Subpage under development, new version coming soon!
Subject: Haberler
Bu fotoğraf gerçek mi?
54 yaşındaki Jeff Peckman, elinde amatör kamerasıyla çekilmiş uzaylı görüntü, ABD'de şok etkisi yarattı.
Elindeki görüntülerden bir bölümünü açıklayan Peckman, kameradaki yaratığın "125 santimetre uzunluğunda ve yeşil renkte" olduğunu ileri sürdü.
Çevresinde uzaya ve uzaylılara yönelik merakı ile tanınan Peckman, Denver kent komisyonunda "uzaylıyla temasa geçilmesi için bir grup oluşturulmasını" talep edeceğini belirtti.
[color=#CC0000 size=3 face=tahoma]Haberi ve fotoğrafı bu linki tıklayarak görebilirsiniz[/color]
54 yaşındaki Jeff Peckman, elinde amatör kamerasıyla çekilmiş uzaylı görüntü, ABD'de şok etkisi yarattı.
Elindeki görüntülerden bir bölümünü açıklayan Peckman, kameradaki yaratığın "125 santimetre uzunluğunda ve yeşil renkte" olduğunu ileri sürdü.
Çevresinde uzaya ve uzaylılara yönelik merakı ile tanınan Peckman, Denver kent komisyonunda "uzaylıyla temasa geçilmesi için bir grup oluşturulmasını" talep edeceğini belirtti.
[color=#CC0000 size=3 face=tahoma]Haberi ve fotoğrafı bu linki tıklayarak görebilirsiniz[/color]
Bu uzaylıysa bir zarar gelmez uzaylılardan. Mal mal bakıyor kameraya doğru :)
Şaka bir yana, doğruluk payı % 1 bu haberin. Böyle haberlere alışkınız sonuçta, kaale bile alınmaması lazım.
Şaka bir yana, doğruluk payı % 1 bu haberin. Böyle haberlere alışkınız sonuçta, kaale bile alınmaması lazım.
Yüzde yüzü feyk oluyor bu tür haberler kesin montajdır bir ara da fotoğrafta ki hayalet mevzusu vardı o tutmayınca şimdi uzaylı versiyonu çıktı piyasaya...
Aslantepe'de Gece Vardiyaları da Başladı!
Aslantepe'de yapımı sürmekte olan Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nde inşaat çalışmaları devam ediyor. Geceleri de devam etmekte olan çalışmalarda, temeller bitirildi, kaba inşaatın da 2009 Ocak ayı sonunda tamamlanması hedefleniyor.
Gece vardiyalarının da başladığı stat inşaatında, yetkililerin verdiği bilgiye göre, bugüne kadar toplam betonun %50'si döküldü, yine toplam demirin %50'si işlendi. 5 bin metre kazık çakıldı, 70 bin metreküp beton döküldü, 11 bin ton demir işlendi.
Yeni stadımızın 29 Ekim 2009 tarihinde açılması planlanıyor.
Aslantepe'de yapımı sürmekte olan Ali Sami Yen Spor Kompleksi'nde inşaat çalışmaları devam ediyor. Geceleri de devam etmekte olan çalışmalarda, temeller bitirildi, kaba inşaatın da 2009 Ocak ayı sonunda tamamlanması hedefleniyor.
Gece vardiyalarının da başladığı stat inşaatında, yetkililerin verdiği bilgiye göre, bugüne kadar toplam betonun %50'si döküldü, yine toplam demirin %50'si işlendi. 5 bin metre kazık çakıldı, 70 bin metreküp beton döküldü, 11 bin ton demir işlendi.
Yeni stadımızın 29 Ekim 2009 tarihinde açılması planlanıyor.
David Beckham'ın transferiyle gündeme gelen Los Angeles Galaxy'nin hafta sonu oynadığı maçta ilginç bir olay meydana geldi.
Los Angeles Galaxy'nin Real Salt Lake ile karşı karşıya geldiği maçta gol atan Arjantinli oyuncu Fabian Espindola, attığı gole sevinirken ayağını kırdı. Üstelik attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Espindola yaptığı açıklamada, başına gelen olaydan utanç duyduğunu söyledi.
