Azərbaycan dili Bahasa Indonesia Bosanski Català Čeština Dansk Deutsch Eesti English Español Français Galego Hrvatski Italiano Latviešu Lietuvių Magyar Malti Mакедонски Nederlands Norsk Polski Português Português BR Românã Slovenčina Srpski Suomi Svenska Tiếng Việt Türkçe Ελληνικά Български Русский Українська Հայերեն ქართული ენა 中文
Subpage under development, new version coming soon!

Subject: kpss

2010-08-13 19:05:35
Eyvallah Musacım, atanırız inşallah.
2010-08-19 23:49:54
rezalet ya full yapan 4. çifti de tespit etti arkadaşlar bu ne ya... hala bii gelişme yok yetkililerden. :S
2010-08-21 10:53:20
Ünal Yarımağan ve Yusuf Ziya denen adamlar oldukça umursamaz görünüyorlar bu durumu. Bu nedenle bu iş ancak dava yoluyla çözülebilir.Çok zengin bir arkadaşımız yürütmenin durdurulması istemiyle idare mahkemesinde iptal davası açarsa bu iş çözülür.Zengin adamdan kastım yürütmenin durdurulmasında teminat isteniyor.Bu durumda da teminat çok yüksek olur. Yürümenin durdurulmasını istemeden de açılabilir; fakat bu durumda atamalar gerçekleşecek ve atananlar kazanılmış hak elde edecekler...Böylelikle çıkacak bir iptal kararı onlara etki etmeyecektir.Soruların sızdırıldığının ispat edilebilmesi için, 4 karı kocanın 120 yapması yeterli de değildir.Bunun yanında daha başka somut verilerin olması gerekir.Bunun içinde çok geniş bir araştırma yapılması lazım. Yani aslında bu durumda hakim yürütmenin durdurulması istemini red bile edebilir.Zira işlemin açıkça hukuka aykırı olması gerekmektedir.Zaten bildiğim kadarıyla da bazı kişiler bu sınavın iptali istemiyle dava açıtılar...Yürütmenin durdurulması istemli açılmadıysa verilecek iptal kararının sadece manevi öenmi olacaktır.Atananlar için iş işten geçecektir.
2010-08-21 10:54:43
I. YÜRÜTMENİN DURDURULMASININ MAHİYETİ VE ŞARTLARI
Yürütmenin durdurulması idarenin yaptığı işlemin hukuki varlığı sona erdirmeyip sadece yürürlük vasfını ortadan kaldırırlar. Bu bakımdan geçici bir tedbir olarak değerlendirilebilir[5]. Mahkemeler yürütmenin durdurulmasına ara kararlarla sağlamaktadır. Fakat bu kararlar hukuksal etki bakımından iptal davalarıyla aynı etkiyi göstermektedir. Ama belirttiğimiz üzere bu etki geçicidir yani davayı gören mahkeme esas hükmünü oluşturana kadar verdiği bir karardır.
Yürütmenin durdurulmasının hangi koşullar altında verileceği dayanak olarak Anayasa m. 125 ve İYUK m. 27 gösterilebilir. Bu maddelerin birlikte değerlendirilmesinden yürütmenin durdurulması kararının bir takım koşul ve şartlara bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu koşul ve şartlar ise telafisi güç veya imkansız zararlar doğması, idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması, kararın gerekçe gösterilerek verilmesi ve belirli bir teminata karşılık kararın verilmesidir.


Bu koşul ve şartları detaylı olarak inceleyecek olursak;
A. Telafisi Güç veya İmkansız Zararların Doğması
İdarenin yaptığı işlem ile kişi için giderilmesi zor bir zarar meydana gelmiş ise böyle bir durum söz konusu olur. Aslında burada belirtilen zarar somut zarar değildir. İdarenin tahsis ettiği işlem ile davacının zarara uğrayıp uğramama ihtimalidir. Davacının hukukunda meydana gelecek değişikliklerin etki ve sonuçlarının değerlendirilmesiyle tespit edilmelidir. Bulunması gereken zararın niteliği objektif olmalıdır. Sadece davacı için değil, mahkeme içinde zararın anılan nitelikte olması gereklidir[6].
Mahkeme telafisi güç ya da imkansız zarar konusunu araştırırken davacının getireceği bilgi ve belgeleri dikkate alır. Oluşacak zararın tazminin imkansız olması şart değildir. Sadece olağan koşullarda tazmin edilemeyecek olması ya da tazmin edilmesinin çok güç olması yeterlidir. Esasında tazmin edilememe veya telafisi imkansız zarar konusu da tartışmalıdır. Doktrinde bazıları telafisi imkansız zararların varlığı kabul etmekte, içlerinde İl Han Özay’ın da bulunduğu diğer bir grupta bunun varlığı kabul etmemektedir. Kabul etmeme gerekçesi olarak ta İl Han Özay “ Hukukta telafisi imkansız zarar yoktur. Ölüm bile, maddi ve manevi bir zarar olarak tazmin edilebildiğine göre, bunu eksi hale getirilmesi ya çok güç ya da imkansız bir durum şeklinde anlamak gerekir.” şeklinde yorumlamıştır[7].
Kanımızca Vergi Yargısında telafisi güç veya imkansız zarar hali birazda daha farklı anlaşılmalıdır. Şöyle ki kendisine vergi salınan mükellef eğer o vergiyi ödediği zaman ekonomik açıdan zor duruma düşecekse bu durum telafisi güç ya da imkansız zarar kavramı içinde yorumlanmalıdır.

