Subpage under development, new version coming soon!
Subject: Haberler
Hakemin halis özkahya olduğunu önceden madem duyum almışlar peki o zaman kimden duyduklarını niye sölemiyolar..? geçen hafta melih gökçek bu hafta cemal aydın daha ortada ne şampiyon belli ne de düşen belli sezonun daha ortasındayız ya ne iştir anlamadım kulaklarını biraz çekmek lazım herhalde:)
Servet Çetin: Bıraksalar bir dakika durmam...
G.Saray yönetiminin yeni sözleşme için baskı uyguladığı Servet Çetin istediği rakamı belirledi
Milli yıldıza 1 milyon dolar garanti ve 10 bin dolar maç başı öneren yönetim “Ancak Meira’nın aldığı 1 milyon 750 bin Euro’ya imza atarım” yanıtını aldı.
G.SARAY yönetimi, takımın ’cengâveri’ Servet Çetin’i, Avrupa takımlarına kaptırmamak için uğraşıyor. Geçtiğimiz sezon sarı-kırmızılı takıma transfer olan ve sergilediği başarılı futbolla Cimbom’un ’en değişmez ismi’ olan milli futbolcu, sözleşmesini uzatmak isteyen yöneticileri bir hayli uğraştıracağa benziyor. G.Saray’da devam eden sözleşmesine göre G.Saray, Servet için yıllık 750 bin dolar garanti para, artı maç başına da 12 bin 500 dolar ödüyor. Sarı-kırmızılılar, Servet ve menajeriyle yaptıkları görüşmede, yeni sözleşme için 1 milyon dolar garanti para ile 10 bin dolar da maç başına önerdi. Ancak Servet’in rakama sıcak bakmadığı ve daha yukarıya çekilmesi için talepte bulunduğu belirtildi
‘BU PARAYA İMZALAMAM’
SERVET Çetin ve menajeri, yöneticilerle gerçekleştirdikleri görüşmede 1 milyon dolar garanti para ile 10 bin dolar da maç başına önerisini kabul etmelerinin imkânsız olduğunu bildirdi. Tecrübeli futbolcunun, G.Saray’da forma giyen Portekizli yıldız Fernando Meira’nın aldığı ücret olan 1 milyon 750 bin Euro’ya imza atabileceğini belirttiği vurgulandı.
‘BİR DAKİKA DURMAM’
SERVET için Fransız ekipleri, G.Saray’ın kapısını çalmaya hazırlanıyor. Marsilya, PSG ve Lyon’un Servet’i takip ettikleri belirtildi. Marsilya ve PSG, resmi teklif yapmaya hazırlanıyor. İki Fransız kulübünün “Eğer Servet’in sözleşmesini uzatmayacaksanız, devre arası ya da sezon sonunda kaça satarsınız?” diye öneri getirecekleri de öğrenildi.
BU arada Servet, İstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda dün sınavlara girerken, öğrencilerle sohbetinde “Marsilya’ya gidecek misin?” sorusuna “Bıraksalar 1 dakika durmam” yanıtını verdi.
Kaynak = Fanatik Gazetesi
G.Saray yönetiminin yeni sözleşme için baskı uyguladığı Servet Çetin istediği rakamı belirledi
Milli yıldıza 1 milyon dolar garanti ve 10 bin dolar maç başı öneren yönetim “Ancak Meira’nın aldığı 1 milyon 750 bin Euro’ya imza atarım” yanıtını aldı.
G.SARAY yönetimi, takımın ’cengâveri’ Servet Çetin’i, Avrupa takımlarına kaptırmamak için uğraşıyor. Geçtiğimiz sezon sarı-kırmızılı takıma transfer olan ve sergilediği başarılı futbolla Cimbom’un ’en değişmez ismi’ olan milli futbolcu, sözleşmesini uzatmak isteyen yöneticileri bir hayli uğraştıracağa benziyor. G.Saray’da devam eden sözleşmesine göre G.Saray, Servet için yıllık 750 bin dolar garanti para, artı maç başına da 12 bin 500 dolar ödüyor. Sarı-kırmızılılar, Servet ve menajeriyle yaptıkları görüşmede, yeni sözleşme için 1 milyon dolar garanti para ile 10 bin dolar da maç başına önerdi. Ancak Servet’in rakama sıcak bakmadığı ve daha yukarıya çekilmesi için talepte bulunduğu belirtildi
‘BU PARAYA İMZALAMAM’
SERVET Çetin ve menajeri, yöneticilerle gerçekleştirdikleri görüşmede 1 milyon dolar garanti para ile 10 bin dolar da maç başına önerisini kabul etmelerinin imkânsız olduğunu bildirdi. Tecrübeli futbolcunun, G.Saray’da forma giyen Portekizli yıldız Fernando Meira’nın aldığı ücret olan 1 milyon 750 bin Euro’ya imza atabileceğini belirttiği vurgulandı.
‘BİR DAKİKA DURMAM’
SERVET için Fransız ekipleri, G.Saray’ın kapısını çalmaya hazırlanıyor. Marsilya, PSG ve Lyon’un Servet’i takip ettikleri belirtildi. Marsilya ve PSG, resmi teklif yapmaya hazırlanıyor. İki Fransız kulübünün “Eğer Servet’in sözleşmesini uzatmayacaksanız, devre arası ya da sezon sonunda kaça satarsınız?” diye öneri getirecekleri de öğrenildi.
BU arada Servet, İstanbul Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda dün sınavlara girerken, öğrencilerle sohbetinde “Marsilya’ya gidecek misin?” sorusuna “Bıraksalar 1 dakika durmam” yanıtını verdi.
Kaynak = Fanatik Gazetesi
Şu linkleri son kez yollayayım. İnsan, Atatürk'ü canlı canlı izlerken bir garip oluyor.
Atatürk Özel Bölümü - Video Galerisi
Atatürk'ün çok az bilinen 300 fotoğrafı
Atatürk Özel Bölümü - Video Galerisi
Atatürk'ün çok az bilinen 300 fotoğrafı
“Boş zamanlarında Atatürk'ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi, Vasfi Çınar'ın biraz canını sıkmış olmalı ki, Atatürk'e şöyle dediğini duydum:
- Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs'ta kitap okuyarak mı Samsun'a çıktın?
