Subpage under development, new version coming soon!
Subject: Haberler
İstanbul'da 1 milyon dolara koşulacak
29. Kıtalararası Avrasya Maratonu, 28
Ekim Pazar günü koşulacak.
Bu yıl ödülleri iki katına çıkartılan yarış kapsamında, her yıl olduğu gibi 15 kilometre yarışı ile herkese açık halk koşusu da düzenlenecek.
Maraton ve 15 km. yarışlarına, 28 Ekim 2007 itibarıyla 18 yaşını doldurmuş olanlar katılabilirken, halk koşusunda ise yaş sınırlaması bulunmuyor.
Başvuruların 27 Ekim Cumartesi günü saat 17.00’de son bulacağı organizasyonda, maraton koşusu 42.195 metrelik parkurda yapılacak ve saat 09.00’da başlayacak. 15 km. koşusu da saat 9.00’da başlarken, halk koşusu ise 09.30’da start alacak. Koşuyu tamamlayan herkese t-shirt ve madalya verilecek.
Koşunun kayıtları İstanbul’un çeşitli bölgelerinde kurulan standlarda, metro, tünel istasyonlarında, İstanbul Belediyesi ve şirketleri, alışveriş merkezleri ve çeşitli spor tesislerinde başladı.
ÖDÜLLER
29. Avrasya Maratonu’nun nakit ödülleri, İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi’nin kararıyla geçen yıla oranla yaklaşık iki katına yükseltildi.
Maratonda ilk sırayı alacak bayan ve erkek atletler 60.000 doların sahibi olurlarken, organizasyon kapsamında dağıtılacak toplam ödül 1.001.000 doları bulacak.
Türk atletlerin sıralamasında birinciliği elde eden 20.000 dolar alacak.
İstanbul’da dünya rekoruna ulaşacak atlet ayrıca 100 bin dolar ödüle hak kazanacak. Parkur rekoru kıran atlet 10.000 dolarlık, Türkiye rekoru kıran atlet ise 25.000 dolarlık ek ödül alacak.
Bu yıl Avrasya Maratonu içinde koşulan Balkan Maraton Şampiyonası ile yarışın engelliler kategorisinde ilk sırayı alanlar 4 bin dolar ile ödüllendirilecekler.
BALKAN ŞAMPİYONU İSTANBUL’DA BELİRLENECEK
Avrasya Maratonu, 29. yılında bir kez daha Balkan Maraton Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyor.
Balkanların en iyi maratoncuları 2001, 2002 ve 2005 yıllarından sonra yine Avrasya Maratonu’nda bir araya gelecekler.
10 Balkan ülkesinin atletizm federasyonları tarafından yarışa
kaydedilecek bayan ve erkek atletler, 28 Ekim 2007 günü İstanbul’da Balkan şampiyonluğuna ulaşmak için mücadele edecekler. Balkan Maraton Şampiyonası’nda dereceye girecek atletler nakit ödüller de kazanacak.
AVRASYA’YA RESMİ FOTOĞRAFÇI
29. Kıtalararası Avrasya Maratonu organizasyonu kapsamındaki maraton, 15
km. ve halk koşusuna katılanlar, yarış anında ve varışta çekilmiş fotoğraflarını internet üzerinden sipariş verebilecekler. Yarış günü parkur boyunca görev yapacak olan profesyonel spor fotoğrafçılarının çekeceği resimler, Avrasya Maratonu’na özel tasarımlar ile "www.marathon-photos.com" adresinde satışa sunulacak. 1999 yılından bu yana yol koşuları fotoğrafçılığında hizmet veren marathon-photos.com, 22 ülkedeki 200’den fazla yarışta çekilmiş yaklaşık 2 milyon fotoğrafı internet sitesinde barındırıyor.
29. Kıtalararası Avrasya Maratonu, 28
Ekim Pazar günü koşulacak.
Bu yıl ödülleri iki katına çıkartılan yarış kapsamında, her yıl olduğu gibi 15 kilometre yarışı ile herkese açık halk koşusu da düzenlenecek.
Maraton ve 15 km. yarışlarına, 28 Ekim 2007 itibarıyla 18 yaşını doldurmuş olanlar katılabilirken, halk koşusunda ise yaş sınırlaması bulunmuyor.
Başvuruların 27 Ekim Cumartesi günü saat 17.00’de son bulacağı organizasyonda, maraton koşusu 42.195 metrelik parkurda yapılacak ve saat 09.00’da başlayacak. 15 km. koşusu da saat 9.00’da başlarken, halk koşusu ise 09.30’da start alacak. Koşuyu tamamlayan herkese t-shirt ve madalya verilecek.
Koşunun kayıtları İstanbul’un çeşitli bölgelerinde kurulan standlarda, metro, tünel istasyonlarında, İstanbul Belediyesi ve şirketleri, alışveriş merkezleri ve çeşitli spor tesislerinde başladı.
ÖDÜLLER
29. Avrasya Maratonu’nun nakit ödülleri, İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi’nin kararıyla geçen yıla oranla yaklaşık iki katına yükseltildi.
Maratonda ilk sırayı alacak bayan ve erkek atletler 60.000 doların sahibi olurlarken, organizasyon kapsamında dağıtılacak toplam ödül 1.001.000 doları bulacak.
Türk atletlerin sıralamasında birinciliği elde eden 20.000 dolar alacak.
İstanbul’da dünya rekoruna ulaşacak atlet ayrıca 100 bin dolar ödüle hak kazanacak. Parkur rekoru kıran atlet 10.000 dolarlık, Türkiye rekoru kıran atlet ise 25.000 dolarlık ek ödül alacak.
Bu yıl Avrasya Maratonu içinde koşulan Balkan Maraton Şampiyonası ile yarışın engelliler kategorisinde ilk sırayı alanlar 4 bin dolar ile ödüllendirilecekler.
BALKAN ŞAMPİYONU İSTANBUL’DA BELİRLENECEK
Avrasya Maratonu, 29. yılında bir kez daha Balkan Maraton Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyor.
Balkanların en iyi maratoncuları 2001, 2002 ve 2005 yıllarından sonra yine Avrasya Maratonu’nda bir araya gelecekler.
10 Balkan ülkesinin atletizm federasyonları tarafından yarışa
kaydedilecek bayan ve erkek atletler, 28 Ekim 2007 günü İstanbul’da Balkan şampiyonluğuna ulaşmak için mücadele edecekler. Balkan Maraton Şampiyonası’nda dereceye girecek atletler nakit ödüller de kazanacak.
AVRASYA’YA RESMİ FOTOĞRAFÇI
29. Kıtalararası Avrasya Maratonu organizasyonu kapsamındaki maraton, 15
km. ve halk koşusuna katılanlar, yarış anında ve varışta çekilmiş fotoğraflarını internet üzerinden sipariş verebilecekler. Yarış günü parkur boyunca görev yapacak olan profesyonel spor fotoğrafçılarının çekeceği resimler, Avrasya Maratonu’na özel tasarımlar ile "www.marathon-photos.com" adresinde satışa sunulacak. 1999 yılından bu yana yol koşuları fotoğrafçılığında hizmet veren marathon-photos.com, 22 ülkedeki 200’den fazla yarışta çekilmiş yaklaşık 2 milyon fotoğrafı internet sitesinde barındırıyor.
'Kaz' Dağları
Köylü, 'biteriz' dedi madenciyi kovdu...
Homeros İlyada ve İda Dağı
Siyanürle aramaya tüm dünyada yasak geliyor
HAVA: Kullanılacak 400 bin ton siyanürün 100 bin tonu havaya karışacak
TOPRAK: Bitki örtüsü ve tarım en büyük darbeyi yiyecek
SU: Sondaj çalışması sırasında bile içme suları bulanmaya başladı
DENİZ: Dere ve kaynakların aktığı deniz bu kirlilikten nasibini alacak
Çanakkale ve Balıkesir arasında dünyada oksijenin en bol üç yerinden biri olarak bilinen Kaz Dağları'nda altın ve diğer değerli metalleri çıkarmak için
ruhsat isteyen 11 firma, doğa harikası bölgeyi tehdit ediyor. Homeros'un İlyada adlı eserinde İda (Kaz) Dağı diye bahsettiği bölge; havası, suyu, toprağı
ve deniziyle geçmişi MÖ 2000'li yıllara kadar dayanıyor. Truva Savaşları'na tanıklık eden, efsanelere konuk olan Kaz Dağları'nın eteklerinde ise Türkiye'nin
en bereketli meyvesi ve sebzesi yetişiyor. Yüksek Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür'e göre, Çanakkale, Etili, Bayramiç, Ezine, Ayvacık ve Küçükkuyu bölgelerinde
çalışacak olan bu madenler, ömürleri boyunca toplam 300-400 bin ton arası siyanür kullanacak. Öngür, bu rakamın yaklaşık yüzde 30'unun yani 100 bin ton
siyanürün havaya karışacağını söylüyor. Ayrıca bu madenler çalıştığı süre boyunca 1 trilyon ton kadar kayayı kazacak ve bütün Çanakkale ve ilçeleri kadar
su tüketecek.