B. İdari İşlemin Açıkça Hukuka Aykırı Olması
Yürütmenin durdurulması kararlarının en zor tespit edilen ve uygulamada en büyük sorun meydana getiren ve de yürütmenin durdurulması kararlarının verilmesindeki en önemli sebeptir. Şöyle ki iptal davalarının konusu esasında bir işlemin hukuka aykırılığının tespit edilmesidir. Bu sonuçta ancak yargılamanın son evrelerinde anlaşılmaktadır. Bu sebeple kanunun aradığı “açıkça hukuka aykırı olması” kavramından ne anlamamız gerekir?
İlk olarak bu kavramdaki hukuka aykırılık ifadesinin irdelenmesi gereklidir. Buradaki belirtilen hukuka aykırılık sadece kanuna ve ilgili mevzuatta aykırılık olarak görülmemelidir. Anılanlarla birlikte daha geniş bir şekilde eşitlik, adalet, hak ve nesafet kurallarını da içine alan bir bütüne aykırılık olarak görülmek gerekir. Bununla birlikte ikinci bir problem olarak hukuka aykırılığın mahkeme tarafından tespit edilmesi konusu ortaya çıkmaktadır. Çoğu zaman mahkemeler yürütmenin durdurulması taleplerini incelerken sanki olayın esasını incelermişçesine derinlemesine inceleme yapmakta ve karar verme süresi uzamaktadır. Bu da yürütmenin durdurulması kurumunun ortaya koyduğu ilkelere aykırılık arz etmektedir. Yürütmenin durdurulması kararlarında anlaşılması gereken açıkça hukuka aykırılık hali mahkemenin önüne gelen dava dilekçesi ve eklerinden anlaşılabilen, esasa girmeden yapılacak basit bir inceleme ile hukuka aykırılık şüphesi meydana getiren hukuka aykırılıktır. Açıkça hukuka aykırılık maddesi yorumlanırken bu şekilde değerlendirilmelidir. Mahkeme verdiği yürütmeyi durdurma kararıyla bağlı değildir. Olayın esasını incelerken hukuka aykırılık şüphesi dağılabilir. Bunun sonucu olarak ta iptal davasını reddedebilir[8].

C. Kararın Gerekçe Gösterilerek Verilmesi
İYUK m. 27 ve Anayasa m. 125 uyarınca verilecek yürütmenin durdurulması kararları gerekçe ile verilmek zorundadır. Gerekçesiz verilen kararlar gerekli şekil şartını taşımadığı için geçerli değildir. Mutlaka kararın neden verildiğine ilişkin bir değerlendirme taşıyan ve kanunun aradığı iki unsurun da mevcut olduğunu veya olmadığını açıklayan gerekçe olmalıdır. Esasında buna mahkemenin konuya bakışını belli ettiği veya bir ön yargı oluşturduğu iddiasıyla karşı çıkılabilir. Verilen bir yürütmenin durdurulması kararından sonra mahkemeni asıl kararının da red olduğunu ve de dava hakkında ihsası reyde bulunmuş olabileceği iddiası olabilir[9].
Kararların gerekçeli olmasına yapılan bu eleştiriler kısmen haklıdır. Bazen mahkeme yürütmenin durdurulması istemini esas incelemesi gibi incelemekte ve esas incelemesi sonucunda vereceği kararı tespit ederek yürütmenin durdurulması kararını vermektedir. Yukarıda da açıkladığımız üzere böyle bir durum hem karar sürecini gereksiz yere uzatmakta hem de yürütmenin durdurulması kurumunun özelliklerine aykırılık arz etmektedir. Bunun için mahkemeler verdikleri yürütmenin durdurulması kararlarını ellerindeki mevcut dilekçe ve bunun eklerine dayanarak vermeli ve gerekçelerini buna göre hazırlamalıdır. Doğaldır ki mahkeme davanın esasına girdiğinde elde ettiği farklı verilerden dolayı ilk olarak verdiği yürütmenin durdurulması kararından değişik bir karar verebilir. Önemli olan mahkemenin objektif bir değerlendirme yaparak karar vermesidir.