Atatürk, Vasfi Çınar'ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:
- Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.”
Bulduğum ilginç bir anı yazısı.
(edited)
- Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs'ta kitap okuyarak mı Samsun'a çıktın?
Atatürk, Vasfi Çınar'ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:
- Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım.”
Bulduğum ilginç bir anı yazısı.
(edited)
Vasfi Çınar biraz dar görüşlüymüş anlaşılan.En azından Atatürk'e nazaran büyük bir farkla...
Vizyona giren tüm filmlerin hepsinin kopyasını basan korsan üretimciler kendi aralarında toplandı ve 'Mustafa' filmini basmamaya karar verdi. Gerekçe kesinlikle yüksek para ve hapis cezası değil; Ata'ya olan saygı!..
Özellikle gişe filmlerinin DVD'lerini basan korsancılar, son günlerin en çok iş yapan Can Dündar imzalı filmi 'Mustafa' söz konusu olunca bu özelliklerini bir kenara bıraktı. 20 günde yaklaşık 900 bin izleyiciye ulaşan 'Mustafa'nın korsanı tezgahlara düşmedi. Bunun nedeni ise korsancıların, 'Atamıza ayıp olur' düşüncesiyle 'Mustafa'nın korsan baskısını üretmemeye karar vermesi. 'Mustafa' böylelikle, gişede büyük ilgi görmesine rağmen, korsan tarafından özellikle gözardı edilen ilk film oldu. Bu durum elbette en çok, filmin yapımcısı ve yönetmeni Can Dündar'ı mutlu etti.
Korsan film satıcılarıyla, müşterileri arasında bugünlerde sık sık şu diyalog yaşanıyor:
* 'Mustafa' var mı?
- Hayır, yok.
* Ne zaman çıkar?
- Boşuna beklemeyin, 'Mustafa'nın korsanı çıkmayacak.
* Neden?
- Basılmayacak. Çünkü aramızda karar alındı. Atamız'a ayıp olur...
Korsan Yasası; film, kitap, yazılım ve müzik CD'lerinin korsan basımının engellenmesi için caydırıcılıktan uzak olunca, 2003'te TBMM'ye yeni bir yasa önerisi verilmişti. 2004 Mart'ında kabul edilen bu yeni Korsan Yasası, ağırlaştırılmış para ve hapis cezalarıyla yürürlüğe girmişti. Ne var ki bu yeni yasa da korsanı engellemeye yeterli olamadı. Alınan sıkı önlemlere rağmen, korsan üretim ve satış devam ediyor.
Özellikle gişe filmlerinin DVD'lerini basan korsancılar, son günlerin en çok iş yapan Can Dündar imzalı filmi 'Mustafa' söz konusu olunca bu özelliklerini bir kenara bıraktı. 20 günde yaklaşık 900 bin izleyiciye ulaşan 'Mustafa'nın korsanı tezgahlara düşmedi. Bunun nedeni ise korsancıların, 'Atamıza ayıp olur' düşüncesiyle 'Mustafa'nın korsan baskısını üretmemeye karar vermesi. 'Mustafa' böylelikle, gişede büyük ilgi görmesine rağmen, korsan tarafından özellikle gözardı edilen ilk film oldu. Bu durum elbette en çok, filmin yapımcısı ve yönetmeni Can Dündar'ı mutlu etti.
Korsan film satıcılarıyla, müşterileri arasında bugünlerde sık sık şu diyalog yaşanıyor:
* 'Mustafa' var mı?
- Hayır, yok.
* Ne zaman çıkar?
- Boşuna beklemeyin, 'Mustafa'nın korsanı çıkmayacak.
* Neden?
- Basılmayacak. Çünkü aramızda karar alındı. Atamız'a ayıp olur...
Korsan Yasası; film, kitap, yazılım ve müzik CD'lerinin korsan basımının engellenmesi için caydırıcılıktan uzak olunca, 2003'te TBMM'ye yeni bir yasa önerisi verilmişti. 2004 Mart'ında kabul edilen bu yeni Korsan Yasası, ağırlaştırılmış para ve hapis cezalarıyla yürürlüğe girmişti. Ne var ki bu yeni yasa da korsanı engellemeye yeterli olamadı. Alınan sıkı önlemlere rağmen, korsan üretim ve satış devam ediyor.
Çok duygulandım :))
Bütün filmleri bas, bir filmi basmayıp artistik tasla :)
Bütün filmleri bas, bir filmi basmayıp artistik tasla :)
Hırsız eve giriyor.Çekmecede duran bütün paraları cebe indiriyor.Çıkarken uyuyan ev sahiplerine şöyle bir bakıyor.Acıyarak masanın üstüne birkaç kuruş para bırakıyor.Sonra hayırsever bir vatandaş edasıyla mağrur bir biçimde kilidini bozarak girdiği arka kapıdan gerisin geri çıkıp gidiyor :P
Vizyona giren tüm filmlerin hepsinin kopyasını basan korsan üretimciler kendi aralarında toplandı ve 'Mustafa' filmini basmamaya karar verdi.
Bizim buradaki korsancıyı çağırmamışlar herhalde toplantıya :))
Bizim buradaki korsancıyı çağırmamışlar herhalde toplantıya :))
Herkezin sevdigi ,90 li yillarda tum dunyayi kasip kavuran muthis japon futbol cigi film Tsubasa film oluyor..