ŞİRKET: ÇEVREYE HASSASIZ
Şu ana kadar 37 ayrı noktada altın çıkarmak için ruhsat başvurusu yapan 11 firma arasında Kanada'nın dev maden firması Teck Cominco'nun da ortağı olduğu
irili ufaklı çok sayıda firma bulunuyor. Bu firmalar, Gönen'den Çanakkale İl Merkezi'ne, Çan'dan Edremit Körfezi'ne kadar olan bölgenin hemen hemen tümü
için arama ruhsatı almış durumda. Global Madencilik şirketi ise başta siyanür olmak üzere yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Siyanür
ile ilgili raporların incelenmediğine dikkat çeken yetkililer, "Türkiye'de ithal edilerek kullanılan siyanür ve türevlerinin sadece yüzde 8'i altın madenciliğinde,
yüzde 92'si ise çeşitli endüstri dallarında (boya, plastik, fotoğrafçılık, sağlık, ziraai ilaçlama vb.) kullanılmaktadır" açıklamasını yapıyor. Firma yetkilileri
sadece Kaz Dağları değil Türkiye'nin tamamının hassas olduğuna inanıyoruz" diyor ve çalışmalarını çevre - insan faktörlerini en üst seviyede koruyarak
sürdüreceklerini taahhüt ediyor.
SORUN MADEN YASASI'NDA
Çanakkale'de nereye gitseniz altın madenlerine karşı bir pankart ya da bir imza kampanyasıyla karşılaşılıyor. Bildiri dağıtan, imza toplayanlara halktan
büyük destek var. Aramaların hızlanması turizm, zeytincilik ve halk sağlığıyla ilgili kaygıları artırıyor. Çanakkale ve Balıkesir'e bağlı belediye ve sivil
toplum örgütleri birbiri ardına toplantılar düzenleyip, altın arama faaliyetlerinin durdurulması için çalışmaya başladı. Küçükkuyu Seğmen Otel'de 6 Ekim'de
düzenlenen panele köy ve kentlerden binin üzerinde insan katıldı. Belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri 27 Ekim'de Çanakkale'ye
gelmesi beklenen Enerji Bakanı Hilmi Güler'den Maden Yasası'nın değiştirilmesini istiyor. 2004'te 5177 sayılı kanunla, Maden Yasası'nda yapılan değişiklikler
maden arama çalışmalarına sahil şeridi ya da milli park içinde bile olsa izin veriyor. Kazdağı Koruma Girişimi sözcülerinden Süheyla Doğan, Türkiye'deki
ilgili kuruluşlarla birleşerek "Maden Yasası'na Hayır" kampanyası başlatmayı hedeflediklerini belirtiyor.
(Sabah)
Köylü, 'biteriz' dedi madenciyi kovdu...
Homeros İlyada ve İda Dağı
Siyanürle aramaya tüm dünyada yasak geliyor
HAVA: Kullanılacak 400 bin ton siyanürün 100 bin tonu havaya karışacak
TOPRAK: Bitki örtüsü ve tarım en büyük darbeyi yiyecek
SU: Sondaj çalışması sırasında bile içme suları bulanmaya başladı
DENİZ: Dere ve kaynakların aktığı deniz bu kirlilikten nasibini alacak
Çanakkale ve Balıkesir arasında dünyada oksijenin en bol üç yerinden biri olarak bilinen Kaz Dağları'nda altın ve diğer değerli metalleri çıkarmak için
ruhsat isteyen 11 firma, doğa harikası bölgeyi tehdit ediyor. Homeros'un İlyada adlı eserinde İda (Kaz) Dağı diye bahsettiği bölge; havası, suyu, toprağı
ve deniziyle geçmişi MÖ 2000'li yıllara kadar dayanıyor. Truva Savaşları'na tanıklık eden, efsanelere konuk olan Kaz Dağları'nın eteklerinde ise Türkiye'nin
en bereketli meyvesi ve sebzesi yetişiyor. Yüksek Jeoloji Mühendisi Tahir Öngür'e göre, Çanakkale, Etili, Bayramiç, Ezine, Ayvacık ve Küçükkuyu bölgelerinde
çalışacak olan bu madenler, ömürleri boyunca toplam 300-400 bin ton arası siyanür kullanacak. Öngür, bu rakamın yaklaşık yüzde 30'unun yani 100 bin ton
siyanürün havaya karışacağını söylüyor. Ayrıca bu madenler çalıştığı süre boyunca 1 trilyon ton kadar kayayı kazacak ve bütün Çanakkale ve ilçeleri kadar
su tüketecek.
ŞİRKET: ÇEVREYE HASSASIZ
Şu ana kadar 37 ayrı noktada altın çıkarmak için ruhsat başvurusu yapan 11 firma arasında Kanada'nın dev maden firması Teck Cominco'nun da ortağı olduğu
irili ufaklı çok sayıda firma bulunuyor. Bu firmalar, Gönen'den Çanakkale İl Merkezi'ne, Çan'dan Edremit Körfezi'ne kadar olan bölgenin hemen hemen tümü
için arama ruhsatı almış durumda. Global Madencilik şirketi ise başta siyanür olmak üzere yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığı görüşünde. Siyanür
ile ilgili raporların incelenmediğine dikkat çeken yetkililer, "Türkiye'de ithal edilerek kullanılan siyanür ve türevlerinin sadece yüzde 8'i altın madenciliğinde,
yüzde 92'si ise çeşitli endüstri dallarında (boya, plastik, fotoğrafçılık, sağlık, ziraai ilaçlama vb.) kullanılmaktadır" açıklamasını yapıyor. Firma yetkilileri
sadece Kaz Dağları değil Türkiye'nin tamamının hassas olduğuna inanıyoruz" diyor ve çalışmalarını çevre - insan faktörlerini en üst seviyede koruyarak
sürdüreceklerini taahhüt ediyor.
SORUN MADEN YASASI'NDA
Çanakkale'de nereye gitseniz altın madenlerine karşı bir pankart ya da bir imza kampanyasıyla karşılaşılıyor. Bildiri dağıtan, imza toplayanlara halktan
büyük destek var. Aramaların hızlanması turizm, zeytincilik ve halk sağlığıyla ilgili kaygıları artırıyor. Çanakkale ve Balıkesir'e bağlı belediye ve sivil
toplum örgütleri birbiri ardına toplantılar düzenleyip, altın arama faaliyetlerinin durdurulması için çalışmaya başladı. Küçükkuyu Seğmen Otel'de 6 Ekim'de
düzenlenen panele köy ve kentlerden binin üzerinde insan katıldı. Belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri 27 Ekim'de Çanakkale'ye
gelmesi beklenen Enerji Bakanı Hilmi Güler'den Maden Yasası'nın değiştirilmesini istiyor. 2004'te 5177 sayılı kanunla, Maden Yasası'nda yapılan değişiklikler
maden arama çalışmalarına sahil şeridi ya da milli park içinde bile olsa izin veriyor. Kazdağı Koruma Girişimi sözcülerinden Süheyla Doğan, Türkiye'deki
ilgili kuruluşlarla birleşerek "Maden Yasası'na Hayır" kampanyası başlatmayı hedeflediklerini belirtiyor.
(Sabah)
REFERANDUM MU? O DA NE?
5 gün sonra referandum var, ama seçmenlerin çoğu referandumun içeriğini bilmiyor. Çoğunluk sadece cumhurbaşkanlığı için sanıyor
GÖKHAN KARAKAŞ, GÜLAY FIRAT, TAHSİN AKSU, MEHMET AKİF ERDEM, OSMAN KARA İstanbul
Türkiye, 5 gün sonra, 21 Ekim Pazar günü referandum için sandık başına gidiyor. Ancak, referandumun içeriği konusunda kafalardaki soru işaretleri hâlâ
aydınlanabilmiş değil. İstanbul'un farklı semtlerinde farklı kesimlerden 70 vatandaşa referandumun içeriğini sorduğumuzda, sandık başına gidecek olanların
çok büyük bölümünün referandumun hangi değişiklikleri içerdiğini tam olarak bilmediğini gördük. Referandumun hakkında bilgi sahibi olanların büyük bölümü
ise sadece cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik oy verileceğini zannediyor.
KADIKÖY
Hacı Çelik (Bina görevlisi): "Haberim var. Bu hafta sonu sanırım. Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle yapılıyor. Hayır oyu vereceğim, çok iyi anlatamadılar
zaten."
Vural Gündoğdu (Otomotiv): "Biliyorum. Bu pazar cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılıyor. Evet oyu vereceğim, halk seçmeli."
Taner Kurdoğlu (Esnaf): "Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy vereceğiz. 'Evet' diyeceğim."
