Subpage under development, new version coming soon!
Subject: Haberler
evet aynısı basketboldada olmustu yine avrupa sampiyonasi ceyrek yada yarı final maciydi tam hatirlamiyorum hırvatistan-turkiye maciydi hakem herseyi yapmisti hırvatistan yensin diye ama yenmistik o maci ...lubos michelden sonra rosetti cikti birde basimiza
Türk hukukunda bir ilk
İlk kez bir kadın erkeğe tecavüzden mahkum oldu
21.06.2008 17:01
Sinop’a bağlı Boyabat ilçesinin Ulupınar köyünde yaşayan 16 yaşındaki F.H.T. 13 yaşındaki M.A.’ya tecavüz ettiği iddiasıyla 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karar, Yargıtay tarafından onanırsa Türkiye de ilk kez bir kadın, bir erkeğe tecavüz ettiği gerekçesiyle mahkum edilmiş olacak.
-ÇEŞME BAŞINDA BULUŞTULAR-
F.H.T’nin çocuğa cinsel istismar ve tecavüz suçundan hüküm giymesine neden olan olay 2006 yılında Ulupınar köyünde meydana geldi. Köyde yaşayanların büyük bir bölümünün çalışmak için tarlalara gittiği bir gün F.H.T. köy çeşmesine gitti. Çeşme başında M.A. ile karşılaştı. Bir süre sohbet ettikten sonra F.H. ve M.A. bahçeye giderek birlikte oldular. F.H.T. ile ilk kez birlikte oldukları zaman M.A. ilköğretim öğrencisi ve 13 yaşındaydı.
Aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra F.H.T’nin İstanbul da yaşayan amcasının oğlu köye geldi. F.H.T’yi beğendiğini ve evlenmek istediğini söyledi. F.H.T. amcasının oğlundan kendisini kaçırmasını istedi. F.H.T.’nin amcasının oğlu da bu talebe uydu.
İstanbul’a gidildiğinde ise gerçek ortaya çıktı. F.H.T. 6 aylık hamileydi. F.H.T’nin amcasının oğlu, olayı öğrenince F.H.T’yi köyüne getirip ailesine teslim etti. F.H.T’nin ailesi durumu M.A.’nın ailesine anlattı. M.A. olayı kabul etti, ancak F.H.T’nin zorlamasıyla birlikte olduklarını söyledi. Bunun üzerine M.A. nın ailesi F.H.T. hakkında suç duyurusunda bulundu. Dosyaya ilk olarak Durağan Asliye Ceza Mahkemesi baktı. Mahkeme, görevsizlik kararı vererek dosyayı Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi, F.H.T’nin Türk Ceza Kanunu’nun 103/2. maddesinden 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. İlgili maddede “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunurö deniyor.
Halen tutuksuz yargılanmaya devam eden F.H.T’nin çocuğunu doğurduğu ve yapılan DNA testi sonrasında çocuğun M.A.’dan olduğunun kesinlik kazandığı da öğrenildi. Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gelecek. Karar, Yargıtay tarafından da onanırsa Türkiye de ilk kez bir kadın, bir erkeğe tecavüz ettiği iddiasıyla hüküm giymiş olacak.
İlk kez bir kadın erkeğe tecavüzden mahkum oldu
21.06.2008 17:01
Sinop’a bağlı Boyabat ilçesinin Ulupınar köyünde yaşayan 16 yaşındaki F.H.T. 13 yaşındaki M.A.’ya tecavüz ettiği iddiasıyla 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karar, Yargıtay tarafından onanırsa Türkiye de ilk kez bir kadın, bir erkeğe tecavüz ettiği gerekçesiyle mahkum edilmiş olacak.
-ÇEŞME BAŞINDA BULUŞTULAR-
F.H.T’nin çocuğa cinsel istismar ve tecavüz suçundan hüküm giymesine neden olan olay 2006 yılında Ulupınar köyünde meydana geldi. Köyde yaşayanların büyük bir bölümünün çalışmak için tarlalara gittiği bir gün F.H.T. köy çeşmesine gitti. Çeşme başında M.A. ile karşılaştı. Bir süre sohbet ettikten sonra F.H. ve M.A. bahçeye giderek birlikte oldular. F.H.T. ile ilk kez birlikte oldukları zaman M.A. ilköğretim öğrencisi ve 13 yaşındaydı.
Aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra F.H.T’nin İstanbul da yaşayan amcasının oğlu köye geldi. F.H.T’yi beğendiğini ve evlenmek istediğini söyledi. F.H.T. amcasının oğlundan kendisini kaçırmasını istedi. F.H.T.’nin amcasının oğlu da bu talebe uydu.
İstanbul’a gidildiğinde ise gerçek ortaya çıktı. F.H.T. 6 aylık hamileydi. F.H.T’nin amcasının oğlu, olayı öğrenince F.H.T’yi köyüne getirip ailesine teslim etti. F.H.T’nin ailesi durumu M.A.’nın ailesine anlattı. M.A. olayı kabul etti, ancak F.H.T’nin zorlamasıyla birlikte olduklarını söyledi. Bunun üzerine M.A. nın ailesi F.H.T. hakkında suç duyurusunda bulundu. Dosyaya ilk olarak Durağan Asliye Ceza Mahkemesi baktı. Mahkeme, görevsizlik kararı vererek dosyayı Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi, F.H.T’nin Türk Ceza Kanunu’nun 103/2. maddesinden 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. İlgili maddede “Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunurö deniyor.
