Subpage under development, new version coming soon!
Subject: Haberler
Bugün canlı skorlara bakın.Sadece Türkiye değil birçok yerde kırmızı kart çıktı.
En az 20 kırmızı kart gördüm bugün.
En az 20 kırmızı kart gördüm bugün.
Tolga askere gidiyor "dükkan" kapanıyor
Tolga Çevik’in askerlik hazırlıkları yaptığı öğrenildi.
TRT’de doğaçlama esprileriyle sunduğu “Komedi Dükkanı” adlı programla dikkatleri üzerinde toplayan Tolga Çevik’in askerlik hazırlıkları yaptığı öğrenildi. Askerlik problemi nedeniyle zaman zaman karakola giderek, imza vermek zorunda kalan Çevik’in, askere gideceği için TRT’deki “Komedi Dükkanı” programına bu ay sonunda son vermek zorunda kalacağı öğrenildi. Cem Yılmaz’ın kardeşi Özge Yılmaz’la evli olan 35 yaşındaki Tolga Çevik’in programının yapımcısı Sinan Çetin. “Komedi Dükkanı” programının yapım şirketi ile TRT arasında reytinge göre ücret anlaşması imzalanmıştı. Haftada bir gün izleyicilerin karşısına çıkan programın, bazı haftalarda yaptığı yüksek reyting nedeniyle yapımcı şirkete haftada 300 bin TL’ye varan para kazandırdığı öğrenildi. Program, yüksek reyting yapması ve genç izleyiciye de hitap etmesi nedeniyle TRT’de yöneticilerin de gözdesi olmuştu.
Tolga Çevik’in askerlik hazırlıkları yaptığı öğrenildi.
TRT’de doğaçlama esprileriyle sunduğu “Komedi Dükkanı” adlı programla dikkatleri üzerinde toplayan Tolga Çevik’in askerlik hazırlıkları yaptığı öğrenildi. Askerlik problemi nedeniyle zaman zaman karakola giderek, imza vermek zorunda kalan Çevik’in, askere gideceği için TRT’deki “Komedi Dükkanı” programına bu ay sonunda son vermek zorunda kalacağı öğrenildi. Cem Yılmaz’ın kardeşi Özge Yılmaz’la evli olan 35 yaşındaki Tolga Çevik’in programının yapımcısı Sinan Çetin. “Komedi Dükkanı” programının yapım şirketi ile TRT arasında reytinge göre ücret anlaşması imzalanmıştı. Haftada bir gün izleyicilerin karşısına çıkan programın, bazı haftalarda yaptığı yüksek reyting nedeniyle yapımcı şirkete haftada 300 bin TL’ye varan para kazandırdığı öğrenildi. Program, yüksek reyting yapması ve genç izleyiciye de hitap etmesi nedeniyle TRT’de yöneticilerin de gözdesi olmuştu.
bu bilgiyi sokaktaki çocuk bile bilir, ifade eksikliği var. farklı olan durum oyuna çabuk başlamak isteyen bir takımın oyuna başladığında rakip oyuncunun mesafesi ve topu kesmesinin getirisi..
NTVSporda muhteşem bir maç başladı, NBA severlere.
Cleveland- LA Lakers...
Cleveland- LA Lakers...
yıllardır anadolu kulüpleri zerzenişde bulunuyordu ama kimse oralı bile olmuyordu.
daha ilk yarı itibariyle ts adına giden 7 puan var dediğimde malesef sizin için değil buradaki gs li arkadaşlarım hakemler çok iyi neyi varmış gibi alaycı tavırlar sergiliyordu kazın ayağı öyle değilmiş demek
2 hafta hakem yanlış karar verince gs camiası ayağa kalktı
ben yermek için demiyorum yanlış anlaşılmasın herkesin üstüne düşen işler var
bizim savunduğumuz maçlar adilce yönetilsin büyük küçük takım düşünmeksizin kim hak ediyorsa o alsın maçı adalet ançak bu şekilde sağlanır ve kimsenin sesi çıkmaz.
+(ts-ankaragücü macının özetlerini seyrettim ankaranın ve ts nin verilmeyen birer penaltısı olduğunu gördüm)
daha ilk yarı itibariyle ts adına giden 7 puan var dediğimde malesef sizin için değil buradaki gs li arkadaşlarım hakemler çok iyi neyi varmış gibi alaycı tavırlar sergiliyordu kazın ayağı öyle değilmiş demek
2 hafta hakem yanlış karar verince gs camiası ayağa kalktı
ben yermek için demiyorum yanlış anlaşılmasın herkesin üstüne düşen işler var
bizim savunduğumuz maçlar adilce yönetilsin büyük küçük takım düşünmeksizin kim hak ediyorsa o alsın maçı adalet ançak bu şekilde sağlanır ve kimsenin sesi çıkmaz.
+(ts-ankaragücü macının özetlerini seyrettim ankaranın ve ts nin verilmeyen birer penaltısı olduğunu gördüm)
Girişim dehası bakan çocukları
Kabinedeki 63 bakan çocuğunun iş dünyasında parlayan yıldızları göz alıyor!
Ticari kariyerleri her geçen gün yükselen kabine üyesi siyasilerin çocukları, Ekrem Tosun tartışmasının ardından yerel seçim polemiklerinin en önemli gündemi haline geldi.
Kabine üyesi siyasetçilerin çocukları ebeveynlerinin siyaset hayatına girmesiyle birlikte ticari kariyerlerini her geçen gün çeşitli iş kollarına doğru geliştiriyor. Daha önceden mısır, yumurta satışı yapan, internetten şirket dâhi yöneten halk diliyle "tosun"lar, artık altın ve enerji sektörleriyle de gündeme gelmeye başladı. Her geçen gün ticari kariyerlerinde yükselen çocukların bu iş kolları, siyasetçi ebeveynlerinin çeşitli polemiklere girmelerine de vesile oluyor. AKP hükümetinde Başbakan dahil 25 bakan görev yapıyor. Bu bakanların toplam 63 çocuğu var. En fazla çocuğa sahip bakan 6 çocukla Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Onu 4'er çocukla Başbakan Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik izliyor.
Son dönemde en çok dikkat çeken iş kolu ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında da polemiğe neden olan bir olay ile ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan'ın ABD'de yaşayan oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ile abisi Burak Erdoğan'ın eşi Sema Erdoğan'ın 'Atagold' isimli bir altın firmasına ortak oldukları ortaya çıktı. İTO kayıtlarına göre, 1995 yılında kurulan bu şirketin yüzde 50 hissesi ise Atasay Kuyumculuk şirketinin sahibi Cihan Kamer ile eşi, kızı Simay ve küçük oğlu Atasay'a ait. Kalan yüzde 50 hisseyi ise Bilal Erdoğan ile Sema Erdoğan paylaşıyor. Bu ortaklık kapsamında ise sadece Atatürk Havalimanı'nda free-shop bölgesinde bir mağaza olduğu belirtiliyor. Bu konu Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki 'Ekrem Tosun Kimdir?' polemiği ile birkaç gün önce gündeme geldi. Ekrem Tosun'un ise Bilal Erdoğan ile Sema Erdoğan'ın gnel kurulda oy haklarını temsil eden ve aynı zamanda Kamer'in de mali müşavirliğini yapan kişi olduğu ortaya çıktı.
