideoloji ile demokrasi bir arada olmaz... Daha doğrusu demokrasiyi uygulayamazsın.
Bugün 3 partinin de ideolojik yapısı var. "Muhafazakarlık/Dindarlık" , "Atatürkçülük" , " Milliyetçilik" ..
Atatürkçülüğü ve Milliyetçiliği malesef ideoloji olarak yazıyorum çünkü bu bugünkü yanlış siyasetin bir sonucu, ve aslında ideolojiden en uzak olduğunu düşündüğüm 2 nokta... Fakat dindarlığı (hangi din olursa olsun) ideoloji olarak benimseyen bir partinin demokrasiyi "ne kadar iyi uygulamaya çalışırsa çalışsın" başarılı olma şansı çok düşük, çünkü benzer yapıların (İran, Mısır vb.) bu ideoloji ile ülkelerini ne hallere getirdikleri ortada... Belirli bir kesime yakınlık (günümüz deyimi ile "yandaşlık") kaçınılmaz bir hale geliyor, bu da benim kişisel düşüncem...

amacım tartışmak, birilerine veya bir şeylere çamur atmak değil, kendi bildiğimi düşündüğümü yazdım ... saygısızlık ettiğim nokta varsa kusura bakmayın ...

2012-02-15 14:35:41
2000 yılında 250 milyon maaşla devlet memuru olarak göreve başladığımda dolar kuru 643.000 TL idi
Yani 2000 yılında benim maaşım 388 $ idi.
2012 yılı ocak ayı maaşım 2000 tl ve dolar kuru da 1.76 tl yani 2012 yılında maaşım 1.136 $

Halep oradaysa arşın burada , fakirleştim mi zenginleştim mi , kimseden görüş almama gerek yok ;)


hocam yapma gözünü seveyim :) sen yaşı belli, eğitimi/işi belli bir insansın ... ekonomi bilgin vardır ...
böyle hesap olmaz :)) bu hesap yapılırken sadece maaşa bakılmaz ...
2000 yılı ekonomik krizin olduğu bir yıldı, ve buna rağmen cari açık ve enflasyon şimdikine oranla daha sağlıklıydı ...
eğer diyorsan ki "ben sadece cebime giren paraya bakarım", eyvallah, Allah daha çok versin ...
2012-02-15 14:48:54
Hesaplamalarına güldüm hocam :) Ekonomi konusunda ne kadar bilgili olduğunu da gösterdin zaten bu hesaplamanla :)
2012-02-15 14:50:29
Ben cari açık iyidir demiyorum, tabi ki cari açık ekonomi için bir problem zaten hükümet de bunun bilincinde ve azaltmak için uğraşıyor.
Yanlış hatırlamıyorsam 2011 yılında 40 milyar $ lık otomobil ithal edilimiş.Korkunç bir rakam bu.Buna ne dolar yeter ne euro.Ama diğer taraftan da baktığın zaman benim ülkemin insanı 40 milyar dolarlık yabancı araç almış,bu zenginleşmenin alameti değildir de nedir.
Hükümet bu cari açık olayının üzerinde duruyor zaten,bir şekilde de önlem almak zorunda.Diğer taraftan bu kadar korkunç cari açığa rağmen ekonominin ayakta durması da Türkiye'le olan güvenin yansıması değil mi ?
Demek ki bu cari açığı karşılayacak kadar sermaye girişi var ki bir şekilde çark dönmeye devam ediyor.Yukarıda da yazdığım gibi cari açık bir sorun ama cari açığı fakirleşmenin göstergesi olarak kabul etmek de mümkün değil :)
2012-02-15 15:02:13
eergun a cevap olarak yazmışsın ama bana hitaben yazdığın belli :)

Söyle bakalım benim hesabımda ne eksik.Yukarıda ballandıra ballandıra nasıl fakirleştiğimizi yazmışsın ya.Ben de aslında fakirleşmediğimizi mikro bazda kendimden örnek vererek belirttim.Eğer ki bu konuyla çok ilgiliysen,yıllar itibariyle devletin gayri safi milli hasıla/borç oranını bulup yaz da görelim , makro bazda fakirleşmişiz mi zenginleşmişiz mi ?
Ha özel sektörün borcunu da kat demiyorum sadece devletin borcu ;)
2012-02-15 15:07:36
Hocam ortada ya senin yanlış bildiğin bir şey var, yada benim :)) yada ben boşa işletme/iktisat okudum :P

ülkemin insanı 40 milyar dolarlık yabancı araç almış,bu zenginleşmenin alameti değildir de nedir.
-ithalat zenginleşmeyi göstermez ! "kesin ve net"
kişisel düşünce olarak ta; ben 2002 yılından beri aynı arabaya biniyorum, bir türlü o 40milyar$ lık havuzdan kendime pay alamadım :)
ama çevremdeki bazı insanlar aldı... değiştiler, ve aldılar... biz 2000 yılında 3 şirket, 4iş yeri, 11araç, 25 personel sahibiydik... şimdi tek şirket, tek iş yeri, tek araç, 2personel kaldı ...
belki biz bir şeyleri yanlış yaptık, mesela değişmedik !

bu kadar korkunç cari açığa rağmen ekonominin ayakta durması da Türkiye'le olan güvenin yansıması değil mi ?
-malesef değil ... Kimsenin ekonomimize güvendiği yok, sadece kesin noktalara veya garanti gelirlere bakılıyor. Yurtdışından gelen yatırımcı Ülkemizi yüksek faizlerden dolayı tercih ediyor. Devlet tahvillerimizi, diğer devlet tahvilleri ile kıyasla istersen :)) beyni olan bir insan böyle bir fırsatı kaçırmaz zaten ...
-Bunun dışında yatırımcı senin 3 kuruşluk malını 1 kurula alıyor zaten ... Bunun en göz önündeki örnekleri özelleştirmelerd, ... Telekom 3 senelik cirosuna karşılık gelen miktara satıldı ... sanırım daha fazlada söze gerek yok :))

Demek ki bu cari açığı karşılayacak kadar sermaye girişi var ki bir şekilde çark dönmeye devam ediyor.
-cari açığımız "benim bildiğim kadarıyla" 1999'dan buyana artıyor :)

bazı kriterler veya rakamlar senin fakirleştiğini veya daha az kazanmaya başladığını göstermez, hatta o rakamlara göre sen zenginleşiyorsundur, fakat seni zenginleştiren ekonomi içten çöküyorsa (Yunanistan örneği burnumuzun dibinde "hernekadar tam olarak benzer durum olmasada") sen aslında fakirleşiyorsundur :))
eve hergün daha fazla damacana getiriyorsun, fakat o damacanaların dolduğu havuz boşalıyor, veya taşıma suyla doluyor :)) bu şekilde anlatabilirim sanırım ...