Halen tutuksuz yargılanmaya devam eden F.H.T’nin çocuğunu doğurduğu ve yapılan DNA testi sonrasında çocuğun M.A.’dan olduğunun kesinlik kazandığı da öğrenildi. Boyabat Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gelecek. Karar, Yargıtay tarafından da onanırsa Türkiye de ilk kez bir kadın, bir erkeğe tecavüz ettiği iddiasıyla hüküm giymiş olacak.
Son günlerde Fenerbahçe’nin transfer gündeminde ilk sırayı kimselere kaptırmayan Mallorcalı Güiza ilginç bir gösteriye konu oluyor.
Geçtiğimiz sezon İspanya Birinci Ligi La Liga’da gol kralı olarak Mallorcalı taraftarların sevgilisi haline gelen İspanyol yıldız Fenerbahçe de dahil olmak üzere bir çok Avrupa devinin dikkatini çekmiş ve kulübü bu futbolcuya 15 Milyon Euro fiyat biçmişti.
Güiza’nın Fenerbahçe ile anlaştığı hatta sağlık kontrolünden bile geçtiği haberleri İspanyol basınından eksik olmazken Mallorcalı taraftarlar da artık isyan etti ve ilginç bir karar alıp taraftarların buluşma noktası olan “www.bermellones.com” adresli sitede bir bildiri yayınladılar.
Buna göre, Mallorca şehrinin en ünlü meydanı olan “Plaza del los Patinas” 28 Haziran Cumartesi akşamı taraftarların gösterisine ev sahipliği yapacak. Gösterinin amacı ise Güiza’yı satmaya çalışan yönetime tepki göstermek ve futbolcunun kulüpte kalmasını sağlamak.
Bildirinin açıldığı başlık altında taraftarlarca yazılmış bazı ilginç sözler şu şekilde:
- Güiza takımın temel direği. Takım onun etrafında oluşturulmalı.
- Yöneticiler bizi düşünmek zorunda, taraftarı dinlemek zorunda. Güiza sadece Fenerbahçe’ye değil hiçbir takıma satılmamalı.
- Güiza’nın satılması bizi geriye düşürecek ve rakiplerimizin elini güçlendirecektir.
- Kulüp sevgisi farklıdır, parayla ölçülemez.
- Gol kralı olmak satılmamak için yeterli değil mi?
- Güiza bize sahada da para kazandırabilir. Sadece yönetimin ofisinde değil.
- Her kulüpte tarih yazan futbolcular vardır. Güiza da onlardan biri.
Geçtiğimiz sezon İspanya Birinci Ligi La Liga’da gol kralı olarak Mallorcalı taraftarların sevgilisi haline gelen İspanyol yıldız Fenerbahçe de dahil olmak üzere bir çok Avrupa devinin dikkatini çekmiş ve kulübü bu futbolcuya 15 Milyon Euro fiyat biçmişti.
Güiza’nın Fenerbahçe ile anlaştığı hatta sağlık kontrolünden bile geçtiği haberleri İspanyol basınından eksik olmazken Mallorcalı taraftarlar da artık isyan etti ve ilginç bir karar alıp taraftarların buluşma noktası olan “www.bermellones.com” adresli sitede bir bildiri yayınladılar.
Buna göre, Mallorca şehrinin en ünlü meydanı olan “Plaza del los Patinas” 28 Haziran Cumartesi akşamı taraftarların gösterisine ev sahipliği yapacak. Gösterinin amacı ise Güiza’yı satmaya çalışan yönetime tepki göstermek ve futbolcunun kulüpte kalmasını sağlamak.
Bildirinin açıldığı başlık altında taraftarlarca yazılmış bazı ilginç sözler şu şekilde:
- Güiza takımın temel direği. Takım onun etrafında oluşturulmalı.
- Yöneticiler bizi düşünmek zorunda, taraftarı dinlemek zorunda. Güiza sadece Fenerbahçe’ye değil hiçbir takıma satılmamalı.
- Güiza’nın satılması bizi geriye düşürecek ve rakiplerimizin elini güçlendirecektir.
- Kulüp sevgisi farklıdır, parayla ölçülemez.
- Gol kralı olmak satılmamak için yeterli değil mi?
- Güiza bize sahada da para kazandırabilir. Sadece yönetimin ofisinde değil.
- Her kulüpte tarih yazan futbolcular vardır. Güiza da onlardan biri.
ZICO KUTLADIĞINA GÖRE… BU İŞ TAMAM MI ?
22.06.2008 14:42
Euro 2008 için milli takımızla dolu dört yanımız… Olması gerekende bu… Çünkü 70 milyon adına oradalar… Özellikle İsviçre maçından sonra Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçlarında ortaya konulan tablo mükemmeldi… O tablodaki fırça izleri öylesine unutulmazdı ki, tarih sayfalarında yerini aldı… Milli takımıza sayfalar dolusu yazılan övgülerin yanındayım. Onlar her şeyi hak etti.