Maçın 5. dakikasında gol atan eski Boca Juniorslı oyuncu sevincini orta sahada taklalar atarak gösterdi. Ancak oyuncunun sevinci kısa sürdü. Espindola, ayakları yere basınca sendelemeye başladı ve yardım ekiplerinin müdahalesi sonrası ayağını kırdığı anlaşılan oyuncuya bir kötü haber de hakemden geldi. Maçın hakemi oyuncunun attığı golün ofsayt olduğunu belirterek, golü iptal etti. Maç 2-2'lik beraberlikle sona erdi.
Altı hafta sahalardan uzak kalacağı açıklanan Arjantinli oyuncu, maç sonrası şu açıklamalarda bulundu:
"Başıma gelenlere inanamıyorum ve gerçekten çok utanç duyuyorum. Bir daha asla bir gole bu kadar sevinmeyeceğim. Daha önce binlerce kez saha içinde taklalar atmıştım, ama olacakları bilseydim asla böyle bir şey yapmazdım
ZUAHAHAHA xD
Los Angeles Galaxy'nin Real Salt Lake ile karşı karşıya geldiği maçta gol atan Arjantinli oyuncu Fabian Espindola, attığı gole sevinirken ayağını kırdı. Üstelik attığı gol ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Espindola yaptığı açıklamada, başına gelen olaydan utanç duyduğunu söyledi.
Maçın 5. dakikasında gol atan eski Boca Juniorslı oyuncu sevincini orta sahada taklalar atarak gösterdi. Ancak oyuncunun sevinci kısa sürdü. Espindola, ayakları yere basınca sendelemeye başladı ve yardım ekiplerinin müdahalesi sonrası ayağını kırdığı anlaşılan oyuncuya bir kötü haber de hakemden geldi. Maçın hakemi oyuncunun attığı golün ofsayt olduğunu belirterek, golü iptal etti. Maç 2-2'lik beraberlikle sona erdi.
Altı hafta sahalardan uzak kalacağı açıklanan Arjantinli oyuncu, maç sonrası şu açıklamalarda bulundu:
"Başıma gelenlere inanamıyorum ve gerçekten çok utanç duyuyorum. Bir daha asla bir gole bu kadar sevinmeyeceğim. Daha önce binlerce kez saha içinde taklalar atmıştım, ama olacakları bilseydim asla böyle bir şey yapmazdım
ZUAHAHAHA xD
Guiza'dan şok sözler!
İstanbul'u Arabistan gibi anlattı: ‘Kadınlar çarşaflı geziyor’
İspanyol basınına İstanbul’da yaşadıklarını anlatan Güiza “Ben buraya futbol ve para kazanmak için geldim” dedi
F.BAHÇE’NİN sezon başında transfer ettiği ve büyük ses getirdiği Dani Güiza İspanya Milli Takımı’nda bulunurken ülkesinde yayınlanan Diario de Jevez Gazetesi’ne konuştu. Sarı-lacivertli forma altında ilk maçlarında gol atamadığı için tutuk görülen İspanyol golcü, Türkiye’de yaşadıklarını anlatırken İstanbul’da en fazla dikkatini çeken konunun sokakta kadınların çarşaflı olarak dolaşmasını gösterdi. Kurtköy’de Aziz Yıldırım’ın yaptırdığı Milenyum Sitesi’nde oturan Güiza “Türkiye, mantıken, zaten İspanyol kültüründen çok farklı. İyi ya da kötü diyemem ama farklı. Dikkatimi çeken en büyük şey ise kadınların sokakta baştan aşağıya örtünerek dolaşmaları. Yani çarşafın altında ne olduğunu anlamanız için hayâl etmeniz gerekiyor. Ama ben buraya futbol oynamaya ve çok para kazanmaya geldim. Lüks içinde yaşıyorum. Türk yemeklerini de çok seviyorum” dedi.
