Subpage under development, new version coming soon!
Subject: Haberler
"İktidara gelirsek idam gelecek"
Osman Pamukoğlu, dokunulmazlıkları kaldıracağını söyledi.
27.09.2008 01:29
Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, partisinin iktidara gelmesi durumunda yoksulluk ve cehalete karşı seferberlik ilan edeceğini, dokunulmazlıkları kaldıracağını söyledi.
Osman Pamukoğlu, partisinin İzmir il başkanlığının açılışını yaptı. Türkiye'deki ilk il örgütünü İzmir'de kurduklarını belirten Pamukoğlu, Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Burdur, Bursa, Denizli, Düzce, Eskişehir, İstanbul, Kocaeli, Manisa, Sivas, Yalova ve Zonguldak il başkanlarının da yetki belgelerini aldığını, buralarda da il örgütlerini oluşturmaya başladığını ifade etti.
Henüz 3 haftalık bir parti olduklarını, ancak genel merkezi 32 bin kişinin arayarak partiden hizmet almak istediğini söylediklerini belirten Pamukoğlu, şunları kaydetti:
''İlk il örgütünü İzmir'de kurma nedenimiz, Batı'nın pinokyosunun İzmir sahillerine çıkıp Ankara'nın önlerine gelmesi ve yine İzmir sahillerinde tahta parçalarına ayrılarak denize dökülmesidir. Türkiye'deki siyasi partiler denenerek yıprandı. Bu nedenle ülke sorunlarını hızla çözebilecek yeni bir parti ve kadro gerekli.''
Pamukoğlu, meselelere kesin çözümün, Atatürk'ün milliyetçi, devrimci, etkin güce sahip gençleri ile idealist yurttaşlar sayesinde sağlanacağına işaret ederek, şöyle devam etti:
''Bugün yoktan var edilen bir ülke vardan yok ediliyor. Bu da halkı huzursuzluğa sevk ederek öz güven kaybına neden oluyor. Dağlarında eşkıyanın, şehirlerinde çetelerin hüküm sürdüğü, güvenliği kalmamış bir memlekette yaşamak, halkımızın layık olduğu bir durum olamaz. Partimiz iktidar olduğunda ilk iş olarak yoksulluk ve cehalete karşı seferberlik ilan edecek, bütün dokunulmazlıkları, hırsızlık ve yolsuzluklarda zaman aşımını kaldıracaktır. İdamı geri getirecektir.''
Osman Pamukoğlu, konuşmasının ardından İzmir İl Başkanı Süleyman Aşkın'a parti rozeti taktı.
Osman Paşa'yı tanımayan çok fazla kişi var ki, işi çok zor.. populerlerlik de çok önemli oldu bu işlere..
Osman Pamukoğlu, dokunulmazlıkları kaldıracağını söyledi.
27.09.2008 01:29
Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, partisinin iktidara gelmesi durumunda yoksulluk ve cehalete karşı seferberlik ilan edeceğini, dokunulmazlıkları kaldıracağını söyledi.
Osman Pamukoğlu, partisinin İzmir il başkanlığının açılışını yaptı. Türkiye'deki ilk il örgütünü İzmir'de kurduklarını belirten Pamukoğlu, Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Burdur, Bursa, Denizli, Düzce, Eskişehir, İstanbul, Kocaeli, Manisa, Sivas, Yalova ve Zonguldak il başkanlarının da yetki belgelerini aldığını, buralarda da il örgütlerini oluşturmaya başladığını ifade etti.
Henüz 3 haftalık bir parti olduklarını, ancak genel merkezi 32 bin kişinin arayarak partiden hizmet almak istediğini söylediklerini belirten Pamukoğlu, şunları kaydetti:
''İlk il örgütünü İzmir'de kurma nedenimiz, Batı'nın pinokyosunun İzmir sahillerine çıkıp Ankara'nın önlerine gelmesi ve yine İzmir sahillerinde tahta parçalarına ayrılarak denize dökülmesidir. Türkiye'deki siyasi partiler denenerek yıprandı. Bu nedenle ülke sorunlarını hızla çözebilecek yeni bir parti ve kadro gerekli.''
Pamukoğlu, meselelere kesin çözümün, Atatürk'ün milliyetçi, devrimci, etkin güce sahip gençleri ile idealist yurttaşlar sayesinde sağlanacağına işaret ederek, şöyle devam etti:
''Bugün yoktan var edilen bir ülke vardan yok ediliyor. Bu da halkı huzursuzluğa sevk ederek öz güven kaybına neden oluyor. Dağlarında eşkıyanın, şehirlerinde çetelerin hüküm sürdüğü, güvenliği kalmamış bir memlekette yaşamak, halkımızın layık olduğu bir durum olamaz. Partimiz iktidar olduğunda ilk iş olarak yoksulluk ve cehalete karşı seferberlik ilan edecek, bütün dokunulmazlıkları, hırsızlık ve yolsuzluklarda zaman aşımını kaldıracaktır. İdamı geri getirecektir.''
Osman Pamukoğlu, konuşmasının ardından İzmir İl Başkanı Süleyman Aşkın'a parti rozeti taktı.
Osman Paşa'yı tanımayan çok fazla kişi var ki, işi çok zor.. populerlerlik de çok önemli oldu bu işlere..
"Deniz Feneri'ni de unutmayın"
Tuncay Özkan ve beraberindeki 7 zanlı bugün sağlık kontrolünden geçirildi.
Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınan 8 zanlı bugün Organize Suçlar Şubesi Müdürlüğü'nden çıkarılarak Küçükçekmece'de sağlık kontrolünden geçirildi.