D. Teminat Alınması
Yürütmenin durdurulması kararı verilmesinden sonra esasa ilişkin inceleme neticesinde ilgili işlem iptal edilmeyebilir. Bu durumda geçen süre zarfında idarenin bir zararı oluşabilir. Bu düzenleme İYUK m. 27/5’te düzenlenmiştir. Teminat hakkında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun[10] 96 – 100 maddeleri uygulanır. Ayrıca Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun[11] 19. maddesinde belirtilmiştir. Anılan kanuna göre teminat kabul edilecek değerler; para, bankalar tarafından verilen teminat mektupları, hazine tahvil ve bonoları, hükümetçe belirlenecek milli esham ve tahvilatlar ve ilgililer ve ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı idarece haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar teminat olarak kabul edilir. İstisnai olsa da teminat miktarında yaşanan uyuşmazlıkları yürütmenin durdurulmasına karar veren mahkeme çözüme kavuşturur. Ayrıca kural teminat alınması olsa bile bazı hallerde teminat aranmayabilir. Şöyle ki yürütmenin durdurulması kararını alan idare veya adli yardımdan faydalanan bir kişi ise teminat aranmaz[12].
E. Diğer Özel Hususlar
Yürütmenin durdurulması konusunda yukarıda sayılandan başka özellik arz eden konular mevcuttur. Bunlar daha çok yargılamanın hızlı yapılmasına ve hemen bir sonuç alınmasına yöneliktir. İlk olarak yürütmenin durdurulmasında özel tebligat usulleri kullanılabilir. İYUK m. 16’da öngörülen cevap süreleri kısaltılabilir. Bununla birlikte yürütmenin durdurulması kararından sonra dosyanın tekamülü için yapılacak her türlü tebligat memur aracılığıyla yapılabilir. Ayrıca yürütmenin durdurulması istemli dosyalar öncelikle görüşülür ve karara bağlanır[13].
Bununla birlikte yürütmenin durdurulması için bir iptal davasının açılması gerekir. Böyle bir dava açılmadan yürütmenin durdurulması kararı verilemez. Ayrıca yürütmeni durdurulması için kural olarak davacının talebi gerekir. Fakat vergi yargısı bunun istisnasını oluşturur. İleri ki bölümde bu duruma değinilecektir.
2010-08-21 11:49:46
KPSS'de skandal devam ediyor!


300'ü aşkın kişinin 120'de 120 net yaptığı KPSS'de skandallar bitmiyor. Adaylardan en az 20'sinin aynı evde yaşayan evli çiftler, kardeşler veya arkadaşlar olduğu anlaşıldı.


Devlet memuru olmak isteyen 800 bin adayın ter döktüğü Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) soru veya yanıtların sızdığı iddiası, ‘güçleniyor.’ Radikal’in resmi kaynaklarda yaptığı kontrollere göre ‘KPSS şampiyonları’ndan (120 sorulu sınavda 110 ve üzeri net yapanların) en az 20’si, aynı evde yaşayan evli çiftler, kardeşler veya ev arkadaşları.


KPSS’de geçen yıl 120 sorunun tamamını yapan kimse olmamıştı. Bu yıl ise aynı sınavda 300’ü aşkın kişi 120 soruda 120 net doğru yapması, bu kişilerden bir kısmının aynı evde yaşaması, ‘Zordu’ denilen sınavda ortalama doğru sayısının ise 61’de kalması ‘cevap anahtarı bazı evlere servis mi edildi’ kuşkusu yarattı.


Aynı evlerden bu kadar başarılı adayların çıkmasının tesadüf olamayacağını savunan mağdur adaylar, “Kimlik numaraları ve sonuç belgeleri internette çarşaf çarşaf yayımlanan başarılı adaylar neden seslerini çıkarmıyor, neden köşe bucak kaçıyor. Onların suskun kalması bizim iddialarımızı iyice güçlendiriyor” diyor.