Ali Kibar (Tamirci): "Haberim yok. İçeriğini ve tarihini bile bilmiyorum. Hiç oy vermeyeceğim."
Hande Çıracı (Sekreter): "Hiç haberim yok. Ne için yapıldığını ve tarihini bilmiyorum."
İsa Kapucu (Emekli): "Haberim yoktu. Yeni haberim oldu, oy verir miyim bilmiyorum."
İsmet Kurt (Esnaf): "Haberim var. Cumhurbaşkanını halk seçmeli."
Ziya Çakmakçı (Oto elektrikçisi): "Haberim var. Tarihini ve içeriğini bilmiyorum. Oy vermeyeceğim, bize masraf yine."
Sevim Gürsoy (Tercüman): "Haberim var. Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy verilecek ama tarihini bilmiyorum. Hayır oyu vereceğim, pakette tam olarak ne var
bilmiyorum."
Ahmet Önem (İşletmeci): "Haberim var. İçeriğini bile anlatamadılar. 'Hayır' diyeceğim."
Nuran Şahin (Muhasebeci): "Haberim var, Cumhurbaşkanlığı seçimini oylayacağız. Evet oyu vereceğim"
Hüseyin Başer (Mağaza sorumlusu): "Evet haberim var, bu hafta sonu cumhurbaşkanlığı seçimi için oy vereceğiz."
SULTANAHMET
Hakan Eğinci (Turizmci): "Seçimden haberim var. Sandığa gidip evet oyu vereceğim."
Ramazan Koçak (Esnaf): "Cumhurbaşkanını kimin seçeceğinin belirlenmesi için sandığa gidilecek. Oyum, evet."
Yunus Tunç (Emekli): "Cumhurbaşkanı seçimi için referandum yapılacak. Bu hafta sonu yapılacak. Sandığa gidip evet oyu kullanacağım."
Bayram Elmacı (Tamir ustası): "Seçimden haberim yok. Ne için yapılacağını da bilmiyorum. "
Tunçay Evren (İnşaat mühendisi): "Cumhurbaşkanı seçimi ve anayasa değişikliği için sandığa gidilecek. Hayır kullanacağım."
Mine Evren (Emekli komiser): "Bu hafta sonu yapılacak. Sandığa gitme konusunda henüz karar vermedim."
Muhammet Kara (Pazarlama): "21 Ekim'de sadece cumhurbaşkanını halk mı seçsin, Meclis mi seçsin diye referandum yapılacak."
Ahmet Karslı (Avukat): "Cumhurbaşkanının seçimi konusunda sandığa gidilecek. Bu hafta yapılacak."
Yusuf Acar (Kimya mühendisi): "Neden sandığa gidileceğini net olarak bilmiyorum."
Bahar Kazancı (Öğrenci): "Seçimin nedenini tam olarak bilmiyorum."
Hülya Tanca (Muhasebeci): "Yeni anayasa ve cumhurbaşkanlığı seçimi için."
ATATÜRK HAVALİMANI
Ramazan Kandemir (İhracat uzmanı): "Referandumdan haberim var. 21'i mi, 22'si miydi? 22 Ekim'di. İçeriği hakkında bilgi sahibiyim. Cumhurbaşkanını kim
seçecek? Halk mı seçsin, Meclis mi seçsin?"
Veysi Aktaş (Ticaret): "Referandum yapılacağından haberimiz var. Bu ayın 22'sinde yapılacak. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yapılacak. Ancak sadece
cumhurbaşkanlığı değil. 101. ya da 103. madde hakkında da yapılacak. Oy kullanacağım."
Erdener Teknecioğlu (Serbest meslek): "Referandumdan haberim var. 21 Ekim'de yapılacak. Dün akşam öğrendiğime göre yanılmıyorsam 12. Cumhurbaşkanı'nın
halk tarafından seçilip seçilemeyeceği için referandum yapılacak."
Hüseyin Kurşun (Esnaf): "Referandumdan tabii ki haberim var. 22'sinde yapılacak diye biliyorum. Anayasa değişikliği gibi birşey. Tam olarak kimsenin bilgisi
yok ki benim olsun."
Zeynep Müge Ateş (Esnaf): "Haberim var. 21 Ekim'de yapılacak. Genel seçimlerin süresinin kısaltılması. Cumhurbaşkanlığının görev süresinin kısaltılması,
anayasayla ilgili olan kısmı çıkarıldı bildiğim kadarıyla. Oy kullanacağım."
Resime Akdemir (Ev hanımı): "Referandum yapılacağı ile ilgili bir bilgim yok. Ne zaman yapılacağını da bilmiyorum. O yüzden oy kullanmayacağım."
Veli Demir (Turizmci): " Yanılmıyorsam 21 Ekim'de, vatandaş bilgilendirilmedi. Cumhurbaşkanını 5 yıllığına halk seçsin. Seçilen cumhurbaşkanı da ikinci
kez 5 yıl daha seçilebilsin. Buna evet mi diyorsunuz, hayır mı diyorsunuz? Bildiğim kadarıyla budur."
KARAKÖY - BEYOĞLU
Deniz Karcı (Tercüman): "Evet biliyorum. 21 Ekim'de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilip seçilmemesi ile ilgili olacak. Mevcut düzenleme bence yeterli,
halk tarafından seçilmesi ile halk tarafından seçilen milletvekilleri tarafından seçilmesi arasında, teknik olarak ne gibi bir fark doğabilir ki? Cumhurbaşkanı
seçiminin halk tarafından yapılması, başkanlık sistemi olmayan bir ülkede yapılması bana anlamlı gelmiyor."
Şefiye Şahnaoğlu (Bilgisayar mühendisi): "Cumhurbaşkanı seçimleri için oy vereceğiz, sanırım ekim sonu gibiydi. Olmamalıydı. Bugüne kadar gelinen noktada
iyiye yönelik bir işaret değil gibi geliyor bana. Geçtiğimiz genel seçimlerde de beklediğimiz gibi güzel bir noktaya gelmedik. Toplum olarak bu noktada
olmamalıyız. Türkiye'de yapılması gerekenler ilgililer tarafından yapılmadığından bu noktaya geldik."
Ayşe Sıdıka Sirer (Avukat): "İki gündür üzerinde uğraştığım metni zarfa koyup 'hayır' yerine bunu atacağım sandığa. Belirsizlik ve 11. Cumhurbaşkanı için
ek maddeyle ilgili, daha fazla konuşamam. Erdoğan'ın amacını teyit eden bir sonucun çıkması halinde bundan sonraki günlerin, daha karanlık ve bizim için
daha endişe verici olacağını düşünüyorum."
Kasım Yılmaz (Güvenlik görevlisi): "21 Ekim'de Anayasa değişikliği ve cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olacak. Evet çıkacak, ama hayır çıkmasını istiyorum.
Cumhurbaşkanını yine Meclis'in seçmesi gerekir, zaten Meclis'i seçen halk."
Levent Polat (Avukat): "Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ve anayasadaki birkaç konudaki madde halkoyuna sunulacak. Katılmayacağım, çünkü referandum Anayasa'nın
olmazsa olmazlarına aykırı bir referandum. Cumhuriyetin temel değerleriyle oynanan bir süreçte referandum da bu oyunun bir parçası. Sağduyulu bir şekilde
Meclis çalışması olarak ele alınmalı."
Tanıl Atay (Kasap): "Referandumdan haberim yok. Valla biz ülkeyi tamamen hükümetin ellerine bıraktık, ne isterlerse yapsınlar. Cumhurbaşkanı seçimi için
referanduma gidilecekse, o zaman niye cumhurbaşkanı seçildi ki. O zaman daha önce seçilmeliydi. Şimdi değil, önceden olmalıydı, geçti artık."
Ümit Özkaya (Kuyumcu): "Bence doğru bir karar, halk seçsin. Yeri geldiğinde, en büyük kararı halk verir diyorlar, o zaman halk versin. Söz halkınsa referanduma
gidelim, kimse de bundan rahatsız olmasın."
Cemal Çalışkan (Simitçi): "Referandumdan haberim yok. Niçin yapıldığını, ne zaman olduğunu bilmiyorum. Yine aynı cumhurbaşkanı kazanır."
Şenol A. (Kamu çalışanı): "İnsanların oylarının yardım paketleriyle ipotek edildiği ülkemizde cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi önerisi, demokratik
olarak görülse de böyle bir şey söz konusu değildir."
Aydın Dinç (Serbest meslek): Haberim var. Bu hafta sonu yapılacak. Ana maddesinin cumhurbaşkanlığı olduğunu biliyorum, ancak detayı hakkında bilgim yok.
Katılacağım ve ret oyu vereceğim.
İlhan Gezer (Satış Koordinatörü): Cumhurbaşkanlığı ve anayasa paketi değişikliği ile ilgili olduğunu biliyorum. Seçimde hayır oyu kullanacağım.