Sağlık kontrolünden dönen zanlılar arasında bulunan Tuncay Özkan emniyete dönüşü sırasında "Deniz Feneri'ni de unutmayın" dedi.
(edited)
Tuncay Özkan ve beraberindeki 7 zanlı bugün sağlık kontrolünden geçirildi.
Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınan 8 zanlı bugün Organize Suçlar Şubesi Müdürlüğü'nden çıkarılarak Küçükçekmece'de sağlık kontrolünden geçirildi.
Sağlık kontrolünden dönen zanlılar arasında bulunan Tuncay Özkan emniyete dönüşü sırasında "Deniz Feneri'ni de unutmayın" dedi.
(edited)
Metris Cezaevine gönderildiler
Tutuklanan 6 kişinin nakilleri daha sonra yapılacak
27.09.2008 09:39
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 6 kişi, Metris Cezaevi'ne gönderildi.
Nöbetçi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tutuklama kararının ardından, gazeteci Tuncay Özkan, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Üyesi emekli Hakim Albay Tanju Güvendiren, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in eski avukatı ve Aydınlık dergisi yazarı Emcet Olcaytu ve tıp doktoru Hüseyin Nazlıkul, geniş güvenlik önlemleri altında adliyenin üst kapısından çıkarılarak, Metris Cezaevi'ne götürüldü. Bu kişilerin daha sonra nakillerinin yapılacağı öğrenildi.
Vayy bea herkes birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya atınca neler çıkıyor.. Ne hale gelmiş ülke..
Tutuklanan 6 kişinin nakilleri daha sonra yapılacak
27.09.2008 09:39
''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Tuncay Özkan'ın da aralarında bulunduğu 6 kişi, Metris Cezaevi'ne gönderildi.
Nöbetçi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin tutuklama kararının ardından, gazeteci Tuncay Özkan, eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu Üyesi emekli Hakim Albay Tanju Güvendiren, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in eski avukatı ve Aydınlık dergisi yazarı Emcet Olcaytu ve tıp doktoru Hüseyin Nazlıkul, geniş güvenlik önlemleri altında adliyenin üst kapısından çıkarılarak, Metris Cezaevi'ne götürüldü. Bu kişilerin daha sonra nakillerinin yapılacağı öğrenildi.
Vayy bea herkes birbirinin kirli çamaşırlarını ortaya atınca neler çıkıyor.. Ne hale gelmiş ülke..
Her yaşa uygun gelin bulunur
27 Eylül 2008 Cumartesi 10:50
Böyle çete görülmedi. Kimisi gelin kimisi anne kimisi de amca oldu. Şebekenin kurbanları ise köylerdeki bekar erkekler.
İddiaya göre çete, özellikle köylerdeki bekâr erkekleri ağına düşürdü, ‘her yaşta gelin buluruz’ deyip 7-15’er bin YTL para topladı.
Manisa Emniyeti art arda gelen ‘evlenme vaadiyle dolandırıcılık’ ihbarları üzerine çalışma başlattı. 4 aylık teknik takibin ardından başta Manisa olmak üzere, İzmir, Uşak, Kırşehir, Aydın, Kütahya ve Rize’de operasyonlar düzenlendi. Şebeke lideri Ali A. (66), yardımcısı ve oğlu Süllü A. (41), gelini Özlem A. (32) ile aralarında kadınların da bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.
TEZGAH NASIL İŞLEDİ
Çetenin vurgun yöntemi şöyleydi: Şebeke elemanları aralarında gelin adayı, kız anne ve, babası, amca, teyzeler gibi rolleri paylaşıp seçilen kurbanın evine gidiyordu. Gelinin sözde amcası “Benim bu kıza çok emeğim geçti. O nedenle bana borcu var” diyerek, oğlan evinden para sızdırıyor, sözde anne ve baba da başlık parası alıyordu. Çete üyeleri vurgunun ardından kayıplara karışıyordu.
5 BİN YTL BAŞLIK VERDİK
Çetenİn mağdurlarından Özcan Çiftçioğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: 27 yaşıma kadar evlenecek kimseyi bulamadım. Çete üyesi Döndü Y. ile tanıştım. Beni, 24 yaşında çok güzel bir kızla tanıştırdı. Kendisine 5-6 bin YTL tutarında bilezik aldım, 5 bin YTL başlık parası verdik. Sonra dolandırıldığımızı anladık.
27 Eylül 2008 Cumartesi 10:50
Böyle çete görülmedi. Kimisi gelin kimisi anne kimisi de amca oldu. Şebekenin kurbanları ise köylerdeki bekar erkekler.
İddiaya göre çete, özellikle köylerdeki bekâr erkekleri ağına düşürdü, ‘her yaşta gelin buluruz’ deyip 7-15’er bin YTL para topladı.
Manisa Emniyeti art arda gelen ‘evlenme vaadiyle dolandırıcılık’ ihbarları üzerine çalışma başlattı. 4 aylık teknik takibin ardından başta Manisa olmak üzere, İzmir, Uşak, Kırşehir, Aydın, Kütahya ve Rize’de operasyonlar düzenlendi. Şebeke lideri Ali A. (66), yardımcısı ve oğlu Süllü A. (41), gelini Özlem A. (32) ile aralarında kadınların da bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı.
TEZGAH NASIL İŞLEDİ
Çetenin vurgun yöntemi şöyleydi: Şebeke elemanları aralarında gelin adayı, kız anne ve, babası, amca, teyzeler gibi rolleri paylaşıp seçilen kurbanın evine gidiyordu. Gelinin sözde amcası “Benim bu kıza çok emeğim geçti. O nedenle bana borcu var” diyerek, oğlan evinden para sızdırıyor, sözde anne ve baba da başlık parası alıyordu. Çete üyeleri vurgunun ardından kayıplara karışıyordu.