Tsubasa 'nın annesini julia roberts yillar sonra ortaya cikan ve muthis rovasata hareketini tsubasa ya ogreten hoca rolunu ise George Clooney ustleniyor film G.Kore de Seul ve Japonya Osaka'da cekilecek.. Ama Hyuga Kaleci Wagabayashi ve As Karakter Tsubasa rolleri icin henuz kimseyle anlasilamamis... Gorusulen isimler arasinda Bratt Pitt,Matt Damon,Jim Carrey, gibi isimler kulislerde dolasiyomus henuz proje asamasinda ve 2008 yazina kadar anca cekilirmis...
nekadar doğru bilmiyorum...:)))
Tsubasa 'nın annesini julia roberts yillar sonra ortaya cikan ve muthis rovasata hareketini tsubasa ya ogreten hoca rolunu ise George Clooney ustleniyor film G.Kore de Seul ve Japonya Osaka'da cekilecek.. Ama Hyuga Kaleci Wagabayashi ve As Karakter Tsubasa rolleri icin henuz kimseyle anlasilamamis... Gorusulen isimler arasinda Bratt Pitt,Matt Damon,Jim Carrey, gibi isimler kulislerde dolasiyomus henuz proje asamasinda ve 2008 yazina kadar anca cekilirmis...
nekadar doğru bilmiyorum...:)))
Teknik Danışmanımız Karl-Heinz Feldkamp
Galatasaray Spor Kulübü’nde 1992 - 1993 ile 2007 - 2008 tarihlerinde Teknik Direktörlük, 1993 - 1994 sezonunda ise Teknik Danışmanlık yapan Karl - Heinz Feldkamp, 27 Kasım 2008 / 27 Mayıs 2009 döneminde Teknik Danışman olarak görev yapacaktır.
Sayın Karl - Heinz Feldkamp’a başarılar dileriz.
Kamuoyuna duyurulur.
Galatasaray Spor Kulübü
... :)) bizimkiler son 7 hafta yollayıp şampiyon olmayı planlıyor heralde :) Aragonesle iyi ikili olurlar .. eski yıllardan sohbetler vs..
Galatasaray Spor Kulübü’nde 1992 - 1993 ile 2007 - 2008 tarihlerinde Teknik Direktörlük, 1993 - 1994 sezonunda ise Teknik Danışmanlık yapan Karl - Heinz Feldkamp, 27 Kasım 2008 / 27 Mayıs 2009 döneminde Teknik Danışman olarak görev yapacaktır.
Sayın Karl - Heinz Feldkamp’a başarılar dileriz.
Kamuoyuna duyurulur.
Galatasaray Spor Kulübü
... :)) bizimkiler son 7 hafta yollayıp şampiyon olmayı planlıyor heralde :) Aragonesle iyi ikili olurlar .. eski yıllardan sohbetler vs..
Türkiye’de hükümetin krizi hafife aldığını ve önlem almakta geciktiğini söyleyen York Üniversitesi ekonomi profesörü David McNally, “Türkiye şu ana kadar krizden etkilenmedi. Ancak yüksek cari açığı nedeniyle en riskli ülkelerin başında geliyor. Yabancı sermaye akışı durursa felaket olur” dedi
Hükümetin global krizi hafife aldığı ve önlem almakta geciktiği eleştirilerine bir destek de York Ünivesitesi ekonomi profesörü David McNally’den geldi. “Ekonomik krizde Türkiye ve Güney Afrika’yı izleyin, krizin etkisinin en yoğun hissedileceği ülkeler bunlar” diyen McNally, yüksek cari açık rakamlarının bu ülkeleri kırılgan yaptığını belirtti.
BBC’ye konuşan McNally, Türkiye ve Güney Afrika’nın cari açıklarının diğer gelişmekte olan ülkelere oranla daha yüksek olduğunun altını çizerek “Yüksek cari açık nedeniyle Türkiye yabancı sermaye akışına ciddi bir şekilde ihtiyaç duyuyor demek. Dolayısıyla bu krizin herhangi bir noktasında, Türkiye’ye yabancı sermaye akışı aksarsa bu, ülke ekonomisi için bir felaket demek olur. Bu durumda özellikle para biriminin değeri olumsuz etkilenir. Şimdiden bu yaşanmaya başladı” dedi.
Krizden tüm sektörlerin etkileneceğini kaydeden McNally, özellikle yabancı yatırıma ve ihracata dayalı sektörlerin krizden en ağır etkileneceklerin başında geleceğini söyledi.
Hükümet krizi hafife aldı
McNally, Türkiye’nin global krizin ilk aşamasını hafif atlattığını ancak güvende olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Türkiye krizin şu aşamasına kadar İrlanda, İngiltere ya da ABD kadar etkilenmedi. Dolayısıyla, Türkiye krizin erken aşamalarının etkilerinden önemli ölçüde muaf kaldı şimdiye kadar. Kanada ekonomisi gibi, ağırlıklı olarak finansal olan krizin ilk aşamasının etkilerini daha az hasarla atlattılar ve bu nedenle güvende olduklarını düşündüler ama bence bu doğru değil. Çünkü uluslararası pazarların daraldığı, hatta çöktüğü bir aşamada (ki şu anda bu aşamadayız) uluslararası pazarlara ihracat yapma gereksinimi daha yüksek olan ülkeler krizden çok ciddi bir şekilde etkilenecekler ve işsizlik hızla ve çok ciddi bir şekilde yükselecek.”
Hükümetin krizi ilk aşamada hafife aldığının altını çizen McNally, IMF’nin ABD ve İngiltere gibi ülkelerde uygulanan ekonomik stratejinin tam tersini Türkiye’ye önereceğini belirtti.
McNally, “IMF’yle yapılacak anlaşmanın ortaya koyduğu sorun, IMF’nin yardım karşılığı Türkiye’ye sunacağı talepler. IMF, Türkiye’ye aktaracağı paraları geri alabilmek için, kamu harcamalarında, devletin sunduğu hizmetlerde kısıntıya gidilmesini öngörüyor. Ancak ekonominin durgunluğa girdiği bir aşamada devletin de harcamalarını kısmasının resesyonu daha da kötü bir hale getirmekten başka bir etkisi olmaz” diye konuştu.