BAKIRKÖY - BAĞCILAR
Nurettin Has (Simitçi): "Ne olacağını bilmiyorum, TV'lerden konuyla ilgili açıklama bekliyorum. Oy kullanacağım ama evet deyince ne olacak, hayır deyince
ne olacak bilmiyorum."
Mevlüde Uğur (Ev hanımı): "Referandumun ne zaman yapılacağını bilmiyorum. Ne için yapılacağını da bilmiyorum. Oy kullanırım ama neye göre evet ya da hayır
diyeceğim, bilmiyorum."
Haşim Hançerli (İşçi): "Referandum 21 Ekim'de yapılacak. Yasaların değişmesi ve cumhurbaşkanını Meclis mi, halk mı seçsin diye oylama yapılacak. Oy kullanacağım."
Referandumda neyi oyluyoruz?
Anayasa değişikliği paketinde şu düzenlemeler yer alıyor:
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi.
Aynı kişinin iki kez cumhurbaşkanı seçilebilmesi.
Cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıldan 5 yıla indirilmesi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin, cumhurbaşkanının görev süresi bitmeden önceki 60 gün içinde tamamlanması.
Genel seçimlerin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılması.
TBMM'deki seçimler dahil tüm oturumların 184 milletvekili (TBMM üye tamsayısının üçte ikisi) ile açılması.
(Milliyet)
5 gün sonra referandum var, ama seçmenlerin çoğu referandumun içeriğini bilmiyor. Çoğunluk sadece cumhurbaşkanlığı için sanıyor
GÖKHAN KARAKAŞ, GÜLAY FIRAT, TAHSİN AKSU, MEHMET AKİF ERDEM, OSMAN KARA İstanbul
Türkiye, 5 gün sonra, 21 Ekim Pazar günü referandum için sandık başına gidiyor. Ancak, referandumun içeriği konusunda kafalardaki soru işaretleri hâlâ
aydınlanabilmiş değil. İstanbul'un farklı semtlerinde farklı kesimlerden 70 vatandaşa referandumun içeriğini sorduğumuzda, sandık başına gidecek olanların
çok büyük bölümünün referandumun hangi değişiklikleri içerdiğini tam olarak bilmediğini gördük. Referandumun hakkında bilgi sahibi olanların büyük bölümü
ise sadece cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik oy verileceğini zannediyor.
KADIKÖY
Hacı Çelik (Bina görevlisi): "Haberim var. Bu hafta sonu sanırım. Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle yapılıyor. Hayır oyu vereceğim, çok iyi anlatamadılar
zaten."
Vural Gündoğdu (Otomotiv): "Biliyorum. Bu pazar cumhurbaşkanlığı seçimi için yapılıyor. Evet oyu vereceğim, halk seçmeli."
Taner Kurdoğlu (Esnaf): "Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy vereceğiz. 'Evet' diyeceğim."
Ali Kibar (Tamirci): "Haberim yok. İçeriğini ve tarihini bile bilmiyorum. Hiç oy vermeyeceğim."
Hande Çıracı (Sekreter): "Hiç haberim yok. Ne için yapıldığını ve tarihini bilmiyorum."
İsa Kapucu (Emekli): "Haberim yoktu. Yeni haberim oldu, oy verir miyim bilmiyorum."
İsmet Kurt (Esnaf): "Haberim var. Cumhurbaşkanını halk seçmeli."
Ziya Çakmakçı (Oto elektrikçisi): "Haberim var. Tarihini ve içeriğini bilmiyorum. Oy vermeyeceğim, bize masraf yine."
Sevim Gürsoy (Tercüman): "Haberim var. Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy verilecek ama tarihini bilmiyorum. Hayır oyu vereceğim, pakette tam olarak ne var
bilmiyorum."
Ahmet Önem (İşletmeci): "Haberim var. İçeriğini bile anlatamadılar. 'Hayır' diyeceğim."
Nuran Şahin (Muhasebeci): "Haberim var, Cumhurbaşkanlığı seçimini oylayacağız. Evet oyu vereceğim"
Hüseyin Başer (Mağaza sorumlusu): "Evet haberim var, bu hafta sonu cumhurbaşkanlığı seçimi için oy vereceğiz."
SULTANAHMET
Hakan Eğinci (Turizmci): "Seçimden haberim var. Sandığa gidip evet oyu vereceğim."
Ramazan Koçak (Esnaf): "Cumhurbaşkanını kimin seçeceğinin belirlenmesi için sandığa gidilecek. Oyum, evet."
Yunus Tunç (Emekli): "Cumhurbaşkanı seçimi için referandum yapılacak. Bu hafta sonu yapılacak. Sandığa gidip evet oyu kullanacağım."
Bayram Elmacı (Tamir ustası): "Seçimden haberim yok. Ne için yapılacağını da bilmiyorum. "
Tunçay Evren (İnşaat mühendisi): "Cumhurbaşkanı seçimi ve anayasa değişikliği için sandığa gidilecek. Hayır kullanacağım."
Mine Evren (Emekli komiser): "Bu hafta sonu yapılacak. Sandığa gitme konusunda henüz karar vermedim."
Muhammet Kara (Pazarlama): "21 Ekim'de sadece cumhurbaşkanını halk mı seçsin, Meclis mi seçsin diye referandum yapılacak."
Ahmet Karslı (Avukat): "Cumhurbaşkanının seçimi konusunda sandığa gidilecek. Bu hafta yapılacak."
Yusuf Acar (Kimya mühendisi): "Neden sandığa gidileceğini net olarak bilmiyorum."
Bahar Kazancı (Öğrenci): "Seçimin nedenini tam olarak bilmiyorum."
Hülya Tanca (Muhasebeci): "Yeni anayasa ve cumhurbaşkanlığı seçimi için."
ATATÜRK HAVALİMANI
Ramazan Kandemir (İhracat uzmanı): "Referandumdan haberim var. 21'i mi, 22'si miydi? 22 Ekim'di. İçeriği hakkında bilgi sahibiyim. Cumhurbaşkanını kim
seçecek? Halk mı seçsin, Meclis mi seçsin?"
Veysi Aktaş (Ticaret): "Referandum yapılacağından haberimiz var. Bu ayın 22'sinde yapılacak. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yapılacak. Ancak sadece
cumhurbaşkanlığı değil. 101. ya da 103. madde hakkında da yapılacak. Oy kullanacağım."
Erdener Teknecioğlu (Serbest meslek): "Referandumdan haberim var. 21 Ekim'de yapılacak. Dün akşam öğrendiğime göre yanılmıyorsam 12. Cumhurbaşkanı'nın
halk tarafından seçilip seçilemeyeceği için referandum yapılacak."
Hüseyin Kurşun (Esnaf): "Referandumdan tabii ki haberim var. 22'sinde yapılacak diye biliyorum. Anayasa değişikliği gibi birşey. Tam olarak kimsenin bilgisi
yok ki benim olsun."
Zeynep Müge Ateş (Esnaf): "Haberim var. 21 Ekim'de yapılacak. Genel seçimlerin süresinin kısaltılması. Cumhurbaşkanlığının görev süresinin kısaltılması,
anayasayla ilgili olan kısmı çıkarıldı bildiğim kadarıyla. Oy kullanacağım."
Resime Akdemir (Ev hanımı): "Referandum yapılacağı ile ilgili bir bilgim yok. Ne zaman yapılacağını da bilmiyorum. O yüzden oy kullanmayacağım."
Veli Demir (Turizmci): " Yanılmıyorsam 21 Ekim'de, vatandaş bilgilendirilmedi. Cumhurbaşkanını 5 yıllığına halk seçsin. Seçilen cumhurbaşkanı da ikinci
kez 5 yıl daha seçilebilsin. Buna evet mi diyorsunuz, hayır mı diyorsunuz? Bildiğim kadarıyla budur."
KARAKÖY - BEYOĞLU
Deniz Karcı (Tercüman): "Evet biliyorum. 21 Ekim'de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilip seçilmemesi ile ilgili olacak. Mevcut düzenleme bence yeterli,
halk tarafından seçilmesi ile halk tarafından seçilen milletvekilleri tarafından seçilmesi arasında, teknik olarak ne gibi bir fark doğabilir ki? Cumhurbaşkanı
seçiminin halk tarafından yapılması, başkanlık sistemi olmayan bir ülkede yapılması bana anlamlı gelmiyor."
Şefiye Şahnaoğlu (Bilgisayar mühendisi): "Cumhurbaşkanı seçimleri için oy vereceğiz, sanırım ekim sonu gibiydi. Olmamalıydı. Bugüne kadar gelinen noktada
iyiye yönelik bir işaret değil gibi geliyor bana. Geçtiğimiz genel seçimlerde de beklediğimiz gibi güzel bir noktaya gelmedik. Toplum olarak bu noktada
olmamalıyız. Türkiye'de yapılması gerekenler ilgililer tarafından yapılmadığından bu noktaya geldik."