5 BİN YTL BAŞLIK VERDİK
Çetenİn mağdurlarından Özcan Çiftçioğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: 27 yaşıma kadar evlenecek kimseyi bulamadım. Çete üyesi Döndü Y. ile tanıştım. Beni, 24 yaşında çok güzel bir kızla tanıştırdı. Kendisine 5-6 bin YTL tutarında bilezik aldım, 5 bin YTL başlık parası verdik. Sonra dolandırıldığımızı anladık.
Arkadaşlar Türkçe'nin yazılışını öğrenmeye çalışıyorum da :) Aşağıdaki habere aklım takıldı. Bir de bilen birisine sorayım dedim :)
Trabzonspor Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, Katar kulübü Al Sadd ile üç gündür yoğun bir temas halinde olduklarını belirterek, "Karşılıklı blöfler yapıldı ancak sonunda anlaşma sağlandı. Onlar Yattara'yı, Yattara'da oraya gitmeyi çok istedi. Bizde bu aşamadan sonra Yattara'nın takımda kalmasının bize bir katkısının olacağını düşünmediğimiz için bu tranfsere izin verdik" dedi.
Koyu işaretli yerlerde "de" ekleri ayrı yazılmayacak mı? Yani "Yattara da" ve "Biz de" şeklinde olmayacak mı o kısımlar?
Trabzonspor Asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu, Katar kulübü Al Sadd ile üç gündür yoğun bir temas halinde olduklarını belirterek, "Karşılıklı blöfler yapıldı ancak sonunda anlaşma sağlandı. Onlar Yattara'yı, Yattara'da oraya gitmeyi çok istedi. Bizde bu aşamadan sonra Yattara'nın takımda kalmasının bize bir katkısının olacağını düşünmediğimiz için bu tranfsere izin verdik" dedi.
Koyu işaretli yerlerde "de" ekleri ayrı yazılmayacak mı? Yani "Yattara da" ve "Biz de" şeklinde olmayacak mı o kısımlar?
Evet bu cümlelerdeki "de" ekleri ayrı yazılmalı bağlaç olduğu için. Hocamız bağlama edatı diye adlandırıyor o ayrı :)
Galatasaray amigosu Alpaslan Dikmen, Bursa yolunda geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Dikmen, taraftar grubu ultrAslan'ın Genel Koordinatörlüğü görevini de yürütüyordu.
Alpaslan Dikmen'in oğlunun ise komada olduğu belirtildi.
Galatasaray Kulübü, resmi internet sitesinin açılış sayfasında Alpaslan Dikmen için hazırladığı bir taziye fotoğrafı koydu ve şu açıklamayı yaptı:
"Başımız Sağolsun: Alpaslan Dikmen'i Kaybettik
Galatasaray tribünlerinin en sevilen isimlerinden, Galatasaray tribün grubu ultrAslan'ın Genel Koordinatörü sevgili dostumuz ve arkadaşımız Alpaslan Dikmen'in, biraz önce Bursa yolunda geçirdiği bir trafik kazasında kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz.
Üzüntümüz sonsuzdur.
Alpaslan Dikmen anılarımızda ve tribünlerimizde sonsuza kadar yaşayacaktır.
Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine tüm Galatasaraylılara sabır diliyoruz.
Tüm Galatasaraylıların başı sağolsun.
Galatasaray Spor Kulübü"
Alpaslan Dikmen'in oğlunun ise komada olduğu belirtildi.
Galatasaray Kulübü, resmi internet sitesinin açılış sayfasında Alpaslan Dikmen için hazırladığı bir taziye fotoğrafı koydu ve şu açıklamayı yaptı:
"Başımız Sağolsun: Alpaslan Dikmen'i Kaybettik
Galatasaray tribünlerinin en sevilen isimlerinden, Galatasaray tribün grubu ultrAslan'ın Genel Koordinatörü sevgili dostumuz ve arkadaşımız Alpaslan Dikmen'in, biraz önce Bursa yolunda geçirdiği bir trafik kazasında kaybettiğimizi öğrenmiş bulunuyoruz.
Üzüntümüz sonsuzdur.
Alpaslan Dikmen anılarımızda ve tribünlerimizde sonsuza kadar yaşayacaktır.
Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine tüm Galatasaraylılara sabır diliyoruz.
Tüm Galatasaraylıların başı sağolsun.
Galatasaray Spor Kulübü"
İbrahim Karagül
Bu cümleleri dikkate alın!