Dış ticaret açığı 10 ayda 63.4 milyar $’a çıktı
Yılın ilk 10 ayında ihracat geçen yılının aynı dönemine göre yüzde 33.3 artarak 114 milyar 963 milyon, ithalat yüzde 29.9 artarak 178 milyar 408 milyon, dış ticaret açığı yüzde 24.2 büyüyerek 63 milyar 445 milyon dolara ulaştı. Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.1 azalan ihracat 9 milyar 588 milyon dolar, ithalat yüzde 4.8 azalarak 14 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti, 5 milyar 295 milyon dolar dış ticaret açığı verildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı dış ticaret gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre, Ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.1 azalarak 9 milyar 588 milyon dolar, ithalat yüzde 4.8 azalarak 14 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret açığı yüzde 7.6 azalarak 5 milyar 731 milyon dolardan 5 milyar 295 milyon dolara geriledi.
(Vatan)
Çok şükür...Hamdola (:
Hükümetin global krizi hafife aldığı ve önlem almakta geciktiği eleştirilerine bir destek de York Ünivesitesi ekonomi profesörü David McNally’den geldi. “Ekonomik krizde Türkiye ve Güney Afrika’yı izleyin, krizin etkisinin en yoğun hissedileceği ülkeler bunlar” diyen McNally, yüksek cari açık rakamlarının bu ülkeleri kırılgan yaptığını belirtti.
BBC’ye konuşan McNally, Türkiye ve Güney Afrika’nın cari açıklarının diğer gelişmekte olan ülkelere oranla daha yüksek olduğunun altını çizerek “Yüksek cari açık nedeniyle Türkiye yabancı sermaye akışına ciddi bir şekilde ihtiyaç duyuyor demek. Dolayısıyla bu krizin herhangi bir noktasında, Türkiye’ye yabancı sermaye akışı aksarsa bu, ülke ekonomisi için bir felaket demek olur. Bu durumda özellikle para biriminin değeri olumsuz etkilenir. Şimdiden bu yaşanmaya başladı” dedi.
Krizden tüm sektörlerin etkileneceğini kaydeden McNally, özellikle yabancı yatırıma ve ihracata dayalı sektörlerin krizden en ağır etkileneceklerin başında geleceğini söyledi.
Hükümet krizi hafife aldı
McNally, Türkiye’nin global krizin ilk aşamasını hafif atlattığını ancak güvende olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Türkiye krizin şu aşamasına kadar İrlanda, İngiltere ya da ABD kadar etkilenmedi. Dolayısıyla, Türkiye krizin erken aşamalarının etkilerinden önemli ölçüde muaf kaldı şimdiye kadar. Kanada ekonomisi gibi, ağırlıklı olarak finansal olan krizin ilk aşamasının etkilerini daha az hasarla atlattılar ve bu nedenle güvende olduklarını düşündüler ama bence bu doğru değil. Çünkü uluslararası pazarların daraldığı, hatta çöktüğü bir aşamada (ki şu anda bu aşamadayız) uluslararası pazarlara ihracat yapma gereksinimi daha yüksek olan ülkeler krizden çok ciddi bir şekilde etkilenecekler ve işsizlik hızla ve çok ciddi bir şekilde yükselecek.”
Hükümetin krizi ilk aşamada hafife aldığının altını çizen McNally, IMF’nin ABD ve İngiltere gibi ülkelerde uygulanan ekonomik stratejinin tam tersini Türkiye’ye önereceğini belirtti.
McNally, “IMF’yle yapılacak anlaşmanın ortaya koyduğu sorun, IMF’nin yardım karşılığı Türkiye’ye sunacağı talepler. IMF, Türkiye’ye aktaracağı paraları geri alabilmek için, kamu harcamalarında, devletin sunduğu hizmetlerde kısıntıya gidilmesini öngörüyor. Ancak ekonominin durgunluğa girdiği bir aşamada devletin de harcamalarını kısmasının resesyonu daha da kötü bir hale getirmekten başka bir etkisi olmaz” diye konuştu.
Dış ticaret açığı 10 ayda 63.4 milyar $’a çıktı
Yılın ilk 10 ayında ihracat geçen yılının aynı dönemine göre yüzde 33.3 artarak 114 milyar 963 milyon, ithalat yüzde 29.9 artarak 178 milyar 408 milyon, dış ticaret açığı yüzde 24.2 büyüyerek 63 milyar 445 milyon dolara ulaştı. Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.1 azalan ihracat 9 milyar 588 milyon dolar, ithalat yüzde 4.8 azalarak 14 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti, 5 milyar 295 milyon dolar dış ticaret açığı verildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı dış ticaret gerçekleşmelerini açıkladı. Buna göre, Ekim ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3.1 azalarak 9 milyar 588 milyon dolar, ithalat yüzde 4.8 azalarak 14 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret açığı yüzde 7.6 azalarak 5 milyar 731 milyon dolardan 5 milyar 295 milyon dolara geriledi.
(Vatan)
Çok şükür...Hamdola (:
Lefkoşa'daki GSP Stadyumu'nda oynanan ve 2-2 beraberlikle biten maç öncesi, Rumlar Maraş'ın boş binalarını sembolize eden pankartlar açtı. Bu pankartların yanı sıra, üzerinde "FAMAGUSTA" (Mağusa) yazılı uzun bir afiş de açıldı.
Pano ve pankartların açılması sırasında, Rum şarkıcı Stelios Hiotis'in, içinde "dolaştığım toprak, özlediğim yer" sözlerinin bulunduğu "Famagusta" isimli şarkısı da seyirciler tarafından seslendirildi.
Maçı izleyenler arasında, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos da yer aldı.
Rum Mahi gazetesi, 19 ülkede takip edilen dün akşamki karşılaşmada, statta bulunan 22 bin kişinin, "hayalet şehir Maraş'ı yeniden canlandırdığını" yazdı.
Sözde Rum "Maraş Belediye Başkanı" Aleksis Galanos, maç öncesi yaptığı açıklamada, tribünlere 2 bin adet 2 metre uzunluğunda ve 1.20 metre genişliğinde, 3-4 farklı renkte pankartların dağıtılacağınını, maç başlamadan açılacak bu pankartlarla seyircilere Maraş kentinin görüntüsünün verileceğini söylemişti.