İzninizle milli takım yazılarına bir günlüğüne ara vererek biraz mahalleme dönüyorum. Ve tüm Fenerlilerde merak ile heyecan yönünden tavan yapan teknik adam konusunun satır aralarına girmek istiyorum.
Bu gün “ Antu. com” da Zico ile ilgili bir söyleşi var… Oldukça uzun ve güzel bir söyleşi…. Zico ile Fenerbahçe’nin neden anlaşamadığı bölümüne girmek istemiyorum.
Ama o söyleşide Zico’nun, Luis Aragones ile ilgili bir soruya “ Büyük isimlerden bir tanesi. Geldiği zaman Fenerbahçe’de başarılı olur “ diye cevap vermesi, sanki bu iş bitmiş havasını estiriyor.
Tabi ki imzalar atılmadan hiçbir söylenti doğru değildir… Belki de bu iş bitmiştir… Aziz Yıldırım açıklama yapmak için “söz verdiği günü” bekliyordur… Biliyorsunuz Fenerbahçe başkanı prensip sahibidir.
Ama işin en ilginç tarafı daha ortada kesin bir açıklama ve resmiyet kazanmış bir şey yokken “bazıları” hani o bildik, tanıdık isimlerin oluşturduğu “şer grupları” yine kör baltalarını topraktan çıkardı. Sağa, sola sallıyor.
Özellikle Luis Aragones’in 70 yaşında olmasından dolayı, sonunun Galatasaray’ın başına gelen Feldkamp’a benzeyeceği konuşulmaya başlandı bile.
Ama Feldkamp ile Aragones arasında iki önemli fark var.
İlki, Luis Aragones 28 Temmuz 1938 doğumlu. Feldkamp ise 2 Haziran 1934 doğumlu. Aralarındaki 4-5 yaş fark az değil… Bu fark insan yapısını, her haliyle biyolojik, beyinsel, ruhsal ve fiziksel olarak çok etkiler.
İkincisi ve daha önemlisi… Feldkamp Galatasaray’a gelmeden önce bir yandan sağlık sorunlarıyla uğraşırken , diğer yandan da torununa bakmakla görevliydi. Yani futbolu bırakmış ve kopmuş olduğu bir dönemden tekrar aktif futbol yaşamına getirildi… Oysa Luis Aragones hepinizin bildiği gibi halen futbolun içinde aktif bir görevde. Eğer Fenerbahçe’ye gelirse İspanya Milli takımının başından gelecek… Bunun için Luis Aragones ile Feldkamp arasında konumuyla ve gelişiyle çok büyük fark var… O “bazılarına” itina ile duyurulur
22.06.2008 14:42
Euro 2008 için milli takımızla dolu dört yanımız… Olması gerekende bu… Çünkü 70 milyon adına oradalar… Özellikle İsviçre maçından sonra Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçlarında ortaya konulan tablo mükemmeldi… O tablodaki fırça izleri öylesine unutulmazdı ki, tarih sayfalarında yerini aldı… Milli takımıza sayfalar dolusu yazılan övgülerin yanındayım. Onlar her şeyi hak etti.
İzninizle milli takım yazılarına bir günlüğüne ara vererek biraz mahalleme dönüyorum. Ve tüm Fenerlilerde merak ile heyecan yönünden tavan yapan teknik adam konusunun satır aralarına girmek istiyorum.
Bu gün “ Antu. com” da Zico ile ilgili bir söyleşi var… Oldukça uzun ve güzel bir söyleşi…. Zico ile Fenerbahçe’nin neden anlaşamadığı bölümüne girmek istemiyorum.
Ama o söyleşide Zico’nun, Luis Aragones ile ilgili bir soruya “ Büyük isimlerden bir tanesi. Geldiği zaman Fenerbahçe’de başarılı olur “ diye cevap vermesi, sanki bu iş bitmiş havasını estiriyor.
Tabi ki imzalar atılmadan hiçbir söylenti doğru değildir… Belki de bu iş bitmiştir… Aziz Yıldırım açıklama yapmak için “söz verdiği günü” bekliyordur… Biliyorsunuz Fenerbahçe başkanı prensip sahibidir.
Ama işin en ilginç tarafı daha ortada kesin bir açıklama ve resmiyet kazanmış bir şey yokken “bazıları” hani o bildik, tanıdık isimlerin oluşturduğu “şer grupları” yine kör baltalarını topraktan çıkardı. Sağa, sola sallıyor.
Özellikle Luis Aragones’in 70 yaşında olmasından dolayı, sonunun Galatasaray’ın başına gelen Feldkamp’a benzeyeceği konuşulmaya başlandı bile.
Ama Feldkamp ile Aragones arasında iki önemli fark var.
İlki, Luis Aragones 28 Temmuz 1938 doğumlu. Feldkamp ise 2 Haziran 1934 doğumlu. Aralarındaki 4-5 yaş fark az değil… Bu fark insan yapısını, her haliyle biyolojik, beyinsel, ruhsal ve fiziksel olarak çok etkiler.