Konumuz ABD'de sıkıyönetim ve toplama kampları! Nasıl mı? 24 Mart 2006'da “ABD'de neden toplama kampı hazırlanıyor” başlıklı bir yazı yazdım. Bazıları, “tanrılarına hakaret etmişim gibi” öfke ile saldırıya geçti. O yazı ile bugün aktaracağım gelişme arasındaki bağlantıya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Şu ifadeleri kullandım:
“FEMA (Federal Acil Yönetim Ajansı) yeniden yapılanıyor. Hem de nükleer saldırı, isyan ve iç savaşa göre. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim yasaları yeniden belirleniyor. Bankacılık işlemlerinden vatandaşlık yasalarına kadar ABD olağanüstü şartlar için hazırlık yapıyor. ABD çapında 800 toplama kampı/cezaevi hazırlandı. Hepsi mahkum kabul etmeye hazır ama şu an hepsi boş. FEMA tarafından yönetilecek bu kampların bir çoğu binlerce insanı barındıracak nitelikte.” Ve şu soruları sordum: “ABD neye hazırlanıyor? Dünya nereye gidiyor? İyimserliğimizi koruyalım ama gerçekleri de görelim…”
Aynı iddiayı 29 Mayıs 2008'de tekrarladım. “Aç insanlar için toplama kampları mı yapılacak” başlıklı yazıdaki ifadelerden bazıları şöyleydi: “ABD ve İngiltere'nin askeri müdahalelerinin büyük bir krizin kapılarını açtığını, bunu Asya ekonomilerini vuracağını, iç ve dış tehditler nedeniyle Transatlantik Eksen'in çökeceğini, doların sığınak olmaktan çıktığını, altına (ve kaynaklara) yönelişin başladığını, ABD'deki ideolojik kadronun bu çöküşü durduramayacağını, tehdidin giderek büyüyeceğini…”
“Avrupa Birliği'nin “akil adamları” 20 Nisan'da çok önemli bir bildiri yayınladı. Bu bir anlamda bütün dünyaya yönelik bir acil çağrıydı, uyarıydı. Dünyanın görülmemiş bir felakete sürüklenebileceğine yönelik dikkat çekme çabasıydı. Bildiride, “Hiçbir kurala bağlı olmayan bankacılık sektörü son yirmi yılda büyümekten başka bir şey yapmadı. Dünyanın en büyük üç derecelendirme kuruluşu, saçma sapan menkul kıymetlere görece olarak risksiz notu verdi. Bir yatırım bankası spekülasyon yaparak milyarlarca dolar kazandı. Her şey satılık olduğunda toplumsal birlik ufalanırken sistem çöküyor” denildi.
Bu bir spekülasyon değil. Karamsarlık yaymak da değil. Krize ve yolsuzluğa batan finans sistemi, yıllardır dünya ekonomisini rehin aldı, şimdi nihai noktaya dayandı ve çöküş başladı. Ancak para patronları, finans sistemi şimdi çöküşü engellemek, kayıpları telafi etmek, küresel saltanatını sürdürmek için acımasız ve gayri insani yöntemlere başvuruyor.
Kriz, ABD krizi olmaktan çıktı. Finans sistemi yeni bir düzen inşa etmek için insanlığın bütün birikimlerini adeta emiyor. Böyle devam ederse, iki yıl içinde bütün tehdit değerlendirmeleri değişecek. Dinsel, ırksal, kültürel farklılıkların değil, aç insanların tehdit olarak görüldüğü, askeri güvenlik projelerinin bu yeni tehdide göre şekillendiği, kitlelerin hızla sistem dışına itilip kontrol edilmeye çalışılacağı bir dünya şekillenecek. Aç insanlar toplumsal yasa dinlemez. Aç insanlar devlet/düzen dinlemez. Aç insanlar silahla/güçle kontrol edilemez…”
Bunlar önceki yazılardan hatırlatma. Şimdi bugüne gelelim: Amerikan tarihinde ilk kez ordu, iç güvenlik için konuşlandırılmaya başlandı. 11 Eylül dönemlerinde planlaması yapılan askeri birimler şimdi 24 saat ülke içinde kontrol için görevlendiriliyor. Bu uygulama 1 Ekim'den itibaren başlıyor. Ülke içinde konuşlandırılacak ilk askeri birim, ABD Kuzey Komutanlığı'na (NorthCom) bağlı.
Bu birlik neye karşı savaşacak? Nükleer saldırı, iç savaş ve toplumsal kaosa karşı. Kitleleri kontrol altına alacak. Çatışma sonrası için gerekli sorumlulukları yerine getirecek. Aylardır bunun tatbikatı yapılıyor.
İşin tuhafı bu görevi alacak birlik ABD'nin en kanlı askeri birimleri arasında. Irak'ta görev yapan askerlerden oluşuyor. 1 Ekim'de yeni görevine başlayacak birlik üç kez Irak'a gönderilmiş. Başka da böyle bir görevlendirme söz konusu değil. Bu çok olağandışı bir durum. Tıpkı toplama kampları gibi.
2004 yılıydı. Ne dedik? Küresel kriz ABD'yi tahminlerin ötesine vuracak. Belki de çöküşü başlatacak. Ardından bu köşede değişik tarihlerde ve sayıda yazılan yazıların hepsinde; bunun sadece ekonomik kriz olmadığını, siyasi kriz olduğunu, ABD içinde büyük toplumsal sorunlara yol açacağını, olağanüstü yasaların bugünlere hazırlık için değiştirildiğini hep tekrar ettik.
Alman Maliye Bakanı: “ABD finansal açıdan süper güç özelliğini kaybetti. Dünya eskisi gibi olmayacak” demiş. Bu sözlerin dört yıl önce söylenmesi gerekiyordu. Bu sözlerin o tarihlerde burada sıkça söylendi.
Doğru; ABD sadece mali açıdan değil siyasi ve toplumsal açıdan da ağır bir bunalıma sürükleniyor. Olağanüstü yasalar ve uygulamalar hep bugüne hazırlık için. Ordu ilk kez içeride kullanılacağı gibi, “toplama kampları”nın da gerçek olma ihtimali çok yüksek. Aynı askeri birimlerin, Kasım seçimlerini de yöneteceğini, Cumhuriyetçilerin elini güçlendireceğini, belki de seçim sonrası gerginliği bastırmada da kullanılacağını şimdiden söyleyelim.
BAYRAM: Bu kadar keyifsiz ifadelere rağmen bugün yine de bayram! Sevinci hep birlikte yaşamak istiyoruz. Birlikte yaşayarak çoğaltmak... Gelin, öyle yapalım…
yeni şafak
Bu cümleleri dikkate alın!