Ayşe Sıdıka Sirer (Avukat): "İki gündür üzerinde uğraştığım metni zarfa koyup 'hayır' yerine bunu atacağım sandığa. Belirsizlik ve 11. Cumhurbaşkanı için
ek maddeyle ilgili, daha fazla konuşamam. Erdoğan'ın amacını teyit eden bir sonucun çıkması halinde bundan sonraki günlerin, daha karanlık ve bizim için
daha endişe verici olacağını düşünüyorum."
Kasım Yılmaz (Güvenlik görevlisi): "21 Ekim'de Anayasa değişikliği ve cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olacak. Evet çıkacak, ama hayır çıkmasını istiyorum.
Cumhurbaşkanını yine Meclis'in seçmesi gerekir, zaten Meclis'i seçen halk."
Levent Polat (Avukat): "Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ve anayasadaki birkaç konudaki madde halkoyuna sunulacak. Katılmayacağım, çünkü referandum Anayasa'nın
olmazsa olmazlarına aykırı bir referandum. Cumhuriyetin temel değerleriyle oynanan bir süreçte referandum da bu oyunun bir parçası. Sağduyulu bir şekilde
Meclis çalışması olarak ele alınmalı."
Tanıl Atay (Kasap): "Referandumdan haberim yok. Valla biz ülkeyi tamamen hükümetin ellerine bıraktık, ne isterlerse yapsınlar. Cumhurbaşkanı seçimi için
referanduma gidilecekse, o zaman niye cumhurbaşkanı seçildi ki. O zaman daha önce seçilmeliydi. Şimdi değil, önceden olmalıydı, geçti artık."
Ümit Özkaya (Kuyumcu): "Bence doğru bir karar, halk seçsin. Yeri geldiğinde, en büyük kararı halk verir diyorlar, o zaman halk versin. Söz halkınsa referanduma
gidelim, kimse de bundan rahatsız olmasın."
Cemal Çalışkan (Simitçi): "Referandumdan haberim yok. Niçin yapıldığını, ne zaman olduğunu bilmiyorum. Yine aynı cumhurbaşkanı kazanır."
Şenol A. (Kamu çalışanı): "İnsanların oylarının yardım paketleriyle ipotek edildiği ülkemizde cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi önerisi, demokratik
olarak görülse de böyle bir şey söz konusu değildir."
Aydın Dinç (Serbest meslek): Haberim var. Bu hafta sonu yapılacak. Ana maddesinin cumhurbaşkanlığı olduğunu biliyorum, ancak detayı hakkında bilgim yok.
Katılacağım ve ret oyu vereceğim.
İlhan Gezer (Satış Koordinatörü): Cumhurbaşkanlığı ve anayasa paketi değişikliği ile ilgili olduğunu biliyorum. Seçimde hayır oyu kullanacağım.
BAKIRKÖY - BAĞCILAR
Nurettin Has (Simitçi): "Ne olacağını bilmiyorum, TV'lerden konuyla ilgili açıklama bekliyorum. Oy kullanacağım ama evet deyince ne olacak, hayır deyince
ne olacak bilmiyorum."
Mevlüde Uğur (Ev hanımı): "Referandumun ne zaman yapılacağını bilmiyorum. Ne için yapılacağını da bilmiyorum. Oy kullanırım ama neye göre evet ya da hayır
diyeceğim, bilmiyorum."
Haşim Hançerli (İşçi): "Referandum 21 Ekim'de yapılacak. Yasaların değişmesi ve cumhurbaşkanını Meclis mi, halk mı seçsin diye oylama yapılacak. Oy kullanacağım."
Referandumda neyi oyluyoruz?
Anayasa değişikliği paketinde şu düzenlemeler yer alıyor:
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi.
Aynı kişinin iki kez cumhurbaşkanı seçilebilmesi.
Cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıldan 5 yıla indirilmesi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin, cumhurbaşkanının görev süresi bitmeden önceki 60 gün içinde tamamlanması.
Genel seçimlerin 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılması.
TBMM'deki seçimler dahil tüm oturumların 184 milletvekili (TBMM üye tamsayısının üçte ikisi) ile açılması.
(Milliyet)
DTP artık PKK’ya ‘silah bırak’ demeli
VATAN, Güneydoğu’da kanaat önderlerinin nabzını tuttu
DİYARBAKIRLI AYDINLARIN SAĞDUYU ÇAĞRISI
Artan terör eylemlerinin bölge halkına zarar verdiğini söyleyen ve bununla ilgili olarak da geçtiğimiz günlerde basın açıklaması yapan sivil toplum kuruluşlarının
sözcüleri, belki de ilk defa gür ve samimi biçimde bölgenin barış ve huzura nasıl kavuşacağını VATAN’a anlattı. İşte, sivil toplum kuruluşlarının DTP Şırnak
milletvekili Hasip Kaplan’ın sözlerine yanıt niteliği taşıyan açıklamaları...
Kuzey Irak’ta kardeşlerimiz var
*Mehmet Kaya (Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı): Şiddetin tırmanması, sivil temsilcileri pasivize ediyor. Artık örgüt kayıtsız şartsız ön koşulu
olmadan silah bırakmalı. Burada yaşayanlar batıda insanlar nasıl huzur ve refah içinde bir hayat sürüyorsa onu istiyor. Geçen çarşamba bir polisin şehit
olmasının ardından bile otel ve restoranlardan rezervasyon iptaline ilişkin telefonlar aldım. Örgüt, bölge halkı için bu eylemleri yapıyorsa, demokratikleşme
sürecine zarar veriyor. 1923’te ekonomik gelişmişlik sıralamasında 4’üncü sırada olan Diyarbakır, bugün 63’üncü sırada. 23 yıldır akan kan Kuzey Irak’a
yapılacak bir operasyonla duracaksa hiç zaman kaybedilmesin. Ancak ben operasyonun fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Kürt halkı üniter devlet yapısı içinde
Türk kardeşiyle halk savaşı yaşamaz ancak Kuzey Irak’taki Kürtler de burada yaşayanların kardeşleridir.
Kan kanla değil suyla yıkanır
* Adem Avcıkıran (Diyarbakır Tabib Odası Başkanı): Yaşanan şiddet olayları Diyarbakırlıların ve sivil toplum örgütlerinin canına artık tak etmiştir. 23
yıldır terör olayları ve bunun ardından yapılan operasyonlar kısır döngü halini aldı. Bir an önce örgüt, şiddeti bıraktığı yönünde açıklama yapmalıdır.
Güzel bir Kürt atasözü var: Kan kanla değil suyla yıkanır. Bunu sağlayacak güç de devlettir. Olası bir operasyonda halk savaşı yaşanıp yaşanmayacağını
söylemek mümkün değildir ancak kırgınlıklara neden olacağı görülen bir gerçek. Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak’tan giden her şehit cenazesi on binlerin bölge
ve yöre insanından artık nefret etmesine neden olmaktadır. Şehit cenazelerinin olduğu bir yerde demokratik mücadeleden bahsedilemez. Ancak Amerika’nın
4 yıldır çıkamadığı bataklığa Türkiye’nin girmesini istemiyoruz. Bunu PKK’lı olduğumuz için değil, aydın olduğumuz için istemiyoruz.
Kimse sırtını Cudi’ye dayayamaz
* Necla Akkoç (Kadın Araştırmaları Vakfı Başkanı): Şiddetin geçmişte yararı olmadığı gibi gelecekte de olmayacaktır. Barışı kimse kimseye vermez; barış
ilmik ilmik örülür ve emek ister. Sert açıklamalar bugüne kadar bölge insanına yarar sağlamadı, bundan sonra da sağlamayacaktır. Halk savaşı çıkacağını
söyleyen arkadaşlar, halk değil seçmenleri adına konuşmalıdır. Kimse kimsenin sırtını bir dayatmayla Cudi’ye dayayamaz. Ben Meclis’teki temsilcilerin de
bizim gibi düşündüklerine, ancak her türlü baskıya maruz kaldıklarına inanıyorum. PKK, derhal silah bırakmalı, Türkiye’de operasyon fikrinden vazgeçmelidir.
Gelinen aşamada DTP’nin de silah bırakma konusunda söz söylemesi gerekmektedir. Halk savaşı söylemine katılmıyorum, kim kimle savaşacak? Bir ailenin yarısı
Türk yarısı Kürt, sağ kolum sol kolumu mu dövecek!
Haber: Alper URUŞ- Burak KARA
(Vatan)
VATAN, Güneydoğu’da kanaat önderlerinin nabzını tuttu
DİYARBAKIRLI AYDINLARIN SAĞDUYU ÇAĞRISI
Artan terör eylemlerinin bölge halkına zarar verdiğini söyleyen ve bununla ilgili olarak da geçtiğimiz günlerde basın açıklaması yapan sivil toplum kuruluşlarının
sözcüleri, belki de ilk defa gür ve samimi biçimde bölgenin barış ve huzura nasıl kavuşacağını VATAN’a anlattı. İşte, sivil toplum kuruluşlarının DTP Şırnak
milletvekili Hasip Kaplan’ın sözlerine yanıt niteliği taşıyan açıklamaları...