İkincisi ve daha önemlisi… Feldkamp Galatasaray’a gelmeden önce bir yandan sağlık sorunlarıyla uğraşırken , diğer yandan da torununa bakmakla görevliydi. Yani futbolu bırakmış ve kopmuş olduğu bir dönemden tekrar aktif futbol yaşamına getirildi… Oysa Luis Aragones hepinizin bildiği gibi halen futbolun içinde aktif bir görevde. Eğer Fenerbahçe’ye gelirse İspanya Milli takımının başından gelecek… Bunun için Luis Aragones ile Feldkamp arasında konumuyla ve gelişiyle çok büyük fark var… O “bazılarına” itina ile duyurulur
Ya hocanın genci yaşlısımı olur adam yaşıyorsa :) ve bunamamışsa sorun yok nedir bu yaşlı muhabbeti ilginç ya :)
Ben "bazıLarındanım" transfer böLümünde de yazdım.! Evet iki büyük fark var bence de :)) Birincisi FeLdkamp ırkçı değiL. Ama Aragones ırkçı :p Ve yeni takımı oLabiLeceği takımda zencimsi çok :)) Diğer fark mı KaLLi Türkiye'yi ve Türk futboLunu zaten biLiyordu :)) bu farkLar 3-4 yaş fark var torununa bakmak zorunda değil gibi saçma va yanLı açıkLamaLardan daha mantıkLı :)) hayırLısı oLsun..
YaşLısı genci oLur mu, tecrübe eLbette oLumLu bir şey ama 70 yaşındaki adamında Türkiye şartLarında bir sezonu çıkarma ihtimaLi ne kadar, milli takımdaki gibi kısa süreLi turnuva yapmıyacakLar ki :)
Habere kaynak: galatasarayLiyiz.com faLan fiLan. nasıLsa yanLı haber.. hihihi
YaşLısı genci oLur mu, tecrübe eLbette oLumLu bir şey ama 70 yaşındaki adamında Türkiye şartLarında bir sezonu çıkarma ihtimaLi ne kadar, milli takımdaki gibi kısa süreLi turnuva yapmıyacakLar ki :)
Habere kaynak: galatasarayLiyiz.com faLan fiLan. nasıLsa yanLı haber.. hihihi
ben aragones'e karşıyım açıkçası. fakat senin gibileri gördükçe destekleyesim geliyor. Irkçı ırkçı diyorsun da ne yapmış, "sen o zenciden daha iyisin" demişti reyes'e. Ben ilk başta da aynı şeyi demiştim. Şekil olarak yanlış bir olay tabi ama henry'i sadece zenci olduğu için aşağılama fikri, intibası bırakmadı bende. zaten ispanyolcasına baktığımızda "usted es mejor que ese negro" biraz ispanyolca bilenler, merakı olanlar bilirler ki, "negro"nun ispanyolca da zenci ifadesi olması aşağılama anlamına gelmez. çünkü zenci de "negro"dur siyah renk de "negro" gazlamak için yapılmış bi cümle.
ikinci olarak kalli türkiye'yi türk futbolunu biliyordu demişsin. 8 sene futbolla ilgilenmemiş bir adam, sadece milli maçlarda zaman gazetesine yazı yazıyordu. iyi ki biliyormuş türk futbolunu. ayrıca milli takımlar düzeyindeki turnuvaları kısa süreli turnuvalar olarak görürsen yanılmış olursun. milli takımlar 2 seneye yayılmış bir fikstürden maç yapıyor. o fikstür dahilinde gözlemcilik, rakip oyuncuları takip etme vs. gibi bir çok normal kulüpte olmayan şeyler oluyor.
son olarak, aragones'e karşıyım. taktiksel derinliği olmadığı için, türkiye ligi'nde başarı geleceğini düşünüyorum fakat avrupa'da aynı başarıyı yaşamamız daha da ileri götürmemiz zor.
ikinci olarak kalli türkiye'yi türk futbolunu biliyordu demişsin. 8 sene futbolla ilgilenmemiş bir adam, sadece milli maçlarda zaman gazetesine yazı yazıyordu. iyi ki biliyormuş türk futbolunu. ayrıca milli takımlar düzeyindeki turnuvaları kısa süreli turnuvalar olarak görürsen yanılmış olursun. milli takımlar 2 seneye yayılmış bir fikstürden maç yapıyor. o fikstür dahilinde gözlemcilik, rakip oyuncuları takip etme vs. gibi bir çok normal kulüpte olmayan şeyler oluyor.
son olarak, aragones'e karşıyım. taktiksel derinliği olmadığı için, türkiye ligi'nde başarı geleceğini düşünüyorum fakat avrupa'da aynı başarıyı yaşamamız daha da ileri götürmemiz zor.
Aragones ayrıca zaman zaman ırkçı açıklamalarda bulunması ve yıldız oyuncuları kadrosuna almaması gibi özellikleriyle de tanınıyor.
2004 yılında İspanya Milli Takımı'nın başına geçen Aragones, daha ilk yılında Fransız yıldız Thierry Henry hakkında sarf ettiği sözler nedeniyle başını belaya soktu ve UEFA tarafından ceza aldı.