Konumuz ABD'de sıkıyönetim ve toplama kampları! Nasıl mı? 24 Mart 2006'da “ABD'de neden toplama kampı hazırlanıyor” başlıklı bir yazı yazdım. Bazıları, “tanrılarına hakaret etmişim gibi” öfke ile saldırıya geçti. O yazı ile bugün aktaracağım gelişme arasındaki bağlantıya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Şu ifadeleri kullandım:
“FEMA (Federal Acil Yönetim Ajansı) yeniden yapılanıyor. Hem de nükleer saldırı, isyan ve iç savaşa göre. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim yasaları yeniden belirleniyor. Bankacılık işlemlerinden vatandaşlık yasalarına kadar ABD olağanüstü şartlar için hazırlık yapıyor. ABD çapında 800 toplama kampı/cezaevi hazırlandı. Hepsi mahkum kabul etmeye hazır ama şu an hepsi boş. FEMA tarafından yönetilecek bu kampların bir çoğu binlerce insanı barındıracak nitelikte.” Ve şu soruları sordum: “ABD neye hazırlanıyor? Dünya nereye gidiyor? İyimserliğimizi koruyalım ama gerçekleri de görelim…”
Aynı iddiayı 29 Mayıs 2008'de tekrarladım. “Aç insanlar için toplama kampları mı yapılacak” başlıklı yazıdaki ifadelerden bazıları şöyleydi: “ABD ve İngiltere'nin askeri müdahalelerinin büyük bir krizin kapılarını açtığını, bunu Asya ekonomilerini vuracağını, iç ve dış tehditler nedeniyle Transatlantik Eksen'in çökeceğini, doların sığınak olmaktan çıktığını, altına (ve kaynaklara) yönelişin başladığını, ABD'deki ideolojik kadronun bu çöküşü durduramayacağını, tehdidin giderek büyüyeceğini…”
“Avrupa Birliği'nin “akil adamları” 20 Nisan'da çok önemli bir bildiri yayınladı. Bu bir anlamda bütün dünyaya yönelik bir acil çağrıydı, uyarıydı. Dünyanın görülmemiş bir felakete sürüklenebileceğine yönelik dikkat çekme çabasıydı. Bildiride, “Hiçbir kurala bağlı olmayan bankacılık sektörü son yirmi yılda büyümekten başka bir şey yapmadı. Dünyanın en büyük üç derecelendirme kuruluşu, saçma sapan menkul kıymetlere görece olarak risksiz notu verdi. Bir yatırım bankası spekülasyon yaparak milyarlarca dolar kazandı. Her şey satılık olduğunda toplumsal birlik ufalanırken sistem çöküyor” denildi.
Bu bir spekülasyon değil. Karamsarlık yaymak da değil. Krize ve yolsuzluğa batan finans sistemi, yıllardır dünya ekonomisini rehin aldı, şimdi nihai noktaya dayandı ve çöküş başladı. Ancak para patronları, finans sistemi şimdi çöküşü engellemek, kayıpları telafi etmek, küresel saltanatını sürdürmek için acımasız ve gayri insani yöntemlere başvuruyor.
Kriz, ABD krizi olmaktan çıktı. Finans sistemi yeni bir düzen inşa etmek için insanlığın bütün birikimlerini adeta emiyor. Böyle devam ederse, iki yıl içinde bütün tehdit değerlendirmeleri değişecek. Dinsel, ırksal, kültürel farklılıkların değil, aç insanların tehdit olarak görüldüğü, askeri güvenlik projelerinin bu yeni tehdide göre şekillendiği, kitlelerin hızla sistem dışına itilip kontrol edilmeye çalışılacağı bir dünya şekillenecek. Aç insanlar toplumsal yasa dinlemez. Aç insanlar devlet/düzen dinlemez. Aç insanlar silahla/güçle kontrol edilemez…”
Bunlar önceki yazılardan hatırlatma. Şimdi bugüne gelelim: Amerikan tarihinde ilk kez ordu, iç güvenlik için konuşlandırılmaya başlandı. 11 Eylül dönemlerinde planlaması yapılan askeri birimler şimdi 24 saat ülke içinde kontrol için görevlendiriliyor. Bu uygulama 1 Ekim'den itibaren başlıyor. Ülke içinde konuşlandırılacak ilk askeri birim, ABD Kuzey Komutanlığı'na (NorthCom) bağlı.
Bu birlik neye karşı savaşacak? Nükleer saldırı, iç savaş ve toplumsal kaosa karşı. Kitleleri kontrol altına alacak. Çatışma sonrası için gerekli sorumlulukları yerine getirecek. Aylardır bunun tatbikatı yapılıyor.
İşin tuhafı bu görevi alacak birlik ABD'nin en kanlı askeri birimleri arasında. Irak'ta görev yapan askerlerden oluşuyor. 1 Ekim'de yeni görevine başlayacak birlik üç kez Irak'a gönderilmiş. Başka da böyle bir görevlendirme söz konusu değil. Bu çok olağandışı bir durum. Tıpkı toplama kampları gibi.
2004 yılıydı. Ne dedik? Küresel kriz ABD'yi tahminlerin ötesine vuracak. Belki de çöküşü başlatacak. Ardından bu köşede değişik tarihlerde ve sayıda yazılan yazıların hepsinde; bunun sadece ekonomik kriz olmadığını, siyasi kriz olduğunu, ABD içinde büyük toplumsal sorunlara yol açacağını, olağanüstü yasaların bugünlere hazırlık için değiştirildiğini hep tekrar ettik.