"Söz konusu maçın, 19 ülkeden milyonlarca seyirciye ulaşacağını ve bundan daha iyi bir tanıtım fırsatı olamayacağını" ifade eden Galanos, maçta ayrıca üzerinde "FAMAGUSTA" (Mağusa) yazılı 50 metre uzunluğunda bir panonun da açılacağını belirtmişti.
UEFA izin verdi
Galanos, etkinliğin UEFA'nın izniyle gerçekleştirileceğini ve etkinlik için 3 dakika 50 saniye izin verildiğini bildirmişti.
Rumlar, iskana kapalı olan ve Kıbrıs Türk tarafının kontrolündeki Maraş'ın Rumlara verilmesini istiyor.
Bir yandan Rumların modası geçmiş propagandaları diğer yandan UEFA'nın verdiği izin...Hangisine gülsem ben karar veremedim:)
Pano ve pankartların açılması sırasında, Rum şarkıcı Stelios Hiotis'in, içinde "dolaştığım toprak, özlediğim yer" sözlerinin bulunduğu "Famagusta" isimli şarkısı da seyirciler tarafından seslendirildi.
Maçı izleyenler arasında, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu 2. Hrisostomos da yer aldı.
Rum Mahi gazetesi, 19 ülkede takip edilen dün akşamki karşılaşmada, statta bulunan 22 bin kişinin, "hayalet şehir Maraş'ı yeniden canlandırdığını" yazdı.
Sözde Rum "Maraş Belediye Başkanı" Aleksis Galanos, maç öncesi yaptığı açıklamada, tribünlere 2 bin adet 2 metre uzunluğunda ve 1.20 metre genişliğinde, 3-4 farklı renkte pankartların dağıtılacağınını, maç başlamadan açılacak bu pankartlarla seyircilere Maraş kentinin görüntüsünün verileceğini söylemişti.
"Söz konusu maçın, 19 ülkeden milyonlarca seyirciye ulaşacağını ve bundan daha iyi bir tanıtım fırsatı olamayacağını" ifade eden Galanos, maçta ayrıca üzerinde "FAMAGUSTA" (Mağusa) yazılı 50 metre uzunluğunda bir panonun da açılacağını belirtmişti.
UEFA izin verdi
Galanos, etkinliğin UEFA'nın izniyle gerçekleştirileceğini ve etkinlik için 3 dakika 50 saniye izin verildiğini bildirmişti.
Rumlar, iskana kapalı olan ve Kıbrıs Türk tarafının kontrolündeki Maraş'ın Rumlara verilmesini istiyor.
Bir yandan Rumların modası geçmiş propagandaları diğer yandan UEFA'nın verdiği izin...Hangisine gülsem ben karar veremedim:)
wallahi hamdolsun :))) bir yandan krizle boğuşuyoz hükümet bişe yok üleynnnnn ne krizi diyo :))) bi yanda seçimleri kazanmak için erzak dağıtıyo kömür dağıtıyo dünde en son haberlerde izledim para dağıtmaya başlamış :)) hadi erzak dedim kömür dedim niyetleri milleti düşünmek değil oy kazanmak ama fakire yarıyor dedim sineye çektim :))) dün para dağıttıkları duyunca oy için harbiden yuhhhh dedim yaa hepten ar damarları çatlamış bunların toplam 15 trilyonluk para dağıtmışlar hemde öyle zengin mi fakir mi ayırt etmeden oy oydur zihniyeti olduğu için :)) adam son model bmw yi çekmiş dolduruyo arabayı kömür erzak :)) bunuda yapan ist belediyesi adama soruyolar bunları oy için mi dağıtıyon yok diyo ramazan için dağıttık :)))))) üleynn ramazan ayı geçeli yarı yıl olcak :)) bu akp hükümeti bu işi çok iyi beceriyo önce dini kullanıyor sonra aç parasız fakir olan milleti Türkiyede aç adam çok veririz erzak kömür para alırız oyu ne kadar etik acaba benim saf temiz vatandaşımda almış ya göstermelik birşeyler kim dağıyıtosa ona veririk diyo :)) ey gidi cahillik......
Posta' Gazetesinin Ankara temsilcisi Hakan Çelik'in yazısı:
BİR TÜRK OLARAK KÜRTLERE SORUYORUM
Bir TÜRK olarak Kürtlere soruyorum; ''Kürtler bu ülkeye ne vermiştir ?'' Kürtlerin, Türkiye'ye bugüne kadar ne katkıları olmuştur ? Sosyal, bilimsel ve sanatsal anlamda yaşamımıza neler katmışlardır ?
Kendilerini etnik kökenlerini ön plana çıkararak tanımlayan ve kendilerine verilmiş en büyük hak olan ''BU GÜZEL ÜLKENİN, TÜRKİYE'NİN VATANDAŞI OLMAK HAKKINI'' bir kenara iterek, etnik köken üzerinden ırkçılık yapmayı tercih eden bu kitle, bu ülkeye ne vermiştir ve bu sapkın anlayışla ne verebilir ?
Kürtlere soruyorum; neden terör sizde, beşik kertmesi sizde, kız çocuklarını başlık parası adetiyle adeta bir eşya gibi alıp-satmak adeti sizde, her türlü yasadışı işin altından çoğunlukla Kürtler çıkmakta, kapkaç sizde, gasp sizde, ''NAMUS CİNAYETLERİ'' sizde, kaçakçılık sizde, uyuşturucu ticareti sizde, bu ülkenin vatandaşı olmayı sindirememek hastalığı sizde, vur-kır-gasp et anlayışı sizde, ÖZELEŞTİRİ yap mamak sizde, nedensiz aşağılık kompleksi sizde, başına kuş pislese devleti ve diğer insanları suçlamak sizde, herşeyi devletten beklemek sizde, asimile edildiği yalanını söyleyip, 21. yüzyıl Türkiyesi'nde tek kelime Türkçe bilmeyen milyonlarca insan sizde, emperyalist devletlerin size sahte bir mazi yapıştırması neticesinde Anadolu'da hiçbir zaman varolmayan, sözde gasp edilmiş hayali bir anavatanınız olduğu yalanını yaymak yine sizde.