Pırlanta KDV'den müstesna
Bu konunun gündeme gelmesiyle birlikte AKP hükümetinin 2004 yılında Katma Değer Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikle, elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, inci, safir gibi değerli taşların satışında uygulanan yüzde 18'lik KDV'yi kaldırması da yeniden tartışmaya açılmış oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çocukları daha önceden de çeşitli ticari faaliyetleri ile gündeme geldi. Büyük oğul Ahmet Burak Erdoğan Safran-I isimli gemiyi satın alması ve armatörlük yapmasıyla gündeme gelmişti. Safran-1 adlı kuru yük gemisini satın alan MB Denizcilik, Burak Erdoğan'ın bu alandaki ilk şirketi değil. Geminin piyasa değerinin ikinci elde 4-5 milyon dolar olduğu ifade ediliyor. Geminin kapasitesinin 200 TIR'ın gerçekleştirebileceği taşımaya eş değer olduğu da belirtiliyor. Bu gemi Başbakan Erdoğan'ın "Gemi değil gemicik" demesiyle de tanınmıştı. Daha önce amcası Mustafa Erdoğan ve eşi Sema Ketenci'nin babası Osman Ketenci ile birlikte Turkuaz adlı şirketi de Burak Erdoğan kurmuştu. 2006 yılı Nisan ayında adı Bumerz Denizcilik olarak değiştirilen şirketin 1 milyon YTL olan sermayesi daha sonra 2 milyon YTL"ye çıkartıldı. Şirkette yüzde 25 hissesi olan Burak Erdoğan da sermaye artırımı için gemi alımının dışında bu şirkete de 250 bin YTL sermaye ekledi. Burak Erdoğan denizcilik sektöründeki ikinci şirketini 19 Ocak 2007'de kurdu. MB Denizcilik Taşımacılık Limited Şirketi adıyla kurulan şirkette, Burak Erdoğan'ın ortağı yakın arkadaşı Mecit Mert Çetinkaya. Her iki ortağın şirkette yüzde 50'şer hissesi bulunuyor. Büyük kız Esra ise Berat Albayrak'la evli. Berat Albayrak'ın ismi ise çok sık duyuluyor. Genç yaşına rağmen Çalık Holding'te genel müdür olan Berat Albayrak, ayrıca Sabah ve Atv'yi alan Turkuvaz Matbaacılık şirketinin yönetim kurulu üyesi. Yine Ahmet Çalık'ın yönetim kurulu başkanlığında Cetel Telekom İletişim'de de yönetim kurulu üyesi.
Unakıtanlar şimdi de kek işinde
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın Abdullah, Zeynep ve Fatma isimlerinde 3 çocuğu var. Kamuoyunun en yakından tanıdığı isim Abdullah Unakıtan, daha önceden likit yumurta işi yaptığı AB Gıda A.Ş ile gündeme gelmişti. Şimdi Unakıtan'lar enerji ve kek işi ile ticari alandaki faaliyetlerini büyütme kararı aldı. Unakıtan'ın eşi, 2 kızı ve oğlu tarafından kurulan AB Gıda Sanayi A.Ş'nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) Bandırma'da 600 MW kurulu gücünde termik santral kurmak için lisans başvurusu yaptığı bir süre önce ortaya çıkmıştı. Bu yatırımın maliyetinin 600 milyon dolar civarında olması beklenirken, Unakıtan'lar yakın zamanda bir de kek fabrikası ile gündeme geldiler. AB Gıda şirketinin Balıkesir'in Bandırma ilçesinde yeni bir fabrika yaptırdığı ve bu fabrikada çeşitli markalarda kekler üretileceği ortaya çıktı. Kek markaları dahi tescil yaptırıldı ve logoları oluşturuldu. AB gıda şirketi yumurta, kek üretimi dışında yumurta kabı, yem, organik gübre üretimi de yapıyor. Ailenin Telemobil Bilgi İletişim ve SAB Makina adlı iki ayrı şirketi daha var. Aile, enerji alanında faaliyet göstermek için Zeynep Unakıtan'ın büyük ortaklığında bir şirket de kurdular. Unakıtan'ların yumurta işiyle gündeme gelmesinde ise en çok yumurtanın KDV'sinde 2004 yılı sonunda gidilen KDV indirimi büyük rol oynadı. 29 Aralık 2004 tarihinde yayımlanan kararname ile yumurtanın KDV'si yüzde 18'den yüzde 8'e çekilirken, parantez içerisinde "likit ve pastörize olanlar dahil" ibaresi eklendi. Yine mısır ithalatında da Abdullah Unakıtan ismi ön plana çıktı. 2003'te mısırın gümrük vergisi yüzde 20'ye inince Unakıtan'ın oğlu binlerce tonluk ithalat yaptı. Telemobil firmasının da özelleştirmeyle Akfen-SPA'ya giden Mersin Limanı'na 2 milyon dolarlık işletim sistemi satması ahlaki açıdan tartışmaya yol açtı.
Gül'ün oğlu Suudilerle iş yemeğinde
İlk AKP hükümetinin Başbakanı ve bir dönemin Dışişleri Bakanı olan şimdinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kçocukları da iş hayatları ve erken yaşta ticarete atılmaları ile gündeme geldi. Gül'ün 3-6 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığı resmi ziyarete Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül de katıldı. Burada Türk ve Suudi işadamları için düzenlenen öğle yemeğine Emre Gül'ün de katılması dikkat çekti ve basında yer aldı. Mehmet Emre Gül, genç yaşına ve henüz öğrenimine devam ediyor olmasına rağmen uzun zamandır ticari hayatın içinde bulunuyor. Emre Gül ilk olarak e-ticaret alanında yatırım yaparak ticari hayatta ismini duyurdu. "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli şirket kurdu. bu şirketin diğer iki ortağı ise abisi Ahmet Münir'in arkadaşları. Emre Gül, Ankara'da ardı ardına açılan dev alışveriş merkezlerindeki "bardak içinde soslu haşlanmış mısır satışı" işiyle de gündeme geldi. Emre Gül, mısır işini yapan şirketle organik bağının olmadığını, sadece amcasına yardım ettiğini söylese de şimdiden iş yaşamında pratik kazanıyor. Gül'ün Daily Fresh markalı mısır işi bayiliğini, yaşı küçük olması nedeniyle resmen üzerine alamadığı belirtiliyor. Ama Daily Fresh'in bayilik fiyatı 10 bin dolar. Emre'nin babası Abdullah Gül, gazoz satmayı başaramadığı için okutulmuş ve Cumhurbaşkanlığına yükselmişti. Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir ise öğrencilik döneminin ardından Londra'da Merrill Lynch'te çalışmaya başlamış ve kendisine uluslarası finans camiasında bir yer açma çabasına girmişti.
Damatlar da iş dünyasında
Abdullah Gül'ün kızı Kübra Gül ise geçen sene Mehmet Sarımermer'le evlendi. Damat Sarımermer de, küçük kayınbiraderi gibi internette iş yapıyor. Bunun yanı sıra, Mehmet Sarımermer'in mobilya ve inşaat alanındaki şirketlerde de ortaklığı bulunuyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan ve kızı Büşra Yıldırım'ın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve limited Şirketi de bir dönem oldukça tartışıldı. İtalya'dan 445 bin Euro'ya gemi satın aldıkları gündeme geldi. Erkan'ın gemi fiyatının 200 bin Euro'luk bölümünü uluslararası seyahat acentelerince yolcu biletlerinin peşin satın alınmasıyla karşıladığı bilgileri de basına yansıdı. Yıldırım'ın üç çocuğunun Subaru'nun İstanbul'daki 4 bayisinden birisi olduğu da yansıyan bilgiler arasında yer aldı. Hilmi Güler'in damadı ise eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin oğlu İsmail Pepe. Pepe'nin çocukları Ankara-Balgat'ta 15 yıldır ev yapıp satıyor. Pepe ve oğullarının yaptığı konutlarda, siyasetin ünlü isimleri de oturuyor. Ağırlıklı olarak AKP ve SP'li siyasetçilerin tercih ettiği konutlarda, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın da evi var. Bazı AKP'li milletvekilleri ise bu konutlarda kirada oturuyor. Bunun yanı sıra İsmail Pepe'nin gemi işletmeciliği yaptığı da gündeme gelmişti. Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak'ın oğlu Mehmet Akif ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Emre Gül'ün bardakta mısır satan Daily Fresh şirketinden bayilik alarak mısır işine girmesiyle gündeme gelmişti. Bunun için bir arkadaşı ile Öztok Gıda İnşaat Ltd. adlı şirket kurmuş, Atatürk Havalimanı'nda ve Bakırköy Capacity'de bardakta mısır satmaya başlamıştı.
KİMİN ÇOCUĞU HANGİ İŞTE
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
- Son tartışmada öğrenildi ki ABD'de yaşayan oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ile abisi Burak Erdoğan'ın eşi Sema Erdoğan 'Atagold' isimli bir altın firmasına ortak.