İspanya basını tarafından sıkça eleştirilen Aragones, İspanya Milli Takımı'yla 2006 Dünya Kupasında ilk tur grup maçlarının hepsini kazanmasına karşın ikinci turda Fransa'ya 3-1 yenilerek elenmişti.
Haa pardon Uefa da yanLış o zaman, söyLeyeLim de özür diLesinLer. Bence miLLi takım daha rahat çaLıştırıLır sürekLi takımın başında degiLsin çünkü. MiLLi takımda 2 seneye yayydığın maçın kat kat misLini ligde bii kaç ayda oynuyorsun ve bu da tempo demek.. Her neyse yaa ben de senin düşüncene saygı duymak zorundayım, herkes ne düşünürse.. Ayrıca Ö.üründüL biLe teknik anLamda daha iyi gördük :))
2004 yılında İspanya Milli Takımı'nın başına geçen Aragones, daha ilk yılında Fransız yıldız Thierry Henry hakkında sarf ettiği sözler nedeniyle başını belaya soktu ve UEFA tarafından ceza aldı.
İspanya basını tarafından sıkça eleştirilen Aragones, İspanya Milli Takımı'yla 2006 Dünya Kupasında ilk tur grup maçlarının hepsini kazanmasına karşın ikinci turda Fransa'ya 3-1 yenilerek elenmişti.
Haa pardon Uefa da yanLış o zaman, söyLeyeLim de özür diLesinLer. Bence miLLi takım daha rahat çaLıştırıLır sürekLi takımın başında degiLsin çünkü. MiLLi takımda 2 seneye yayydığın maçın kat kat misLini ligde bii kaç ayda oynuyorsun ve bu da tempo demek.. Her neyse yaa ben de senin düşüncene saygı duymak zorundayım, herkes ne düşünürse.. Ayrıca Ö.üründüL biLe teknik anLamda daha iyi gördük :))
Türkler nasıl yenilir geyikleri...
Milliler'in Euro 2008'de gerçekleştirdiği mucizeler, dünyada gündemi belirliyor... İnternette Türklerin nasıl alt edileceği fikirleri dolaşıyor...
Türk Milli Takımı Hırvatistan’ı da devirince, Almanları ciddi bir ’telaş’ sardı. Bu telaş, internet ortamındaki sohbet sitelerinde hararetli tartışmalar ve ’geyiklerde’ de şakayla karışık kendini hissettiriyor.
Şu sıralarda sohbet odalarında, ’Çılgın Türkler’in nasıl yenilebileceği konusunda sayısız geyik dönüyor. Kimi Alman, ’Hakem dahil kimse saat takmasın’, kimi ’Türkiye 2 gol yemişse, top ’kare’ olanla değiştirilsin" diyor...
Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’nda yarattığı ’Çılgın Türkler’ efsanesi, yarı finalde rakibimiz olan Almanya’da futbolseverlerin bir numaralı gündem konusu.
Almanya çapında internetteki ’chat (sohbet)’ siteleri, "Çılgın Türkler’e karşı maç nasıl kazanılır?" sorusu ve verilen absürd cevaplarla dolu. İşte çeşitli internet siteleri ve chat odalarında geçen ’Çılgın Türkler’ geyiğinden bazı örnekler:
Türklere karşı kazanmak isteyen takım kesinlikle ilk golü atmamalı.
Türkiye’ye rakip olan takım öne geçerse, gol sonrası Türk takımının santra yapmasına vakit kalmamalı.
Türkiye maçlarında oyun süresi 90 dakika olmamalı.
Hakemlerin kollarındaki dışında, tüm statta saatler kaldırılmalı. Antrenör, teknik heyet ve seyircilere maç süresince saat kullanma yasağı konmalı.
UEFA kural değişikliğine giderek, bir takımın iki golü arasında en az bir dakika geçmesi gerektiğine dair yeni bir kural uygulamalı.
A, N ve S’ye özel yasak
Üç değişiklik hakkını kullanmış takımların kalecilerinin kırmızı kart görmesi halinde başka bir oyuncuyu kaleye koyması yasaklanmalı.
Adı ’A’, ’N’ veya ’S’ (Arda, Nihat ve Semih’i kastediyorlar) ile başlayan Türk futbolculara, maçın son dakikasında rakip ceza alana girme yasağı konmalı.
Türk takımının kalesi elastik direklerden yapılmalı.
Statlara Türk seyirci alınmamalı.
Türkiye UEFA’dan çıkarılıp, başka bir kıtanın futbol federasyonuna dahil edilmeli.
Maçın son iki dakikasında Türkiye’ye karşı oynayan takım en az 2-0 önde ise, yuvarlak değil, kare şeklindeki bir top ile oynama kuralı getirilmeli.
Türklerin hepsi Che Guevara gibi
AYNI şekilde, Alman internet sitelerinde, Türkiye’nin neden bu kadar başarılı olduğuna dair geyikler de var. Bunların bir kaç örneği de şöyle:
Türk futbolcuların hepsi solcu. Efsane devrimci Che Guevara’nın "Gerçekci olalım, imkansızı isteyelim" prensibini ilke edinmişler.