(edited)
İstanbul'u Arabistan gibi anlattı: ‘Kadınlar çarşaflı geziyor’
İspanyol basınına İstanbul’da yaşadıklarını anlatan Güiza “Ben buraya futbol ve para kazanmak için geldim” dedi
F.BAHÇE’NİN sezon başında transfer ettiği ve büyük ses getirdiği Dani Güiza İspanya Milli Takımı’nda bulunurken ülkesinde yayınlanan Diario de Jevez Gazetesi’ne konuştu. Sarı-lacivertli forma altında ilk maçlarında gol atamadığı için tutuk görülen İspanyol golcü, Türkiye’de yaşadıklarını anlatırken İstanbul’da en fazla dikkatini çeken konunun sokakta kadınların çarşaflı olarak dolaşmasını gösterdi. Kurtköy’de Aziz Yıldırım’ın yaptırdığı Milenyum Sitesi’nde oturan Güiza “Türkiye, mantıken, zaten İspanyol kültüründen çok farklı. İyi ya da kötü diyemem ama farklı. Dikkatimi çeken en büyük şey ise kadınların sokakta baştan aşağıya örtünerek dolaşmaları. Yani çarşafın altında ne olduğunu anlamanız için hayâl etmeniz gerekiyor. Ama ben buraya futbol oynamaya ve çok para kazanmaya geldim. Lüks içinde yaşıyorum. Türk yemeklerini de çok seviyorum” dedi.
(edited)
Ama ben buraya futbol oynamaya ve çok para kazanmaya geldim. Lüks içinde yaşıyorum. .
...yoruma gerekyok direk para için geldim demiş adam :)
...yoruma gerekyok direk para için geldim demiş adam :)
1-Del Bosque
2-Güiza paraya para demiyor :)))))))
2-Güiza paraya para demiyor :)))))))
ispanyadan gelıpte az alan bır oyuncu yada hoca var mı ?
Harry Kewell gönüllü turizm elçisi
Avustralya Milli Takımı ile 2010 Dünya Kupası grup eleme maçlarına katılan Galatasaray'ın yeni transferi Harry Kewell, ülkesinde yayınlanan The Sun - Herald gazetesinde yer alan röportajda adeta Türkiye'nin gönüllü turizm elçisi gibi konuştu.
Sarı-kırmızılı kulübün resmi internet sitesinde yer alan haberde, Türkiye'ye geldiğinden beri Avustralya'da gündemin en önemli isimlerinden olan Kewell'ın röportajının, ''Türk Lokumu'' başlığı ile yayınlandığı duyuruldu.
Yazıda, Harry Kewell'ın Galatasaray'a gelerek sadece yeni bir sayfa açmadığı, adeta bir kitabı baştan yazmaya başladığı vurgulanırken, futbolcunun, ''Eğer bu bir kitapsa son beş yılı mühürlenmeli. Aslında hikaye Leeds'ten doğrudan Galatasaray'a transferime atlar gibi olmalı'' açıklamasına yer
verildi.
Kewell'ın TFF Süper Kupa'da daha oyuna girer girmez Kayserispor'a gol attığı ve sonra yaklaşık 10 bin formasının satıldığından bahseden gazete, ''Çünkü artık kramponlarını konuşturuyor'' ifadesini kullandı.
Avustralyalı yıldızın İstanbul sevgisi için, ''Türkiye'nin gönüllü turizm elçisi olursa şaşırmamak lazım'' diyen muhabir Matthew Hall, Kewell'ın şu sözlerini aktardı:
''İstanbul muhteşem bir şehir. İnsanlar ve kulübüm fantastik. İhtiyacınız olan her şey burada var. Yemekler olağanüstü. Araba kullanmak biraz çılgınca ama mücadeleyi severim.
Tek kelimeyle özetlemem gerekirse heyecan verici. İstanbul insanın gözünü açıyor. Bütün şehir heyecan verici. Buraya gelmeyi ilk düşündüğümde insanlara danıştım ve bana 'Aa, emin misin?' dediler. Şimdi İstanbul'u tanıyan tanımayan herkese buraya gelmesini söylüyorum.''
Kewell'ın transfer öyküsünü de kaleme alan Matthew Hall, Avustralyalı yıldızın Premiere Lig'den, İspanya'ya; Roma'dan Milan'a kadar sayısız talibi olduğunu ama sakatlık riski nedeniyle kendisine hep şartlı mukaveleler önerildiğini yazdı. Kewell da buna karşılık şunları söyledi:
''İlk günden beri ısrarcı olan Galatasaray benim için hep öncelikliydi. Galatasaray gibi bir kulüp bana 'Evet haydi! dedi.''