Allah hepsinin belasını versin üzerine gidildikçe bütün pislikler ortaya çıkıyor, millet bu sınavları kazanabilmek için gece gündüz demeden çalışıyor yırtınıyor !!! ama bu işlerede demek el atmışlar milletin geleceğiylede oynuyorlar artık, ne biçim bir ülke olduk, ne hale geldik şu rezilliğe bakın !!!
2010-08-21 12:14:51
Yazık yaa ilk başta 240 soruda 34 yanlış ve çoğu aptalca diye üzülmüştüm ama yine de bana yeterli diye fazla önemsemedim. Bu kopya olayıyla puanların yerlerde sürünmesinden sonra şok oldum.

Yarım ağız ösym başkanı ne diyor, bu üzgün bir avuç kişinin feryadı diye cümleye başlıyor... önce bir sorun yok diyor tepkiler artınca inceleyeceğiz diyip geçiştiriyor. Ve puanların düşmesinin sınavın kolay olmasına bağlıyor. geçen yıl eğitim ortalaması 59 bu sene 61. Yani sadece 2 net fark var, Peki yüzlerce fulleyen binlerce fulle yakın yapan düzenbazın netlerine rağmen sadece 2 net artması ilginç değil mi. Onlarda olmasaydı 55lere düşecekti en az geçen yılki kadar puan gelecekti. 180 den fazla net yaptım geçen yıl 160 net yapanla aynı puanı aldım, yani sorun tek kopyacılar değil, geçen yıl girenlere de geçildik. Atamaların durdurulması gerçekleşmiyor, çok büyük olasılıkla ösym kendi ipini çekmez ve bir sorun yok der tammm 10 çifte rağmen. Aleni şekilde ortada olan ve şimdiye kadar 2007 dahil en kolay sınavda full yapabilen çıkmayan bir sınavda kopya için biz sınava girenlerden somut delil isteniyor, komedi ya delil bulması gereken bizler miyiz? Umarım yargı gerekli inceleme yapar ve gereken kararı yapar, ama "toruk" hocanın dediği gibi devam eden atamalar sonrası giden hakkımız ne olacak büyük bir soru işareti!
ösym'de yökün güdümünde hiçbir güvenirliği kalmamış bir kurum ve başkanı da istatistikçi diye geçinen çapulcunun tekidir.
Örümcek beyinli cemaatcilere de bir-iki cümle yazmadan geçemiycem. Yanlış anlaşılmasın malum cemaate karşı diğerleri değil. Bunlara karşı başta bayağı sempatim vardı, yaptıkları ufak tefek iyi şeyleri bile görüp haklarını veriyordum ama emniyetin hazırladığı polislik okulu sınavlarında dershanelerinde sormaya başladıklarında anladım ne kadar yanlış olduklarını, sırf o yüzden ösym'ye geçti polisklik sınavını yapmak ama onu da çaldılar yakalandılar. Sanırım çalmamışlar abilerinin rüyasına girmiş sorular :p Şimdi de ilk kez el attığı kpss'de onlarca birinci çıkardılar. Hem de böyle Nahoş kokularla. Allah için Cihad için diye mi kandırıyorlar kendilerini bilmiyorum ama bu Kul HAKKININ affı yok ve hakkım haram olsun.
2010-08-21 12:33:34
hocam sadece öğretmenlerin ve eğitim-sen in ayağa kalkması da çok manidardır gerçekten.Zira bu sınavda sadece eğitim bilimleri soruları sızdırılmadı.Ben yakınen biliyorum ki hukuk, maliye,işletme,iktisat vb. sorular da sızdırıldı; ama o taraftan kimsenin sesi soluğu çıkmıyor.Öğretmenlere ve sendikalrına çok tşk etmek lazım.Bu işin peşini bırakmayacak gibiler. Son olarak ''sorular çalındı'' ifadesini de çok yanlış buluyorum.Bir nesnenin çalınması için o nesneyi hakimiyeti altında bulunduran kişinin rıza göstermemesi gerekir.Oysa bu sorular içerdeki adamları tarafından rızaen verildi.Devletin resmi memurları tarafından bu sorular sızdırıldı.İşin bir de bu boyutu var.Bu boyutunu da gözardı etmemek lazım.O memurların da hepsinin görevine son vermek zarunluluğu doğmuştur. Bu iddaaların araştırılmasını gerektiren önemli bir neden de budur.Bir devletin memurunun anayasadaki eşitlik ilkesine açıkça aykırı hareket etme hakkı yoktur.Bunu yapan memurlar bu iktidar döneminde korunacaklardır elbet.Ama ne olursa olsun bu memurların deşifre edilmesi ve yargının önüne çıkarılması gerekmektedir.
2010-08-21 12:46:08
hocam verdiğin bilgilerin hemen hemen hepsi doğru olmakla birlikte bir iki noktada yanlılşıklar var...Öncelikle İdari yargıda kazanılmış hak kavramı geçerli değildir...Yani bu kişilerin atanmış olması ile iş işten geçmiş olmaz...Atama işlemi birel bir idari işlemdir teknik tabiri ile ve konusu-niteliğine göre İdare mahkemeleri ya da Danıştay bu idari işlemleri iptal ederek hukuki etkisini ve icrailiğini silebilir...Tabii bu atanma işlemlerinin, daha somut deliller çıkmadan iptal edilmesi pek olası gözükmemektedir...