Futbolda gol yemeden, gol atmanın mümkün olduğuna inanmıyorlar.
Ayaklarıyla değil kalpleriyle oynuyorlar.
Maç boyunca oynamadıkları için, son dakikalarda rakiplerine göre çok daha enerjili ve dinamik oluyorlar.
"Avrupa’ya dahil değilsiniz" diyen siyasetçilere Avrupa kupasını alarak cevap vermek istiyorlar.
Hiç bir futbolcularının sabit pozisyonu yok. Hepsi heryerde oynabiliyor; hatta santrforu kaleye geçebiliyor. (Kırmızı kart gören Volkan yerine Tuncay’ın geçmesini kastediyorlar.)
Milliler'in Euro 2008'de gerçekleştirdiği mucizeler, dünyada gündemi belirliyor... İnternette Türklerin nasıl alt edileceği fikirleri dolaşıyor...
Türk Milli Takımı Hırvatistan’ı da devirince, Almanları ciddi bir ’telaş’ sardı. Bu telaş, internet ortamındaki sohbet sitelerinde hararetli tartışmalar ve ’geyiklerde’ de şakayla karışık kendini hissettiriyor.
Şu sıralarda sohbet odalarında, ’Çılgın Türkler’in nasıl yenilebileceği konusunda sayısız geyik dönüyor. Kimi Alman, ’Hakem dahil kimse saat takmasın’, kimi ’Türkiye 2 gol yemişse, top ’kare’ olanla değiştirilsin" diyor...
Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’nda yarattığı ’Çılgın Türkler’ efsanesi, yarı finalde rakibimiz olan Almanya’da futbolseverlerin bir numaralı gündem konusu.
Almanya çapında internetteki ’chat (sohbet)’ siteleri, "Çılgın Türkler’e karşı maç nasıl kazanılır?" sorusu ve verilen absürd cevaplarla dolu. İşte çeşitli internet siteleri ve chat odalarında geçen ’Çılgın Türkler’ geyiğinden bazı örnekler:
Türklere karşı kazanmak isteyen takım kesinlikle ilk golü atmamalı.
Türkiye’ye rakip olan takım öne geçerse, gol sonrası Türk takımının santra yapmasına vakit kalmamalı.
Türkiye maçlarında oyun süresi 90 dakika olmamalı.
Hakemlerin kollarındaki dışında, tüm statta saatler kaldırılmalı. Antrenör, teknik heyet ve seyircilere maç süresince saat kullanma yasağı konmalı.
UEFA kural değişikliğine giderek, bir takımın iki golü arasında en az bir dakika geçmesi gerektiğine dair yeni bir kural uygulamalı.
A, N ve S’ye özel yasak
Üç değişiklik hakkını kullanmış takımların kalecilerinin kırmızı kart görmesi halinde başka bir oyuncuyu kaleye koyması yasaklanmalı.
Adı ’A’, ’N’ veya ’S’ (Arda, Nihat ve Semih’i kastediyorlar) ile başlayan Türk futbolculara, maçın son dakikasında rakip ceza alana girme yasağı konmalı.
Türk takımının kalesi elastik direklerden yapılmalı.
Statlara Türk seyirci alınmamalı.
Türkiye UEFA’dan çıkarılıp, başka bir kıtanın futbol federasyonuna dahil edilmeli.
Maçın son iki dakikasında Türkiye’ye karşı oynayan takım en az 2-0 önde ise, yuvarlak değil, kare şeklindeki bir top ile oynama kuralı getirilmeli.
Türklerin hepsi Che Guevara gibi
AYNI şekilde, Alman internet sitelerinde, Türkiye’nin neden bu kadar başarılı olduğuna dair geyikler de var. Bunların bir kaç örneği de şöyle:
Türk futbolcuların hepsi solcu. Efsane devrimci Che Guevara’nın "Gerçekci olalım, imkansızı isteyelim" prensibini ilke edinmişler.
Futbolda gol yemeden, gol atmanın mümkün olduğuna inanmıyorlar.
Ayaklarıyla değil kalpleriyle oynuyorlar.
Maç boyunca oynamadıkları için, son dakikalarda rakiplerine göre çok daha enerjili ve dinamik oluyorlar.
"Avrupa’ya dahil değilsiniz" diyen siyasetçilere Avrupa kupasını alarak cevap vermek istiyorlar.
Hiç bir futbolcularının sabit pozisyonu yok. Hepsi heryerde oynabiliyor; hatta santrforu kaleye geçebiliyor. (Kırmızı kart gören Volkan yerine Tuncay’ın geçmesini kastediyorlar.)
Tolga orta sahaya geçebilir mi?
Fatih Terim, 3. kalecimiz Tolga’yı Almanya maçında orta alanda oynatıp, oynatamayacağı konusunda UEFA’dan yarı şaka yarı ciddi görüş istemişti.
La Gazetta Dello Sport’a konuşan Terim, “UEFA’ya aciliyet durumunda üçüncü kaleciyi orta alanda oynatıp, oynatamayacağımı sordum. Şaka olsun diye sordum, ama kısmen gerçeklik payı da var. Tolga’nın ayaklarına hakimiyeti kötü! Ama sahaya çıkaracak bir ilk 11 bulacağım” demişti.