Kewell ayrıca, ''Günaydın'', ''Nasılsınız''dan başlayarak Türkçe öğrendiğini, dinin çok ciddiye alındığı farklı bir kültürle tanıştığını ve her köşede karşısına çıkan Galatasaray Fenerbahçe derbisinin de Liverpool Everton rekabetinden bile büyük olduğunu anlattı.
Kewell röportajında sözlerini şöyle tamamladı:
''Arkadaşlarım bana bu derbinin tarifsiz olduğunu anlattı. Anlamam için oynamam gerektiğini söylediler. Tabii ki oynamak isterim ama aslına bakarsanız sadece derbide değil tüm maçlarda oynamak istiyorum.
Futbol oynamak ve keyif almak istiyorum. Oynadıkça da kendimi daha iyi hissediyorum.
'25 gol atarım, onu yaparım, bunu yaparım; dememi istediğinizi biliyorum. Ama bunlar eskimiş klişeler ve ben bunun yerine sıkıcı gelen bir şey söyleyeceğim: Futbol oynamaktan tekrar keyif alıyorum.''
Röportajda, Kewell'ın milli takımdan arkadaşı Lucas Neill;in görüşüne de yer verildi. ''Onun için çok mutluyum'' diyen Neill, ''Onun ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu biliyoruz. Ama bunu bize değilse de bazılarına hatırlatması gerek. Çok talihsiz zamanlar geçirdi ama iddiaya girerim bu sezon patlayacak'' şeklinde konuştu.
Avustralya Milli Takımı ile 2010 Dünya Kupası grup eleme maçlarına katılan Galatasaray'ın yeni transferi Harry Kewell, ülkesinde yayınlanan The Sun - Herald gazetesinde yer alan röportajda adeta Türkiye'nin gönüllü turizm elçisi gibi konuştu.
Sarı-kırmızılı kulübün resmi internet sitesinde yer alan haberde, Türkiye'ye geldiğinden beri Avustralya'da gündemin en önemli isimlerinden olan Kewell'ın röportajının, ''Türk Lokumu'' başlığı ile yayınlandığı duyuruldu.
Yazıda, Harry Kewell'ın Galatasaray'a gelerek sadece yeni bir sayfa açmadığı, adeta bir kitabı baştan yazmaya başladığı vurgulanırken, futbolcunun, ''Eğer bu bir kitapsa son beş yılı mühürlenmeli. Aslında hikaye Leeds'ten doğrudan Galatasaray'a transferime atlar gibi olmalı'' açıklamasına yer
verildi.
Kewell'ın TFF Süper Kupa'da daha oyuna girer girmez Kayserispor'a gol attığı ve sonra yaklaşık 10 bin formasının satıldığından bahseden gazete, ''Çünkü artık kramponlarını konuşturuyor'' ifadesini kullandı.
Avustralyalı yıldızın İstanbul sevgisi için, ''Türkiye'nin gönüllü turizm elçisi olursa şaşırmamak lazım'' diyen muhabir Matthew Hall, Kewell'ın şu sözlerini aktardı:
''İstanbul muhteşem bir şehir. İnsanlar ve kulübüm fantastik. İhtiyacınız olan her şey burada var. Yemekler olağanüstü. Araba kullanmak biraz çılgınca ama mücadeleyi severim.
Tek kelimeyle özetlemem gerekirse heyecan verici. İstanbul insanın gözünü açıyor. Bütün şehir heyecan verici. Buraya gelmeyi ilk düşündüğümde insanlara danıştım ve bana 'Aa, emin misin?' dediler. Şimdi İstanbul'u tanıyan tanımayan herkese buraya gelmesini söylüyorum.''
Kewell'ın transfer öyküsünü de kaleme alan Matthew Hall, Avustralyalı yıldızın Premiere Lig'den, İspanya'ya; Roma'dan Milan'a kadar sayısız talibi olduğunu ama sakatlık riski nedeniyle kendisine hep şartlı mukaveleler önerildiğini yazdı. Kewell da buna karşılık şunları söyledi:
''İlk günden beri ısrarcı olan Galatasaray benim için hep öncelikliydi. Galatasaray gibi bir kulüp bana 'Evet haydi! dedi.''
Kewell ayrıca, ''Günaydın'', ''Nasılsınız''dan başlayarak Türkçe öğrendiğini, dinin çok ciddiye alındığı farklı bir kültürle tanıştığını ve her köşede karşısına çıkan Galatasaray Fenerbahçe derbisinin de Liverpool Everton rekabetinden bile büyük olduğunu anlattı.