Mağdur olan arkadaşlara sabır diliyorum; kadrolaşmanın ve yolsuzlukların neredeyse yasallaştığı bir ülkede bu olanlara artık şaşırarak bakmak bile zorlaşıyor...
2010-08-21 13:02:29
değerli hocam kamuda kazanılmış hakların geri iadesi pek mümkün olmamaktadır.. bence bu saatte yapılması gereken atamaların çok kısa bir süreliğine ertelenmesidir. idda edilen varsayımların (şimdilik) somutlaştırılması halinde sınav yenilenme yada idda edilenler ıspatlanmazsa atamalar hemen yapılmalıdır.... bu kadar şaibenin altında MEB'in 31 ağustosta yapacağı atamayı ben bir öğretmen olarak doğru bulmuyorum... KPSS sürecin insanların ne kadar emek verdiğini aileleriyle birlikte ne kadar stres yaşadığını çok iyi bilen biri olarak 1/1,000,000 ihtimallede olsa bir arkadaşımızın haksız rekabetten ötürü atanamayacak olması kabul edilebilir birşey değil...

Toruk hocam eğitim alanındaki sendakalar da malesef diğer iş kollarında olduğu gibi belli siyasi partilerin temsilcileri durumundalar Eğitim-Bir-sen hükümetin, Türk-eğitim-sen başka bir siyasi partinin Eğitim-sen başka bir ideolojinin temsilciliğini yapıyor. şimdilik hükümete yakın olanlar susuyor Eğitim sen konuşuyor... gün olur devran döner hükümet değişirse bu defa belki eğitim-sen susucak diğerleri konuşucak bunların hiç birine güvenmiyorum ben o yüzden hiç bir sendikayada üye olmadım bugüne kadar.. olan benim gariban torpili olmayan vatandaşıma oluyor. Allah hepsine yardım etsin...
2010-08-21 16:09:07
arkadaşım bu haberler doğruysa gerçekten halimiz perişan,sınavın tekrar edilmesi gerekir,bu rezalet hangi sınavda olmuş acaba geçen aylarda olan lisans kpssmiydi?
2010-08-21 16:11:42
10 Temmuzdaki sınav. Aslına bakarsan bazı arkadaşlar atanacağı umuduyla iptale karşı çıkıyorlar. Eğer kopyacılar ayıklanıp puan tekrar hesaplanabiliyorsa öyle olmalı yapılamıyorsa o zaman iptal edilmeli. Ancak bunca dava ve tepkiye rağmen somut gelişmelerin olmaması açıkcası olayın üstünün kapıtılacağı izlenimini veriyor bana.
2010-08-21 16:21:30
hocam hatan var ya büyükler rüyalarında soru kitapçığını ve cevap anahtarını görmüşler :D
2010-08-21 16:24:53
polis okuluna giriş sınavında görmüşlerdi zaten :p herhalde bazıları sürekli uykuda yıl içerisideki soruları görmekle yükümlü :d
2010-08-21 16:35:53
ama bir soruyu göremiyorlar hocam ahirette sorulacak KUL HAKKI yedinmi sorusunu :D
2010-08-21 16:36:42
neler kapatılmadıki, bu olayında üstü kapatılır dediğin gibi..



ne oluyor bu ülkeye arkadaş, şu olayın üzerine gidilmesi lazım..
2010-08-21 16:38:23
Olur mu hocam Allah için, Cihad için yapıyorlar bunları kul hakkının aramızda lafı mı olur. :s