Alman Maliye Bakanı: “ABD finansal açıdan süper güç özelliğini kaybetti. Dünya eskisi gibi olmayacak” demiş. Bu sözlerin dört yıl önce söylenmesi gerekiyordu. Bu sözlerin o tarihlerde burada sıkça söylendi.
Doğru; ABD sadece mali açıdan değil siyasi ve toplumsal açıdan da ağır bir bunalıma sürükleniyor. Olağanüstü yasalar ve uygulamalar hep bugüne hazırlık için. Ordu ilk kez içeride kullanılacağı gibi, “toplama kampları”nın da gerçek olma ihtimali çok yüksek. Aynı askeri birimlerin, Kasım seçimlerini de yöneteceğini, Cumhuriyetçilerin elini güçlendireceğini, belki de seçim sonrası gerginliği bastırmada da kullanılacağını şimdiden söyleyelim.
BAYRAM: Bu kadar keyifsiz ifadelere rağmen bugün yine de bayram! Sevinci hep birlikte yaşamak istiyoruz. Birlikte yaşayarak çoğaltmak... Gelin, öyle yapalım…
yeni şafak
FATİH TERİME BÜYÜK ONUR........
A Milli futbol takımımızın Teknik Direktörü Fatih Terim, İtalya'dan gurur verici bir davet aldı.. Terim, ALS hastaları yararına yapılacak bir organizasyonda hem Milan hem de Fiorentina'nın başında olacak.. Birbirinden ünlü isimlere hocalık yapacak
talya'da 8 Ekim'de ALS hastalarına yardım için düzenlenecek maça davet edilen Fatih Terim; Rijkaard, Antognoni, Baresi, Lacatus, Gullit, Baggio gibi şöhretlerin teknik direktörü olacak..
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'e büyük onur. ALS hastalığına yakalanan futbolcuları Borgonova için yardım maçı düzenleyen Fiorentina ve Milan kulüpleri, Fatih Terim'i bu anlamlı gecede iki takımın da başında görmek istediklerini belirttiler ve İtalya'ya davet ettiler. 8 Ekim Çarşamba günü TSİ 21:30'da Floransa'da Artemio Franchi Stadı'nda oynanacak ve tüm geliri hastalarına destek için Borgonovo'ya kalacak olan yardım maçının ilk yarısında Milan ve Fiorentina'nın bu sezon kadrosunda yer alan isimler forma giyecek. İkinci yarıda ise iki kulüp tarihine damga vurmuş dünyaca ünlü yıldızlar sahne alacak. Bosna Hersek ile 11 Ekim'de oynanacak 2010 Dünya Kupası grup eleme maçı öncesinde aldığı bu davetin çok anlamlı olduğunu belirten Fatih Terim, "Ülkem ve benim için büyük onur. Çalıştırdığım iki kulübün de birer devre başında olacağım. Böyle hayırlı organizasyonlarda bulunmak bir insanlık görevidir. Önümüzde önemli bir Bosna maçı var ancak bu davete katılmaya söz verdim" dedi.
Borgonovo adına vakıf kuruldu
80'li yılların sonunda Como'da yıldızı parlayan Borgonovo, Milan ve Fiorentina takımlarında forvette görev yaptı. 12 yıl önce yeşil sahalara veda eden 44 yaşındaki Borgonovo, bu ay başında İtalyan kamuoyuna ALS hastalığına yakalandığı açıklamıştı. ALS hastalarına yardım için kurulan Borgonovo Vakfı'na Milan ve Fiorentina destek vermişti.
Floransa'da yıldızlar geçidi
Borgonovo için bir araya gelecek olan yıldızlar, 8 Ekim'de parlayacak! İtalya'da naklen yayınlanacak olan karşılaşmada Terim'in Milan'ı çalıştırdığı dönemden öğrencileri olan Costacurta, Albertini'nin yanı sıra Baresi, Gullit ve Rijkaard gibi efsane oyuncuları da forma giyecek. Davet edilen diğer ünlüler şöyle: Baresi, Donadoni, Evani, Fuser, Sacchi, Simone, Massaro.
Fiorentina ve Milan formalarını giyen Borgonova için Mor Menekşeler stadları Artemio Franchi'yi bu geceye tahsis ettiler. Fiorentina'yı çalıştırdığı dönemde bu statta 'Imparatore' tezahüratıyla karşılanan Fatih Terim, Fiorentina seyircisiyle de hasret gidermiş olacak. Fiorentina takımı için davet edilen bazı yıldızlar şöyle: Baggio, Antognoni, Branca, Nappi, Salvatori, Lacatus, Mazinho, Orlando, Pioli, Pellegrini, Lazaroni, Toldo.
KAYNAK = Sabah gazetesi
A Milli futbol takımımızın Teknik Direktörü Fatih Terim, İtalya'dan gurur verici bir davet aldı.. Terim, ALS hastaları yararına yapılacak bir organizasyonda hem Milan hem de Fiorentina'nın başında olacak.. Birbirinden ünlü isimlere hocalık yapacak
talya'da 8 Ekim'de ALS hastalarına yardım için düzenlenecek maça davet edilen Fatih Terim; Rijkaard, Antognoni, Baresi, Lacatus, Gullit, Baggio gibi şöhretlerin teknik direktörü olacak..