- Büyük oğul Ahmet Burak Erdoğan denizcilik sektöründe. Bumerz Denizcilik'te ve MB Denizcilik Taşımacılık Limited Şirketi'nde ortak.
- Büyük kız Esra; Berat Albayrak'la evli. Albayrak Çalık Holding'te genel müdür, Cetel Telekom İletişim'de de yönetim kurulu üyesi.
KEMAL UNAKITAN
- Abdullah Unakıtan, likit yumurta işi yaptığı AB Gıda A.Ş ile gündeme gelmişti.
- Unakıtanlar şimdi enerji ve kek işi ile ticari alandaki faaliyetlerini büyütme kararı aldı.
ABDULLAH GÜL
- 3-6 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığı resmi ziyarete Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül de katıldı. Emre Gül ilk olarak e-ticaret alanında yatırım yaparak ticari hayatta ismini duyurdu. "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli şirket kurdu.
"Bardak içinde soslu haşlanmış mısır satışı" Daily Fresh işiyle de gündeme geldi.
- Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir Merrill Lynch'te çalışıyor.
- Abdullah Gül'ün kızı Kübra Gül geçen sene Mehmet Sarımermer'le evlendi. Damat Sarımermer de, küçük kayınbiraderi gibi internette iş yapıyor. Bunun yanı sıra, Mehmet Sarımermer'in mobilya ve inşaat alanındaki şirketlerde de ortaklığı bulunuyor.
BİNALİ YILDIRIM
- Oğlu Erkan ve kızı Büşra'nın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve limited Şirketi var.
- Yıldırım'ın üç çocuğunun Subaru'nun İstanbul'daki 4 bayisinden birisi olduğu da yansıyan bilgiler arasında yer aldı.
HİLMİ GÜLER
- Hilmi Güler'in damadı ise eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin oğlu İsmail Pepe. Pepe'nin çocukları Ankara-Balgat'ta 15 yıldır ev yapıp satıyor. İsmail Pepe'nin gemi işletmeciliği yaptığı da gündeme gelmişti.
FARUK NAFİZ ÖZAK
- Oğlu Mehmet Akif Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Emre Gül'ün bardakta mısır satan Daily Fresh şirketinden bayilik alarak mısır işine girmesiyle gündeme gelmişti. Bunun için bir arkadaşı ile Öztok Gıda İnşaat Ltd. adlı şirket kurmuş, Atatürk Havalimanı'nda ve Bakırköy Capacity'de bardakta mısır satmaya başlamıştı.
Kabine üyesi siyasetçilerin çocukları ebeveynlerinin siyaset hayatına girmesiyle birlikte ticari kariyerlerini her geçen gün çeşitli iş kollarına doğr... (Referans)
Kabinedeki 63 bakan çocuğunun iş dünyasında parlayan yıldızları göz alıyor!
Ticari kariyerleri her geçen gün yükselen kabine üyesi siyasilerin çocukları, Ekrem Tosun tartışmasının ardından yerel seçim polemiklerinin en önemli gündemi haline geldi.
Kabine üyesi siyasetçilerin çocukları ebeveynlerinin siyaset hayatına girmesiyle birlikte ticari kariyerlerini her geçen gün çeşitli iş kollarına doğru geliştiriyor. Daha önceden mısır, yumurta satışı yapan, internetten şirket dâhi yöneten halk diliyle "tosun"lar, artık altın ve enerji sektörleriyle de gündeme gelmeye başladı. Her geçen gün ticari kariyerlerinde yükselen çocukların bu iş kolları, siyasetçi ebeveynlerinin çeşitli polemiklere girmelerine de vesile oluyor. AKP hükümetinde Başbakan dahil 25 bakan görev yapıyor. Bu bakanların toplam 63 çocuğu var. En fazla çocuğa sahip bakan 6 çocukla Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Onu 4'er çocukla Başbakan Tayyip Erdoğan, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik izliyor.
Son dönemde en çok dikkat çeken iş kolu ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında da polemiğe neden olan bir olay ile ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan'ın ABD'de yaşayan oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ile abisi Burak Erdoğan'ın eşi Sema Erdoğan'ın 'Atagold' isimli bir altın firmasına ortak oldukları ortaya çıktı. İTO kayıtlarına göre, 1995 yılında kurulan bu şirketin yüzde 50 hissesi ise Atasay Kuyumculuk şirketinin sahibi Cihan Kamer ile eşi, kızı Simay ve küçük oğlu Atasay'a ait. Kalan yüzde 50 hisseyi ise Bilal Erdoğan ile Sema Erdoğan paylaşıyor. Bu ortaklık kapsamında ise sadece Atatürk Havalimanı'nda free-shop bölgesinde bir mağaza olduğu belirtiliyor. Bu konu Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki 'Ekrem Tosun Kimdir?' polemiği ile birkaç gün önce gündeme geldi. Ekrem Tosun'un ise Bilal Erdoğan ile Sema Erdoğan'ın gnel kurulda oy haklarını temsil eden ve aynı zamanda Kamer'in de mali müşavirliğini yapan kişi olduğu ortaya çıktı.
Pırlanta KDV'den müstesna
Bu konunun gündeme gelmesiyle birlikte AKP hükümetinin 2004 yılında Katma Değer Vergisi Kanunu'nda yapılan değişiklikle, elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, inci, safir gibi değerli taşların satışında uygulanan yüzde 18'lik KDV'yi kaldırması da yeniden tartışmaya açılmış oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çocukları daha önceden de çeşitli ticari faaliyetleri ile gündeme geldi. Büyük oğul Ahmet Burak Erdoğan Safran-I isimli gemiyi satın alması ve armatörlük yapmasıyla gündeme gelmişti. Safran-1 adlı kuru yük gemisini satın alan MB Denizcilik, Burak Erdoğan'ın bu alandaki ilk şirketi değil. Geminin piyasa değerinin ikinci elde 4-5 milyon dolar olduğu ifade ediliyor. Geminin kapasitesinin 200 TIR'ın gerçekleştirebileceği taşımaya eş değer olduğu da belirtiliyor. Bu gemi Başbakan Erdoğan'ın "Gemi değil gemicik" demesiyle de tanınmıştı. Daha önce amcası Mustafa Erdoğan ve eşi Sema Ketenci'nin babası Osman Ketenci ile birlikte Turkuaz adlı şirketi de Burak Erdoğan kurmuştu. 2006 yılı Nisan ayında adı Bumerz Denizcilik olarak değiştirilen şirketin 1 milyon YTL olan sermayesi daha sonra 2 milyon YTL"ye çıkartıldı. Şirkette yüzde 25 hissesi olan Burak Erdoğan da sermaye artırımı için gemi alımının dışında bu şirkete de 250 bin YTL sermaye ekledi. Burak Erdoğan denizcilik sektöründeki ikinci şirketini 19 Ocak 2007'de kurdu. MB Denizcilik Taşımacılık Limited Şirketi adıyla kurulan şirkette, Burak Erdoğan'ın ortağı yakın arkadaşı Mecit Mert Çetinkaya. Her iki ortağın şirkette yüzde 50'şer hissesi bulunuyor. Büyük kız Esra ise Berat Albayrak'la evli. Berat Albayrak'ın ismi ise çok sık duyuluyor. Genç yaşına rağmen Çalık Holding'te genel müdür olan Berat Albayrak, ayrıca Sabah ve Atv'yi alan Turkuvaz Matbaacılık şirketinin yönetim kurulu üyesi. Yine Ahmet Çalık'ın yönetim kurulu başkanlığında Cetel Telekom İletişim'de de yönetim kurulu üyesi.