Kewell röportajında sözlerini şöyle tamamladı:
''Arkadaşlarım bana bu derbinin tarifsiz olduğunu anlattı. Anlamam için oynamam gerektiğini söylediler. Tabii ki oynamak isterim ama aslına bakarsanız sadece derbide değil tüm maçlarda oynamak istiyorum.
Futbol oynamak ve keyif almak istiyorum. Oynadıkça da kendimi daha iyi hissediyorum.
'25 gol atarım, onu yaparım, bunu yaparım; dememi istediğinizi biliyorum. Ama bunlar eskimiş klişeler ve ben bunun yerine sıkıcı gelen bir şey söyleyeceğim: Futbol oynamaktan tekrar keyif alıyorum.''
Röportajda, Kewell'ın milli takımdan arkadaşı Lucas Neill;in görüşüne de yer verildi. ''Onun için çok mutluyum'' diyen Neill, ''Onun ne kadar iyi bir futbolcu olduğunu biliyoruz. Ama bunu bize değilse de bazılarına hatırlatması gerek. Çok talihsiz zamanlar geçirdi ama iddiaya girerim bu sezon patlayacak'' şeklinde konuştu.
Terim Tanburacı'ya küfür etti iddiası!
Hürriyet yazarı Yalçın Doğan bugünkü köşesinde çok ilginç yazı kaleme aldı... Doğan'ın iddiasına göre Belçika maçından önce Fatih Terim, SKYTÜRK'te kendisini eleştiren Sporx.com yazarı Osman Tanburacı'yı cep telefonundan arayarak ağır cümleler kurdu ve hatta küfürler etti...
İşte Yalçın Doğan'ın çok konuşulacak yazısı;
Küfürbaz Terim şangır şungur
Spor yazarı ve yorumcusu Osman Tamburacı'nın yüzü bembeyaz oluyor. "Sen ne biçim konuşuyorsun" diyerek, yerinden fırlıyor, sinirden eli ayağı bir anda buz kesiyor.
9 Eylül, önceki gün. Saat 17.54. Levent Spor Yazarları Derneği. Bir grup arkadaş sohbet ediyor. Aralarında Osman Tamburacı da var. Tamburacı derneğe gelmeden önce Sky TV'de Türkiye-Belçika milli maçına ilişkin görüşlerini anlatıyor.
Dernekte arkadaş grubu sağdan soldan söz ederken, koyu sohbet sırasında Osman Tamburacı'nın cep telefonu çalıyor.
TELEFONDA KÜFÜR
Tamburacı telefon açıyor, arayan Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim.
Konuşmaya başladığı anda sinirleri gerilen Tamburacı, telefon konuşmasını bir arkadaşına dinletmeye başlıyor.
Terim:
"Yahu Osman, biraz önce Sky TV'de konuşmuşsun, bana söylediler. Ben ne demişim? Gündem değiştiriyormuşum, öyle demişsin. Ulan bu ne biçim konuşma?"
Tamburacı bu üslup karşısında şaşırıyor, nezaket içinde:
"Hocam, beni hep böyle zamanlarda arıyorsun, bir kere de, nasılsın, diye arasana."
Terim'de fren tutmuyor:
"Ulan ben senin bıyığını s...."
Tamburacı yerinde fırlıyor, "Sen ne biçim konuşuyorsun" derken, sinirden zangır zangır titriyor. Milli Takım Teknik Direktörü kendini kaybediyor:
"Ulan ben senin, ananı, avradını s....".
Tamburacı, "Doğru konuş, konuşmasını öğren" diye bağırırken, Fatih Terim galiz küfürlerini sıralamayı sürdürüyor.
Huzurunuzda Milli Takım Teknik Direktörü.
GENERAL PATTON
Bu duruma en az yedi-sekiz kişi tanık. Biri de, zaten dinliyor.
Telefon kapanıyor. Osman Tamburacı derhal avukatını arıyor. Fatih Terim'i mahkemeye vermeye hazırlanıyor. Telefon kayıtlarıyla birlikte.
Bu küfür yağmuru ve ardından mahkeme, iki özel kişi arasındaki konuşma ve devamı değil. Olması mümkün değil. Çünkü, ağız dolusu küfür eden milli takımdan sorumlu teknik direktör.