Bu ülkeye hiçbir şey vermeden, kaba kuvvet ve vandalizmle, terör ile toprak gasp etmeye çalışma ahlaksızlığı sizde, diyaloğu ve insani ilişkileri es geçip, yakıp yıkarak bu ülkeyi bölmeye çalışmak sizde, Avrupa'ya gidip Türkiye Cumhuriyeti ve onun şanlı ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında her türlü asılsız yalanları söylemek, bana işkence yaptılar, baskı yaptılar, dilimizi konuşamıyoruz, fırsat eşitliği yok gibi mesnetsiz yalanları söyleyerek siyasi mülteci statüsüyle o Avrupa ülkelerine kapağı atmak, bir parazit gibi yaşayıp oralar da da suç işlemek sizde, sizlerde....
Avrupa'da Türkiye'yi şikayet etmek sözkonusu olunca ''ben Kürdüm'' demek, ama cebinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği ile Avrupa ülkelerinden herhangi birinde suçüstü yakalandığınızda ''ben Türküm'' demek üçkağıtçılığı sizde, çapulcu terör örgütüne her türlü desteği verip, demokrasi ve insan haklarından bahsetmek, ''şiddeti kınıyorum'' demek sizde, bu yalanları söyleyip bizleri de enayi zannedip, aptal yerine koymaya çalışmak terbiyesizliğ i ve alçaklığı sizde, bu ülkede yaşayan onlarca farklı etnik kökenden milyonlarca insan, etnik kökenleriyle ilgili en ufak bir sıkıntı çekmezken, özgürce siyaset yapabilirken, milletvekili ve hatta Başbakan bile olabilirken, verdiğimiz Kurtuluş Savaşı mücadelesi sonucu elde edilmiş Cumhuriyetimizin kazanımlarını içlerine sindiremeyen sömürgeci, etnik soykırımcı, emperyalist devletlerin maşası ve tetikçisi olmak düzenbazlığı NEDEN hep sizde ?
Lütfen bu sorulara yanıt verin, tabii ver ebilirseniz. ..
Bu memlekete bugüne kadar ne verdiniz de, ne istiyorsunuz ?
Eğitim diyorsunuz; öğretmen öldüren terör örgütünün katillerini ve elebaşını lider, siyasi irade kabul ediyorsunuz.
Dilimizi konuşamıyoruz diyorsunuz; o halde bugüne kadar Türkiye'nin çeşitli kentlerinde açılmış ''Kürtçe Kursları'' sözde dil öğrenmeye susamış sizlerin ilgisizliği sonucunda neden kapandı ?
Siyasi platformda temsil hakkı diyorsunuz; siyasetinizi etnik
ırkçılığa ve bölücülüğe dayalı söylemler, eylemler ve politikalar
üzerine kuruyorsunuz.
Yarattığınız terörden 30 bin insan can veriyor... En ufak bir özeleştiri, en ufak bir günah çıkarma yapmıyorsunuz.
Sizlerin canı can da, bu ülkeyi ve içinde yaşayan masum insanları terörden korumak için hayatını hiçe sayıp şehit olan ana kuzularının, evlatlarımızın canı patlıcan mı?
İstanbul'da sokaktaki vatandaşlara saldırmak, molotof kokteyli atmak, otobüs yakmak, polise ve sade vatandaşlara, kad ınlara, ufacık
çocuklara ''kaldırım taşları'' atıp kafalarını yarmak neyin protestosu? Hangi köhne düşüncenin, hangi barbar anlayışın dışavurumu?
Bugüne kadar hangi ''Kürt kökenli'' Türk vatandaşına; hop! sen Kürtsün şu şehre giremezsin, şu işi yapamazsın, şu mesleği icra edemezsin denmiş veya denmekte?
Bu ülkenin en çok para kazanan insanları çoğunlukla Kürt kökenli
şarkıcılar, eğlence yeri sahipleri, işadamları, ticaret erbabı, turistik otel sahipleri, eğlence dünyasında; tv'de, gazinolarda iş
yapan isimler (İbrahim Tatlıses, Özcan Deniz, Ceylan, Yılmaz Erdoğan vs.) değil mi?
Hani ne oldu ''fırsat eşitsizliği yalanınıza?'' İşin doğrusu, sizin sorununuz bu ülkeyi terör ile, vurarak, kırarak bölmek! Bir oldu-bitti yaratarak bu güzelim memleketi parçalamaktır. Bu kadar basit. Şu çıplak gerçeği artık ilkokula giden küçücük çocuklar bile anlayabilmektedirler.
''KÜRT'' kökenli vatandaşlarımız, eğer bunca kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olan bu BÖLÜCÜ IRKÇI TERÖRİSTLERİ hala destekliyorlarsa, KUSURU DEVLETTE DEĞİL, KENDİLERİNDE ARAMALIDIRLAR!
Meydanlarda eller hep zafer işareti, ellerde 30 bin insanımızın katili kanlı terör örgütü PKK'nın afişleri, terörist başı Apo'nun posterleri,
yakarız-yıkarız tehditleri ve herkesin malumu ülkemizdeki büyük
kentlerde meydana gelen şu son terör olayları...
Çapulcu terör örgütünün hazırladığı ''Şemdinli fiyaskosundan' ' sonra, ellerine para vererek sokaklara salıp polisimize, güvenlik güçlerimize, halkımıza taş ve molotof kokteyli attırdığı küçücük çocuklar...
Çocuğunu terör örgütünün militan olarak kullanmasına müsade ediyorsan, bu kaos ve terör yöntemlerinden medet umuyorsan ve bu yolla bu ülkeyi böleriz, sözde ülkemizi de kurarız diye düşünüyorsan, canın yandığında veya meydanlara saldığın, yak-yık-kır-dök evladım dediğin çocuğunu kendi ellerinle ateşe attığında da bunu devlete fatura edemezsin.
Demokrasiden bahsedip, teröre yol açmak ? İnsan öldürüp hak talep etmek? Bu ne yaman çelişki...