Unakıtanlar şimdi de kek işinde
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın Abdullah, Zeynep ve Fatma isimlerinde 3 çocuğu var. Kamuoyunun en yakından tanıdığı isim Abdullah Unakıtan, daha önceden likit yumurta işi yaptığı AB Gıda A.Ş ile gündeme gelmişti. Şimdi Unakıtan'lar enerji ve kek işi ile ticari alandaki faaliyetlerini büyütme kararı aldı. Unakıtan'ın eşi, 2 kızı ve oğlu tarafından kurulan AB Gıda Sanayi A.Ş'nin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) Bandırma'da 600 MW kurulu gücünde termik santral kurmak için lisans başvurusu yaptığı bir süre önce ortaya çıkmıştı. Bu yatırımın maliyetinin 600 milyon dolar civarında olması beklenirken, Unakıtan'lar yakın zamanda bir de kek fabrikası ile gündeme geldiler. AB Gıda şirketinin Balıkesir'in Bandırma ilçesinde yeni bir fabrika yaptırdığı ve bu fabrikada çeşitli markalarda kekler üretileceği ortaya çıktı. Kek markaları dahi tescil yaptırıldı ve logoları oluşturuldu. AB gıda şirketi yumurta, kek üretimi dışında yumurta kabı, yem, organik gübre üretimi de yapıyor. Ailenin Telemobil Bilgi İletişim ve SAB Makina adlı iki ayrı şirketi daha var. Aile, enerji alanında faaliyet göstermek için Zeynep Unakıtan'ın büyük ortaklığında bir şirket de kurdular. Unakıtan'ların yumurta işiyle gündeme gelmesinde ise en çok yumurtanın KDV'sinde 2004 yılı sonunda gidilen KDV indirimi büyük rol oynadı. 29 Aralık 2004 tarihinde yayımlanan kararname ile yumurtanın KDV'si yüzde 18'den yüzde 8'e çekilirken, parantez içerisinde "likit ve pastörize olanlar dahil" ibaresi eklendi. Yine mısır ithalatında da Abdullah Unakıtan ismi ön plana çıktı. 2003'te mısırın gümrük vergisi yüzde 20'ye inince Unakıtan'ın oğlu binlerce tonluk ithalat yaptı. Telemobil firmasının da özelleştirmeyle Akfen-SPA'ya giden Mersin Limanı'na 2 milyon dolarlık işletim sistemi satması ahlaki açıdan tartışmaya yol açtı.
Gül'ün oğlu Suudilerle iş yemeğinde
İlk AKP hükümetinin Başbakanı ve bir dönemin Dışişleri Bakanı olan şimdinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kçocukları da iş hayatları ve erken yaşta ticarete atılmaları ile gündeme geldi. Gül'ün 3-6 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığı resmi ziyarete Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül de katıldı. Burada Türk ve Suudi işadamları için düzenlenen öğle yemeğine Emre Gül'ün de katılması dikkat çekti ve basında yer aldı. Mehmet Emre Gül, genç yaşına ve henüz öğrenimine devam ediyor olmasına rağmen uzun zamandır ticari hayatın içinde bulunuyor. Emre Gül ilk olarak e-ticaret alanında yatırım yaparak ticari hayatta ismini duyurdu. "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli şirket kurdu. bu şirketin diğer iki ortağı ise abisi Ahmet Münir'in arkadaşları. Emre Gül, Ankara'da ardı ardına açılan dev alışveriş merkezlerindeki "bardak içinde soslu haşlanmış mısır satışı" işiyle de gündeme geldi. Emre Gül, mısır işini yapan şirketle organik bağının olmadığını, sadece amcasına yardım ettiğini söylese de şimdiden iş yaşamında pratik kazanıyor. Gül'ün Daily Fresh markalı mısır işi bayiliğini, yaşı küçük olması nedeniyle resmen üzerine alamadığı belirtiliyor. Ama Daily Fresh'in bayilik fiyatı 10 bin dolar. Emre'nin babası Abdullah Gül, gazoz satmayı başaramadığı için okutulmuş ve Cumhurbaşkanlığına yükselmişti. Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir ise öğrencilik döneminin ardından Londra'da Merrill Lynch'te çalışmaya başlamış ve kendisine uluslarası finans camiasında bir yer açma çabasına girmişti.
Damatlar da iş dünyasında
Abdullah Gül'ün kızı Kübra Gül ise geçen sene Mehmet Sarımermer'le evlendi. Damat Sarımermer de, küçük kayınbiraderi gibi internette iş yapıyor. Bunun yanı sıra, Mehmet Sarımermer'in mobilya ve inşaat alanındaki şirketlerde de ortaklığı bulunuyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan ve kızı Büşra Yıldırım'ın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve limited Şirketi de bir dönem oldukça tartışıldı. İtalya'dan 445 bin Euro'ya gemi satın aldıkları gündeme geldi. Erkan'ın gemi fiyatının 200 bin Euro'luk bölümünü uluslararası seyahat acentelerince yolcu biletlerinin peşin satın alınmasıyla karşıladığı bilgileri de basına yansıdı. Yıldırım'ın üç çocuğunun Subaru'nun İstanbul'daki 4 bayisinden birisi olduğu da yansıyan bilgiler arasında yer aldı. Hilmi Güler'in damadı ise eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin oğlu İsmail Pepe. Pepe'nin çocukları Ankara-Balgat'ta 15 yıldır ev yapıp satıyor. Pepe ve oğullarının yaptığı konutlarda, siyasetin ünlü isimleri de oturuyor. Ağırlıklı olarak AKP ve SP'li siyasetçilerin tercih ettiği konutlarda, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın da evi var. Bazı AKP'li milletvekilleri ise bu konutlarda kirada oturuyor. Bunun yanı sıra İsmail Pepe'nin gemi işletmeciliği yaptığı da gündeme gelmişti. Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak'ın oğlu Mehmet Akif ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Emre Gül'ün bardakta mısır satan Daily Fresh şirketinden bayilik alarak mısır işine girmesiyle gündeme gelmişti. Bunun için bir arkadaşı ile Öztok Gıda İnşaat Ltd. adlı şirket kurmuş, Atatürk Havalimanı'nda ve Bakırköy Capacity'de bardakta mısır satmaya başlamıştı.
KİMİN ÇOCUĞU HANGİ İŞTE
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
- Son tartışmada öğrenildi ki ABD'de yaşayan oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ile abisi Burak Erdoğan'ın eşi Sema Erdoğan 'Atagold' isimli bir altın firmasına ortak.
- Büyük oğul Ahmet Burak Erdoğan denizcilik sektöründe. Bumerz Denizcilik'te ve MB Denizcilik Taşımacılık Limited Şirketi'nde ortak.
- Büyük kız Esra; Berat Albayrak'la evli. Albayrak Çalık Holding'te genel müdür, Cetel Telekom İletişim'de de yönetim kurulu üyesi.
KEMAL UNAKITAN
- Abdullah Unakıtan, likit yumurta işi yaptığı AB Gıda A.Ş ile gündeme gelmişti.
- Unakıtanlar şimdi enerji ve kek işi ile ticari alandaki faaliyetlerini büyütme kararı aldı.
ABDULLAH GÜL
- 3-6 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığı resmi ziyarete Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül de katıldı. Emre Gül ilk olarak e-ticaret alanında yatırım yaparak ticari hayatta ismini duyurdu. "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli şirket kurdu.
"Bardak içinde soslu haşlanmış mısır satışı" Daily Fresh işiyle de gündeme geldi.
- Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir Merrill Lynch'te çalışıyor.
- Abdullah Gül'ün kızı Kübra Gül geçen sene Mehmet Sarımermer'le evlendi. Damat Sarımermer de, küçük kayınbiraderi gibi internette iş yapıyor. Bunun yanı sıra, Mehmet Sarımermer'in mobilya ve inşaat alanındaki şirketlerde de ortaklığı bulunuyor.
BİNALİ YILDIRIM
- Oğlu Erkan ve kızı Büşra'nın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve limited Şirketi var.
- Yıldırım'ın üç çocuğunun Subaru'nun İstanbul'daki 4 bayisinden birisi olduğu da yansıyan bilgiler arasında yer aldı.
HİLMİ GÜLER
- Hilmi Güler'in damadı ise eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin oğlu İsmail Pepe. Pepe'nin çocukları Ankara-Balgat'ta 15 yıldır ev yapıp satıyor. İsmail Pepe'nin gemi işletmeciliği yaptığı da gündeme gelmişti.
FARUK NAFİZ ÖZAK
- Oğlu Mehmet Akif Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Emre Gül'ün bardakta mısır satan Daily Fresh şirketinden bayilik alarak mısır işine girmesiyle gündeme gelmişti. Bunun için bir arkadaşı ile Öztok Gıda İnşaat Ltd. adlı şirket kurmuş, Atatürk Havalimanı'nda ve Bakırköy Capacity'de bardakta mısır satmaya başlamıştı.