Kuzey Irak’ta kardeşlerimiz var
*Mehmet Kaya (Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı): Şiddetin tırmanması, sivil temsilcileri pasivize ediyor. Artık örgüt kayıtsız şartsız ön koşulu
olmadan silah bırakmalı. Burada yaşayanlar batıda insanlar nasıl huzur ve refah içinde bir hayat sürüyorsa onu istiyor. Geçen çarşamba bir polisin şehit
olmasının ardından bile otel ve restoranlardan rezervasyon iptaline ilişkin telefonlar aldım. Örgüt, bölge halkı için bu eylemleri yapıyorsa, demokratikleşme
sürecine zarar veriyor. 1923’te ekonomik gelişmişlik sıralamasında 4’üncü sırada olan Diyarbakır, bugün 63’üncü sırada. 23 yıldır akan kan Kuzey Irak’a
yapılacak bir operasyonla duracaksa hiç zaman kaybedilmesin. Ancak ben operasyonun fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Kürt halkı üniter devlet yapısı içinde
Türk kardeşiyle halk savaşı yaşamaz ancak Kuzey Irak’taki Kürtler de burada yaşayanların kardeşleridir.
Kan kanla değil suyla yıkanır
* Adem Avcıkıran (Diyarbakır Tabib Odası Başkanı): Yaşanan şiddet olayları Diyarbakırlıların ve sivil toplum örgütlerinin canına artık tak etmiştir. 23
yıldır terör olayları ve bunun ardından yapılan operasyonlar kısır döngü halini aldı. Bir an önce örgüt, şiddeti bıraktığı yönünde açıklama yapmalıdır.
Güzel bir Kürt atasözü var: Kan kanla değil suyla yıkanır. Bunu sağlayacak güç de devlettir. Olası bir operasyonda halk savaşı yaşanıp yaşanmayacağını
söylemek mümkün değildir ancak kırgınlıklara neden olacağı görülen bir gerçek. Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak’tan giden her şehit cenazesi on binlerin bölge
ve yöre insanından artık nefret etmesine neden olmaktadır. Şehit cenazelerinin olduğu bir yerde demokratik mücadeleden bahsedilemez. Ancak Amerika’nın
4 yıldır çıkamadığı bataklığa Türkiye’nin girmesini istemiyoruz. Bunu PKK’lı olduğumuz için değil, aydın olduğumuz için istemiyoruz.
Kimse sırtını Cudi’ye dayayamaz
* Necla Akkoç (Kadın Araştırmaları Vakfı Başkanı): Şiddetin geçmişte yararı olmadığı gibi gelecekte de olmayacaktır. Barışı kimse kimseye vermez; barış
ilmik ilmik örülür ve emek ister. Sert açıklamalar bugüne kadar bölge insanına yarar sağlamadı, bundan sonra da sağlamayacaktır. Halk savaşı çıkacağını
söyleyen arkadaşlar, halk değil seçmenleri adına konuşmalıdır. Kimse kimsenin sırtını bir dayatmayla Cudi’ye dayayamaz. Ben Meclis’teki temsilcilerin de
bizim gibi düşündüklerine, ancak her türlü baskıya maruz kaldıklarına inanıyorum. PKK, derhal silah bırakmalı, Türkiye’de operasyon fikrinden vazgeçmelidir.
Gelinen aşamada DTP’nin de silah bırakma konusunda söz söylemesi gerekmektedir. Halk savaşı söylemine katılmıyorum, kim kimle savaşacak? Bir ailenin yarısı
Türk yarısı Kürt, sağ kolum sol kolumu mu dövecek!
Haber: Alper URUŞ- Burak KARA
(Vatan)
İşsizlik genç nüfusta hızlı arttı
İşsizlik genç nüfusta hızlı arttı
Temmuz-ağustos döneminde istihdam edilenlerin yüzde 28.7'si tarım, yüzde 18.7'si sanayi sektöründe.
Türkiye'de işsizlik oranı temmuz ayında değişmeyerek yüzde 8.8'de kaldı. Ancak zaten en yüksek işsizliğin yaşandığı genç nüfusta işsizlerin oranı yüzde
17.1'den yüzde 18.6'ya çıktı
RADİKAL - ANKARA - Toplam işsiz sayısı temmuzda geçen yılın aynı ayına göre 45 bin kişi artarak 2 milyon 296 bine ulaşırken, işsizlik oranı yüzde 8.8'le
değişmedi. Ancak en yüksek işsizliğin görüldüğü genç nüfusta işsizlik oranı ise hızlı artışını sürdürerek yüzde 17.1'den yüzde 18.6'ya çıktı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın haziran-temmuz-ağustos dönemine ilişkin sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye'de
kurumsal olmayan sivil nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 922 bin kişilik bir artışla 73 milyon 567 bin kişiye, kurumsal olmayan çalışma çağındaki
nüfus ise 880 bin kişi artarak 52 milyon 581 bin kişiye ulaştı. 2007 yılı temmuz döneminde istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre
490 bin kişi artarak, 23 milyon 747 bin kişiye ulaştı. Bu dönemde tarım sektöründe çalışan sayısı 50 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan
sayısı ise 540 bin kişi arttı.
Temmuz 2007 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 28.7'sinin tarım, yüzde 18.7'sinin sanayi, yüzde 6.4'ünün inşaat, yüzde 46.2'sinin ise hizmetler sektöründe
olduğu bildirildi. Önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, tarım sektöründe istihdamın payının 0.8 puan, sanayi sektörünün payının ise 0.3 puan
azaldığı, buna karşılık inşaat sektörünün payının 0.4 puan, hizmetler sektörünün payının ise 0.7 puan arttığı görüldü.
İşsizlik değişmedi
Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 45 bin kişi artarak 2 milyon 296 bin kişiye yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 8.8
olan işsizlik oranı bu yıl da aynı düzeyde çıktı.
Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0.3 puanlık azalışla yüzde 11.2, kırsal yerlerde ise 0.3 puanlık artışla yüzde 5.4 oldu.
Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.1 puanlık azalışla yüzde 11.6 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran erkeklerde geçen yılın
aynı dönemine göre 0.1 puanlık düşüşle yüzde 10.1, kadınlarda ise 0.2 puanlık düşüşle yüzde 17.5 oldu. İşsizlerin yüzde 70.6'sını erkekler oluşturuyor.
Yüzde 54.8'i lise altı eğitimli olan işsizlerin yüzde 30.5'i bir yıl ve daha uzun süredir iş arıyor. İşsizlerin yüzde 30.3'la en büyük bölümünün 'eş-dost'
aracılığıyla iş aradığı belirlendi. İşsizlerin yüzde 79.7'sini oluşturan 1 milyon 831 bininin daha önce bir işte çalıştığı bildirildi. Daha önce bir işte
çalışmış olan işsizlerin yüzde 51.5'inin 'hizmetler', yüzde 24.3'ünün 'sanayi', yüzde 16.4'ünün 'inşaat', yüzde 7.8'inin ise 'tarım' sektöründe çalıştığı
saptandı. İstihdam edilenlerin; yüzde 73'ünü erkek nüfus oluşturuyor. Çalışanların yüzde 61.4'ü lise altı eğitimli.
Yüzde 57.2'si ücretli, maaşlı ve yevmiyeli, yüzde 27.1'i kendi hesabına ve işveren olan istihdamdaki nüfusun yüzde 15.7'sinin ise aile işçileri olduğu
belirlendi. İstihdamdakilerin yüzde 63'ü 'bir-dokuz kişi arası' çalışanı olan işyerlerinde bulunuyor. Çalışanların yüzde 3'ü ek bir iş yapıyor, yüzde 3.7'si
mevcut işini değiştirmek için veya buna ek bir iş arıyor. Ücretli çalışanların yüzde 85'i sürekli bir işte çalışıyor.
Yarısı kayıt dışı çalışıyor
Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1.6 puanlık azalışla yüzde
48.9 olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 88.5'ten yüzde 88.2'ye, tarım
dışı sektörlerde de yüzde 34.7'den yüzde 33.2'ye düştü.
Türkiye'de işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49.5 olarak gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 72.9, kadınlarda
ise 0.3 puanlık artışla yüzde 26.7 oldu. Kentsel yerlerde işgücüne katılma oranı yüzde 46.2, kırsal yerlerde ise 0.1 puanlık azalışla yüzde 55.4 düzeyinde
oluştu.
(Radikal)
İşsizlik genç nüfusta hızlı arttı
Temmuz-ağustos döneminde istihdam edilenlerin yüzde 28.7'si tarım, yüzde 18.7'si sanayi sektöründe.