Hak isteyen, hukuk isteyen önce bu ülkenin bütünlüğüne, bu ülkenin insanlarına, toplum kurallarına SAYGI gösterecek. Ülkesine katkıda bulunacak. İNSAN gibi davranacak, yakmayacak, yıkmayacak.
Kısacası; TERÖRİST ile arasındaki farkı yine bizzat KENDİSİ ortaya
koyacak. Bu ülkenin güzel insanlarını kendisine inandıracak.
Kürt toplumu yüzyıllardır kendisini sömüren, geri bıraktıran, kulun
kula kulluk ettiği ''FEODAL DÜZEN'' denen ilkel sistemden ne zaman vazgeçecek? Ne zaman HANIM FERTLERİNE gereken ''ÖZGÜRLÜĞÜ'' teslim edecek? Ve neden ülkede en yüksek kadın intiharları Batman'da? Neden aile içi şiddet sorununda ve TÖRE CİNAYETİ denen illette ekseriyetle Kürt kökenli insanların yaşadığı iller başı çekmekte? Büyük şehirlerde kapkaç ve bu tür illegal suçları işleyip, elde edilen yasadışı geliri Terör örgütüne aktarma suçu neden hep Kürt kökenli çocuk ve gençlerde görülmekte? Neden, neden, ned en?
Kürdüm diyen sizler, acaba bu KUSURLARINIZI hallettiniz mi ki, TÜRKLERİ pervasızca eleştiriyorsunuz? Size yer, yaşam hakkı, hak-hukuk vermekten başka ne yapmış bu ülkenin vatandaşları?
Güzel bir atasözü vardır. ''GÖZÜNDEKİ ÇÖPÜ GÖRMEZ, ELALEME ŞAŞI DER!''
Bu özlü söz ülkemizin içine düşürülmeye çalışıldığı ''Kürt fesadını''
ne de güzel anlatıyor değil mi?
Güzel bir özet:) Anlayan 'biz ne yaptık,nereye gidiyoruz?' diye sorar kendine...Anlamayana söz yok;Allah acısın onun zavallı haline...
BİR TÜRK OLARAK KÜRTLERE SORUYORUM
Bir TÜRK olarak Kürtlere soruyorum; ''Kürtler bu ülkeye ne vermiştir ?'' Kürtlerin, Türkiye'ye bugüne kadar ne katkıları olmuştur ? Sosyal, bilimsel ve sanatsal anlamda yaşamımıza neler katmışlardır ?
Kendilerini etnik kökenlerini ön plana çıkararak tanımlayan ve kendilerine verilmiş en büyük hak olan ''BU GÜZEL ÜLKENİN, TÜRKİYE'NİN VATANDAŞI OLMAK HAKKINI'' bir kenara iterek, etnik köken üzerinden ırkçılık yapmayı tercih eden bu kitle, bu ülkeye ne vermiştir ve bu sapkın anlayışla ne verebilir ?
Kürtlere soruyorum; neden terör sizde, beşik kertmesi sizde, kız çocuklarını başlık parası adetiyle adeta bir eşya gibi alıp-satmak adeti sizde, her türlü yasadışı işin altından çoğunlukla Kürtler çıkmakta, kapkaç sizde, gasp sizde, ''NAMUS CİNAYETLERİ'' sizde, kaçakçılık sizde, uyuşturucu ticareti sizde, bu ülkenin vatandaşı olmayı sindirememek hastalığı sizde, vur-kır-gasp et anlayışı sizde, ÖZELEŞTİRİ yap mamak sizde, nedensiz aşağılık kompleksi sizde, başına kuş pislese devleti ve diğer insanları suçlamak sizde, herşeyi devletten beklemek sizde, asimile edildiği yalanını söyleyip, 21. yüzyıl Türkiyesi'nde tek kelime Türkçe bilmeyen milyonlarca insan sizde, emperyalist devletlerin size sahte bir mazi yapıştırması neticesinde Anadolu'da hiçbir zaman varolmayan, sözde gasp edilmiş hayali bir anavatanınız olduğu yalanını yaymak yine sizde.
Bu ülkeye hiçbir şey vermeden, kaba kuvvet ve vandalizmle, terör ile toprak gasp etmeye çalışma ahlaksızlığı sizde, diyaloğu ve insani ilişkileri es geçip, yakıp yıkarak bu ülkeyi bölmeye çalışmak sizde, Avrupa'ya gidip Türkiye Cumhuriyeti ve onun şanlı ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında her türlü asılsız yalanları söylemek, bana işkence yaptılar, baskı yaptılar, dilimizi konuşamıyoruz, fırsat eşitliği yok gibi mesnetsiz yalanları söyleyerek siyasi mülteci statüsüyle o Avrupa ülkelerine kapağı atmak, bir parazit gibi yaşayıp oralar da da suç işlemek sizde, sizlerde....
Avrupa'da Türkiye'yi şikayet etmek sözkonusu olunca ''ben Kürdüm'' demek, ama cebinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği ile Avrupa ülkelerinden herhangi birinde suçüstü yakalandığınızda ''ben Türküm'' demek üçkağıtçılığı sizde, çapulcu terör örgütüne her türlü desteği verip, demokrasi ve insan haklarından bahsetmek, ''şiddeti kınıyorum'' demek sizde, bu yalanları söyleyip bizleri de enayi zannedip, aptal yerine koymaya çalışmak terbiyesizliğ i ve alçaklığı sizde, bu ülkede yaşayan onlarca farklı etnik kökenden milyonlarca insan, etnik kökenleriyle ilgili en ufak bir sıkıntı çekmezken, özgürce siyaset yapabilirken, milletvekili ve hatta Başbakan bile olabilirken, verdiğimiz Kurtuluş Savaşı mücadelesi sonucu elde edilmiş Cumhuriyetimizin kazanımlarını içlerine sindiremeyen sömürgeci, etnik soykırımcı, emperyalist devletlerin maşası ve tetikçisi olmak düzenbazlığı NEDEN hep sizde ?
Lütfen bu sorulara yanıt verin, tabii ver ebilirseniz. ..