Kabine üyesi siyasetçilerin çocukları ebeveynlerinin siyaset hayatına girmesiyle birlikte ticari kariyerlerini her geçen gün çeşitli iş kollarına doğr... (Referans)
F.Bahçe'yi kızdıran teklif!
Zico eski takımına uçuk bir teklifte bulundu
Geçtiğimiz sezon sonunda Fenerbahçe'den ayrılan Arthur Zico'nun, devre arasında eski takımına uçuk bir teklifte bulunduğu öğrenildi.
'internetspor.com' adlı sitenin haberine göre Rusya'nın CSKA takımının başına geçen Brezilyalı teknik adamın, sarı-lacivertli kulübün Wagner Love transferine taş koyduğu iddia edildi. Eski takımının, Wagner ile yakından ilgilendiğini öğrenen Zico'nun yapılan teklife "Semih ve Edu'yu verin, Wagner'i alın" dediği dile getirildi.
GELEN CEVAP ŞAŞIRTTI
Sarı -lacivertli yönetimin, Zico'nun bu ilginç takas teklifine ise sert bir şekilde tepki gösterdiği ileri sürüldü. Devre arasında yaşanan olayda Brezilyalı futbolcu için yapılan teklife, Rus kulübünden gelen cevabı gören yöneticilerin, menajerler aracılığıyla "Bu transfer bitmiştir. Böyle bir takas söz konusu bile olamaz" mesajını gönderdiği kaydedildi. Zico, daha önce sözleşmeleri sona erecek olan Lugano ve Deivid'in aklını çelmeye çalışmış ve bu sebeple Fenerbahçe ile arası açılmıştı.
Zico eski takımına uçuk bir teklifte bulundu
Geçtiğimiz sezon sonunda Fenerbahçe'den ayrılan Arthur Zico'nun, devre arasında eski takımına uçuk bir teklifte bulunduğu öğrenildi.
'internetspor.com' adlı sitenin haberine göre Rusya'nın CSKA takımının başına geçen Brezilyalı teknik adamın, sarı-lacivertli kulübün Wagner Love transferine taş koyduğu iddia edildi. Eski takımının, Wagner ile yakından ilgilendiğini öğrenen Zico'nun yapılan teklife "Semih ve Edu'yu verin, Wagner'i alın" dediği dile getirildi.
GELEN CEVAP ŞAŞIRTTI
Sarı -lacivertli yönetimin, Zico'nun bu ilginç takas teklifine ise sert bir şekilde tepki gösterdiği ileri sürüldü. Devre arasında yaşanan olayda Brezilyalı futbolcu için yapılan teklife, Rus kulübünden gelen cevabı gören yöneticilerin, menajerler aracılığıyla "Bu transfer bitmiştir. Böyle bir takas söz konusu bile olamaz" mesajını gönderdiği kaydedildi. Zico, daha önce sözleşmeleri sona erecek olan Lugano ve Deivid'in aklını çelmeye çalışmış ve bu sebeple Fenerbahçe ile arası açılmıştı.
Kayseri'den G.Saray'a sert yanıt!
Kayserispor, MHK ve Federasyonu eleştiren Galatasaray'a yanıt verdi.
09 Şubat 2009 Pazartesi 13:57
Kayserispor Kulübü, İstanbul'da oynanan ve 1-1 biten Süper lig maçı sonrası MHK'ye ve Federasyona eleştirilerde bulunan Galatasaray Kulübü'ne yazılı bir açıklama ile yanıt verdi.
Kayserispor resmi internet sitesinde yaptığı açıklama şu şekilde;
Galatasaray kulübünün suçu değiştirirseniz suçlu da değişir psikolojisiyle futbol dünyasını ayağa kaldıran açıklamaları kulübümüzü üzmüş futbol kamuoyunu rahatsız etmiştir.
07.02.2009 tarihinde oynanan Galatasaray – Kayserispor müsabakasında Galatasaraylı oyuncu Lincoln Cassio De Souza Soares oyun kuralları gereği ve doğal olarak müsabakadan ihraç edilmiştir.
Lincoln Cassio De Souza Soares’in oyundan atılmasından birkaç dakika sonra Milan Baros’un yaptıklarının karşılığı dünyanın her yerinde kırmızı karttır.
47. dakikada ceza sahası içerisinde Mehmet Eren Boyraz’ın düşürülmesi, son dakikada Galatasaray oyuncusu Emre Aşık ceza sahası içinde topu bilerek ve isteyerek elle oynaması da dünyanın her yerinde penaltıdır. Adı geçen pozisyonlardan sonra çıkması gerekecek kartları da düşünecek olursak ortaya nasıl bir maç ve nasıl bir sonuç çıkacağını öngörmekte çok zor olmasa gerek.
Lincoln Cassio De Souza Soares’in oyundan ihracından sonra saha içerisinde sporcularımız, şeref tribününde yöneticilerimiz ve tabi ki maçın hakemi de inanılmaz bir taciz altında kalmış bu durum engellenmediği gibi bilakis körüklenmiştir. Kulübümüz müsabaka esnasında ve sonunda oluşturulmasına büyük katkıda bulunmaya çalıştığı futbol barışını bozmamak, güvenirliliğine sonsuz inandığı Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem komitesi ve hakemlerimizi baskı altına almamak için sessiz kalmıştır. Arada geçen sürede anlaşılmıştır ki, haksızlık yarışından en fazla payı almak isteyenlerin sesi inanılmaz bir gürlükte çıkmaktadır. Kaybettiğimiz iki puanı bırakın, kazandığımız bir puan dahi sorgulanmıştır. Futbolcularımızın emeğine ve kulübümüzün doğru duruşuna haksızlık edilmiştir.
Büyük olmak, tüm unsurlarınızla herkesin ve her şeyin üstüne haksızca yüklenip her türlü haksızlığı “hak görmek değildir”. Hatırlatmak isteriz ki müsabakanın hakemi Sayın Selçuk Dereli daha önce de birçok Kayserispor – Galatasaray müsabakası yönetmiş ve müsabakaların tamamını Galatasaray kazanmıştır. O maçların nasıl geçtiğini merak edenler arşivlerden kasetleri seyredebilirler.
Ayrıca daha çok kısa bir süre önce Galatasaray ile oynadığımız Fortis Türkiye Kupası maçının 89. dakikasında olmayan bir faul sonrasında ofsayt bir golle takımımız kupadan elenmiş, o netice ile Galatasaray yoluna devam etmiştir. O günlerde adalet duygusu, etik, fairplay, hak, haksızlık gibi değerler gündemin hiçbir yerini işgal etmemişti.
Kamuoyuna arz ederiz.
Saygılarımızla
Kayserispor Kulübü Yönetim
ortaalıkk kızışıyoor sayınn seyircilerrr :)
Kayserispor, MHK ve Federasyonu eleştiren Galatasaray'a yanıt verdi.
09 Şubat 2009 Pazartesi 13:57
Kayserispor Kulübü, İstanbul'da oynanan ve 1-1 biten Süper lig maçı sonrası MHK'ye ve Federasyona eleştirilerde bulunan Galatasaray Kulübü'ne yazılı bir açıklama ile yanıt verdi.
Kayserispor resmi internet sitesinde yaptığı açıklama şu şekilde;
Galatasaray kulübünün suçu değiştirirseniz suçlu da değişir psikolojisiyle futbol dünyasını ayağa kaldıran açıklamaları kulübümüzü üzmüş futbol kamuoyunu rahatsız etmiştir.
07.02.2009 tarihinde oynanan Galatasaray – Kayserispor müsabakasında Galatasaraylı oyuncu Lincoln Cassio De Souza Soares oyun kuralları gereği ve doğal olarak müsabakadan ihraç edilmiştir.
Lincoln Cassio De Souza Soares’in oyundan atılmasından birkaç dakika sonra Milan Baros’un yaptıklarının karşılığı dünyanın her yerinde kırmızı karttır.