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'e büyük onur. ALS hastalığına yakalanan futbolcuları Borgonova için yardım maçı düzenleyen Fiorentina ve Milan kulüpleri, Fatih Terim'i bu anlamlı gecede iki takımın da başında görmek istediklerini belirttiler ve İtalya'ya davet ettiler. 8 Ekim Çarşamba günü TSİ 21:30'da Floransa'da Artemio Franchi Stadı'nda oynanacak ve tüm geliri hastalarına destek için Borgonovo'ya kalacak olan yardım maçının ilk yarısında Milan ve Fiorentina'nın bu sezon kadrosunda yer alan isimler forma giyecek. İkinci yarıda ise iki kulüp tarihine damga vurmuş dünyaca ünlü yıldızlar sahne alacak. Bosna Hersek ile 11 Ekim'de oynanacak 2010 Dünya Kupası grup eleme maçı öncesinde aldığı bu davetin çok anlamlı olduğunu belirten Fatih Terim, "Ülkem ve benim için büyük onur. Çalıştırdığım iki kulübün de birer devre başında olacağım. Böyle hayırlı organizasyonlarda bulunmak bir insanlık görevidir. Önümüzde önemli bir Bosna maçı var ancak bu davete katılmaya söz verdim" dedi.
Borgonovo adına vakıf kuruldu
80'li yılların sonunda Como'da yıldızı parlayan Borgonovo, Milan ve Fiorentina takımlarında forvette görev yaptı. 12 yıl önce yeşil sahalara veda eden 44 yaşındaki Borgonovo, bu ay başında İtalyan kamuoyuna ALS hastalığına yakalandığı açıklamıştı. ALS hastalarına yardım için kurulan Borgonovo Vakfı'na Milan ve Fiorentina destek vermişti.
Floransa'da yıldızlar geçidi
Borgonovo için bir araya gelecek olan yıldızlar, 8 Ekim'de parlayacak! İtalya'da naklen yayınlanacak olan karşılaşmada Terim'in Milan'ı çalıştırdığı dönemden öğrencileri olan Costacurta, Albertini'nin yanı sıra Baresi, Gullit ve Rijkaard gibi efsane oyuncuları da forma giyecek. Davet edilen diğer ünlüler şöyle: Baresi, Donadoni, Evani, Fuser, Sacchi, Simone, Massaro.
Fiorentina ve Milan formalarını giyen Borgonova için Mor Menekşeler stadları Artemio Franchi'yi bu geceye tahsis ettiler. Fiorentina'yı çalıştırdığı dönemde bu statta 'Imparatore' tezahüratıyla karşılanan Fatih Terim, Fiorentina seyircisiyle de hasret gidermiş olacak. Fiorentina takımı için davet edilen bazı yıldızlar şöyle: Baggio, Antognoni, Branca, Nappi, Salvatori, Lacatus, Mazinho, Orlando, Pioli, Pellegrini, Lazaroni, Toldo.
KAYNAK = Sabah gazetesi
Denilebilecek birşey yok:) Dünya kabul etmiş:) Biz edemiyoruz işte:)
Emniyet birimlerine şok suçlama
Özbekistan'daki ağır yaşam şartlarından kaçan 30 özbek sığındıkları Van emniyeti tarafından zorla sınır dışı edildi. Mültecilerin Mazlumder raporuna da yansıyan iddiaları ise dehşet verici
Tololiter tutumuyla muhaliflere ağır baskılar uygulayan Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’dan kaçan Özbek mülteciler, Türkiye’de de umduklarını bulamadı. Büyük sıkıntılarla Van’a gelen Mülteciler, önce polis tarafından “Ramazan yardımı yapacağız” denilerek Emniyet’e toplandılar, sonra da çoluk çocuk demeden gece sınır dışı edildiler.
Türkiye- İran sınırında mal gibi alınıp satılan 30 mültecinin dramını Mazlum-der hazırladığı bir raporla ortaya koydu.
SSCB dönemindeki baskıların bağımsızlık sonrası devam etmesi nedeniyle Özbekistan'dan ayrılmak zorunda kalan 30 mülteci, Türkiye'de sığındıkları Van'da Emniyet mensupları tarafından zorla sınırdışı edildi. İran'a geçmeye zorlanan mülteciler sınırda insan tacirlerin eline düştü. Van'da kendini sınırdışı edilmekten kurtaran bir mülteci Özbek insan tacirlerinin istediği 5 bin doları bularak 26 mültecinin kaçak yollardan yeniden Van’a dönmesini sağladı.
TECAVÜZ TEHDİDİ
Mazlumder’in hazırladığı rapora göre ellerinde Birleşmiş Milletler sığınmacı kimliği olan Özbek mültecilere emniyet güçleri tarafından olmadık işkenceler ve tehditler uygulandı. Rapora göre, mülteciler zorla sınıra götürüldü ve sınır dışı edilmek istendi. Mülteciler rapora geçen ifadelerinde, kendilerini sınır dışı edenler arasında rütbeli askerlerin de olduğu iddiasında bulundu ve İran’a geçmemek için direnmeleri üzerine dövüldüklerini öne sürdü. Mültecilerin bir iddiası ise kan donduracak cinsten. Özbek mülteciler adına konuşan Alim Rahmanov, İran’a geçmemek için emniyet birimlerine direnmeleri üzerine kendilerine kadınlarına tecavüz edilme tehdidinde bulunulduğunu iddia etti. Rapordaki ifadesinde Rahmanov, usulsüzce sınır dışı edildiklerini öne sürerek buna bir anlam veremediklerini söyledi.
BÜYÜK BASKI ALTINDALAR
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Özbekistan’da muhaliflere yönelik ağır baskılar uygulanıyor. 2 yıl önce yaşanan Andican olaylarında resmi rakamlara göre bine yakın kişi hayatını kaybetti. İslam Kerimiov’un baskı yönetimine karşı ayaklanan halk zor kullanılarak bastırılmıştı. Özellikle dinini yaşamak isteyen guruplara yönelik ağır baskıların yaşandığı ülkede çok sayıda kişi değişik ülkelere mülteci olarak sığınmak zorunda kaldı.