Milliyet Gazetesi'nden Bilal Meşe, Avrupa Şampiyonası statüsünde net ifadelerle yer almayan bu durumu, UEFA’ya sordu. Milliyet’e konuşan UEFA yetkilisi, kalecilerin, maç listesine kaleci olarak yazılmaması durumunda başka bir pozisyonda oynayabileceklerini açıkladı.
FIFA kokartlı eski hakem, Milliyet yazarı Metin Tokat da kalecilerin başka bölgede görev yapabileceğini söyledi. Tokat, “Futbol oyun kurallarının 3. maddesi oyuncu sayısı ile ilgilidir. Bu madde oyun, biri kaleci olmak üzere her biri 11 oyuncudan oluşan 2 takım arasında oynanır der. Her ne kadar Avrupa Şampiyonası öncesi UEFA’ya bildirilen 23 kişiden 3 tanesi kaleci olarak belirtilmiş olsa da müsabaka listesinde yedek kaleci olarak yazılan bir oyuncu hakeme haber vermek şartıyla oyuncu olarak oynayabilir. Futbol oyun kuralları kitabında bunun aksi bir hüküm yoktur. Fatih Terim’in basın toplantısında söylemiş olduğu espiri de olsa gerekli görürse Almanya ile oynayacağımız yarı final maçında Tolga’yı oyuncu olarak oynatmasında kurallar gereği yasaklayıcı bir hüküm yoktur” açıklamasını yaptı.
Fatih Terim, 3. kalecimiz Tolga’yı Almanya maçında orta alanda oynatıp, oynatamayacağı konusunda UEFA’dan yarı şaka yarı ciddi görüş istemişti.
La Gazetta Dello Sport’a konuşan Terim, “UEFA’ya aciliyet durumunda üçüncü kaleciyi orta alanda oynatıp, oynatamayacağımı sordum. Şaka olsun diye sordum, ama kısmen gerçeklik payı da var. Tolga’nın ayaklarına hakimiyeti kötü! Ama sahaya çıkaracak bir ilk 11 bulacağım” demişti.
Milliyet Gazetesi'nden Bilal Meşe, Avrupa Şampiyonası statüsünde net ifadelerle yer almayan bu durumu, UEFA’ya sordu. Milliyet’e konuşan UEFA yetkilisi, kalecilerin, maç listesine kaleci olarak yazılmaması durumunda başka bir pozisyonda oynayabileceklerini açıkladı.
FIFA kokartlı eski hakem, Milliyet yazarı Metin Tokat da kalecilerin başka bölgede görev yapabileceğini söyledi. Tokat, “Futbol oyun kurallarının 3. maddesi oyuncu sayısı ile ilgilidir. Bu madde oyun, biri kaleci olmak üzere her biri 11 oyuncudan oluşan 2 takım arasında oynanır der. Her ne kadar Avrupa Şampiyonası öncesi UEFA’ya bildirilen 23 kişiden 3 tanesi kaleci olarak belirtilmiş olsa da müsabaka listesinde yedek kaleci olarak yazılan bir oyuncu hakeme haber vermek şartıyla oyuncu olarak oynayabilir. Futbol oyun kuralları kitabında bunun aksi bir hüküm yoktur. Fatih Terim’in basın toplantısında söylemiş olduğu espiri de olsa gerekli görürse Almanya ile oynayacağımız yarı final maçında Tolga’yı oyuncu olarak oynatmasında kurallar gereği yasaklayıcı bir hüküm yoktur” açıklamasını yaptı.
Bugün şok bir gelişme daha yaşandı. A Mİlli Futbol Takımımız'da DHA Spor müdürü Faik Gürses'in iddiasına göre Semih Şentürk, Mehmet Topal ve Hakan Kadir Balta'da sakatlandı ve durumlarının kritik olduğu iddia edildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
A MİLLİ TAKIMDA ALMANYA KARŞISINA ÇIKACAK MECBURİ 11
A Milli Futbol takımızdaki şu anki son duruma göre ayakta kalmayı başarAbilen oyuncular;
Rüştü Reçber, Tolga Zengin, Gökhan Zan, Sabri Sarıoğlu, Uğur Boral, Hamit Altıntop, Ayhan Akman, Kazım Kazım, Gökdeniz Karadeniz, Mehmet Aurelio, Mevlüt Erdinç
SPOR3.COM
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
A MİLLİ TAKIMDA ALMANYA KARŞISINA ÇIKACAK MECBURİ 11
A Milli Futbol takımızdaki şu anki son duruma göre ayakta kalmayı başarAbilen oyuncular;
Rüştü Reçber, Tolga Zengin, Gökhan Zan, Sabri Sarıoğlu, Uğur Boral, Hamit Altıntop, Ayhan Akman, Kazım Kazım, Gökdeniz Karadeniz, Mehmet Aurelio, Mevlüt Erdinç
SPOR3.COM
Fenerbahçe'nin transfer gündemini meşgul eden Güiza konusunda ilginç bir iddia Almanya'da yayın yapan ZDF kanalından geldi!..