Türkiye'de işsizlik oranı temmuz ayında değişmeyerek yüzde 8.8'de kaldı. Ancak zaten en yüksek işsizliğin yaşandığı genç nüfusta işsizlerin oranı yüzde
17.1'den yüzde 18.6'ya çıktı
RADİKAL - ANKARA - Toplam işsiz sayısı temmuzda geçen yılın aynı ayına göre 45 bin kişi artarak 2 milyon 296 bine ulaşırken, işsizlik oranı yüzde 8.8'le
değişmedi. Ancak en yüksek işsizliğin görüldüğü genç nüfusta işsizlik oranı ise hızlı artışını sürdürerek yüzde 17.1'den yüzde 18.6'ya çıktı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hanehalkı İşgücü Araştırması'nın haziran-temmuz-ağustos dönemine ilişkin sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye'de
kurumsal olmayan sivil nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 922 bin kişilik bir artışla 73 milyon 567 bin kişiye, kurumsal olmayan çalışma çağındaki
nüfus ise 880 bin kişi artarak 52 milyon 581 bin kişiye ulaştı. 2007 yılı temmuz döneminde istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre
490 bin kişi artarak, 23 milyon 747 bin kişiye ulaştı. Bu dönemde tarım sektöründe çalışan sayısı 50 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan
sayısı ise 540 bin kişi arttı.
Temmuz 2007 döneminde istihdam edilenlerin yüzde 28.7'sinin tarım, yüzde 18.7'sinin sanayi, yüzde 6.4'ünün inşaat, yüzde 46.2'sinin ise hizmetler sektöründe
olduğu bildirildi. Önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, tarım sektöründe istihdamın payının 0.8 puan, sanayi sektörünün payının ise 0.3 puan
azaldığı, buna karşılık inşaat sektörünün payının 0.4 puan, hizmetler sektörünün payının ise 0.7 puan arttığı görüldü.
İşsizlik değişmedi
Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 45 bin kişi artarak 2 milyon 296 bin kişiye yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 8.8
olan işsizlik oranı bu yıl da aynı düzeyde çıktı.
Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0.3 puanlık azalışla yüzde 11.2, kırsal yerlerde ise 0.3 puanlık artışla yüzde 5.4 oldu.
Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0.1 puanlık azalışla yüzde 11.6 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran erkeklerde geçen yılın
aynı dönemine göre 0.1 puanlık düşüşle yüzde 10.1, kadınlarda ise 0.2 puanlık düşüşle yüzde 17.5 oldu. İşsizlerin yüzde 70.6'sını erkekler oluşturuyor.
Yüzde 54.8'i lise altı eğitimli olan işsizlerin yüzde 30.5'i bir yıl ve daha uzun süredir iş arıyor. İşsizlerin yüzde 30.3'la en büyük bölümünün 'eş-dost'
aracılığıyla iş aradığı belirlendi. İşsizlerin yüzde 79.7'sini oluşturan 1 milyon 831 bininin daha önce bir işte çalıştığı bildirildi. Daha önce bir işte
çalışmış olan işsizlerin yüzde 51.5'inin 'hizmetler', yüzde 24.3'ünün 'sanayi', yüzde 16.4'ünün 'inşaat', yüzde 7.8'inin ise 'tarım' sektöründe çalıştığı
saptandı. İstihdam edilenlerin; yüzde 73'ünü erkek nüfus oluşturuyor. Çalışanların yüzde 61.4'ü lise altı eğitimli.
Yüzde 57.2'si ücretli, maaşlı ve yevmiyeli, yüzde 27.1'i kendi hesabına ve işveren olan istihdamdaki nüfusun yüzde 15.7'sinin ise aile işçileri olduğu
belirlendi. İstihdamdakilerin yüzde 63'ü 'bir-dokuz kişi arası' çalışanı olan işyerlerinde bulunuyor. Çalışanların yüzde 3'ü ek bir iş yapıyor, yüzde 3.7'si
mevcut işini değiştirmek için veya buna ek bir iş arıyor. Ücretli çalışanların yüzde 85'i sürekli bir işte çalışıyor.
Yarısı kayıt dışı çalışıyor
Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1.6 puanlık azalışla yüzde
48.9 olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 88.5'ten yüzde 88.2'ye, tarım
dışı sektörlerde de yüzde 34.7'den yüzde 33.2'ye düştü.
Türkiye'de işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49.5 olarak gerçekleşti. Erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 72.9, kadınlarda
ise 0.3 puanlık artışla yüzde 26.7 oldu. Kentsel yerlerde işgücüne katılma oranı yüzde 46.2, kırsal yerlerde ise 0.1 puanlık azalışla yüzde 55.4 düzeyinde
oluştu.
(Radikal)
ABD'li Ermeniler birbirine düştü
BİR ERMENİ İŞADAMI, ERMENİ MÜZESİ İÇİN VERDİĞİ PARAYI GERİ İSTEDİ
Lobi faaliyetleriyle Ermeni tasarısını onaylatan Amerikalı Ermeniler, Washington'daki sözde soykırım müzesi inşasında birbirine düşüp mahkemelik oldu. Washington'da,
Beyaz Saray'a 2 dakika mesafedeki tarihi 'National Bank of Washington' binasına kurulması planlanan sözde 'Ermeni Soykırımı Müzesi ve Anıtı'nın sponsoru
olan Amerikalı Ermeni yayıncı Gerard Cafesjian, projeyi yürüten Amerika Ermeni Meclisi ile arası bozulunca, şu ana kadar anıtın açılması için bağışladığı
15 milyon doları geri istedi. Müze
yönetimi
ise açtığı karşı davada, Cafesjian'ın, müze projesini kendi ticari çıkarlarına alet ettiğini savundu.
(Nethaber)
BİR ERMENİ İŞADAMI, ERMENİ MÜZESİ İÇİN VERDİĞİ PARAYI GERİ İSTEDİ
Lobi faaliyetleriyle Ermeni tasarısını onaylatan Amerikalı Ermeniler, Washington'daki sözde soykırım müzesi inşasında birbirine düşüp mahkemelik oldu. Washington'da,
Beyaz Saray'a 2 dakika mesafedeki tarihi 'National Bank of Washington' binasına kurulması planlanan sözde 'Ermeni Soykırımı Müzesi ve Anıtı'nın sponsoru
olan Amerikalı Ermeni yayıncı Gerard Cafesjian, projeyi yürüten Amerika Ermeni Meclisi ile arası bozulunca, şu ana kadar anıtın açılması için bağışladığı
15 milyon doları geri istedi. Müze
yönetimi
ise açtığı karşı davada, Cafesjian'ın, müze projesini kendi ticari çıkarlarına alet ettiğini savundu.
(Nethaber)
Putin suikast ihbarına aldırmadı, İran'a gitti
Putin suikast ihbarına aldırmadı, İran'a gitti
Petersburg Diyalogu'nda Merkel'i epey güldüren Putin, suikast planı iddiasına karşın İran'a geçti. FOTOĞRAF:
WIESBADEN - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İran'a tarihi ziyareti büyük olaya dönüştü. ABD'yle Doğu Avrupa'ya füze kalkanı, İran'a yaptırımlar ve
Kosova'nın bağımsızlığına dair tutuştuğu kavganın gölgesinde Alman Başbakanı Angele Merkel'i ziyaret eden Putin'in sonraki durağı İran'da suikasta uğrayacağı
iddiası ortalığı karıştırdı. Dün Tahran'a bir geçeceği bir geçmeyeceği açıklanan Rus lider, spekülasyona son noktayı koydu: "Elbette İran'a gidiyorum.
Güvenlik servislerinin her söylediğini dinlesem evden hiç çıkamam."
'İran liderliği ve halkını korkutamazsınız'
Wiesbaden'deki Petersburg Diyalogu'na Merkel ve son Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'la katılan Putin, İran'ın nükleer programı üzerinden koparılan krizle
ilgili şu mesajı verdi: "İlerlemenin tek yolu sabırlı diyalog. Kuzey Kore'nin nükleer silahlarını bırakmaya iknasındaki gibi. İran liderliği ve halkını
korkutamazsınız. Doğrudan temasla bunu yapmalıyız." Merkel'den şu yanıt geldi: "Putin'in İran'a nükleer programın şeffaflaştırılması, BM kararlarına saygı
gösterilmesi mesajını vermesini bekliyorum. İran bunları yapmazsa, yeni yaptırım paketi sunulmak zorunda kalınır. Ama ilerleme fırsatı da var."