47. dakikada ceza sahası içerisinde Mehmet Eren Boyraz’ın düşürülmesi, son dakikada Galatasaray oyuncusu Emre Aşık ceza sahası içinde topu bilerek ve isteyerek elle oynaması da dünyanın her yerinde penaltıdır. Adı geçen pozisyonlardan sonra çıkması gerekecek kartları da düşünecek olursak ortaya nasıl bir maç ve nasıl bir sonuç çıkacağını öngörmekte çok zor olmasa gerek.
Lincoln Cassio De Souza Soares’in oyundan ihracından sonra saha içerisinde sporcularımız, şeref tribününde yöneticilerimiz ve tabi ki maçın hakemi de inanılmaz bir taciz altında kalmış bu durum engellenmediği gibi bilakis körüklenmiştir. Kulübümüz müsabaka esnasında ve sonunda oluşturulmasına büyük katkıda bulunmaya çalıştığı futbol barışını bozmamak, güvenirliliğine sonsuz inandığı Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem komitesi ve hakemlerimizi baskı altına almamak için sessiz kalmıştır. Arada geçen sürede anlaşılmıştır ki, haksızlık yarışından en fazla payı almak isteyenlerin sesi inanılmaz bir gürlükte çıkmaktadır. Kaybettiğimiz iki puanı bırakın, kazandığımız bir puan dahi sorgulanmıştır. Futbolcularımızın emeğine ve kulübümüzün doğru duruşuna haksızlık edilmiştir.
Büyük olmak, tüm unsurlarınızla herkesin ve her şeyin üstüne haksızca yüklenip her türlü haksızlığı “hak görmek değildir”. Hatırlatmak isteriz ki müsabakanın hakemi Sayın Selçuk Dereli daha önce de birçok Kayserispor – Galatasaray müsabakası yönetmiş ve müsabakaların tamamını Galatasaray kazanmıştır. O maçların nasıl geçtiğini merak edenler arşivlerden kasetleri seyredebilirler.
Ayrıca daha çok kısa bir süre önce Galatasaray ile oynadığımız Fortis Türkiye Kupası maçının 89. dakikasında olmayan bir faul sonrasında ofsayt bir golle takımımız kupadan elenmiş, o netice ile Galatasaray yoluna devam etmiştir. O günlerde adalet duygusu, etik, fairplay, hak, haksızlık gibi değerler gündemin hiçbir yerini işgal etmemişti.
Kamuoyuna arz ederiz.
Saygılarımızla
Kayserispor Kulübü Yönetim
ortaalıkk kızışıyoor sayınn seyircilerrr :)
07.02.2009 tarihinde oynanan Galatasaray – Kayserispor müsabakasında Galatasaraylı oyuncu Lincoln Cassio De Souza Soares oyun kuralları gereği ve doğal olarak müsabakadan ihraç edilmiştir.
Lincoln Cassio De Souza Soares’in oyundan atılmasından birkaç dakika sonra Milan Baros’un yaptıklarının karşılığı dünyanın her yerinde kırmızı karttır.
Oyun kuralları gereği 2. kart yanlış 1. ye çoğu yorumcu Penaltı olmasa dahi kart şart değil dedi.
Sonuç olarak 2 sinin böyle verilmesi çok ağır denildi.
LİNCOLN ün atılması zaten maçı tribünü herşeyi dağıttı bundan sonraki pozisyonların neyini tartışıyorlar. Baroşu atamamasıda Selçuk Derelinin Daha önce gösterdiği aptalca kartlardır Sokak Tabiriyle yaptığı saçmalıklar sonrası asıl verilmesi gereken olaylar cereyen ettiğinde Argo olacak ama yemedi ..
Lincoln atılmasa kayserinin fark yiyeceği aşikardı hala sonrası pozisyonları konuşmak oldukça mantıklı olsa gerek (!)
Lincoln Cassio De Souza Soares’in oyundan atılmasından birkaç dakika sonra Milan Baros’un yaptıklarının karşılığı dünyanın her yerinde kırmızı karttır.
Oyun kuralları gereği 2. kart yanlış 1. ye çoğu yorumcu Penaltı olmasa dahi kart şart değil dedi.
Sonuç olarak 2 sinin böyle verilmesi çok ağır denildi.
LİNCOLN ün atılması zaten maçı tribünü herşeyi dağıttı bundan sonraki pozisyonların neyini tartışıyorlar. Baroşu atamamasıda Selçuk Derelinin Daha önce gösterdiği aptalca kartlardır Sokak Tabiriyle yaptığı saçmalıklar sonrası asıl verilmesi gereken olaylar cereyen ettiğinde Argo olacak ama yemedi ..
Lincoln atılmasa kayserinin fark yiyeceği aşikardı hala sonrası pozisyonları konuşmak oldukça mantıklı olsa gerek (!)
eleştirisini ve kayserinin yanıtını anlarım ancak; fortis Türkiye kupasında hakkının yenildiğini düşünüyorsa birileri gibi gündem oluşturarak veryansın ederek (gücü yettiğince) dile getirerek hakkını savunmalıydı. Daha önce de bir çok örnek gördük ki ağlamayana emzik yok. Ya ağlayacaksın ya da GaLataSaRay'ım gibi sonu nereye giderse boş da olsa ultimatomunu sallayacaksın, doğru mu hayır, ama ortama ayak uydurmak gerekiyor ;)) bu kadar.
Baykal
Cuma namazlarını yasaklayacakmış.
Kızların başını açacakmış. İsteyene poşet (CHP logolu) takma izni verecekmiş.
Devlet dairelerinde askılı body ve mini etek satışları başlatacakmış, üstelik bir alana bir bedava olacakmış.
Her eve bir şişe viski alma mecburiyeti getirecekmiş ve içki içenlerden kurumlar vergisi almayacakmışşş…
Erdoğan
Cuma namazı kesmiyor diye Perşembe namazı getirecekmiş ve mesai verecekmiş perşembeye gidenlere.
Bayramlarda Atatürk’ün yerine Hz. Ömer posterlerini astıracakmış.
Namaz kılanlardan su parası almayacakmış.
Köprüden geçerken üç ihlas bir fatiha okuduğunu ispat edenden köprü parası almayacakmış.
Camında seccade asılı olan evlerden çevre temizlik vergisi almayacakmışşş…
Bahçeli
Herkesin sağ omzuna kurt başı dövmesi yaptıracakmış.
Kürtlere şehirlerarası vize uygulaması getirecekmiş.
Türklerin okuması için, göreve geldiği ilk 5 yıl üniversitelere Türklerden başkasını almayacakmışşş…
İnanılır gibi değil
Biraz ironik olsa da yukarıda anlattıklarım, bu ve buna benzer binlerce yaklaşımı her ortamda duyabilirsin. Ne kadar ucuz bakış açıları bunlar. “Azınlık Raporu” diye bir film vardı. Aklıma o geldi: Suç işlemediği halde, suç işleme potansiyeli olan insanları cezalandırıyorlardı.
Kabul ediyorum, ben vurdumduymaz bir insanım
Türkiye’yi kimin yönettiği beni hiç ilgilendirmiyor; çünkü hiçbiri vatan haini ya da din düşmanı değil ülkemizi yönetmek isteyenlerin. Hepsi de kesinlikle iyi niyetli ve hepsi de gece gündüz vatan için çalışıyor. Demirel de öyleydi, Erbakan da, Özal da… Hepsi ellerinden geldiği, akıllarının aldığı ölçüde ülkemizin huzuru için çalıştı.
Ve 2008 yılına geldik. Bugün de ülkeyi yönetmeye talip insanlar var. Hepsi de vatanı için yaşıyor bu adamların. Yani hiçbir zaman öyle korkulduğu ya da spekülasyonlar koparıldığı gibi olmayacak. Ne sayın Tayyip Erdoğan bu halkın başını kapatacak, içki içeni idam edecek. Ne de sayın Deniz Baykal milletin başını açacak, herkese zorla içki içirecek. Ne de sayın Devlet Bahçeli Türk olmayanları öldürecek…
Korkulacak bir şey yok. Şu anda “Cumhuriyet elden gidiyor!” diye yaygara yapanları komik buluyorum. Nereye gidiyormuş cumhuriyet. Saçmalamayın lütfen. Ya da öte yandan “Eğer bu devleti CHP’ye bırakırsak anamızın başındaki örtüyü söker bunlar.” diyerek olaylar çıkarıp, üniversitelerde kavga edenler… Ne kadar basit bakış açıları bunlar. “Okullarda baş örtüsü serbest olursa siyasi simgeye dönüşür, böylece Atatürkçülük zarar görür.” Ya da “Eğer yasaklanırsa başörtüsü 10 yıl sonra Türkiye’de Müslüman kalmaz!” Komik.