Avrupa Şampiyonası çeyrek finalinde oynanan İspanya - İtalya maçının normal süresinin son dakikalarında Fernando Torres'in yerine oyuna giren İspanya Ligi gol kralı Güiza, maçın yayınını yapan Almanya'nın ZDF kanalının yorumcusu tarafından "Fenerbahçe'nin yeni transferi" olarak anons edildi.
Geçtiğimiz günlerde İspanyol Gazetesi Marca da, Fenerbahçe'nin Güiza'yı sağlık kontrolünden geçirdiğini yazmıştı.
MARATON.COM.TR
Öte yandan İspanya'daki Diario Mallorca gazetesi de, Mallorca takımında oynayan İspanyol futbolcu Daniel Gonzalez (Dani) Güiza'nin Fenerbahçe'nin teklifini kabul ettiğini iddia etti.
Mallorca'nın yerel gazetesi, şu anda İspanya Milli Takımı ile Avrupa Futbol Şampiyonası'nda olan Güiza'nın turnuva sonrasında Fenerbahçe ile 4 yıllık sözleşmeye imza atacağını ileri sürdü.
Mallorca'da aldığının 5 katı maaş ödeneceği ifade edilen Güiza'nın sezon başına net 3.2 milyon Avro kazanacağı belirtildi. Gazete, Luis Aragones'in teknik direktör, La Liga'nın son gol kralı Güiza'nın da forvet olarak Fenerbahçe'ye gitmesiyle Türk takımın Avrupa'da ''söyleyecek çok sözü olacağını'' yazdı.
Habere göre, Fenerbahçe, 28 yaşındaki Güiza'nın bonservis bedeli olarak Mallorca'ya 15 milyon Avro ödeyecek
Avrupa Şampiyonası çeyrek finalinde oynanan İspanya - İtalya maçının normal süresinin son dakikalarında Fernando Torres'in yerine oyuna giren İspanya Ligi gol kralı Güiza, maçın yayınını yapan Almanya'nın ZDF kanalının yorumcusu tarafından "Fenerbahçe'nin yeni transferi" olarak anons edildi.
Geçtiğimiz günlerde İspanyol Gazetesi Marca da, Fenerbahçe'nin Güiza'yı sağlık kontrolünden geçirdiğini yazmıştı.
MARATON.COM.TR
Öte yandan İspanya'daki Diario Mallorca gazetesi de, Mallorca takımında oynayan İspanyol futbolcu Daniel Gonzalez (Dani) Güiza'nin Fenerbahçe'nin teklifini kabul ettiğini iddia etti.
Mallorca'nın yerel gazetesi, şu anda İspanya Milli Takımı ile Avrupa Futbol Şampiyonası'nda olan Güiza'nın turnuva sonrasında Fenerbahçe ile 4 yıllık sözleşmeye imza atacağını ileri sürdü.
Mallorca'da aldığının 5 katı maaş ödeneceği ifade edilen Güiza'nın sezon başına net 3.2 milyon Avro kazanacağı belirtildi. Gazete, Luis Aragones'in teknik direktör, La Liga'nın son gol kralı Güiza'nın da forvet olarak Fenerbahçe'ye gitmesiyle Türk takımın Avrupa'da ''söyleyecek çok sözü olacağını'' yazdı.
Habere göre, Fenerbahçe, 28 yaşındaki Güiza'nın bonservis bedeli olarak Mallorca'ya 15 milyon Avro ödeyecek
> "Fenerbahçe'nin yeni transferi" olarak anons edildi.
Irlanda televizyonu da ayni $eyi soyledi...
Irlanda televizyonu da ayni $eyi soyledi...
Transferi bütün dünya biliyor, bir biz mi bilmiyoruz? :)
Almanlar Çek ve hırvatlari yendiğmiz zaman bild gazetesine bizle sizle sevindik vb şeyler yazmışlardı.şimdide bizim resmimizi koyup ağlıyacaksınız yazmışlar nankörler:)
BİR TRANSFER BOMBASI DAHA PATLADI!..
Transferin en hızlı takımı olan Trabzonspor yoluna hız kesmeden devam ediyor!
Karadeniz ekibinde uzun süredir gündemde olan bir ismin daha transferi sonuca ulaştı ve geçtiğimiz sezon sonu Galatasaray’dan ayrılan Kamerunlu defans oyuncusu Rigobert Song bugün Trabzonsporlu oldu!
Tarafların bu akşam Fransa’nın başkenti Paris’te bir araya geldikleri ve tecrübeli oyuncunun kendisini Trabzonsporlu yapan sözleşmeyi de bu şehirde imzaladığı öğrenildi.
Galatasaray’a transfer olduğu 2004 senesinden itibaren 121 maçta şans bulan Song, bu karşılaşmalarda takımına 5 gol kazandırdı. Song’un Türkiye’de sarı-kırmızılı ekiple beraber iki Turkcell Süper Lig şampiyonluğu bir de Fortis Türkiye Kupası şampiyonluğu başarısı bulunuyor.
Rigobert Song, Galatasaray'a Fransa'nın Lens takımından transfer olmuştu.
hayirli olsun song trabzona