Stalin'li zirvede Roosevelt'e suikast vardı
İnterfax'ın Putin'e İran ziyareti sırasında suikast yapılacağı yönündeki haberini dün bir istihbarat yetkilisi Rus haber ajanslarına yaptığı açıklamayla
doğruladı. Kremlin sözcüsü Putin'in komplodan haberdar edildiğini belirtirken İran "Tümüyle temelsiz. Düşmanların ilişkileri bozmaya yönelik psikolojik
savaşının parçası" tepkisini göstermişti. Kendisinden önce zırhlı aracı uçakla Tahran'a ulaştırılan Putin, 1943'te Tahran'daki ABD-Britanya-SSCB zirvesine
katılan Stalin'den beri İran'ı ziyaret eden ilk Kremlin lideri oldu. Gündemi Avrupa'da Nazi Almanyası'na karşı ikinci cephe açılması olan o zirveye de,
Hitler'in ABD Başkanı Franklin Roosevelt'e yönelik suikast planı damga vurmuştu. Stalin bunu engellemek için Tahran'a yedek birlik ve terörle mücadele
uzmanları yollamış, daveti kabul eden Roosevelt'in Sovyet elçiliğinde kalmasıyla Nazi planı boşa çıkarılmıştı.
Putin, Hazar Denizi'ne komşu ülkeler zirvesine katılma vesilesiyle, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney'e konuk olarak
büyük diplomatik jest yapıyor. Hamaney'in de bugüne dek gayrimüslim lider ağırladığı pek görülmemişti. Rusya, sıkı ekonomik ilişkilerinin olduğu İran'ın
Buşehr'deki ilk nükleer reaktörünü inşa ediyor. (afp, aa)
(Radikal)
Putin suikast ihbarına aldırmadı, İran'a gitti
Petersburg Diyalogu'nda Merkel'i epey güldüren Putin, suikast planı iddiasına karşın İran'a geçti. FOTOĞRAF:
WIESBADEN - Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İran'a tarihi ziyareti büyük olaya dönüştü. ABD'yle Doğu Avrupa'ya füze kalkanı, İran'a yaptırımlar ve
Kosova'nın bağımsızlığına dair tutuştuğu kavganın gölgesinde Alman Başbakanı Angele Merkel'i ziyaret eden Putin'in sonraki durağı İran'da suikasta uğrayacağı
iddiası ortalığı karıştırdı. Dün Tahran'a bir geçeceği bir geçmeyeceği açıklanan Rus lider, spekülasyona son noktayı koydu: "Elbette İran'a gidiyorum.
Güvenlik servislerinin her söylediğini dinlesem evden hiç çıkamam."
'İran liderliği ve halkını korkutamazsınız'
Wiesbaden'deki Petersburg Diyalogu'na Merkel ve son Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'la katılan Putin, İran'ın nükleer programı üzerinden koparılan krizle
ilgili şu mesajı verdi: "İlerlemenin tek yolu sabırlı diyalog. Kuzey Kore'nin nükleer silahlarını bırakmaya iknasındaki gibi. İran liderliği ve halkını
korkutamazsınız. Doğrudan temasla bunu yapmalıyız." Merkel'den şu yanıt geldi: "Putin'in İran'a nükleer programın şeffaflaştırılması, BM kararlarına saygı
gösterilmesi mesajını vermesini bekliyorum. İran bunları yapmazsa, yeni yaptırım paketi sunulmak zorunda kalınır. Ama ilerleme fırsatı da var."
Stalin'li zirvede Roosevelt'e suikast vardı
İnterfax'ın Putin'e İran ziyareti sırasında suikast yapılacağı yönündeki haberini dün bir istihbarat yetkilisi Rus haber ajanslarına yaptığı açıklamayla
doğruladı. Kremlin sözcüsü Putin'in komplodan haberdar edildiğini belirtirken İran "Tümüyle temelsiz. Düşmanların ilişkileri bozmaya yönelik psikolojik
savaşının parçası" tepkisini göstermişti. Kendisinden önce zırhlı aracı uçakla Tahran'a ulaştırılan Putin, 1943'te Tahran'daki ABD-Britanya-SSCB zirvesine
katılan Stalin'den beri İran'ı ziyaret eden ilk Kremlin lideri oldu. Gündemi Avrupa'da Nazi Almanyası'na karşı ikinci cephe açılması olan o zirveye de,
Hitler'in ABD Başkanı Franklin Roosevelt'e yönelik suikast planı damga vurmuştu. Stalin bunu engellemek için Tahran'a yedek birlik ve terörle mücadele
uzmanları yollamış, daveti kabul eden Roosevelt'in Sovyet elçiliğinde kalmasıyla Nazi planı boşa çıkarılmıştı.
Putin, Hazar Denizi'ne komşu ülkeler zirvesine katılma vesilesiyle, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ve dini lider Ayetullah Ali Hamaney'e konuk olarak
büyük diplomatik jest yapıyor. Hamaney'in de bugüne dek gayrimüslim lider ağırladığı pek görülmemişti. Rusya, sıkı ekonomik ilişkilerinin olduğu İran'ın
Buşehr'deki ilk nükleer reaktörünü inşa ediyor. (afp, aa)
(Radikal)
buda oldu
Futbolun kara günü... Afrika Uluslar Kupası Elemeleri'ndeki Togo-Mali maçında seyirciler sahaya indi, dünyaca ünlü futbolcuları dövüp bıçakladı. Kanoute saldırıya uğradı, Seydou Keita yaralandı, Mamadi Sidibe de kolundan bıçaklandı.
Kadrosunda Sevilla’dan yıldız futbolcu Frederic Kanoute ve Seydou Keita’yı bulunduran Mali’nin 2-0 kazandığı maçta, Togolu seyirciler sahaya indi. Gözü dönmüş holiganların ünlü golcü Kanoute’ye kemerle ve tekmelerle saldırdığı ve tecrübeli yıldız ile Keita’nın yaralandığı, İngiltere’de Stoke City’de forma giyen Mamadi Sidibe’nin kolundan bıçaklandığı bildirildi. Üç yıldızın hastanede tedavi altına alındığı, Kanoute'nin de sırtında bir kesiğin olduğu ve dikiş atıldığı öğrenildi.
Mali’nin teknik direktörü Jean François Jodar karşılaşma sonrası, “Soyunma odasının her tarafında kan vardı'' dedi.
Korkunç olayı anlatan Kanoute, "Sahanın ortasında kaldık. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Taraftarlar sahaya gindi ve bize vurmaya başladı. Hayatımdaki en korkunç andı" dedi ve ekledi, "FIFA'nın büyük bir ceza vermesi gerekir"
Futbolun kara günü... Afrika Uluslar Kupası Elemeleri'ndeki Togo-Mali maçında seyirciler sahaya indi, dünyaca ünlü futbolcuları dövüp bıçakladı. Kanoute saldırıya uğradı, Seydou Keita yaralandı, Mamadi Sidibe de kolundan bıçaklandı.
Kadrosunda Sevilla’dan yıldız futbolcu Frederic Kanoute ve Seydou Keita’yı bulunduran Mali’nin 2-0 kazandığı maçta, Togolu seyirciler sahaya indi. Gözü dönmüş holiganların ünlü golcü Kanoute’ye kemerle ve tekmelerle saldırdığı ve tecrübeli yıldız ile Keita’nın yaralandığı, İngiltere’de Stoke City’de forma giyen Mamadi Sidibe’nin kolundan bıçaklandığı bildirildi. Üç yıldızın hastanede tedavi altına alındığı, Kanoute'nin de sırtında bir kesiğin olduğu ve dikiş atıldığı öğrenildi.
Mali’nin teknik direktörü Jean François Jodar karşılaşma sonrası, “Soyunma odasının her tarafında kan vardı'' dedi.
Korkunç olayı anlatan Kanoute, "Sahanın ortasında kaldık. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Taraftarlar sahaya gindi ve bize vurmaya başladı. Hayatımdaki en korkunç andı" dedi ve ekledi, "FIFA'nın büyük bir ceza vermesi gerekir"
öha artık Togo taraftarı işte ne bekicen adamlarda egitim yok
hehehe Togo Eğitim Sistemini masaya yatrıdığın için teşekkürler killerbiller hocam:)
Burası dünya, neler yaptığımız ortada. Şaşırmadım; ama üzücü.
Fenerbahçe Kulübü'nün resmi internet sitesi fenerbahce.org, dün geceyarısı, bilgisayar korsanlarınca hacklendi.
Saat tam geceyarısı olduğunda, fenerbahçe.org sitesine girenler gözlerine inanamadı. Karşılarında uygunsuz bir site duruyordu. Kısa bir süre sonra site yönetiminin olaya müdahale ederek, ulaşımı engellediği görüldü. Yaklaşık 35 dakika sonra da site normale döndü. Bu sanal saldırının, kimler tarafından ve neden yapıldığı bilinmiyor.
:)hehehe
Saat tam geceyarısı olduğunda, fenerbahçe.org sitesine girenler gözlerine inanamadı. Karşılarında uygunsuz bir site duruyordu. Kısa bir süre sonra site yönetiminin olaya müdahale ederek, ulaşımı engellediği görüldü. Yaklaşık 35 dakika sonra da site normale döndü. Bu sanal saldırının, kimler tarafından ve neden yapıldığı bilinmiyor.
:)hehehe
la bende gırdım la tobe tobe şok oldum .sonra 5 dk sonra duzelttıler