KIYAMET BENZETMESİ
Her insan en fazla 100 yıllık bir zaman dilimi için gönderilir dünyaya. Ve bütün zamanların, bütün olayların kendi yaşadığı yüzyılda gerçekleşeceğini zanneder. 1.500 yıl önce de insanlar kıyametin kopacağından bahsediyorlardı. Bugün de. Binaların yükselmesi, zinanın çoğalması vb. belirtiler kıyamet habercisiydi hep. Ve insanoğlu gelişmek zorundaydı. Her yüzyılda bir kat atsanız. 21 yüzyılda 21 kata ulaşırdınız. Bundan daha doğal hiçbir şey olamaz. Ve her yüzyılda binalar bir önceki yüzyıla göre yükselmiş olurdu.
Çok net söyleyebilirim ki her insan doğar büyür ve kıyametin kendi bulunduğu yüzyılda kopacağına inanır ve son belirtiyi (Güneşin tersten doğmasını) beklerken ölür. Bu asla değişmez. 21. yüzyılda da her yıl binlerce kıyamet belirtisi duyduk. Duymaya devam edeceğiz.
Ayrıca bir insan için 5 milyar yıldır varolan bu dünyanın en kutsal yüzyılının kendi yaşadığı yüzyıl olması hiç de garip değil. Ve zaten her insanın kendi penceresinden aynı manzara bu yüzden görünür.
Şüpheci yaklaşımlar, kötü haber dağıtıcıları, bölücü düşünceler, negatif düşünen tembeller, karalamaktan başka işi olmayanlar, sürekli küçük düşünenler, her güzel şeyin altından mutlaka kötü bir şey çıkacağına inananlar, komplo teorisyenleri… bu adamların hepsi küçük yaşar ve küçük ölürler. Ve aslında bir ülkeyi devlet yönetenler değil, bu tarz kötü düşünceler batırır.
İŞTE KÜÇÜK BEYİNLİLİK VE SONUÇLARI
10 yıla kadar kıyametin kopacağına inanan bir insanı düşün! Ne yapar bu adam? Nasıl hedef belirler?
Önümüzdeki yılın sonunda kriz olacağına inanmış biri nasıl yatırım yapar?
‘Onlar iktidar olursa ortalık fena karışır, artık bu ülkede yaşanmaz.’ diyen bir kafa nasıl sevebilir ülkesini?
‘Türkiye nereye gidiyor?’ diyerek, ardından ‘Çok fena yerlere gidiyor!’ diye acı çeken birinden ne beklersin?
Önümüzdeki 5 yılda mutlaka deprem olacağına inanan bir kafa nasıl huzur bulur?
Peki şimdi düşün bakalım iz bırakan hangi deha, hangi büyük lider bu şekilde düşünmüş olabilir?
Türkiye’deki siyasi çalkantıları düşünen bir adamın sadece emekli olmaya konsantre olması doğal ve bir o kadar da acı değil midir?
Amerika’nın Ortadoğu’yu ele geçirme planının içerisinde Türkiye’nin de olduğunu düşünerek nasıl yaşar bir insan, neden ihracat yapmaya yeltenir? Şimdi Türkiye’de “Kim Amerikan vatandaşı olmak ister?” diye bir anket* yapılsa, anket bize acı verirdi.
*Ben böyle bir mini anket yaptım ve utandım. Sonuçları paylaşmak istemiyorum.
Yukarıdakiler komik ve bunlar sadece zayıf adamların işi.
BÜYÜK ADAMLAR BAŞKA TÜRLÜ DÜŞÜNÜR
Kıyametin bir gün kopacağı muhakkak; ama bu asla benim zamanımda olmayacak.
Benim zamanımda asla büyük deprem olamaz, olsa da ben bu depremden zarar görmem. Taş taş üstünde kalmasa bile bana hiçbir şey olmaz!
Türkiye ne kadar çalkalanırsa çalkalansın asla kriz mriz olmaz. Kriz beni durduramaz. Bu imkansız. Kriz olsa da bana bir şey olmaz. Günde 10 saat çalışmak yerine 20 saat çalışır, aşarım ben krizi.
Emekli olmak bana uygun değil ve bunu asla düşünmedim ben. Ömrümün sonuna kadar çalışır üretirim. 90 yaşımda bile yapacak bir iş bulurum ben.
Hiçbir komplo teorisine inanmıyorum. Ben, devletim, kendim, ailem ve insanlık alemi için üretmek zorundayım.
Kim iktidar olursa olsun. Biri bir diğerinden en fazla %15 kötü yönetebilir ülkemi ki bu da asla sarsmaz beni.
Türkiye nereye giderse gitsin, ben burada var olduğum sürece asla kötü bir yere gidemez.
Kimliğimde yazan ‘uyruğu’ ifadesine takılamam. Ben büyük düşünür, işimi en iyi yaparım. Aldığım oksijenin hakkını vermeyle ilgilenirim, nüfus idareleriyle değil, Amerikan pasaportuyla falan hiç değil.
Bu yaklaşımımın dini kimliğimle de bir bağlantısı yok! Eğer inançlı bir insansam, bütün dinler karamsar olmayı yasaklamıştır. Kötü düşünmek bana yakışmaz. Eğer inanmıyorsam, bir kereliğine yaşayacağım bu hayatı kendime zehir edemem.
Küçük adam olmak istiyorsan
Küçük düşünmek sana zevk veriyorsa, aynen böyle devam et! Herkesin intihar etme özgürlüğü vardır. İntihar eden birine ‘dur’ demek bile gereksizdir. Sen kendini düşünmüyorsan ben seni neden düşüneyim? Zaman kaybı ve çevre kirliliğisin sen. İstediğin yerden atlamanda her hangi bir sakınca yoktur. Bence gizli bir yerde kendi kendine yap o işi.
Büyük adam olmak istiyorsan
İz bırakmak, devrimler yapmak istiyorsan, merak etme. Sen sadece büyük düşünmeye ve düşündüklerine inanmaya devam et. Eğer ortada bir sorun varsa, o sorunun çözümü de mutlaka sendedir. O kadar önemlisin ki Sadece senin çalışman, üretmen ve büyük düşünmen bile bir ulusu dünyanın süper gücü haline getirebilir.
Cuma namazlarını yasaklayacakmış.
Kızların başını açacakmış. İsteyene poşet (CHP logolu) takma izni verecekmiş.
Devlet dairelerinde askılı body ve mini etek satışları başlatacakmış, üstelik bir alana bir bedava olacakmış.
Her eve bir şişe viski alma mecburiyeti getirecekmiş ve içki içenlerden kurumlar vergisi almayacakmışşş…
Erdoğan
Cuma namazı kesmiyor diye Perşembe namazı getirecekmiş ve mesai verecekmiş perşembeye gidenlere.
Bayramlarda Atatürk’ün yerine Hz. Ömer posterlerini astıracakmış.
Namaz kılanlardan su parası almayacakmış.
Köprüden geçerken üç ihlas bir fatiha okuduğunu ispat edenden köprü parası almayacakmış.
Camında seccade asılı olan evlerden çevre temizlik vergisi almayacakmışşş…
Bahçeli
Herkesin sağ omzuna kurt başı dövmesi yaptıracakmış.
Kürtlere şehirlerarası vize uygulaması getirecekmiş.
Türklerin okuması için, göreve geldiği ilk 5 yıl üniversitelere Türklerden başkasını almayacakmışşş…
İnanılır gibi değil
Biraz ironik olsa da yukarıda anlattıklarım, bu ve buna benzer binlerce yaklaşımı her ortamda duyabilirsin. Ne kadar ucuz bakış açıları bunlar. “Azınlık Raporu” diye bir film vardı. Aklıma o geldi: Suç işlemediği halde, suç işleme potansiyeli olan insanları cezalandırıyorlardı.