Milli takımı çalıştıran bir teknik direktör, herhangi bir eleştiri karşısında kendini bu kadar kaybediyorsa, terbiye sınırlarını çoktan aşmışsa, o kişi, hangi başarıyı elde ederse etsin, artık milli takımın başında kalamaz.
Çok örnek var. Daha geçen yıl kendi yönettiği takımda futbolculara küfür eden bir teknik direktöre, bir Ankara takımı yol veriyor.
Tarihte ünlü bir örnek var. İkinci Dünya Savaşı'nın en başarılı komutanlarından General Patton. Sinirli, yerinde duramayan, ağzından ne çıkacağı belli olmayan bir general. Bir askere kızıyor, küfürle karışık, onu tokatlıyor. General Patton'ın kariyeri sona eriyor.
MESLEĞE HAKARET
Şimdi merak ediyorum.
Spor basını ve basın kuruluşları bu olay karşısında nasıl tavır alacak? Olayı görmezden gelip unutacak mı, yoksa mesleğe hakaret kabul ederek, Terim'in yakasını bırakmayacak mı?
Ya Futbol Federasyonu?
Bir sinir anıdır, diyerek geçiştirecek mi, yoksa ahlakın spordaki vazgeçilmez kuralını işletip, Terim'e teşekkür edecek mi?
O DA ÖFKELİ
Terim'e bakıyorum, üslup, tavır, çalım, o birisine çok benziyor. Başbakanı'ndan aldığı ilhamla, eleştiriye öfkeyle karşılık veriyor, gazetecilere ders vermeye pek hevesli.
Daha önceki gün, gazetecilere yine "Çarşamba-cumartesi arası nasıl davranacağınızı hálá öğrenemediniz" diye fırça atıyor. Yazık ki, onlar da, cevap veremiyor. Terim meydanı boş buluyor. Oysa, haddini öğrenmesi gerek.
Bu yazı dün öğleden sonra yazılıyor, Belçika maçından önce. Belçika'yı istersen 10-0 yen, istersen dünya kupasına katıl, ne fark eder?
Aristo'nun Büyük İskender'e sözü bu durumlarda geçerli: Zafer veya hiç.
11.09.2008
Kaynak : Sporx.com
Hürriyet yazarı Yalçın Doğan bugünkü köşesinde çok ilginç yazı kaleme aldı... Doğan'ın iddiasına göre Belçika maçından önce Fatih Terim, SKYTÜRK'te kendisini eleştiren Sporx.com yazarı Osman Tanburacı'yı cep telefonundan arayarak ağır cümleler kurdu ve hatta küfürler etti...
İşte Yalçın Doğan'ın çok konuşulacak yazısı;
Küfürbaz Terim şangır şungur
Spor yazarı ve yorumcusu Osman Tamburacı'nın yüzü bembeyaz oluyor. "Sen ne biçim konuşuyorsun" diyerek, yerinden fırlıyor, sinirden eli ayağı bir anda buz kesiyor.
9 Eylül, önceki gün. Saat 17.54. Levent Spor Yazarları Derneği. Bir grup arkadaş sohbet ediyor. Aralarında Osman Tamburacı da var. Tamburacı derneğe gelmeden önce Sky TV'de Türkiye-Belçika milli maçına ilişkin görüşlerini anlatıyor.
Dernekte arkadaş grubu sağdan soldan söz ederken, koyu sohbet sırasında Osman Tamburacı'nın cep telefonu çalıyor.
TELEFONDA KÜFÜR
Tamburacı telefon açıyor, arayan Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim.
Konuşmaya başladığı anda sinirleri gerilen Tamburacı, telefon konuşmasını bir arkadaşına dinletmeye başlıyor.
Terim:
"Yahu Osman, biraz önce Sky TV'de konuşmuşsun, bana söylediler. Ben ne demişim? Gündem değiştiriyormuşum, öyle demişsin. Ulan bu ne biçim konuşma?"
Tamburacı bu üslup karşısında şaşırıyor, nezaket içinde:
"Hocam, beni hep böyle zamanlarda arıyorsun, bir kere de, nasılsın, diye arasana."
Terim'de fren tutmuyor:
"Ulan ben senin bıyığını s...."