Bu memlekete bugüne kadar ne verdiniz de, ne istiyorsunuz ?
Eğitim diyorsunuz; öğretmen öldüren terör örgütünün katillerini ve elebaşını lider, siyasi irade kabul ediyorsunuz.
Dilimizi konuşamıyoruz diyorsunuz; o halde bugüne kadar Türkiye'nin çeşitli kentlerinde açılmış ''Kürtçe Kursları'' sözde dil öğrenmeye susamış sizlerin ilgisizliği sonucunda neden kapandı ?
Siyasi platformda temsil hakkı diyorsunuz; siyasetinizi etnik
ırkçılığa ve bölücülüğe dayalı söylemler, eylemler ve politikalar
üzerine kuruyorsunuz.
Yarattığınız terörden 30 bin insan can veriyor... En ufak bir özeleştiri, en ufak bir günah çıkarma yapmıyorsunuz.
Sizlerin canı can da, bu ülkeyi ve içinde yaşayan masum insanları terörden korumak için hayatını hiçe sayıp şehit olan ana kuzularının, evlatlarımızın canı patlıcan mı?
İstanbul'da sokaktaki vatandaşlara saldırmak, molotof kokteyli atmak, otobüs yakmak, polise ve sade vatandaşlara, kad ınlara, ufacık
çocuklara ''kaldırım taşları'' atıp kafalarını yarmak neyin protestosu? Hangi köhne düşüncenin, hangi barbar anlayışın dışavurumu?
Bugüne kadar hangi ''Kürt kökenli'' Türk vatandaşına; hop! sen Kürtsün şu şehre giremezsin, şu işi yapamazsın, şu mesleği icra edemezsin denmiş veya denmekte?
Bu ülkenin en çok para kazanan insanları çoğunlukla Kürt kökenli
şarkıcılar, eğlence yeri sahipleri, işadamları, ticaret erbabı, turistik otel sahipleri, eğlence dünyasında; tv'de, gazinolarda iş
yapan isimler (İbrahim Tatlıses, Özcan Deniz, Ceylan, Yılmaz Erdoğan vs.) değil mi?
Hani ne oldu ''fırsat eşitsizliği yalanınıza?'' İşin doğrusu, sizin sorununuz bu ülkeyi terör ile, vurarak, kırarak bölmek! Bir oldu-bitti yaratarak bu güzelim memleketi parçalamaktır. Bu kadar basit. Şu çıplak gerçeği artık ilkokula giden küçücük çocuklar bile anlayabilmektedirler.
''KÜRT'' kökenli vatandaşlarımız, eğer bunca kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olan bu BÖLÜCÜ IRKÇI TERÖRİSTLERİ hala destekliyorlarsa, KUSURU DEVLETTE DEĞİL, KENDİLERİNDE ARAMALIDIRLAR!
Meydanlarda eller hep zafer işareti, ellerde 30 bin insanımızın katili kanlı terör örgütü PKK'nın afişleri, terörist başı Apo'nun posterleri,
yakarız-yıkarız tehditleri ve herkesin malumu ülkemizdeki büyük
kentlerde meydana gelen şu son terör olayları...
Çapulcu terör örgütünün hazırladığı ''Şemdinli fiyaskosundan' ' sonra, ellerine para vererek sokaklara salıp polisimize, güvenlik güçlerimize, halkımıza taş ve molotof kokteyli attırdığı küçücük çocuklar...
Çocuğunu terör örgütünün militan olarak kullanmasına müsade ediyorsan, bu kaos ve terör yöntemlerinden medet umuyorsan ve bu yolla bu ülkeyi böleriz, sözde ülkemizi de kurarız diye düşünüyorsan, canın yandığında veya meydanlara saldığın, yak-yık-kır-dök evladım dediğin çocuğunu kendi ellerinle ateşe attığında da bunu devlete fatura edemezsin.
Demokrasiden bahsedip, teröre yol açmak ? İnsan öldürüp hak talep etmek? Bu ne yaman çelişki...
Hak isteyen, hukuk isteyen önce bu ülkenin bütünlüğüne, bu ülkenin insanlarına, toplum kurallarına SAYGI gösterecek. Ülkesine katkıda bulunacak. İNSAN gibi davranacak, yakmayacak, yıkmayacak.
Kısacası; TERÖRİST ile arasındaki farkı yine bizzat KENDİSİ ortaya
koyacak. Bu ülkenin güzel insanlarını kendisine inandıracak.
Kürt toplumu yüzyıllardır kendisini sömüren, geri bıraktıran, kulun
kula kulluk ettiği ''FEODAL DÜZEN'' denen ilkel sistemden ne zaman vazgeçecek? Ne zaman HANIM FERTLERİNE gereken ''ÖZGÜRLÜĞÜ'' teslim edecek? Ve neden ülkede en yüksek kadın intiharları Batman'da? Neden aile içi şiddet sorununda ve TÖRE CİNAYETİ denen illette ekseriyetle Kürt kökenli insanların yaşadığı iller başı çekmekte? Büyük şehirlerde kapkaç ve bu tür illegal suçları işleyip, elde edilen yasadışı geliri Terör örgütüne aktarma suçu neden hep Kürt kökenli çocuk ve gençlerde görülmekte? Neden, neden, ned en?
Kürdüm diyen sizler, acaba bu KUSURLARINIZI hallettiniz mi ki, TÜRKLERİ pervasızca eleştiriyorsunuz? Size yer, yaşam hakkı, hak-hukuk vermekten başka ne yapmış bu ülkenin vatandaşları?
Güzel bir atasözü vardır. ''GÖZÜNDEKİ ÇÖPÜ GÖRMEZ, ELALEME ŞAŞI DER!''
Bu özlü söz ülkemizin içine düşürülmeye çalışıldığı ''Kürt fesadını''
ne de güzel anlatıyor değil mi?
Güzel bir özet:) Anlayan 'biz ne yaptık,nereye gidiyoruz?' diye sorar kendine...Anlamayana söz yok;Allah acısın onun zavallı haline...