Mazlumder’in raporunda Türk kökenli olmalarından dolayı Özbek mültecilerin sınır dışı edilmesinin iskan kanunlarına aykırı olduğuna dikkat çekiliyor. Raporda Dışişleri Bakanı Ali Basacan ile Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov arasında Fransa’da geçen görüşmeye değiniliyor ve mültecilerin aniden sınır dışı edilmesinin Özbek hükümetine karşı bir jest olduğunu belirtiliyor.
8 SUTUN
Özbekistan'daki ağır yaşam şartlarından kaçan 30 özbek sığındıkları Van emniyeti tarafından zorla sınır dışı edildi. Mültecilerin Mazlumder raporuna da yansıyan iddiaları ise dehşet verici
Tololiter tutumuyla muhaliflere ağır baskılar uygulayan Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov’dan kaçan Özbek mülteciler, Türkiye’de de umduklarını bulamadı. Büyük sıkıntılarla Van’a gelen Mülteciler, önce polis tarafından “Ramazan yardımı yapacağız” denilerek Emniyet’e toplandılar, sonra da çoluk çocuk demeden gece sınır dışı edildiler.
Türkiye- İran sınırında mal gibi alınıp satılan 30 mültecinin dramını Mazlum-der hazırladığı bir raporla ortaya koydu.
SSCB dönemindeki baskıların bağımsızlık sonrası devam etmesi nedeniyle Özbekistan'dan ayrılmak zorunda kalan 30 mülteci, Türkiye'de sığındıkları Van'da Emniyet mensupları tarafından zorla sınırdışı edildi. İran'a geçmeye zorlanan mülteciler sınırda insan tacirlerin eline düştü. Van'da kendini sınırdışı edilmekten kurtaran bir mülteci Özbek insan tacirlerinin istediği 5 bin doları bularak 26 mültecinin kaçak yollardan yeniden Van’a dönmesini sağladı.
TECAVÜZ TEHDİDİ
Mazlumder’in hazırladığı rapora göre ellerinde Birleşmiş Milletler sığınmacı kimliği olan Özbek mültecilere emniyet güçleri tarafından olmadık işkenceler ve tehditler uygulandı. Rapora göre, mülteciler zorla sınıra götürüldü ve sınır dışı edilmek istendi. Mülteciler rapora geçen ifadelerinde, kendilerini sınır dışı edenler arasında rütbeli askerlerin de olduğu iddiasında bulundu ve İran’a geçmemek için direnmeleri üzerine dövüldüklerini öne sürdü. Mültecilerin bir iddiası ise kan donduracak cinsten. Özbek mülteciler adına konuşan Alim Rahmanov, İran’a geçmemek için emniyet birimlerine direnmeleri üzerine kendilerine kadınlarına tecavüz edilme tehdidinde bulunulduğunu iddia etti. Rapordaki ifadesinde Rahmanov, usulsüzce sınır dışı edildiklerini öne sürerek buna bir anlam veremediklerini söyledi.
BÜYÜK BASKI ALTINDALAR
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını ilan eden Özbekistan’da muhaliflere yönelik ağır baskılar uygulanıyor. 2 yıl önce yaşanan Andican olaylarında resmi rakamlara göre bine yakın kişi hayatını kaybetti. İslam Kerimiov’un baskı yönetimine karşı ayaklanan halk zor kullanılarak bastırılmıştı. Özellikle dinini yaşamak isteyen guruplara yönelik ağır baskıların yaşandığı ülkede çok sayıda kişi değişik ülkelere mülteci olarak sığınmak zorunda kaldı.
Mazlumder’in raporunda Türk kökenli olmalarından dolayı Özbek mültecilerin sınır dışı edilmesinin iskan kanunlarına aykırı olduğuna dikkat çekiliyor. Raporda Dışişleri Bakanı Ali Basacan ile Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov arasında Fransa’da geçen görüşmeye değiniliyor ve mültecilerin aniden sınır dışı edilmesinin Özbek hükümetine karşı bir jest olduğunu belirtiliyor.
8 SUTUN
Bu haber bence düpe düz asparagas Türkiye nin Türk lüğe verdiği önemi bütün dünya biliyor ben inanmıyorum böyle bir muamele yapıldığına
En yeni 'Türk Lirası' tanıtıldı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 1 Ocak 2009 itibariyle tedavüle girecek olan Türk Lirası'nı tanıttı.
"1 Ocak'tan itibaren YTL ibaresini kaldırıyor TL'ye geçiyoruz. Yeni banknotların ön yüzlerinde Atatürk'ün gülümseyen fotoğraflarından yararlanılmıştır. Arka yüzlerinde ise Türk toplumunun değerli şahsiyetletlerine yer verildi. En düşük değerli banknot 5 TL en yüksek değerli banknot ise 200 TL olacaktır.
Resimler
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 1 Ocak 2009 itibariyle tedavüle girecek olan Türk Lirası'nı tanıttı.
"1 Ocak'tan itibaren YTL ibaresini kaldırıyor TL'ye geçiyoruz. Yeni banknotların ön yüzlerinde Atatürk'ün gülümseyen fotoğraflarından yararlanılmıştır. Arka yüzlerinde ise Türk toplumunun değerli şahsiyetletlerine yer verildi. En düşük değerli banknot 5 TL en yüksek değerli banknot ise 200 TL olacaktır.
Resimler
pazartesi okullar tatil mi ? bu konuda bilgisi olan var mı?