Tamburacı yerinde fırlıyor, "Sen ne biçim konuşuyorsun" derken, sinirden zangır zangır titriyor. Milli Takım Teknik Direktörü kendini kaybediyor:
"Ulan ben senin, ananı, avradını s....".
Tamburacı, "Doğru konuş, konuşmasını öğren" diye bağırırken, Fatih Terim galiz küfürlerini sıralamayı sürdürüyor.
Huzurunuzda Milli Takım Teknik Direktörü.
GENERAL PATTON
Bu duruma en az yedi-sekiz kişi tanık. Biri de, zaten dinliyor.
Telefon kapanıyor. Osman Tamburacı derhal avukatını arıyor. Fatih Terim'i mahkemeye vermeye hazırlanıyor. Telefon kayıtlarıyla birlikte.
Bu küfür yağmuru ve ardından mahkeme, iki özel kişi arasındaki konuşma ve devamı değil. Olması mümkün değil. Çünkü, ağız dolusu küfür eden milli takımdan sorumlu teknik direktör.
Milli takımı çalıştıran bir teknik direktör, herhangi bir eleştiri karşısında kendini bu kadar kaybediyorsa, terbiye sınırlarını çoktan aşmışsa, o kişi, hangi başarıyı elde ederse etsin, artık milli takımın başında kalamaz.
Çok örnek var. Daha geçen yıl kendi yönettiği takımda futbolculara küfür eden bir teknik direktöre, bir Ankara takımı yol veriyor.
Tarihte ünlü bir örnek var. İkinci Dünya Savaşı'nın en başarılı komutanlarından General Patton. Sinirli, yerinde duramayan, ağzından ne çıkacağı belli olmayan bir general. Bir askere kızıyor, küfürle karışık, onu tokatlıyor. General Patton'ın kariyeri sona eriyor.
MESLEĞE HAKARET
Şimdi merak ediyorum.
Spor basını ve basın kuruluşları bu olay karşısında nasıl tavır alacak? Olayı görmezden gelip unutacak mı, yoksa mesleğe hakaret kabul ederek, Terim'in yakasını bırakmayacak mı?
Ya Futbol Federasyonu?
Bir sinir anıdır, diyerek geçiştirecek mi, yoksa ahlakın spordaki vazgeçilmez kuralını işletip, Terim'e teşekkür edecek mi?
O DA ÖFKELİ
Terim'e bakıyorum, üslup, tavır, çalım, o birisine çok benziyor. Başbakanı'ndan aldığı ilhamla, eleştiriye öfkeyle karşılık veriyor, gazetecilere ders vermeye pek hevesli.
Daha önceki gün, gazetecilere yine "Çarşamba-cumartesi arası nasıl davranacağınızı hálá öğrenemediniz" diye fırça atıyor. Yazık ki, onlar da, cevap veremiyor. Terim meydanı boş buluyor. Oysa, haddini öğrenmesi gerek.
Bu yazı dün öğleden sonra yazılıyor, Belçika maçından önce. Belçika'yı istersen 10-0 yen, istersen dünya kupasına katıl, ne fark eder?
Aristo'nun Büyük İskender'e sözü bu durumlarda geçerli: Zafer veya hiç.
11.09.2008
Kaynak : Sporx.com
Fatih Terim'in de garip fantazileri varmış ne o bıyık falan =P
bi guizanın türkiye hakkında yorumuna bak bi de kewell ın
her insan farklı gözle bakıyor, görmek istedikleri ve gördükleri de ona göre değişiyor tabi.
guiza farklı yerle, kewell farklı yerlere gidiyordur belki :S (gezme manasında :))
guiza farklı yerle, kewell farklı yerlere gidiyordur belki :S (gezme manasında :))
Bu arada da son rezaletten sonra Türkiye Futbol Federasyonu da Fatih Terim ve Emre Belezoğlu ile ilişkilerini kesmezse yazık bu memlekete. Kendini bilmezler el üstünde tutulunca böyle şeyler gelir başımıza...
Zeki, çevik, ahlaklı artık bir anlam ifade etmiyorsa yazık demekten başka bir şey akla gelmiyor :S
Zeki, çevik, ahlaklı artık bir anlam ifade etmiyorsa yazık demekten başka bir şey akla gelmiyor :S