Kabul ediyorum, ben vurdumduymaz bir insanım
Türkiye’yi kimin yönettiği beni hiç ilgilendirmiyor; çünkü hiçbiri vatan haini ya da din düşmanı değil ülkemizi yönetmek isteyenlerin. Hepsi de kesinlikle iyi niyetli ve hepsi de gece gündüz vatan için çalışıyor. Demirel de öyleydi, Erbakan da, Özal da… Hepsi ellerinden geldiği, akıllarının aldığı ölçüde ülkemizin huzuru için çalıştı.
Ve 2008 yılına geldik. Bugün de ülkeyi yönetmeye talip insanlar var. Hepsi de vatanı için yaşıyor bu adamların. Yani hiçbir zaman öyle korkulduğu ya da spekülasyonlar koparıldığı gibi olmayacak. Ne sayın Tayyip Erdoğan bu halkın başını kapatacak, içki içeni idam edecek. Ne de sayın Deniz Baykal milletin başını açacak, herkese zorla içki içirecek. Ne de sayın Devlet Bahçeli Türk olmayanları öldürecek…
Korkulacak bir şey yok. Şu anda “Cumhuriyet elden gidiyor!” diye yaygara yapanları komik buluyorum. Nereye gidiyormuş cumhuriyet. Saçmalamayın lütfen. Ya da öte yandan “Eğer bu devleti CHP’ye bırakırsak anamızın başındaki örtüyü söker bunlar.” diyerek olaylar çıkarıp, üniversitelerde kavga edenler… Ne kadar basit bakış açıları bunlar. “Okullarda baş örtüsü serbest olursa siyasi simgeye dönüşür, böylece Atatürkçülük zarar görür.” Ya da “Eğer yasaklanırsa başörtüsü 10 yıl sonra Türkiye’de Müslüman kalmaz!” Komik.
KIYAMET BENZETMESİ
Her insan en fazla 100 yıllık bir zaman dilimi için gönderilir dünyaya. Ve bütün zamanların, bütün olayların kendi yaşadığı yüzyılda gerçekleşeceğini zanneder. 1.500 yıl önce de insanlar kıyametin kopacağından bahsediyorlardı. Bugün de. Binaların yükselmesi, zinanın çoğalması vb. belirtiler kıyamet habercisiydi hep. Ve insanoğlu gelişmek zorundaydı. Her yüzyılda bir kat atsanız. 21 yüzyılda 21 kata ulaşırdınız. Bundan daha doğal hiçbir şey olamaz. Ve her yüzyılda binalar bir önceki yüzyıla göre yükselmiş olurdu.
Çok net söyleyebilirim ki her insan doğar büyür ve kıyametin kendi bulunduğu yüzyılda kopacağına inanır ve son belirtiyi (Güneşin tersten doğmasını) beklerken ölür. Bu asla değişmez. 21. yüzyılda da her yıl binlerce kıyamet belirtisi duyduk. Duymaya devam edeceğiz.
Ayrıca bir insan için 5 milyar yıldır varolan bu dünyanın en kutsal yüzyılının kendi yaşadığı yüzyıl olması hiç de garip değil. Ve zaten her insanın kendi penceresinden aynı manzara bu yüzden görünür.
Şüpheci yaklaşımlar, kötü haber dağıtıcıları, bölücü düşünceler, negatif düşünen tembeller, karalamaktan başka işi olmayanlar, sürekli küçük düşünenler, her güzel şeyin altından mutlaka kötü bir şey çıkacağına inananlar, komplo teorisyenleri… bu adamların hepsi küçük yaşar ve küçük ölürler. Ve aslında bir ülkeyi devlet yönetenler değil, bu tarz kötü düşünceler batırır.
İŞTE KÜÇÜK BEYİNLİLİK VE SONUÇLARI
10 yıla kadar kıyametin kopacağına inanan bir insanı düşün! Ne yapar bu adam? Nasıl hedef belirler?
Önümüzdeki yılın sonunda kriz olacağına inanmış biri nasıl yatırım yapar?
‘Onlar iktidar olursa ortalık fena karışır, artık bu ülkede yaşanmaz.’ diyen bir kafa nasıl sevebilir ülkesini?
‘Türkiye nereye gidiyor?’ diyerek, ardından ‘Çok fena yerlere gidiyor!’ diye acı çeken birinden ne beklersin?
Önümüzdeki 5 yılda mutlaka deprem olacağına inanan bir kafa nasıl huzur bulur?
Peki şimdi düşün bakalım iz bırakan hangi deha, hangi büyük lider bu şekilde düşünmüş olabilir?
Türkiye’deki siyasi çalkantıları düşünen bir adamın sadece emekli olmaya konsantre olması doğal ve bir o kadar da acı değil midir?
Amerika’nın Ortadoğu’yu ele geçirme planının içerisinde Türkiye’nin de olduğunu düşünerek nasıl yaşar bir insan, neden ihracat yapmaya yeltenir? Şimdi Türkiye’de “Kim Amerikan vatandaşı olmak ister?” diye bir anket* yapılsa, anket bize acı verirdi.
*Ben böyle bir mini anket yaptım ve utandım. Sonuçları paylaşmak istemiyorum.
Yukarıdakiler komik ve bunlar sadece zayıf adamların işi.
BÜYÜK ADAMLAR BAŞKA TÜRLÜ DÜŞÜNÜR
Kıyametin bir gün kopacağı muhakkak; ama bu asla benim zamanımda olmayacak.
Benim zamanımda asla büyük deprem olamaz, olsa da ben bu depremden zarar görmem. Taş taş üstünde kalmasa bile bana hiçbir şey olmaz!
Türkiye ne kadar çalkalanırsa çalkalansın asla kriz mriz olmaz. Kriz beni durduramaz. Bu imkansız. Kriz olsa da bana bir şey olmaz. Günde 10 saat çalışmak yerine 20 saat çalışır, aşarım ben krizi.
Emekli olmak bana uygun değil ve bunu asla düşünmedim ben. Ömrümün sonuna kadar çalışır üretirim. 90 yaşımda bile yapacak bir iş bulurum ben.
Hiçbir komplo teorisine inanmıyorum. Ben, devletim, kendim, ailem ve insanlık alemi için üretmek zorundayım.
Kim iktidar olursa olsun. Biri bir diğerinden en fazla %15 kötü yönetebilir ülkemi ki bu da asla sarsmaz beni.
Türkiye nereye giderse gitsin, ben burada var olduğum sürece asla kötü bir yere gidemez.
Kimliğimde yazan ‘uyruğu’ ifadesine takılamam. Ben büyük düşünür, işimi en iyi yaparım. Aldığım oksijenin hakkını vermeyle ilgilenirim, nüfus idareleriyle değil, Amerikan pasaportuyla falan hiç değil.
Bu yaklaşımımın dini kimliğimle de bir bağlantısı yok! Eğer inançlı bir insansam, bütün dinler karamsar olmayı yasaklamıştır. Kötü düşünmek bana yakışmaz. Eğer inanmıyorsam, bir kereliğine yaşayacağım bu hayatı kendime zehir edemem.
Küçük adam olmak istiyorsan
Küçük düşünmek sana zevk veriyorsa, aynen böyle devam et! Herkesin intihar etme özgürlüğü vardır. İntihar eden birine ‘dur’ demek bile gereksizdir. Sen kendini düşünmüyorsan ben seni neden düşüneyim? Zaman kaybı ve çevre kirliliğisin sen. İstediğin yerden atlamanda her hangi bir sakınca yoktur. Bence gizli bir yerde kendi kendine yap o işi.
Büyük adam olmak istiyorsan
İz bırakmak, devrimler yapmak istiyorsan, merak etme. Sen sadece büyük düşünmeye ve düşündüklerine inanmaya devam et. Eğer ortada bir sorun varsa, o sorunun çözümü de mutlaka sendedir. O kadar önemlisin ki Sadece senin çalışman, üretmen ve büyük düşünmen bile bir ulusu dünyanın süper gücü haline getirebilir.